Bedava çalışmak için yalvarır hale gelmek
Staj alımı sürecinden stajyer olmaya kadar tüm süreçlerde emek sömürüsü yerine öğrencilerin gerçekten deneyim kazanması üzerine odaklanıldıkça çağdaş bilim yapılabilecektir.

Fotoğraf: Evrensel
Yadigâr AKBAŞ
Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü öğrencisi
İstanbul
Türkiye’de temel bilim okumak; yetersiz laboratuvar koşulları, bilime karşı mevcut ve körüklenen önyargı, işsizliğin bu bölümlerin makus talihi olarak sayılması gibi belirli zorlukları baştan kabul etmekten geçiyor. Bunların hepsini göğüsledikten sonra karşınıza çıkacak ilk ve en büyük problem: Staj bulmak.
STAJ BULMAK İMKANSIZA YAKIN
Yurtiçindeki en popüler 3 staj programı Sabancı Üniversitesi Pure Programı, Tübitak STAR ve Cumhurbaşkanlığı’nın Kariyer Kapısı Staj Programı. Kâğıt üzerinde muhteşem duran bu programlarda kendinize yer edinebilmek için canınızı dişinize takıp yüksek ortalamalar ve dopdolu özgeçmişlere sahip olmanız maalesef ki yetersiz. Görece Sabancı Üniversitesinin kaynakları Türkiye şartlarından yüksek olduğundan başvuru sayısı bir hayli yüksek. Bu yüzden Pure programında kabul oranınız %5’ten düşük. Tübitak Star programında yalnızca 1 projeye başvurma sınırınız yetmiyormuş gibi birçok proje sahibi profesör projelerini yalnızca kendi öğrencilerine açtığından daha başvurmadan reddediliyorsunuz. Kariyer Kapısı Staj Programıysa sizden en az 3 şehir seçmeniz gerektiğini söylüyor. Yaşadığınız şehriniz dışında bir fırsat (!) çıktığında kalacak yer, ulaşım gibi sorunları sizin çözmeniz bekleniyor.
Bu programlar dışında hocalarla bireysel olarak iletişime geçip laboratuvarlarında stajyer olmak için başvurularda bulunabilirsiniz. Bu noktada yüzlerce e-posta atmanız ve birçoğuna geri dönüş bile olmaması olağan. Daha vahimi ise bir devlet üniversitesinin araştırma laboratuvarında staj yapmanız için sizden günlük 200 TL talep edilebiliyor.
STAJA BAŞLADIK DİYELİM, PEKİ SONRASI?
Bir şekilde akademide bir yere kabul edildiğinizi varsayalım. Birçok laboratuvarın stajyerler için ödeneği olmadığından tüm gün yol ve yemek gibi temel ihtiyaçlarınız dahi karşılanmadan çalıştırılıyorsunuz. Bunun üzerine sizden 9-5 çalışanı gibi düşünmemeniz gerektiği vurgusu sürekli danışmanınız tarafından yapılıyor. Bu sebeple bazen 9’da geldiğiniz laboratuvardan kendinizi saat 23.30’da çıkarken veya hafta sonları deney tüpü temizlerken bulabiliyorsunuz. Bu fedakarlıklara ses çıkarmadan katlansanız bile, danışmanınızın gerçek bilim insanı(!) olabilmeniz adına yaptığı sistematik mobbinglerle karşılaşmanız oldukça olası. Bu yüzden laboratuvarlarda özellikle lisansüstü eğitimine devam eden öğrencilerde korkunç derecede bir huzursuzluk hâkim. Bu kadar kargaşadan sonraysa stajyer olduğunuz için danışmanınız deneyin parçası olmanıza izin vermeyebilir veya daha kötüsü sizi deneyin yanına bile yaklaştırmayabilir. Bu kötü koşulların arkasında da -tek olmamakla birlikte- ekonomi yatmakta. Deney malzemelerinin neredeyse hepsinin dolar bazlı ve ödeneklerin ise oldukça kısıtlı olmasından dolayı bilim yapmanın önüne büyük engeller çıkıyor.
Yurtiçinde de bazı ilaç firmaları stajyer başvurularına yalnızca mevcut çalışanlarının tanıdıklarını alacaklarını gocunmadan yazabiliyor.
YURTDIŞI HAYALİ GİDEREK SÖNÜYOR
Koşulların daha iyi olmasını umarak şansınızı yurtdışında denemek isteyebiliyorsunuz. Burada karşılaşılan en büyük iki problemse Türkiye’nin temel bilimler alanında dünyadan kopukluğu ve yurtdışındaki ırkçılık nedeniyle başvurularda sürekli bir terslik çıkıyor. Vizeye ihtiyaç duymanız bazı yerler için sizi 1-0 mağlup başlatıyor. Özellikle akademide laboratuvarların başındakilerle iletişime geçebilecek kadar şanslı olsanız bile birçoğu ya direkt reddediyor ya da staj sürecinizi beğenmiyor. Bir şekilde iletişim problemlerini aşıp bir laboratuvarla anlaştınız diyelim, sizi bekleyen diğer bir problemse yine ekonomi. Her geçen gün alması zorlaşan vizeler için başvuru yapmasından, yaşanacak yer bulmasına, uçak biletine kadar her şey ateş pahası. Bu sebeple, birçok öğrenci Erasmus hibesi almak için uğraşıyor. Bu hibeyi almaya hak kazanmak ayrı, hibenin hesabınıza yatması ayrı bir dert olarak karşınıza çıkıyor. Ayrıca, hibeye başvuru tarihleri çok erken bir dönemde açıldığından adeta işlerinizi yokuşa sürüyor.
Diğer bölümlerde okuyan tüm üniversite öğrenciler gibi temel bilim okuyan öğrencilerin de talepleri basit ve çözülebilir: parasız, demokratik, bilimsel eğitim. Yükseköğrenimde bu doğrultuda yapılacak yenilikler ve düzenlemeler akademinin işleyişini ivmelendirecek, bu sayede uluslararası kalitede çalışmalar çıkartılmasını hızlandıracaktır. Staj alımı sürecinden stajyer olmaya kadar tüm süreçlerde emek sömürüsü yerine öğrencilerin gerçekten deneyim kazanması üzerine odaklanıldıkça çağdaş bilim yapılabilecektir.
Evrensel'i Takip Et