Sistem tıkandı, sağlığa erişim zorlaştı
Özelleşen sağlık sistemiyle hastaların sağlığa erişiminin zorlaştığını belirten Dr. Kadir Binbaş “Onaylı randevu çözüm değil. Tedavi edici yaklaşım yerine koruyucu sağlık hizmeti öncellenmeli" dedi.
Uğur ÖKDEMİR
İhsan ÇELEPKOLU
Bursa
Türkiye’de sağlık sistemi uzun süredir alarm veriyor. Bulunamayan hastane randevuları, acillere yığılan hastalar, aylar sonraya verilen MR randevuları ve sağlıkta şiddet yayılıyor. Sağlıkta dönüşüm programıyla özelleşen sağlık alanı giderek tıkanıyor. Sağlık Bakanlığının ise artan sorunlara karşı attığı adımlar sorunu çözmek yerine yeni sorunları da beraberinde getiriyor.
Sağlık alanında yaşanan sorunları ve son olarak Bakanlığın randevu sorununu çözmek niyetiyle uygulamaya koyduğu ‘onaylı randevu sistemi’ni Bursa Tabip Odası Başkanı Kadir Binbaş ile konuştuk. Sosyoekonomik düzeyi düşük olan insanların sağlık hizmetine ulaşmasının gittikçe zorlaştığına işaret eden Dr. Kadir Binbaş, “Bu sistemle nitelikli bir sağlık hizmeti verilmesi çok zor. Onaylı randevu sistemi yeni sorunlar yaratacak” uyarısını yaptı.
"SİSTEM TIKANMIŞ DURUMDA"
Türkiye genelinde bir kişinin yılda 10 kez muayene başvurusu yaptığını (OECD’de bu ortalama 5), acil servislere 1 yılda 150 milyon başvuru olduğuna dikkat çeken Dr. Kadir Binbaş “Dünyanın hiçbir yerinde nüfusun iki katı acillere başvurmaz. Bu aslında sağlık sisteminin tıkandığını gösteriyor. Aciller artık poliklinik gibi çalışıyor, esas işleri olan ağır ve acil hastaların bakımında ciddi sıkıntılar yaşıyorlar. Bu kışkırtılmış sağlık talebini dünyanın hiçbir ülkesinin karşılama şansı yok. Bu koşullarda da doğru düzgün bir sağlık hizmeti verebilme şansımız yok” ifadelerini kullanarak yılda 800 milyon hastanın doktora başvurduğuna işaret etti.
"KORUMAK YERİNE TEDAVİ ÖNCELLENDİ"
Poliklinik, muayene sayısını artırma ve performans uygulamasıyla sorunun daha da derinleştiğini dile getiren Binbaş “2002’den bu yana uygulamaya konulan sağlıkta dönüşüm programıyla da iktidar bu sorunların sorumlusunu hekimler ve sağlık emekçileri olduğunu ileri sürdü. Bizlere yönelik itibarsızlaştırmayla birlikte sağlıkta şiddet de körüklendi. Gelinen noktada 1 milyara yakın muayene başvurusunu ne iş gücü ne de tesisler olarak karşılamak mümkün değil artık” dedi. Öte yandan Bursa’da neredeyse kamu hastanelerinden daha fazla özel hastane olduğu bilgisini veren Binbaş, “Bursa’da 22 özel hastane var. Öte yandan biz sağlıkta asıl parayı ikinci basamak ve üçüncü basamağa yani tedavi edici sağlık hizmetlerine harcıyoruz. Bu anormal bir durum. Ama halka nitelikli ve etkin bir sağlık hizmeti verebilmenin yolu birinci basamak yani koruyucu sağlık hizmetinin önünü açmaktan geçiyor. Birinci basamak bir kapı tutucu pozisyonunda olacak. Ama birinci basamakta da şöyle bir sıkıntı var. Tesis anlamında durum çok korkunç. Binaları, fiziki koşulları ve dağılımı çok kötü. Birinci basamak sağlık hizmetlerinde olumsuz anlamda ne ararsanız var” ifadelerini kullandı.
"KAYNAKLAR BİRİNCİ BASAMAĞA AKTARILMALI"
Bursa Şehir Hastanesine günde binlerce hastanın başvuru yaptığını ama bunun karşılanabilecek bir durum olmadığını dile getiren Binbaş “Üç-beş dakikada bir muayenenin bir anlamı yok. Bu sürede sağlıklı bir teşhis ve tedavi mümkün değil. Sağlık Bakanı ‘Günde bir doktora 42 tane hasta veriliyor’ diyor ama istatistikler ortada. Bir doktor günde 60 ile 70 sayısı arasında hasta bakıyor. Bazı branşlarda bu sayı 100’e de çıkıyor. Bu sistemi artık döndürebilme şansımız yok. Ama paracı, piyasacı bir bakış açısıyla özel sektöre de pay çıkartan, bir kazanç çıkartan bir bakış açısıyla oluştu bu sistem” dedi. Kamu özel ortaklığıyla yapılan şehir hastanelerine yönelik Bursa Şehir Hastanesinden örnek veren Binbaş “Bursa Şehir Hastanesini 400 milyon dolara yaptılar. Bir de 600 milyon dolara o hastaneye metro yapıyoruz şimdi. Bu kadar parayı Bursa’da koruyucu sağlık sistemine ayırsaydık birinci basamakta bir sürü sorunumuzu çözerdik” dedi.
"NİTELİKLİ VE ULAŞILABİLİR BİR SAĞLIK HİZMETİ GEREKLİ"
Var olan sağlık sisteminin artık sürdürülemez hale geldiğine vurgu yapan Dr. Kadir Binbaş “Bu sistemin sürdürülmesine ne sağlık insan gücü ne de kaynak yetiyor ama ısrar ediyorlar. Neoliberal politikaların sağlık sistemine dayatılmasıyla oldu bu. Dolayısıyla belli sosyoekonomik düzeyin altındaki insanların sağlık hizmetine ulaşması gittikçe zorlaştı. Herkesin eşit ve nitelikli sağlık hizmetine ulaşmalı fakat şu anda sağlık hizmetimiz ulaşılabilir ve nitelikli değil. Vatandaşın ulaşamadığı sağlık sisteminden bizim payımıza da kötü çalışma koşulları ve şiddet düşüyor. Bizim mücadelemiz de hem hekimlerin hem de hastalarımızın sağlık hakkına erişiminin düzeltilmesidir” dedi.