Seymen’den Kipuka'ya tekinsiz davet | ‘Sanat hayal gücümüzü diri tutar’
Sanatçı Seymen son sergisi Kipuka hakkında “Değer verdiğimiz her şey ve herkes her an tehlike altındadır, bu gerçeği biliriz ama akıl sağlığımızı korumak için zihnimizin gerilerine iteriz” diyor.
Eser: Erinç Seymen, Tanrılar ve Felaketler 2, 2023
Oğulcan Yiğit ÖZDEMİR
Sanatçı Erinç Seymen ile Galeri Zilberman'ın Mısır Apartmanı’nda bulunan sergi salonundaki son kişisel sergisi Kipuka'yı konuşmak üzere bir araya geldik. Sanatın felaket zamanlarında nasıl bir rolü ve yeri olabileceğine dair de bir düşünüm içeren sergi vesilesiyle Seymen, bu gelgitli dünya durumunda sanatçının alabileceği muhtemel konumları kendinden hareketle dile getirdi.
Sergi 2 Ağustos tarihine dek İstiklal Caddesi’nde bulunan Mısır Apartmanı'nda, görüye açık.
HAKİKATLE TAHAYYÜL ARASINDA
Serginin adından başlayalım. Kipuka, Hawaii dilinde doğal felaketlerde korunaklı olan adacıkları ifade ediyor. Bu ismi tercih etmenin arkasındaki sebep nedir?
Hawaii çoğumuzun tahayyülünde yeryüzünde cennete tekabül eden, gerçekteyse volkanik patlama, kasırga gibi büyük ve şiddetli doğa olaylarının göğüslendiği bir takımada. Hakikatle tahayyül arasındaki bu fark bizim olası felaketlerle kurduğumuz ilişkiyi anımsatıyor biraz; değer verdiğimiz her şey ve herkes her an tehlike altındadır, bu gerçeği biliriz ama akıl sağlığımızı korumak için zihnimizin gerilerine iteriz. Serginin tetikleyicisi tam da hayata içkin ve ne sürekli içinde kalabileceğimiz ne de tamamen bir kenara itebileceğimiz bu sonsuz risk muhasebesiyle ne yapacağımız sorunsalıydı.
Bana öyle geliyor ki günümüzde sanat alanı da bir çeşit Kipuka. Mevcut durum üzerine aklı başında düşünmeler gerçekleştirebildiğimiz, görünmez bir adacık. Bu anlamda angaje sanata nasıl bakıyorsun?
Sahiplendiğim politik görüşler olmakla beraber angaje sanat kavramını dikkatli kullanmaktan yanayım çünkü hem sanatçıyı hem de yapıtını hızla rejim yanlısı/rejim karşıtı ikiliğine sıkıştırabiliyor, özellikle de gündelik hayatın aşırı politize olduğu ve toplumsal bileşenlerin sürekli birbirlerine hangi tarafta olduklarını hatırlatma gereği hissedecek kadar cepheleştiği örneklerde. Sanat benim toplumsal fikirlerim kadar korkularım, taşımakta zorlandıklarım, hatalarımla nasıl başa çıkabileceğimin yollarını sakince aradığım ve bağışıklığımı güçlendirdiğim yer, bu bakımdan kendime sorumluluğumla izleyiciye sorumluluğum arasında bir tercih yapmak yerine bu ikisi arasında bir orta yol bulmaya çalışıyorum.
‘DEĞER HİYERARŞİSİ KURMAMAYA ÇALIŞIYORUM’
Serginde Yüksel Arslan'ın Kapital serilerinden, 17. yüzyıldan Hollandalı gravür ressamlarına, disiplinin kendi içerisine birçok referans var. Sence bu sanat yaşantında geldiğin bir doyma noktasının ürünü mü? Bu referanslar ve güncel bağlamlarından biraz söz etmeni istesem?
Beni etkileyen sanatçılara ve keşiflere tekrar tekrar dönen biriyim ama görsel hafızamı genişletmek için sürekli eşelemeye devam ediyorum ve bunu yaparken değer hiyerarşisi kurmamaya çabalıyorum çünkü asla unutulmayacak olanla bir kenara atılmış olandan eşit derecede etkilenip ilham alıyorum. İmge tarihinin en ilginç kısımları harabe ile anıt, "Tarihe meydan okuyan"la çöpü boylamak üzere olan arasındaki bulanık ve eğri büğrü sınır çizgisinin hemen dibinde birikenler gibi geliyor bana.
