25 Mayıs 2024 01:36

İki yüzlülük ve paragözlülük adresi

Hangi ülkelerin katılacağı, kime oy vereceği, kimin kazanacağı siyaset arenasında yaşananlara, sermayenin kimi nasıl desteklediğine göre değişiklik gösteriyor.

Fotoğraf: AA

Paylaş

Gizem SERT

Boğaziçi Üniversitesi

 

Haydi sizlerle, üzerlerindeki baskıya rağmen sahnede ellerinden geldiğince barış mesajları vermeye çalışan yarışmacılarıyla, yarışmadan elini çekmeyen sponsorlarıyla, iftira yoluyla diskalifiyeleriyle ilk kez düzenlendiği 1956’dan beri politik tercihler üzerinden ilerlediğini bildiğimiz Eurovision Şarkı Yarışması’nın belki de en politik senesine doğru bir yolculuğa çıkalım.

EBU, İSRAİL’E GÖZÜ GİBİ BAKTI

2022 yılında Ukrayna’ya savaş açan Rusya’ya, tüm Avrupa Birliği üyesi ülkelerinin ortak ve inanılmaz hızlı talebiyle kapılarını kapatan Avrupa Yayın Birliği (EBU), bu sene Gazze’yi işgal ederek Filistin halkına soykırım uygulayan İsrail’i, güvenlik önlemlerini düşünürsek tarihin en çok harcama yapılacak olan Eurovision’undan mahrum bırakmadı. Sebebi İsrail’in kurallara uyması olarak lanse edildi. İsrail’e uygulanan tek yaptırım, Hamas’ın 7 Ekim’de gerçekleştirdiği saldırıya atıfta bulunan “October Rain” şarkısının adının “Hurricane” olarak değiştirilmesi ve bazı şarkı sözlerinin yumuşatılmasıydı. İsrail’i temsil etmesi için seçilen, İsrail siyonizminin soykırıma meşruiyet kazandırma projelerinden biri olan Eden Golan, meydanları İsveç halkının İsrail Devletine karşı düzenlediği protestolarla doldurulan Malmö kentindeki yarışmaya doğru yola çıktı. Basın konferansında yarışmaya katılarak yaratacakları olası risklerle ilgili sorulara büyük bir özgüvenle korunduklarını belirten Golan ve İsrail delegasyonunun, yüksek maliyetle alınan güvenlik önlemlerine güvendikleri belliydi. Provalar sırasında seyirciler tarafından yuhalanan Eden Golan’ın şarkısı Hurricane’in söz yazarı sosyal medyada Eden Golan’a tepki gösteren yarışmacılar aleyhine açıklama yaparak onları anti-semitist olmakla suçlarken İsrail Başbakanı Netanyahu Eden Golan’a destek ve oy çağrısı videosu yayınlıyor, New York meydanlarında Eden Golan reklamı yayınlatıyordu.

Eurovision'u organize eden EBU, İsrail’in Filistin’e yönelik saldırılarına karşı çıkan ülkeler ve temsilcilerinin protestolarına karşı geniş önlemler aldı. Filistin bayrağı, kefiye gibi sembollerin alana kabul edilmeyeceğini duyurdu. Malmö’nün yarışmanın hemen ardından güvenlik önlemleri için gereken yüksek maliyetler sebebiyle uzun bir süre bir daha Eurovision’a ev sahipliği yapamayacağını açıklaması da İsrail’i diskalifiye etmeme tercihinin faturasının ne kadar ağır olduğunu gösterir nitelikte. Malmö’de, 30 bine yakın insan “EBU, soykırımı meşrulaştırıyor” sloganlarıyla eyleme geçmişti. Silahlarla donatılmış polis teşkilatlarıyla dolu Malmö Arena önündeki protestolara katılan halka ciddi bir polis saldırısı gerçekleşmiş ve 10 kişi de gözaltına alınmıştı. İsveç meydanlarında ateşkes ve barış çağrılarını yükselten halk EBU’nun ve EBU’yu bir süredir ciddi rakamlarla fonlayan İsrail’in gözünü biraz olsun korkutmuş olsa gerek.

