26 Mayıs 2024 15:00

ODTÜ Mezunlar Derneği: Geçmişten geleceğe toplumsal gelişmeler- Ne yapmalı?

ODTÜ Mezunlar Derneği; ÇEDES ve MESEM projeleri, eğitimin güncel durumu, gençlik ve gençlik hareketi, Filistin başta olmak üzere artan savaş atmosferi gibi başlıklar ekseninde panel gerçekleştirdi.

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

ODTÜ Mezunlar Derneği bugün "Geçmişten Geleceğe Toplumsal Gelişmeler - Ne Yapmalı?" başlıklı bir paneli Vişnelik'te gerçekleştirdi.

Açılış konuşmasını ve moderatörlüğünü Muhsin Budaker'in yaptığı panelde konuşmacı olarak hukukçu ve 28. Dönem Milletvekili olan İlhan Cihaner, EMEP Genel Başkan Yardımcısı Selma Gürkan, gazeteci-yazar Necdet Saraç ve ODTÜ öğrencisi İrem Hazal Kelleci katılım sağladı. Panelde anayasa, yumuşama-normalleşme tartışmaları, ÇEDES ve MESEM projeleri de dahil olmak üzere eğitimin güncel durumu, gençlik ve gençlik hareketi, Filistin başta olmak üzere artan savaş atmosferi gibi başlıklar ekseninde gerçekleşti.

Selma Gürkan'ın konuşmasıyla devam eden panelde Gürkan, 22 yıllık süreçte AKP iktidarı ve onun temellerinin nereye dayandığını bunun karşısında halkın, gençlerin nereden köklendiğini ifade etti.

Gürkan, "AKP'nin de kökleri var. 6. Filo'nun karşısında Denizler onları denize dökerken, Filistin halkının yanında savaşa katılırken; AKP iktidarı ve müttefikleri 6. Filo'nun karşısında secdeye duranlardır. Menderes hükümetine dayanır bugünkü iktidarın kökleri; 12 Martlara, 12 Eylüllere dayanır. 24 Ocak Kararları sonrasında yarım kalanı tamamlamak üzere. 22 yıllık iktidarı döneminde neoliberal politikaların hakim kılındığı dönemde özelleştirmelerin yüzde 90'ı bu yıllarda gerçekleşmiştir. 22 yılda sermayenin en gerici kanatlarının ittifakı olarak bu ittifakın ekonomik program; yoğun emek sömürüsü, yoğun baskı ve talan düzeni. En son anayasada yapılan düzenlemeyle de tek adam tek parti siyasi rejimini kurup bunu da faşist bir rejime adım adım götüren bir iktidarla karşı karşıyayız" dedi.

'KAZANIM İÇİN BİRLİKTE MÜCADELE ŞART'

Faşist bir rejime doğru hazırlanan iktidarın karşısında bu gidişatı durdurmanın yetmeyeceğini ifade eden Gürkan, "İktidarın son yerel seçimlerde yenilmesi sadece sandıktan olan bir şey değil. Son yıllarda önemli işçi direnişleri oldu. Geçmişte de gördüğümüz 15-16 Haziranlar, tekel direnişleri gibi işçi sınıfının birlik olarak siyasete nasıl müdahale ettiğini deneyimledik. Halktan, demokrasiden, barıştan yana kazanım için yegane yol birlikte mücadeledir; ısrarlı ve sahada mücadeledir. El sıkışılarak çözülebilecek bir demokrasi sorunu yoktur" diye belirtti.

"NORMALLEŞME EŞİTLİĞE YAN YANA YAŞAMA KÜLTÜRÜNE DESTEK VERİR"

Necdet Saraç ise yeni bir düzen açılımına ihtiyaç olduğunu belirtirken "Bütün tartışmalara rağmen CHP'nin ve DEM'in olduğu belediyeler, nefes alınabilen yerler. Bu tesadüf değil. Buraları kültürel, donanım olarak büyütmek lazım. Bizim nefes borularımızı büyütmeye ihtiyacımız var" ifadelerini kullandı.

AKP'nin kendi siyasal tarihi içerisinde en ağır yenilgisini aldığını ifade eden Saraç, "CHP ve diğer muhalefet partilerinin ürettiği muhalif nüfus yüzde 70 oldu. Türkiye'de CHP'nin ağırlıkta olduğu şehirler başta olmak üzere Türkiye'nin gayri safi milli hasılası yüzde 82'sini muhalefet üretiyor. Bu normalleşmenin kapısını açabilir mi? Normalleşmeden korkmamak gerekiyor. Normalleşme çok net eşitliğe, adalete, yan yana yaşama kültürüne destek verir" dedi. 12 Eylül'den bu yana bütün kurgusunu kutuplaştırma üzerine kurmuş bir ülke Türkiye. Erdoğan da bu işin en ileri aktörlerinden birine dönüşmüş durumda. Bizim de Türkiye'nin normalleşmesini besleyecek işler yapmamız gerekiyor. Türkiye'nin de temel sorunlarının çözümü de buradan geçiyor" dedi.

'ANAYASA'YI BİZLER YAPMAZSAK BİR İŞE YARAMAZ'

İlhan Cihaner ise anayasa tartışmalarına dair şöyle konuştu: "Anayasaya bağlı bir güvence teşkil etmediğini görüyoruz. Basın özgürlüğüne dair en güçlü güvence metin haline getirilmiş durumda ama şu an yasalarla ve fiili uygulamalarla işlevsiz kılınmıştır. Anayasanın uyulur halde olması lazım. Anayasa bu caydırıcılığını, uyulma mecburiyetini nereden alır? Halkın anayasaya sahip çıkması lazım. Anayasalar sihirli metinler değil, doğru zeminlere oturtmak lazım. Anayasayı kim yaparsa uyulur, caydırıcı olur? Toplum yaparsa, arkasında yaptırımın olduğu fikri yerleştirilirse. Anayasayı bizler yapmazsak anayasa hiçbir işe yaramayacaktır. Parlamentoya bırakılmayacak kadar ciddi bir iştir." 

"GENÇLER, İŞSİZLİK VE GELECEK KAYGISIYLA YÜZ YÜZE"

İrem Hazal Kelleci ise gençliğin toplumsal hareketlerdeki konumunun nereden geldiğini anlatarak, "Gençlik bugünün iktidarı açısından da önemli bir kesim. İktidar, bugün açısından işçi-emekçi kesimlerin geleceği açısından uzlaşmaz bir pozisyonda, gençlik de bundan azade değil. OVP ve 12. Kalkınma Planı, yeni bütçe planlamalarına da baktığımızda bizlerin daha fazla işsizlik, yoksulluk, gelecek kaygısıyla yüz yüze getiriyor. Özellikle tasarruf paketiyle de birlikte bugün eğitim hayatımızda ulaşamadığımız her şeye bir adım daha uzaklaştırılmanın hedeflendiği bir süreç içerisindeyiz. Kemer sıkma dedikleri şey artık boğazımıza kadar dayanmış durumda" diye konuştu.

Kelleci, gençliğin hangi tarafta yer alması gerektiğine ilişkin: "Halatın bir ucunda işçi sınıfı dururken; diğer ucunda iktidar ve sermayedarlar bulunuyor. Gençlik yüzünü işçi sınıfına çevirip kendi taleplerini işçi sınıfının talepleriyle birleştirmelidir" dedi. (Ankara/EVRENSEL)

ÖNCEKİ HABER

Aydın'da silahla yaralanan leylek tedavi altına alındı

SONRAKİ HABER

EMEP Ordu İl Örgütü: Emekliler insanca yaşamak istiyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa