Konut sorununun çözümü toplumsal sorunun çözümünde
“Bu konut sıkıntısını çözmenin tek yolu, işçi sınıfının egemen sınıf tarafından sömürülmesine ve ezilmesine tamamen son vermek.”
Fotoğraf: Tincho Santini/Pexels
Berkay MORKAN
Kulübe gibi evlere ödediğimiz fahiş kiralar, depreme dayanıksız evler, sokakları çöp dolu kirli semtler, salgın hastalıkların kol gezdiği sokaklar… Aklınızda bugünün Türkiye’sinden bildiğiniz bir tablo canlanmış olabileceği gibi, Latin Amerika, Fransa veya 18. yüzyıl İngiltere’si canlanmış da olabilir. Bu durum, yaşadığımız barınma krizinin, alışageldiğimiz sorunların Türkiye için münferit bir durum değil, aksine kapitalizmin -soyutlayacak olursak sınıflı toplumların- bir kroniği olduğunun tarihsel bir göstergesidir.
Sınıfsal olarak yüzyıllardır burjuvaziye, aristokrasiye, toprak sahiplerine mensup olmayan herkesin, fakat en çok da proletaryanın ve ezilen sınıfların etkilendiği “konut sorunu”, bilimsel sosyalizmin kurucularından Engels’in de üzerinde durduğu bir konu. Engels, “İngiltere’de İşçi Sınıfının Durumu” adlı eserinde bu soruna sıkça değinmekle birlikte, bununla yetinmiyor. 18. yüzyılda salgınların başladığı yer olarak işçi mahallelerinin tespit edilmesiyle İngiltere’de gündem olan ve farklı sınıfsal perspektiflerden art arda çözüm önerilerinin sıralanmaya başladığı bir dönemde küçük burjuva sosyalizminin/anarşizmin ve burjuvazinin temsilcilerine verdiği cevaplardan oluşan “Konut Sorunu” adlı eserini kaleme alıyor.
Tonguç Ok’un çevirisi ve Kor Kitap’ın basımıyla “CEPhane” serisinin 12. kitabı olarak çıkan “Konut Sorunu”, genel olarak kent yaşamının özel olarak da barınma ve konut sorunun ne denli sınıfsal bir problem olduğunu gözler önüne seriyor.
Kitap üç ana bölümden oluşuyor: Engels’in küçük burjuva sosyalizmi olarak da nitelendirdiği Proudhoncu görüşe bir yanıt verdiği “Proudhon, Konut Sorununu Nasıl Çözüyor?”; İngiltere’de Avusturyalı ünlü bir iktisatçı olan Emil Sax’ın “halk sağlığı adına” sorunun çözümüne dair sunduğu ikiyüzlü önerileri çürüttüğü “Burjuvazi Konut Sorununu Nasıl Çözüyor?”; ve ilk bölümde cevap verdiği yazarın A. Mülberger olduğunu öğrenmesi ve ondan gelen cevabın akabinde yazdığı “Proudhon ve Konut Sorunu Üzerine Ek” başlıklı bölümler.
BİLİMSEL SOSYALİZMİN ÇÖZÜMÜ
Proudhoncu anarşist görüşe cevap vermeye başlamadan önce konut sorunu üzerine bir giriş yapan Engels, belki de sonda söylemesi gerekeni başta söyleyerek bilimsel sosyalizmin konut sorununun çözümüne dair yaklaşımını özetliyor: “Bu konut sıkıntısını çözmenin tek yolu, işçi sınıfının egemen sınıf tarafından sömürülmesine ve ezilmesine tamamen son vermek.”
Anarşizmin konut sorunu üzerine “ebedi adalet” gibi ayakları yere basmayan muğlak kavramlarla yaptığı tahlilleri ve sunduğu suni çözüm önerilerini hedef alan Engels, mülk sahibi-kiracı ilişkisini patron-işçi ilişkisine benzeten yazara somut eleştirilerini ekonomi politiğin temel argümanlarıyla yapıyor. Ayrıca kapitalizm öncesi toplumlarda, Amerika yerlilerinin, Avrupa köylülerinin en azından kendi evlerinin ve kendi atölyelerinin olmasını öne sürerek o dönemlerin kapitalizme yeğ olduğunu ve modern toplumun “vahşilerin gerisine düştüğü” iddiasına karşın; toprağa zincirlenmiş olan işçinin mülksüz bir proletere dönüşmesini geleneksel prangalarından kurtulması olarak tanımlayan Engels, bu ekonomik dönüşümün kapitalist üretim ilişkilerine son vererek konut sorununun kökünden çözüleceği koşulları doğurduğunu da hatırlatıyor.
