Madenci şirketin gözü ormanda
Manisa’ya bağlı Gördes ilçesi Kalemoğlu köylüleri köye bitişik orman alanında META nikel madeninin sondaj çalışmaları yapmasına karşı çıkıyorlar.
Fotoğraf: Kalemoğlu köylüleri
Özer AKDEMİR
İzmir
Manisa’ya bağlı Gördes ilçesi Kalemoğlu köylüleri köye bitişik orman alanında META nikel madeninin sondaj çalışmaları yapmasına karşı çıkıyorlar. Geçtiğimiz günlerde şirket araçlarını ormana sokmayan köylüler basın açıklaması yaparak “Satılık ormanımız yok” dedi.
MADEN KÖYÜN İÇİNE KADAR GİRMEK İSTİYOR
Köylüler tarafından yazılan bildiride köyün geçim kaynağının çoğunlukla çiftçilik ve hayvancılık olduğu belirtildi. Nikel madeninin köy yakınlarında çalışmaya başlamasından sonra değişen yaşamlarını anlatan Kalemoğlu köylüleri, “Nikel Kobalt AŞ 2014’ten bu yana köyümüzde ve yakın çevresinde faaliyetlerini sürdürüyor. O günden bu yana, köyümüzdeki orman sahasının büyük bir bölümünü kaybettik. Kaybettiğimiz orman sahaları Kızıloluk, Matal ve Türkmençatağı’dır. Nikel madeni sondaj çalışması yapmak için artık köyümüze kadar girmeye, köyle bütünleşik olan Kocamurt Ormanı’mızı yok etmeye çalışıyor” ifadelerini kullandı.
KÖYÜMÜZÜ SAVUNMAK ANAYASAL HAKKIMIZ
Her gün zehirli hava soluduklarını ve içme sularının sürekli tehdit altında olduğunu belirten köylüler, madende çalışan Kalemoğlu köylüleri olmasına rağmen onların da vicdanen kendi köyünün yanında olduklarını söyledi. Maden yetkililerinin kendilerine ait ormanı satın aldıklarını, yasal olarak ormanın onların olduğunu söylediğini aktaran Kalemoğlu köylüleri, “Bizim çocukluğumuz olan, ekmeğimiz olan bu orman satılık değildir. Bu sondaj çalışmasıyla birlikte Kalemoğlu köyü yok olacaktır. Köyümüzü, havamızı, toprağımızı, suyumuzu savunmak bizim anayasal hakkımızdır. Sadece kendi canımızı değil, doğadaki tüm canlıları, endemik bitkileri havamızı ve suyumuzu savunmak için madenin sondaj çalışmasına hayır diyoruz” şeklinde konuştu.
‘YASAL OLARAK ÇİVİ DAHİ ÇAKAMAZLAR’
Köylülerin Avukatı Seçil Ege ise, “Şirket elimizde yetki belgesi var demiş. Yetki belgesi dedikleri şey 14 yıl önceye ait. 2010 yılında Çevre Bakanlığından bir karar vermişler ondan bahsediyorlar. Kanun diyor ki bir maden ya da buna benzer faaliyet için Çevre Bakanlığından aldığınız izin ancak 5 yıl geçerli. Bu 5 yıl içerisinde ruhsat aldığınız alanın tamamında ya da bir kısmında faaliyete başladınız diyelim, 5 yıl sonra geri kalan yerlerde de faaliyet yapacağınız zaman bakanlığa tekrar başvuru yapacaksınız diyor. 2010 yılında alınmış bir ÇED olumlu kararının süresi 2015’te dolmuş durumda. Bu iznin üzerinden 14 yıl geçmiş. Bu kararla tek bir çivi dahi çakamazlar burada. Tek bir ağacın dalını dahi koparamazlar. Şu an yaptıkları ve yapacakları tüm işlemler hukuksuz yani vatandaşın kaçak bir inşaat yapmasından hiçbir farkı yok” dedi. Bu mücadelenin sadece hukuksal olarak sürdürülebilecek bir mücadele olmadığını belirten Ege, “önemli olan halkın kendi topraklarına, kendi yaşamına, havasına, suyuna, kendi torunlarının geleceğine sahip çıkmasıdır” ifadelerini kullandı.
BİN 596 KORUMA ALANI, SANTRAL RİSKİ ALTINDA
Talan yasası çıkarılmadan önce Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının Resmi Gazete'de yayımlanan kararına göre, 2. derece doğal sit alanları, 3. derece doğal sit alanları, sürdürülebilir koruma ve kontrollü kullanım alanlarında kurulu gücü 10 MWe’ye kadar güneş enerji santralleri (GES) yapılabilecek. Aynı zamanda kararda 2022 yılında yürürlüğe giren güç birimi olarak kullanılan Mwe, MWm olarak değiştirilmişti. Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının verilerine göre 24 bin 640 hektara yayılan 229 tane 2. derece sit alanı, 79 bin 227 hektar alana yayılan 342 adet 3. derece sit alanı, 659 bin 107 hektara yayılan bin 25 adet sürdürülebilir koruma ve kontrollü kullanım alanı mevcut. Koruma alanlarına enerji santrali yapılmasının önünün açılmasıyla birlikte 762 bin 974 alana yayılan 1596 adet koruma alanı risk altında.