İkonografik bağlamda güncel popüler kültür ile yüksek sanatı harmanladığın, yeni, katışık bir imgelem yaratıyorsun bu sergide. Bu daha önceki çalışmalarına kıyasla bir çeşit rota değişikliğidir, denilebilir mi?
Homo Fragilis sergisinin de bu tarife yakın olduğunu düşünüyorum ama sanırım 20'lerimde ve 30'larımda kullandığım formüller bu sergide daha belirgin biçimde kaynaştı. Karanlık, ağırbaşlı ve acelesiz olanla, muzip, ele avuca sığmaz ve yırtıcı olanı aynı masaya oturtmaya çalıştım.
‘İMGELER BİR ARADA ZENGİNLEŞİYOR’
Kolaj tekniğini ele alma biçiminden bahsetmek ister misin? Senin için görsel üretimde kolaj nasıl bir kavramaya tekabül ediyor, güncelliği nerede yatıyor?
Benim yapıtlarımın hemen hepsi kolaj zaten, fiziksel olarak değil belki ama imge inşası bakımından kolajlar. Hemen her zaman birden fazla imgeyi çarpıştırarak melez imgeler yaratmaya çalıştım. İmgeler bir araya geldiklerinde, tek başlarına söylediklerinden çok daha çapraşık ve zengin şeylere dönüşebiliyorlar. Bu bakımdan biriktirdiği sampleları (örneklem) kompozisyonlara tamamlayan müzisyenlere yakın hareket ettiğimi söyleyebilirim.
‘SANAT DÜŞÜNÜŞ BİÇİMLERİMİZİ SEKTEYE UĞRATABİLİR’
Umut ve mücadele etmekte ısrar edenlerin senin için özel bir önemi olduğunu anlıyorum, sanatçı olarak. Sanatın bu umudu çoğaltıcı, mücadeleyi yaygınlaştırıcı tarafı sence Varoufakis'in tabiriyle günümüzdeki tekno-feodal durumdan, temel demokratik kazanımlardan soyunmaya gittiğimiz düşüş eğrisinden nasıl etkileniyor, statükoya ne derece etki edebiliyor?
Sanatın en önemli işlevlerinden birinin gündelik düşünüş biçimlerimizi bozabilmesi/sekteye uğratması olduğu fikrindeyim. İlk karşılaşma anında şifreli hatta anlamsız görünen bir yapıt, düşünme alışkanlıklarımızın güvenli alanına bir ajan gibi sızabilir pekala. Sanat, mesela büyük iktidar aygıtlarının bize tehlike olarak tanıttığı şeyin, filanca endüstrileri besleyip büyütmek üzere kullanılan bir kamuflaj olabileceğini ya da dikkatimizi gerçek tehlikelerden uzaklaştırmak üzere kurgulandığını fısıldayabilir. Sanat devrimleri ateşleyecek güce sahip olmayabilir ama komploculuğun tuzaklarına düşmeyen bir şüpheciliği ayağa kaldırmak ve hayal gücümüzü diri tutmak için bize egzersiz yapma fırsatı sunar.
‘ORTAK VİCDAN KADAR RASYONEL AKLA İHTİYACIMIZ VAR’
Sergideki tekinsizlik, mevcut çağın getirdiği hallerin yansıması. Yine de çalışmaların bu durum üzerine düşünerek bir değişim yaratma arzusunda olduğunu görebiliyoruz. Bu anlamıyla bilince çıkarmak, bilinçte ve hayal gücü içerisinde mevcudu berraklaştırmak ve belki de bir çözüm, çıkış, kaçış önermek istediğini söyleyebilir miyiz?
Sergi biraz karışık bir labirent gibi görünse de bütünden sade bir cümle süzülüyor: bizzat mimarı olduğumuz felaketlere karşı dayanışmak ve örgütlenmek için en az ortak vicdan kadar rasyonel akla da ihtiyacımız var. Rasyonel akıl, artık yerinden kıpırdamaz görünen yıkıntıları temizlemek ve yeni yıkımların önüne geçmek için en önemli gerecimiz. Geçici ve patlayıcı duygular belli bir süre için itici güç olabilir şüphesiz ama koşulları değiştirmenin ve yeni koşullara uyum sağlamanın, aklın mühendisliğine muhtaç olduğunu düşünüyorum.