ÖNLEMLERE RAĞMEN SIZAN PROTESTO

Bu kısıtlamaların sonucunda, soykırımı protesto etmek isteyenlerin yaratıcı yollar bulması gerekti. 2011 yılında İsveç’e üçüncülük kazandıran Filistinli sanatçı Eric Saade, bu sene konuk olduğu birinci yarı finaldeki performansında bileğinde kefiyeyle sahneye çıktı. EBU bunun üzerine Saade’nin performansının videosunu YouTube kanalında yayınlamama kararı aldı. İrlanda temsilcisi Bambie Thug’ın vücuduna yazdığı “ateşkes” ve “Filistin’e özgürlük” yazıları yönetim tarafından sildirildi, seyircilerin açtığı Filistin bayraklarına polis tarafından el konuldu. Kolundaki “barış” dövmesiyle sahneye çıkan Belçika temsilcisi Mustii, boynunda kefiyeyle röportajlar veren Bambie Thug, final performansında sahneye kefiye ve Filistin bayrağı desenli tırnaklarıyla çıkan Portekiz temsilcisi Iolanda, basın toplantısında İsrail konuşurken uyuma taklidi yapan Yunanistan temsilcisi Marina Satti, basın merkezine ani bir ziyaretle John Lennon’ın Imagine şarkısını söylemeye başlayan İtalya temsilcisi Angelina Mango, ateşkes mektubu imzalayan 8 temsilci, bu baskı ortamında tepkilerini gösterecekleri küçük boşluklar bulmaya çalışanlardandı.

Daha önce İsrail’e silah sevkiyatını durdurma çağrıları yaptığını bildiğimiz Belçikalı sendikalar Eurovision’da da istikrarlarını koruyarak Belçika yayın kanalı VRT’ye protesto amacıyla yayını kestirerek ateşkes çağrısı yaptırdı. Bu sırada hem sunucular hem de yarışmacılar, sosyal medyada, röportajlarında sürekli İsrail delegasyonuna ve onları koruyan EBU’yu eleştiriyor, kimisi görevlerinden çekiliyor, Filistin’e destek eylemlerinden görüntüler paylaşıyordu. Bunlara karşı EBU, bazı delegasyonların kurallara uymadığıyla ilgili açıklama yaparak Eurovision’un “apolitik” olması gerektiğini vurguladı.

İtalya devlet kanalı, “yanlışlıkla” İsrail’in ülkeden %39 oranında halk desteği aldığını gösteren halk oylaması sonuçlarını açıklayınca yarışmanın seyri değişti. İsrail bahislerde yükselerek birinciliği gördü. Geçen senenin kazananı Loreen, İsrail’in kazanması ihtimalinde ödülü vermek için sahneye çıkmayacağını açıkladı. Yarı final sonrası yapılan ve canlı olarak yayınlanan basın konferansında Hollanda temsilcisi Joost, İsrail’in konuşması sırasında yüzünü Hollanda bayrağıyla kapatmıştı. Uluslararası basından bir gazetecinin Eden Golan’a “Burada bulunmanızın tehlike yarattığını düşünüyor musunuz?​” diye sorması üzerine telaşlanan moderatör Golan’a “Cevaplamak zorunda değilsiniz” deyince Joost, “Neden cevaplamasınlar ki?​” şeklinde tepki gösterdi. Bu olayın ardından tesadüfe bakın ki Joost bir anda ortadan kayboluverdi ve final günü kadın bir gazeteciye saldırması iddiasıyla diskalifiye olduğu açıklaması yapıldı. Daha sonra açıklığa kavuşturulduğu üzere Joost, kendisini zorla videoya almaya çalışan gazeteciyle yalnızca sözlü tartışmaya girmişti ve bu aslında diskalifiye edilmesi için geçerli bir sebep değildi. Basın toplantısında EBU, Joost’un fişini çoktan çekmişti.

