Kadın cinayetleri durmuyor: “Aileyi değil kadını koru”
İktidar “Ailenin Korunması ve Güçlendirilmesi Eylem Planı”nı tartışırken kadınlar katlediliyor. Kadını koruyan kanunlar hedef alınırken kadın cinayetleri dur durak bilmiyor.
Fotoğraf: MA
İktidar “Ailenin Korunması ve Güçlendirilmesi Eylem Planı”nı tartışırken kadınlar aileleri, yakınları, eşleri tarafından öldürülüyor. Kadını koruyan kanunlar hedef alınırken kasıtlı ya da intihar süsü verilmiş kadın cinayetleri dur durak bilmiyor. Zinnetnur Aydın, Hanife Yılmaz, Ayşe Çiçek, Hamgül C., Z.E. ve Ş.Ç. birkaç güne sığan şiddetin hedefindeki kadınlar.
“İNTİHAR SÜSÜ VERİLMEYE ÇALIŞILIYOR”
İstanbul Kağıthane’ye bağlı Yenice Mahallesinde 27 yaşındaki Zinnetnur Aydın’ın cansız bedeni karnında bir tabancayla bulundu. Durum önce intihar denerek geçiştirildi. Ancak Aydın’ın akrabaları durumun peşini bırakmadı, Aydın’ın takip edildiğine ilişkin bir kamera kaydına ulaşıldı. Savcılık dosya konusunu cinayete çevirerek soruşturma başlattı. Aydın’ın ölümünün detaylarını gazetemize anlatan Aydın’ın kuzeni Hasan Ersoy; kısa bir süre görüştüğü ancak iki hafta önce iletişimi kestiği Ergin Güler’in ve ailesinin son bir haftadır Zinnetnur Aydın’ı sürekli rahatsız ettiğini anlattı.
Pazartesi günü kimliğini yeniletmek için evden çıkan Aydın, Ergin Güler tarafından takip ediliyor. Saatler sonra Güler tarafından darbediliyor ve başından vurulmuş halde bulunuyor. Olaya intihar süsü verilmeye çalışıldığını ifade eden Hasan Ersoy; polislerin olay yerinde kovan bulamadığını, olay yerini gören güvenlik kameralarının sahibi esnafların görüntüleri vermemeleri için tehdit edildiğini aktardı.
Ergin Güler’in ve ailesinin kaçtığını ifade eden Ersoy “Görüntülerde kuzenimin takip edildiği ve darbedildiği gözüküyor” diyerek adalet istediklerini söyledi.
CİNAYETLER SİSTEMATİKLEŞTİ
Erzurum Palandöken’de ise Halil C. (71), evinde eşi Hamgül C.’yi (73) silahla öldürdü. Edirne'de ise A.D. (39), birlikte olduğu kadın Z.E.’yle (30) tartışmasının ardından yaşadıkları evi benzin dökerek ateşe verdi. Z.E ölümden kıl payı kurtuldu.
İstanbul’da Şinasi Çiçek (46), evli olduğu Ayşe Çiçek’i (47) ateşli silahla öldürdü. Eskişehir’de ise eşi Ş.Ç.’ye karşı eziyet, kemik kırığı oluşacak şekilde kasten yaralama ve cinsel saldırı suçlarını işleyen N.Ç. tutuklandı.
Muğla Menteşe’de de Hasan B. isimli kişi beraber yaşadığı Hanife Yılmaz’ı yakarak öldürdü. Konya'da eşi Zeliha Akbulut'u öldürdükten sonra ağırlaştırılmış ömür boyu hapis cezası istemiyle yargılanan Hüseyin Akbulut duruşmada dinlenen tanığı öldürmekle tehdit etti.
(HABER MERKEZİ)
EŞİK GÖNÜLLÜSÜ KAPDAN: KADINLARIN HAYATINA EL KOYMA PLANIDIR
AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın imzasıyla “Ailenin Korunması ve Güçlendirilmesi Vizyon Belgesi ve Eylem Planı” 15 Mayıs’ta Resmi Gazete’de yayımlandı. Söz konusu eylem planında kadını eve hapseden adımlar izlenip, kadınların aile içindeki rolleri pekiştirilirken, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş yaptığı açıklamada kadını değil “aileyi” öncelediklerini itiraf etti.
Eşitlik İçin Kadın Platformu (EŞİK) Gönüllüsü Özgül Kapdan, eylem planının kadınlar başta olmak üzere topluma etkilerine dair konuştu.
