Süre azaldıkça stres artıyor
Sorunlarımızı çözeceğinden medet umduğumuz kişilerin bu sorunları çözmediğini sıkça görüyoruz. Bu da gösteriyor ki bu sorunları ancak bu sorunlardan mustarip olan kişiler çözebilir.
Fotoğraf: DHA
Hüseyin DOĞAN
Yenimahalle/Ankara
YKS, öğrencileri istedikleri alanlara göre sınava tabi tuttuğunu ve bu alanların tekabül ettiği bölümlere hangi öğrenci uygunsa onu yerleştirmeyi amaçladığını iddia eden ancak hiçbir şekilde kâğıt üzerindeki tanımına uymayan, öğrencilerin sadece birbiriyle yarıştığı ve öğrenmeye değil ezberlemeye dayalı bir sınav sistemidir.
Bu sınavın hazırlık sürecini ve verilen imkanların tutarsızlığını birebir yaşayan bizler, bu durumdan oldukça şikayetçiyiz. Devlet okullarındaki arkadaşlarımız MEB’in ders kitaplarının aşırı yetersiz olduğunu ve öğretmenlerin bile ders işlerken ek kaynak kullandığını söylüyor, test kitaplarının ve ek kaynak için aldırılan konu kitaplarının fiyatları da bütçemizi oldukça zorluyor. Devlet okullarındaki yetersizlikler bununla da kalmıyor. Aşırı kalabalık sınıflar, ders işleyişinin, hijyenik bir ortamın ve sağlıklı iletişimin önünde büyük bir engel oluyor. Öğretmenlerin ilgilenemediği kalabalık sınıfların sessiz öğrencileri de akran zorbalığından kaçınamıyor. Artık öğrencilerin açık liseye geçip kendi imkanlarıyla çalışmalarına da izin verilmediği için, ya yüklü miktar paralarla hayalet okulda okuyor gibi gözüküp dershaneye gidebiliyoruz ya da yine paraya kıyıp özel okula gitmek zorunda kalıyoruz. İmkânı olmayan arkadaşlarımız da “eşit şartlar” adı altında bu sınava öyle ya da böyle giriyor.
EĞİTİM NE EŞİT NE DE NİTELİKLİ
Verilen eğitime sadece parası olanın düzgün bir şekilde ulaşabildiği bu durumun yanında eğitimin nitelik düzeyinden de bahsetmeliyiz. Gerçeklikten en uzak haliyle milliyetçilik ideolojisinin dayatıldığı tarih dersleri, yaratılış felsefesini temel alan biyoloji müfredatı; bilimsellikten uzak ve iktidarın kendi ideolojisini dayatma amacını taşıyan bir eğitim aldığımızın en somut örnekleri. Bu sorunları tartıştığımız arkadaşlarımızla sorgulamayan ve düşünemeyen nesillerin hedeflendiği konusunda genellikle aynı fikirde oluyoruz. İktidarın kendi ideolojisini dayattığı ne kadar açık olsa da sorgulamadan söylenen her şeyi yapan nesillerin, geleceğin ucuz iş gücüne dönüşmesinin amaçlandığını düşünen arkadaşlarımız da oluyor.
Yaşadığımız psikolojik baskılar da bu sürece farklı bir boyut katıyor. Sınavın çevremizdeki, ailemizdeki ve üstümüzdeki baskıları artık kendimize veya arkadaşlarımıza ayıracağımız bir iki saati bile göze batar hala getiriyor. Sosyallikten bu denli uzak kalan arkadaşlarımıza baskılarla harmanlanmış gelecek kaygısı da eklenince antidepresan kullanımı ve depresyonun devamında gelen motivasyon kayıpları kaçınılmaz oluyor. Görüştüğümüz arkadaşlarımızın büyük çoğunluğunun bu sebeplerle psikoloğa gittiğini ve bu sayının geçtiğimiz yıllara göre daha da arttığını görüyoruz.
Kafa dağıtmaya yarayan aktivitelerin yanı sıra kendisini geliştirmek ve ilgi duyduğu alanlarda ilerlemek isteyen arkadaşlarımız da ya maddi imkânı olmadığı için ya da okul saatleri, verilen ödevler ve YKS’nin aşırı ezber yükü yüzünden bu alanlarda asla kendini deneme fırsatı bile bulamıyorlar.
Sorgulamak önemli ancak bununla kısıtlı kalmaması lazım. Yetkili bildiğimiz ve kimi zamanlarda sorunlarımızı çözeceğinden medet umduğumuz kişilerin bu sorunları çözmediğini sıkça görüyoruz. Bu da gösteriyor ki bu sorunları ancak bu sorunlardan mustarip olan kişiler çözebilir.
Biz YKS öğrencileri bu sorunların asıl muhatabı olarak çözümünü kendimizden bağımsız görmemeliyiz. Bu nedenle de sesimizi duyurup lafımızı dinletmek için birlik olmaya ihtiyacımız var.