‘Ma bizim maaş artmayınca sanki ekmeğe zam gelmiyi?’
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, asgari ücrete yapılması beklenen ara zam için “Gündemimizde yok” dese de zammın işçilerin gündeminden düşmediğini görüyoruz.
Fotoğraf: ANKA
Umut YEĞİN
Diyarbakır
Diyarbakır’da hava sıcaklıkları artmaya başladı. Fırın ve yemekhane işçileri sıcak havadan en fazla etkilenenlerden. Hele bir de Diyarbakır’ın kavurucu sıcaklarında işleri daha da zor. İşte bu sıcak günlerin birinde gıda iş kolunda çalışan bir grup işçi ile buluşacağız. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, asgari ücrete yapılması beklenen ara zam için “Gündemimizde yok” dese de zammın işçilerin gündeminden düşmediğini her gün duyuyor, okuyoruz. Buluşma öncesi “temmuz zammı”, “kamuda tasarruf” meselelerini konuşuruz diye geçiyor aklımdan...
Havadan sudan başlayan muhabbet, sormama bile gerek kalmadan dönüp dolaşıp ekonomiye ve geçim sıkıntısına geliyor. Kemal, “100 bin lira kredi borcum var. Desen ki bir şey mi aldın, o da yok. Normal ihtiyaçların harcamaları birikti. Yetmiyor abê…” diyor. Tam o sırada “Bakan da temmuzda asgari ücrete zam yapılmayacak dedi” demeye kalmadan yanımda oturan İshak, “Zam yapmasınlar abê. Ocak ayında gördük, daha ayın 1’i olmadan her şeye zam geldi. Bize zam yapmasınlar, fiyat artışını durdursunlar yeter” diyerek hararetli bir şekilde araya giriyor. Kemal de başını sallayarak doğruluyor.
"BEŞTEPE’DE CAMİ YOK MU?"
‘İshak’a “Bugün aldığın paranın değeri ile yıl başında aldığın paranın değeri aynı değil ki. Sen şimdi ‘Asgari ücret artmasın’ mı diyorsun?” diye sorunca “Aynı değil tabii” diyerek hızlıca bugünkü asgari ücret ve 10 yıl önceki asgari ücret ile alınabilen altın miktarı kıyaslamasını yapıyor. Sonra da “Aslında 50 binin üzerinde olması lazım ama nerede...” diyor. Bu kez Kemal araya girip “Kardeşim şimdi adil bir sistem yok ki. Bak mesela ‘beşli çete’ dedikleri insanları zengin ettiler. Onların vergilerini, borçlarını siliyorlar. Bizden de durmadan vergi alıyorlar.” İshak, “Sen de haklısın. Sadece o değil ki. Baksana cuma namazına giderken bile konvoyla gidiyor. Beştepe’de cami mi yok sanki! İstesen yürüyerek de gidersin. İşte bu israfın önüne geçmedikçe zor” diyerek onaylayıp onaylamadığımı görmek istercesine bana bakıyor.
Bu sırada Yunus taburesini çekip oturuyor yanımıza. Kemal, “Tasarruf deyip yine bize kemer sıkın diyecekler. Yine ezilen biz olacağız” diyor. Muhabbetin akışı devam ederken bir yandan Yunus’a da muhabbetin özeti geçiliyor. Yunus mevzuyu anlar anlamaz heyecan ile “Asgari ücret temmuzda artmalı. Ma bizim maaş artmayınca sanki ekmeğe zam gelmiyi? Her şeye yine zam gelecek. Bari bizim aldığımız para da artsın” diyerek İshak’a cevap veriyor. İshak da onayarak “Haklısın, o da doğru” deyip başını sallıyor.
"İLERİDE TATİL DE YAPACAĞIZ"
Çaylar geliyor. Kemal, “Şekerim de çıkmış, artık yaşlanıyoruz” deyip şeker istemediğini söylüyor. Çaylar bitip gölgeden caddeye doğru yürüyünce sıcağın etkisi kendini daha da gösteriyor. Bu sırada gülümseyerek “Yaz tatilinde var mı bir planınız?” diye soruyorum. Kemal, “Şimdilik yok. Ama ileride en güzel saraylarda, en güzel sahillerde biz de tatil yapacağız. Gerçi ben yüzmeyi de bilmiyorum” diyor gülerek. İshak da “Ben yüzerim abê, sıkıntı yok” diyor. Gülüyoruz…