"AKP’NİN 22 YILLIK POLİTİKALARININ FİNALİ"
“Yerli ve milli” olarak sunulan eylem planının AKP’nin 22 yıllık politikalarının "final hali" olarak görüldüğünü belirten Kapdan, “Kürtaj yasaklanmak istendi, kadınların boşanması zorlaştırılmak istendi, sığınaklara psikolog yerine müezzine atandı, üç çocuk politikası dayatıldı, evlilik meselesi sürekli olarak pompalandı. Hepsinden önemlisi evlenme yaşı sürekli olarak düşürülmeye çalışıldı. Çocuk yaşta zorla evlendirme meselesinin önünü açacak ve evlenme yaşının daha sonra gelebilecek kararlarla medeni yasada değiştirilmesinin önünü açacak bir af dayatıldı. Bu gündem birkaç kere Meclis’e getirildi. Yine hukuku ayaklar altına alan infaz yasalarıyla çocuk tacizcileri ve tecavüzcüler cezaevinden çıkartıldı. İşte en son söz konusu plan ile kadınların hiçbir şeye itiraz etmeden, boyun eğip evlilik adı altında erkeğin reis olduğu aileleri sürdürmesi isteniyor” diye belirtti.
REJİM DEĞİŞİKLİĞİ
"Ailenin Korunması ve Güçlendirilmesi Vizyon Belgesi ve Eylem Planı”nın toplumun ihtiyacı doğrultusunda hazırlanmadığına dikkati çeken Kapdan, ayrıca 9’uncu Yargı Paketi ile de toplumun farklı bir yere taşınmaya çalışıldığını söyledi. Söz konusu eylem planının yanı sıra Diyanet ile birlikte yürütülen çalışmalara da işaret eden Kapdan, “Müfredat değişikliğiyle birlikte düşününce; bu aslında laikliğin tabutuna son çiviyi çakmak oluyor. 2010 yılından bu yana baktığımızda Diyanet İşleri Bakanlığı’nın kadın haklarına yönelik gizi bir ajandasının olduğunu söyleyebiliriz. İlk günden beri Diyanet’in rolünün ülkenin rejimine bir tehdit olduğunu söyledik. Bu bir rejim, yönetim biçimi değişikliği. Hele de aile ve kadınların yaşamlarını birebir ilgilendiren bir konuda Diyanet’i başköşeye oturtmak son derece tehlikelidir. Bu sistemin ardından ‘Kız çocukları okula gidemez, üniversiteye gitmemeli’ gibi söylemlerin gerçeğe dönüştüğünü de görebiliriz. Burada yapılan şey, kadınların hayatına bir grubun el koymaya çalışması gibi. Önümüze konulan belge bunun planı” ifadelerini kullandı.
"PARÇA PARÇA TARTIŞMA LÜKSÜMÜZ YOK"
Valiliklere gönderilen eylem planının kısa vadeli bir çalışma olmadığının altını çizen Kapdan, şunları belirtti: “Geçtiğimiz yerel seçimlerde CHP ile DEM Parti’nin kazanımları, gerçek bir sosyal belediyeciliğin uygulanacağı bir değişimin yaşandığını gösterdi. Bu kazanımı bir miktar öteleme, geri itme ve onun yerine geçecek bir mekanizma olarak da düşünülmüş olabilir. CHP’nin kreş politikası, DEM Parti’nin başından beri gerçi kayyımlar nedeniyle son dönemde göremedik ama kadın dostu alanlar yaratmış olması önüne bir engel olarak da düşünüldü. Bu genelgenin, sosyal ve eşitlikçi belediyeciliğin önüne geçmeyi amaçladığı çok açık. Dolayısıyla bu eylem planının hafife alınmaması gerekiyor.
Aileyi korumayan birileri varmış ve üstelik de bunlar bir takım zararlı fikirler yayıyormuş gibi inanılmaz bir senaryonun içindeyiz. Bu senaryoya bütünlüklü bakan ve hep birlikte karşı çıkan bir yapı yok. Bu sorun herkesin sorunu. Hükümete oy veren insanların da sorunudur. Bir paket programının içinde olduğumuzu ve Meclis çoğunluğunun kullanılarak çok tehlikeli yerlere götürüleceğimizin herkes tarafından kavranması gerekiyor. Artık meseleyi parça parça tartışma lüksümüz yok. Bütüncül bir programla karşımıza çıkıyorlar; bunu artık görmeliyiz. Ne yapılmak istendiği doğru anlatılırsa; bu tuzağa düşmeyecek, bu dayatmalara karşı çıkacak, birçok insan var. Bu da bir umuttur.” (Ankara/MA)