TASARRUFLA BİRLİKTE ÜCRET DÜŞER
Kitabın en geniş kısmını ikinci bölüme ayıran Engels, burjuvazi adına işçilere öğüt vermeye soyunan Emil Sax’a verdiği cevapla önümüzde tutarlı bir sistem tahlili çiziyor. Engels, işçilerin nitelikli evlerde yaşamamasından işçileri sorumlu tutan ve isteseler tasarruf ederek ev sahibi olabileceklerini ve iyi evlerde yaşayabileceklerini söyleyen Sax'ın sunduğu önerilerdeki ahlakçılığı faş ediyor. İşçinin aldığı ücretin emeğin üretim maliyetiyle eşdeğer olduğunu hatırlatan Engels, işçinin tasarruf ederek ev sahibi olabileceğini varsaysak bile, temel geçim maliyetlerindeki her kalıcı düşüşün emeğin üretim maliyetindeki düşüşe eşit olduğunu, dolayısıyla bunun da emeğin değerinin düşüşüne eşit olduğunu ortaya koyuyor. Yani işçi kalıcı olarak ne kadar tasarruf ederse, ücreti de o kadar düşer. Aşikârdır ki bu da işçinin değil, kapitalistin çıkarınadır.
Devamında Engels’in inşaat sektörünün önündeki bütün engellerin kaldırılmasına rağmen bunun işçilerin barınma koşullarını iyileştirmediğine, aksine işçilerin hala önünden araç geçerken bile sallanan evlerde yaşamaya mahkum olduğuna, akarsu yataklarına yapılan binaları sürekli sel götürdüğüne değindiğini bölümleri okurken önümüzde sanki Türkiye’nin bir kent portresi varmış gibi hissediyoruz. Ayrıca, işçi semtlerinin ortasından yol geçirerek, etrafına devasa binalar dikerek iktidarın hem adeta bir barikat savaşı yürüttüğünü hem de devamlı olarak bir inşaat proletaryası oluşturduğunu söylüyor. Bugün Fikirtepe’de, Kuştepe’de de burjuvazinin kentsel dönüşüm bahanesiyle sürdürülen pratiğin tam da bu olduğunu, yoksul emekçi sınıfları hem mülksüzleştirdiğini hem de şehrin dışına sürdüğünü görüyoruz. Kent sosyolojisinde “soylulaştırma” olarak tanımlanacak süreçler Engels’in sermayenin kentleri nasıl sermaye birikiminin bir alanı haline getirdiğini tartıştığı bölümle birlikte düşünüldüğünde, yani işçi semtlerinden işçilerin kovulmasıyla birlikte semtin yeniden inşa edilerek orta-üst sınıflara açılması süreçlerinin sadece dünün veya bugünün konusu değil, kapitalizmin bir stratejisi olduğunu görüyoruz.
KAPİTALİZMİN YASALARIYLA ÇÖZÜLEMEZ
Sonuç olarak Engels, konut sorunun kapitalizmin dönemsel “önlemleri” ve adımlarıyla çözülemeyeceğini, bu sorunun bir ahlaki çürümeden çok daha fazlasını barındırdığını ve kapitalizmin yapısal sorunlarının bu problemin itici gücü olduğunu bütün açıklığıyla ortaya koyarken üretim ilişkilerinde kapitalist yasalar işlemeye devam ettiği müddetçe zaman ve mekandan bağımsız olarak emekçi sınıflar için konut sorunun varlığını sürdüreceğini de bilimsel bir biçimde gösteriyor.
Engels bütün bir kitap boyunca, küçük burjuva sosyalizminin ve burjuvazinin kof argümanlarını, ahlaki nasihatlerini ve ikiyüzlü yaklaşımlarını bilimsel sosyalizm çerçevesinde teker teker çürütüyor ve bu kısa eserle aslında Marksist kent kuramının da temellerini ortaya koyuyor.
Kitap boyunca Engels, ekonomi politiğin temel tartışmalarını da sürdürmeyi ihmal etmeyerek konut sorununa da kalıcı çözüm önerileri sunuyor: “Konut sorununun çözümü eş zamanlı olarak toplumsal sorunun çözümünü beraberinde getirmez, tersine, konut sorunun çözümünün mümkün hale gelmesinin tek yolu toplumsal sorunun çözülmesi, yani kapitalist üretim biçiminin ortadan kaldırılmasıdır.”
Konut Sorunu, Friedrich Engels, Çeviren: Tonguç Ok, Kor Kitap, CEPhane12, Nisan 2024, İstanbul, 126 sayfa