Eğitimde bütçe kesintisi nereden?
Eğitim emekçilerinin deneyimine göre yapılan ödemeler yoksulluk sınırının altında kalarak yeni başlayan için 30 bin 652 lira, uzman öğretmenler için 33 bin 969 lira olarak ödenecek.
Fotoğraf: Eğitim Sen İst. 2 Nolu Şube
Ozan DEMİR
Osmangazi Üniversitesi
Geçtiğimiz günlerde Mehmet Şimşek tarafından tasarruf paketi adı altında bir paket açıklandı. Paket açıklanır açıklanmaz halk içerisinde tartışmalara yol açtı. Paketten gençler de nasibini alırken özelikle genç öğretmen adayları tarafından tepkiyle karşılandı. Bu paketle saray rejiminin tasarruf yapması değil, emekçi halkın daha da ağır şartlara rağmen tasarruf yapması planladığı görüldü. Cumhurbaşkanı yardımcısı Cevdet Yılmaz, bakanlık bütçesinden eğitimin 1 trilyon 615,2 milyar lira almasıyla övünürken aynı bütçeden Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın 4 trilyon 564 milyar lira aldı. Eğitimin aldığı bütçenin yüzde 81’inin zorunlu personel harcamaları olduğu düşünüldüğünde eğitimde yapılacak harcamaların gelecekte çok kısıtlı olacağı ortaya konmuş oldu. Makam arabalarına, garantili inşaat projelerine, sermayeye vergi aflarına devam eden iktidarın yeni dönemde de ekonomi politikasını sermayeyle el ele yürüteceğini gösterdi.
ATAMA SAYILARI YETERSİZ
Şimşek programının eğitime etkisi ise çok yönlü. Öncelikle kamu harcamalarının kısıtlanmasıyla eğitimden elini çeken devlet yerine özelleştirmelerle sermayeyi, protokol ve projelerle de cemaat ve tarikatları eğitime ortak kılmak istiyor. Liselere kadar inen teknokentler ve dinci-gerici müfredat adımlarıyla tek adam rejimi ekonomi politikasını, eğitim anlayışıyla bütünleştirmek niyetinde. Bu sayede eğitim harcamalarını da işçi-emekçi sınıfa yüklemenin hesabında. Bu saikle MEB, Şimşek’in icazetiyle birlikte 20 bin öğretmen ataması yaptı, ancak bu öğretmen hem öğretmen adaylarının hem de okulların ihtiyaçlarının çok altında kaldı. MEB verilerine göre resmi öğretmen açığının 68 bin olduğunu ve acil olarak en az 100 bin öğretmen istihdam edilmesi gerektiğini, Sayıştay ise gerçekçi öğretmen açığının 138 bin olduğunu açıklamıştı. Bu adımların sonucu olarak ataması yapılmayan öğretmen sayısının 1 milyonun üzerine çıkacağı tahmin ediliyor. Tabii bu durum özelikle yeni mezun olmuş gençlerin özel okullarda esnek çalışma ve düşük ücretlerde çalıştırılmasına yol açıyor. Kendi uzmanlık alanlarının dışında, güvensiz koşullarda çalışan öğretmen adayları depresyon gibi psikolojik rahatsızlıklarla karşı karşıya kaldığı gibi iş cinayetlerine de kurban gidebiliyorlar. Şanslı olup atanabilenler bile geçim sıkıntısı derdini üzerinden atamıyor. Eğitim emekçilerinin deneyimine göre yapılan ödemeler yoksulluk sınırının altında kalarak yeni başlayan için 30 bin 652 lira, uzman öğretmenler için 33 bin 969 lira olarak ödenecek. Sözleşmeli olarak çalıştırılan öğretmenlerin maaşları ise asgari ücret seviyesinde kalacak. Devlet okullarında yer bulamayan atama bekleyen gençler ise mecburi olarak özel okullara itiliyor. Bu okullarda genç öğretmenler deneyim adı altında kötü çalışma koşullarıyla, düşük ücretlerle çalıştırılıyor. Bazı genç öğretmenler okullarda dinlenme süreleri bile kısıtlıyken doğru düzgün dinlenmeden derslere giriyor. Tüm bu şartlar altında öğretmenler mesleklerinin gerekliliklerini yerine getirecek imkanı bulamıyor.
TASARRUF ÖĞRETMENDEN YİYİYOR!
Geçtiğimiz günlerde bir devlet okulunda öğrencisi tarafın öldürülen öğretmenimiz, aslında bu sistemin öğrencileri ve öğretmenleri ne kadar etkilediğini gözler önüne seriyor. Eğitime dair geliştirici adımların gerekli olduğu bu koşullar altında uygulanan tasarruf paketi ile getirilen istihdam sınırlamasının benzer sonuçlara neden olması kaçınılmaz olacaktır.
MEB’in kamu tasarruf tedbirleri kapsamında eğitim alanında yapılması planlanan bütçe kesintilerinin içeriği hakkında, bir açıklama yapılması gerektiği gençlik yığınları arasında bir tartışma konusu. Öğrenci gençlik, aileleri ve eğitim emekçileri kamuda tasarruf bahanesiyle eğitime ayrılan bütçede kesintiye gidilmemesini bütçenin eğitim ihtiyaçları doğrultusunda kullanılmasını talep ediyor. “Tasarruf yapılacaksa bu eğitim ya da herhangi kamu alanından değil, egemen sınıfın temsilcilerinden, saraydan yapılmalıdır” diyor. Lüks şatafatlı hayatlarını kısıtlamak yerine, genç öğretmen adaylarının, eğitim emekçilerini tasarruf adı altında sefalete mahkum edilmek istenmekte. Kamu hizmetlerine ve yatırımlara bütçede ayrılan payın azalması halkın sırtındaki vergi yükü ve cepten yapacağı harcamaların artmış olması bu tasarrufun kimin için olduğu açıkça gösterir. Sermaye iktidarı, “patronların kesesini, çıkarlarını nasıl gözetebiliriz?” düşüncesinin yeni formüllerinin arayışına çıkmış görünüyor. Öğretmen ve öğretmen adaylarının talepleri ise; emekli sayısına göre değil ihtiyaca göre atama yapılması, adil ücret, parasız bilimsel laik eğitim ve bütçenin hazineye değil eğitime ayrılmasıdır.
KAYNAKÇA:
https://www.evrensel.net/haber/518283/egitim-sen-kamuda-tasarruf-gerekcesiyle-egitimden-tasarruf-edilmemelidir
https://www.evrensel.net/haber/517795/egitim-degil-ekonomi-gozetildi-tasarruf-egitimden