Tüm bu kaosun ortasında final gününde organizasyon, ortamın gerginliğini tüm çabalara rağmen saklayamadı. Eden Golan, EBU ve İsrail oylarını sunan sunucu yuhalanma konusunda birbiriyle yarıştı. Gece boyunca sanatçıların çoğu, performanslarının sonrasında, ellerinden geldiğince barış mesajları vermeye çalıştı. 36 ülkenin sadece 11’i İsrail’e oy verdi ancak halk oylamasında, Eurovision ülkesi olmayan ülkelerden gelen oylarla İsrail beşinci oldu. Yarışmayı şarkısı dünyanın dört bir yanındaki LGBTİ bireylere armağan olan İsviçre temsilcisi Nemo kazandı. Kupasını kırdığı birinciliğini kutlarken final sonrasında ''Şifreyi kırdım, kupayı kırdım. Kupa düzeltilebiliyor, belki Eurovision’un da düzeltilmeye ihtiyacı vardır.” şeklinde açıklama yaptı.

İSRAİL’İN AYRICALIĞI NE?

Eurovision’un bugün bu hale nasıl geldiğini anlamak için biraz geçmişe gitmek gerek. 2011-2020 yılları arasında Eurovision’ın kâr makinesine dönüşmesi için elinden geleni yapan süpervizörü Jon Ola Sand, 2019’da Eurovision’a ev sahipliği yaparken yarışmayı finanse etmenin getirdiği gücü elinden bırakmak istemeyen İsrail ile sıkı ilişkiler geliştirmişti. Bu yüzden İsrail, sonraki senelerde de sponsorluğu devam ettirdi. 2020’de yarışmanın sponsorluğunu yapan İsrail markası Moroccanoil markasını EBU ekibinden Martin Österdahl bağlamıştı. Böylece Österdahl, süpervizör oldu ve Moroccanoil, her senenin ana sponsoru haline geldi. Ve İsrail bu şekilde, Eurovision’la bir daha kopamayacak olan bağını kurmuş oldu. Zaten Eurovision’a ilk katılımından itibaren bunu siyasi bir meseleye dönüştürmeye çalışmış, göçmen ve LGBTİ yarışmacılar göndererek ilericilik taslamaya çalışmıştı.

Eurovision, İkinci Dünya Savaşı’nın ardından “bir daha asla” bağlamıyla başlatılmıştı ve 70’lerden beri bir tür kültürel liberalizmi sembolize ediyor. Apolitik olması gerektiği vurgulanan yarışmanın tek cazibesi zaten siyaset. Hangi ülkelerin katılacağı, hangi ülkelerin hangi yarışmacıya oy vereceği, kimin kazanacağı ya da kazanamayacağı her zaman Avrupa’nın ve dünyanın geri kalanının siyasi arenasında yaşananlara, sermayenin kimi nasıl desteklediğine göre değişiklik gösteriyor. Bu sene sloganı “Müzikle birleşiyoruz” olan Eurovision şarkı yarışmasında, EBU’nun “apolitik” tavır emri hiçbir zaman gerçekçi değildi. Bu “apolitik” yarışmanın bütünüyle İsrailli bir şirket tarafından finanse ediliyor olması, EBU’nun en açık siyasi ifadesi. Eurovision her ne kadar egemenlerin siyasi tercihlerine göre şekilleniyor olsa da bu sene yapıldığı Malmö şehrinin Filistin’e özgürlük çağrılarıyla yankılanmasından tutalım EBU’nun çevirdiği oyunlara rağmen sahneye çıkarken ateşkes ve barış çağrılarını yükselten sanatçılara, yayınlarda protestolar örgütleyen basın emekçilerine, kısılamayacak kadar yüksek sesli tepkilerle geçti. Umalım ki bir gün sermayenin şekillendirmeyeceği müzik festivalleri, sınırsız topraklardan özgürce haykırılacak şarkılarımız olsun.

ÖNCEKİ HABER

Filistin için iğnenin sivri ucunu nereye batıracağız?

SONRAKİ HABER

İçeriğe erişiminiz engellendi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa