Kayyum sıkıyönetimi: Kayyumu kabul etmiyor, istemiyoruz
Hakkâri Belediye Eş Başkanı Akış’ın tutuklanması ve yerine kayyum atanmasına karşı Hakkârililer kentte de tüm bölge illerinde de kayyumu istemediklerini bir kez daha dile getiriyor.
Dilan TEMİZ
Hakkâri
Hakkâri’de 3 Haziran tarihinde gözaltına alınıp yerine kayyum atanan Hakkâri Belediyesi Eş Başkanı Mehmet Sıddık Akış görülen duruşmasının ardından 19 buçuk yıl hapis cezası aldı. Kentte günlerdir kayyum protestoları devam ederken Akış’ın ceza almasının ardından da tepkiler katlanarak devam ediyor. Hakkari’ye 2 dönemdir atanan kayyumun ardından son yapılan seçimlerde de kayyum atanması halk tarafından tepkiyle karşılanıyor. Yıllardır süregelen ekonomik ve sosyal sorunlarla mücadele edilen kentte halkın belediye yönetiminde kendi temsilcilerini görmek istemesi, demokratik bir talep olmanın ötesinde, yaşam koşullarını iyileştirme arzusunun da bir ifadesi gibi. Günlerdir sokaklarda ve meydanlarda bir araya gelerek, iradelerine yapılan bu müdahaleyi protesto eden halkın en önemli isteği de yalnız bırakılmamaları.
Kente girdiğimizde her yerde gördüğümüz polis ablukaları halk tarafından alışılmış bir şey. Belediyenin bulunduğu sokak ise polis barikatlarıyla çevrelenmiş, giriş çıkışlar yan taraflarda oluşturulan koridorlardan yapılıyor. Kayyum atanması üzerine konuştuğumuz Eylem Kablan, polis barikatlarıyla ve TOMA’larla kuşatılmış sokaklara baktığımızı görünce “Yıllardır bu şehirde her sokakta sırayla dizili TOMA’lar var. Bugünse her zamankinden çok, bir de üzerine jandarma getiriyorlar. Kayyumla beraber baskıyı artıracaklar” bilgisini veriyor.
Hakkari’nin birçok sorunu olduğuna dikkat çeken Eylem Kablan öfkeli bir şekilde bunca senedir herhangi bir hizmet almadıklarını söylüyor. Kablan, “Kayyum daha önce de atandı nasıl olduğunu gördük. Kayyum ne yapabilir bu kent için? Geçen sefer yapamadıkları neyi yapacaklar?” diyor.
Belediyenin bulunduğu sokağın ilerisinde yarı açık yarı kapalı dükkanların sıralı olduğu caddeden bir esnafın dükkanına giriyoruz. İsminin Mehmet olduğunu söyleyen esnaf soy ismini vermek istemiyor. AKP’ye oy verdiğini söyleyen Mehmet şöyle devam ediyor: “AKP’ye oy verdim ancak kayyumu asla onaylamıyorum. Böyle yaparak insanları uzaklaştırıyorlar. Seçilecekse kendi hakkıyla seçilmeli. Dayatılmamalı bir şeyler. İnsanlar artık biraz özgür olmalı. Kim hangi partiyi seçiyorsa seçmeli.”
"YALNIZCA BİR KAYYUM MESELESİ DEĞİL"
Ardından eylemlerin yapıldığı yere doğru ilerliyoruz. Günlerdir eylemlere katıldığını söyleyen Xece Sönmez, “Buraya aslında kayyum için değil, Erdoğan ittifakının karşısında durmak için geliyorum” diyor. Verilen cezaların ve sürecin siyasi saiklerle ilerlediğini buna karşı mücadele etmek gerektiğini belirterek şöyle diyor: “Erdoğan Kürtlere karşı tüm imkanlarını seferber ediyor. Bu yalnızca bir kayyum meselesi değil. Kayyum iradeye darbedir. Hakkari’nin yapısına baktığımızda Erdoğan’ın burada kazanması imkansızken birkaç yıl içinde oylarını artırmış görünüyor. Neden buralara bu kadar ihtiyaç duyuyor? Özel olarak burada bir hakimiyet yaratma çabasında. Savaşlardan faydalanıyor.”
Bundan sonraki sürece ilişkin ise “Halkın birlikte bir ses çıkarması lazım Türkiye için demokrasi, eşitlik ve hukuk geçerli olsun diyorsanız buradan başlamak gerekir. Erdoğan düğmeye bastı. Mücadele ederek bu baskıyı bertaraf edebilir halk. Van’da kayyum denemesi yaptılar ve geri adım attırıldı. Burada da bunu yapmak ileride birçok şeyi belirleyecek” diyor.
"BASKI ORTAMINDA KENDİMİZİ NASIL ÖZGÜR İFADE EDELİM?"
Bir üniversite öğrencisi ise ismini vermek istememe nedenini var olan ortamla açıklıyor: “Bugün burada gördünüz vekiller bile darbedildi. Biz gençler olarak kendimizi nasıl özgür ifade edelim. Şu an bu olaylar var diye konuşabiliyor halk, ancak baskı altında olan bir yer bura. Ne polisi ne jandarması eksik oluyor. Konuşma gerek yok, her şey ortada.”
Seçim süreçlerine değinen genç, “Evet AKP yüksek bir oy aldı ama nasıl aldı? Yarısını çalarak yarısını da insanları kandırarak aldı. Polisiyle, askeriyle, baskısıyla aldı. AKP adayına bakın anlarsanız. Şimdi de kayyum. Hepsi aynı zihniyette. Gençler kayyumu neden istesin ki yaptıkları ortada. Hakkari’de irademiz gasbediliyor. Herkesin bu duruma ses çıkarması lazım. Erdoğan’ın verdiği mesajdan da belli, bunun devamını getirmek istiyor” şeklinde konuşuyor.
“Gençlerin Hakkari’deki durumu da ortada” diyen genç, “Hepsi gitmek istiyor. Hele iradelerinin gasbedildiği yerde niye dursunlar? Gençler olarak geleceğimizden şüpheliyiz. Ben okuyorum ancak çalışmak da zorunda kalıyorum. Üstelik burada çok iş imkanı da yok” diyor.
"KAYYUMU İSTEMİYOR YAPILAN BU ZULMÜ KABUL ETMİYORUZ"
Polis ablukasının dışında bekleyen kadınların yanına ilerliyoruz. Kadınlardan biri çekim yaptığımızı görünce, “Yeter artık yeter, bu zulüm de kayyum da bitsin diye” isyan ediyor. Akış’ın tutuklanmasına ilişkin konuşan kadınlardan Nesibe Kaplan, “Hapishanede olmasını kabul etmiyorum. Kayyumu da kabul etmiyorum. Erdoğan’ın bize yaptığı zulmü kabul etmiyoruz. Tüm gençlerimizi tutukladılar, bu belayı dünyaya soktu. İzin vermiyor halk” diye konuşuyor. İsteğinin bölgede bir sonuç ve başarı olmasını söyleyen Nesibe Kaplan şu çağrıda bulunuyor: “Toprağınıza tutunun, dilinizi konuşun, kimliğinizle gezin.”
Saniye Akın da “İstiyorum ki belediye başkanımızı bıraksınlar, kayyum gelmesin başımıza. Belediye başkanımızın yerine geçmesin. Umarım serbest bırakılır. Umarım Allah bu zulmü üzerimizden kaldırır. Bunu kabul etmiyoruz. Kayyumu sevmiyoruz getirdi başımıza koydu. Gençlerimizin hepsini tutukladılar, hani gençler nerede? Dilimizi, özgürlüğümüzü istiyoruz” diyerek öfkeli bir biçimde sözlerini tamamlıyor.
DEM PARTİ İL EŞ BAŞKANI ARMUT: DEMOKRASİYE İNANAN HERKESE BİR MESAJ
Halkla görüşmemizden ardından DEM Parti İl Eş Başkanı Hümeyra Armut ile konuşuyoruz. Armut, bugün yaşananların önceki kayyum politikalarından bağımsız olmadığını söyleyerek bu politikaların sonuçlarına dikkat çekiyor. “Seçim sürecinde Hakkâri halkının iradesini baskı altında tutma çabaları, çeşitli devlet kurumlarının ekonomik ve idari baskılarıyla desteklendi” diyen Armut, AKP’nin Hakkâri adayı tarafından “Hakkâri’nin anahtarını size getireceğim” şeklinde yapılan açıklamanın, kent halkının iradesini yok sayan politikaların bir göstergesi olduğunu söylüyor: “Tüm bu baskılara rağmen, Hakkâri halkı iradesini DEM Parti’den yana kullanarak demokratik bir duruş sergiledi.”
"SEÇİM SONUÇLARINI HAZMEDEMEYEN YÖNETİM, BELEDİYEYİ GASBETTİ"
Kayyum gasbının yönetimin seçim sonuçlarını hazmedememesinin kaynaklandığına dikkat çeken Armut konuşmasına şöyle devam ediyor: “Bu durum belediye eş başkanlarına yönelik değil, doğrudan halka yönelik bir mesaj. Belediye eş başkanımıza verilen ceza da hukuksuzdur. Bunu ‘terör’le lanse ederek halkı sindirmeye değil Kürt halkını bambaşka bir şekilde lanse etmeye çalışılıyor.” Bu sürecin sadece Hakkâri ile sınırlı kalmadığını belirten Armut, tüm Kürt halkına ve demokrasiye inanan herkese bir mesaj niteliği taşıdığını belirtiyor.
"KENTİN HAFIZASINI VE DEĞERLERİNİ YOK ETMEYE YÖNELİK"
Armut yüz yıldır Kürt halkının iradesinin kabul edilmediğini, baskı altında tutulduğunu belirterek, kentin iradesine saygı gösterilmesi gerektiğini vurguluyor ve şöyle devam ediyor: “Bu faşizmin bir yansıması. Kayyum politikaları kentin hafızasını ve değerlerini yok etmeye yönelik bir girişim.”
DAYANIŞMA VE MÜCADELE SÜRDÜRÜLMELİ
Son üç gündür süren protestolarda devletin baskısıyla karşılaştıklarını dile getiren Armut, eş genel başkanlara kadar uzanan tahammülsüzlükle karşı karşıya kaldıklarını ifade ediyor. Bu mücadelelerinin devam edeceğini ve kayyum zihniyetinin bir iradeyi yok ettiğini herkesin görmesi gerektiğini söyleyen Armut, “Hakkâri halkı ve Kürt halkı bu anlayışı kabul etmiyor, eylemler devam edecek. Bu sorun sadece bir kentin değil, tüm halkların sorunu ve demokrasiye inanan tüm halklarla birlikte dayanışmanın gücüyle bu mücadele sürdürülmeli” çağrısında bulunuyor.
MİLLETVEKİLİ ONUR DÜŞÜNMEZ: KÜRTLER HARİÇ NORMALLEŞMEYİ NORMALLEŞTİRMEYECEĞİZ
İl binasını ziyaret ettiğimizde ise polis ablukası altına alınan binada eş başkanlarının çıkışına izin verilmemesi sonrası DEM Parti Hakkâri Milletvekili Av. Onur Düşünmez ile görüşürken atılan biber gazlarından epeyce nasibimizi alıyoruz. Düşünmez kayyum atanması ve belediye başkanının gözaltına alınmasını sürecine ilişkin “Yargıya talimat verildi” diyor. Bu durumun yargı bağımsızlığını zedelediğini belirten Düşünmez, yerel seçimlerde devletin tüm imkânlarını burada seferber ettiğini, valilik ve diğer kurumların AKP lehine çalıştığını hatırlatıyor: “Vali burada AKP İl Başkanından daha fazla çalışmayı yürüttü. Çok büyük bütçelerle para dağıtıldı. İŞKUR ve diğer kurumlar üzerinden kadrolar dağıtıldı, insanlar AKP’ye üye yapıldı. Buna rağmen Hakkâri halkı iradesini gösterdi. Ancak iki sonunda belediyeye kayyum atandı ve halkın iradesi tanınmadı.”
"HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜNÜ VE DEMOKRASİYİ SAVUNACAĞIZ"
Düşünmez, kayyum atamalarının Kürt halkına yönelik ayrımcı bir politika olduğunu ve Kürtlere karşı farklı bir hukukun uygulandığını belirterek, AKP'nin normalleşme sürecinin Kürtleri dışladığını ve demokrasiyi savunmaya devam edeceklerini söylüyor: “Kürtlerin hariç tutulduğu bir normalleşme sürecini kimse için normalleştirmeyeceğiz. Demokrasiden yana tavrımızı her daim sürdüreceğiz. Onlara rağmen hukukun üstünlüğünü ve demokrasiyi savunacağız.”
Hakkâri halkının iradesiyle kazandıkları belediye başkanlarının görevlerine dönmesi gerektiğini ve belediye meclisinin kendi içinden yeni bir başkan seçme yetkisine sahip olduğunu hatırlatan Düşünmez, Anayasal hakların 2016'dan beri askıya alındığını belirtiyor.
HALKIN İRDESİNE SAHİP ÇIKMA ÇAĞRISI
Kayyum belediyeciliğinin hukuksuzluk ve hırsızlık içerdiğini dile getiren Düşünmez, bu anlayışa karşı mücadele edeceklerini ve adalet için çalışacaklarını belirtiyor. Türkiye'deki tüm demokratik kesimlerin bu dayanışmaya güç vermesi gerektiğini vurgulayan Düşünmez, oy verme iradesinin gasbedildiğini ve halkın iradesine sahip çıkılması gerektiğini söylüyor.