04 Haziran 2024 06:33

Ukrayna’da ‘barış’ diyenler savaşı körüklüyor

ABD’den sonra Almanya da Ukrayna’ya verilen silahlarla Rus hedeflerin vurulmasına karar verdi. 15-16 Haziran’da planlanan barış konferansından kalıcı bir çözüm önerisinin çıkmayacağı bugünden belli.

Fotoğraf: Elif Görgü/Evrensel

Paylaş

Yücel ÖZDEMİR
Köln

Rusya’nın saldırısıyla 24 Şubat 2022’de başlayan Ukrayna savaşının ne zaman biteceğine dair ortada hiçbir belirti yok. Her ne kadar Ukrayna ve Batılı müttefiklerinin isteğiyle İsviçre’nin ara buluculuğuyla 15-16 Haziran’da bir “barış konferansı”nın düzenlenmesi hazırlıkları devam etse de, diğer tarafta Almanya ve ABD, Ukrayna’ya verdikleri uzun menzilli silahlarla Rus hedeflerinin vurulmasını onaylamış durumda.

Geçtiğimiz cuma günü Almanya, Ukrayna’nın verilen silahlarla Harkiv bölgesinde Rus hedeflerinin savunma değil, saldırı amacıyla vurabileceğine karar verdi. Hükümet Sözcüsü Steffen Hebestreit, hükümetin kararını geçen cuma günü açıklamıştı. Halbuki Başbakan Olaf Scholz daha önce pek çok kez, Alman silahlarıyla Rusya’ya saldırı düzenlenmesini “kırmızı çizgi” ilan etmişti. Ukrayna’nın aldığı silahları Rusya’ya karşı saldırı amacıyla kullanmasının NATO ile Rusya’yı doğrudan karşı karşıya getireceği, dolayısıyla savaşın bölgeye yayılabileceğine işaret ediliyordu. Ancak gelinen aşamada Scholz söylediklerini bir yana bırakarak, koalisyon ortağı Yeşiller ve FDP’nin daha saldırgan ve savaşçı politikasına teslim oldu. Almanya’nın Ukrayna’ya verdiği Panzer Obüsü (Panzerhaubitze 2000) ve Mars II tipindeki füzesavar, sınıra yakın yerlerdeki Rus hedeflerini vurabilecek menzile sahip.

Alman hükümeti, kararla birlikte Ukrayna’nın bu silahları uluslararası hukuk çerçevesinde kullanacağından emin olduğunu açıklarken aslında savaşın büyümesine yeşil ışık yakmış oldu. Zira Ukrayna’nın verilen silahlarla Rusya’daki hedefleri vurmak isteyeceği açık. Sol Parti (Die Linke) ve Sahra Wagenknecht İttifakı (BSW) milletvekilleri hükümetin bu kararına sert tepki gösterdi.

Almanya’nın bu kararından bir gün önce ABD, Ukrayna’nın verilen silahları Rusya’ya karşı saldırı amacıyla kullanabileceğine karar vermişti. ABD ve Almanya her ne kadar uzun menzilli silahların sadece Harkiv bölgesindeki Rusya hedeflerine karşı kullanabileceğini belirtse de savaş sahasında bunun öyle olmayacağı açık.

Rusya’nın Almanya ve ABD’nin kararına yanıtı nükleer silah kullanma tehdidini yineleme oldu. Rusya ile NATO’nun doğrudan karşı karşıya gelmesini sağlayacak Ukrayna’nın Batı’dan aldığı silahlarla Rusya’daki hedefleri vurması kararının NATO içinde de tartışmalara yol açması bekleniyor. Almanya ve ABD’nin NATO kapsamında karar alma yerine ayrı davranması dikkat çekici. Muhtemelen NATO içinde de verilen silahların doğrudan Rusya’ya karşı kullanılmasına itiraz eden ülkeler olabileceği için bu yöntem tercih edilmedi.

