24 Mayıs 2024 05:00
/
Güncelleme: 08:58

Tasarruf asıl işçinin evinde

İşçi Ahmet: “Ülkenin ekonomisini kurtarmak istiyorsa gözünü biraz da para babalarına dikmesi lazım. Ya da kendi lüks harcamalarını azaltması lazım. Kemer sıkılacaksa herkes sıkacak.”

Tasarruf asıl işçinin evinde

Fotoğraf: Evrensel 

Ercan KESKİN
Ankara

Fabrikalarda kamuda tasarruf maddelerinin tartışılması sürüyor. ‘Kemer sıkma’ politikasının her zaman işçi-emekçinin geliri üzerinden planlanmasına işçiler tepkili. Bu işçilerden biri de 44 yaşında 3 çocuk sahibi Metal İşçisi Ahmet.

Konuşmamızın başında Ahmet fazla mesaiyle birlikte aylık 35-40 bin lira arası para geçtiğini aktarıyor. Ayrıca evinin kira olmadığını, oturduğu yerde kiraların 15-20 bin lira arası olduğunu ve kira olmasa karşımıza başka bir tablo çıkacağını belirtiyor. Kendi durumunun nasıl olduğunu, giderlerde ne gibi bir değişiklik olduğu sorulduğundaysa ‘’Ben harcamadan kısmam. Niye hep ben kısmak zorundayım? Biraz da onlar kıssın’’ diyerek kızıyor. Devamında ise ‘’Bazısı şunu diyebilir; ‘2 bin liralık mont yerine bin liralık mont alsın. Çocuklarının her istediğini almasın’ O zaman sorayım. Bunları bile yapamayacaksak neden çalışıyoruz’’ diyor.

‘ÇOCUKLAR 10 YILDIR DENİZ YÜZÜ GÖRMEDİ’

Önceki yıllara kıyasla işçi ve emekçilerin alım gücü bir hayli azaldı. Bunun sonucu olarak özellikle işçi aileleri ihtiyaçlarında kısıtlamaya gidiyor. Kimi hane kırmızı et, kuru yemiş gibi günümüzde lüks sayılan gıda maddelerini tüketmeyi bırakıyor, kimi hane aldıkları ürünlerin daha kalitesiz olanını seçiyor, kimi hane ise daha kolay vazgeçilebilir olan sosyallik ve eğlence alanından vazgeçiyor. Ahmet sosyalleşmekten vazgeçenlerden.

Ahmet durumunu şöyle anlatıyor: “Sadece karnımızı doyurmak için çalışıyoruz. İnsanca yaşamak bu değil. Başta harcamadan kısmam dedim ama bu gıda için geçerli tabi. Para yetmeyince sosyal aktiviteler yapamıyoruz. Bir sinemaya gidelim, bir tiyatro izleyelim yok. Mesela çocuklar 10 yıldır deniz yüzü görmedi. Yüzmeyi doğru düzgün bilmiyorlar. Yılın başında plan yapıyorum, yaza gelince iptal ediyorum. Senenin başıyla ortası çok farklı oluyor çünkü. Arada bir çocukları havuza götürmeye çalışıyorum. Hani arkadaşlarının yanında eksikliğini hissetmesinler, yüzme bilmiyorum demesinler diye.”

‘KEMER SIKILACAKSA PATRONLAR DAHİL HERKES SIKSIN’

Farklı sektörlerde çalışan farklı işçilerin ortak düşüncelerinden biri alınan ücretlerin kısa sürede erimesi. Ahmet de böyle düşünen işçilerden biri, “TÜİK rakamları bilerek yanlış açıklıyor, devlet ve patronlar da o rakamlar üzerinden çalışanlara zam yapıyor. Bu yüzden gıdanın artış hızına maaşlarımız yetişmiyor” diyor. Bunun üzerine Ahmet’e sürecin ona etkisini ve ekonominin düzelip düzelmeyeceğini sorduğumuzda bize şunları aktarıyor;

“Yılın başında neredeyse iki katı fazla para almıştım zam öncesine göre. Hesap yaptım bu para bana baya yeter, borçlarımı da öderim. İlk iki ay gerçekten kenara para koydum, borçlarımı ödedim. Sonra kenara koyamadım bile koyduğum da gitti. Şimdi 5. aydayız, yine eksiye düştüm. Mesaiye yazsalar da kalsak diye bekliyoruz. Havalar ısındı çocuklarla beraber bir yerlere gidelim diyorum ama pazar da dahil mesaideyim. Bir yandan da kripto, halka arz işleriyle yan gelir etmeye çalışıyorum. Niye? Çünkü önümüz Kurban Bayramı.  Ekonomi ise kısa vadede çözülür gibi görünmüyor. He ekonomist değilim, hesap kitaba kafam basmaz ama çözümün de sürekli halka yük bindirerek olmayacağını biliyorum.”

İktidarın tasarruf için patronlara bakması gerektiğini söyleyen Ahmet, “Ülkenin ekonomisini kurtarmak istiyorsa gözünü biraz da para babalarına dikmesi lazım. Ya da kendi lüks harcamalarını azaltması lazım. Kemer sıkılacaksa herkes sıkacak. Patronlar, bakanlar ve torpilli devlet kurumları da dahil” diyor.

*İşten atılma kaygısı nedeniyle işçinin gerçek ismi kullanılmamıştır.

Evrensel'i Takip Et