İki yüzlülere ve Siyonizm’e karşı
Hükümetlerin İsrail’le olan ve diplomatik ilişkilerini görmemiz, tutarlı politikalar ve Filistin için eylemlerin devamlılığını sağlamamız gerekiyor.
Fotoğraf: AA
Arda ÇAPAR
Ordu
Emperyalizm, tarih sahnesine çıktığı günden bugüne işgal ettiği her coğrafyayı adeta kök salarak sömürüyor. Bu saptamayı yapabilenler için antiemperyalizm paydasında, işgalin olduğu her coğrafyada net bir tavırla örgütlenmek zorunlu hâle geliyor. Filistin de tarihsel olarak bunun somut bir örneği değil midir?
Siyonist İsrail'in senelerdir süregelen katliamcı ve işgalci politikalarının şiddetlenerek artması Filistin davasını sahiplenenlerin eylemleriyle birlikte konunun uluslararası bağlamda duyarlılık gösterilen bir hâl almasına vesile oldu. Bu anlamda dünya çapında gerçekleşen eylemleri, mücadeleleri öncelikle Türkiye özelinde ele alarak 68 kuşağının Filistin’e dair tavrına atıf yapmak isterim. 1969'da Filistin Halk Kurtuluş Cephesi'nin kamplarında gerilla eğitimi alarak Filistin için katil İsrail'e kurşun sıkan Deniz Gezmiş, emperyalizme ve siyonizme karşı Filistin’in yanında olmaya dair önemli bir rol üstlenmiş ve kendisinden sonraki jenerasyonlara bilinç aşılamıştır. Türkiye'de de bizlerin konuya ilişkin duyarlılığında, sürecin takipçisi olmamızda etkilidir diye düşünüyorum.
FİLİSTİN İÇİN DİRAYETLİ TAVRIMIZI KORUMALIYIZ
Gerek Filistin'de yapılan katliamlar gerekse dünyanın dört bir yanındaki protestolar zorunlu bir farkındalığın fitilini zaten ateşlemiştir. Bu noktada yalnızca İsrail'in kınanmasıyla sınırlı kalan, bununla tatmin olacak vicdanlarla kolektif tavrın sınırlandırılmaması gerektiğini söylememiz gerekiyor. Dünya genelinde yükselen sağın öncülüğünde yürütülen dezenformasyonlara karşı Filistin Davası'nı insanlığın ortak paydasında örgütleyebilmek adına dirayetli tavrımızı korumalıyız. Bu suretle göstermelik kınama mesajlarının altında bombalanan çocukların, katledilen insanların kanı ellerine bulaşmış hükümetlerin İsrail'le olan; son süreçte Filistin’de yaşanılan katliamların dünya kamuoyundaki yankısının etkisiyle iki yüzlü olduğu anlaşılan ticari ve diplomatik ilişkilerini görmemiz gerekiyor. Bu sahte, iki yüzlü söylemlerin gerçek ve samimi tavırlara, tutarlı politikalara dönüştürülmesi amacıyla eylemlerin devamlılıkları sağlanmalı.