STOLTENBERG: UKRAYNA’YA YILDA 40 MİLYAR AVRO GARANTİ EDİLMELİ

NATO ülkelerinin savaşı bitirme yerine körükleyerek genişletme niyetinde olduğunu gösteren bir diğer belirti ise NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg’in açıklaması oldu. 32 NATO üyesi ülkenin dışişleri bakanının katıldığı Prag’daki toplantıda konuşan Stoltenberg, NATO üyesi ülkelerin her yıl Ukrayna’ya 40 milyar avroluk mali yardımı güvence altına alması çağrısında bulundu. Bu miktar savaşın başlamasından bu yana Batı tarafından Ukrayna’ya yapılan yıllık yardım miktarı. Stoltenberg’in önerisinin önümüzdeki temmuz ayında gerçekleşecek NATO zirvesinde ele alınması bekleniyor. 40 milyar avronun NATO üzerinden toplanması durumunda bütün üye ülkelerin payına düşen miktarı vermesi gerekiyor.

Stoltenberg’in, Ukrayna savaşının maliyetinin adil şekilde paylaşılması yönündeki çağrısı, maliyetin bütün ülkelere paylaştırılması olarak da değerlendirilebilir. Ülkelerin gayrisafi milli hasılaları oranında katkı yapması hedefleniyor. Bu da büyük bölümün ABD, Almanya, İngiltere, Fransa ve İtalya tarafından karşılanacağı anlamına geliyor. Bu yöntemle zaten savaşın tarafı olan NATO, örgüt olarak bir adım daha savaşın parçası olmaya yaklaşacak. Bugüne kadar savaşa mali ve askeri açıdan çok fazla destek olmayan ülkelerin öneriye ne kadar katılacakları ise belirsiz. Bir uzlaşmanın sağlanmaması durumunda asıl maliyetin bugüne kadar olduğu gibi Almanya ve ABD tarafından üstlenileceği anlaşılıyor.

Alman basınında yer alan haberlere göre, NATO bu yolla Ukrayna savaşının finansmanını güvence altına almak istiyor. ABD’deki seçimleri Donald Trump’ın kazanması durumunda mali desteğin tehlikeye düşebileceği bir süredir dile getiriliyor.

ZELENSKİY’DEN ÇİN ÇIKIŞI

Bir taraftan savaşı cephede genişletmenin planlarını yapan Batılı emperyalist devletler diğer taraftan ise diploması ve diyalog adı altında 15-16 Haziran’da İsviçre’de barış konferansı düzenleyecekler. Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy’nin girişimiyle yapılan konferansa Rusya ile yakın ilişkilere sahip Çin’in katılması da istenmişti. Ancak, Çin yönetimi konferansa katılmama kararı aldı. Zelenskiy bu tutumu nedeniyle Çin’i barış zirvesini bozmakla suçladı.

Barış ve diyaloğun konuşulacağı iddiasındaki toplantıya Rusya, davet edilmediği için tepki göstermiş ve iş birliği içinde olduğu ülkelere katılmama çağrısında bulunmuştu. Basında yer alan haberlere göre BM’ye üye 193 ülkeden 106’sı konferansa temsilci gönderme kararı aldı. Birçok BRICS ülkesi ise konferansa katılmayacak. Bu ülkeler arasında Suudi Arabistan da var. Türkiye ise katılacak ülkeler arasında bulunuyor. Bütün bunlar dünya genelinde emperyalist paylaşıma bağlı olarak oluşan cepheleşmenin Ukrayna konusunda da kendisini gösterdiğini ortaya koyuyor.

Çin daha önce Ukrayna savaşının bitmesi için bir plan sunmuş, ancak bu Batılı ülkeler tarafından kabul görmemişti. Çin’in planında da Rusya’nın Ukrayna topraklarından çekilmesi vardı.

Yeni yılda Evrensel aboneliği hediye edin
ÖNCEKİ HABER

Kayyum kararının ardından birçok kentte eylem yasağı kararı alındı

SONRAKİ HABER

Özel: Demokrasinin ve halk iradesinin yanında, kayyım anlayışının karşısındayız!

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa