10 Haziran 2024 03:20

Nedir? | 15-16 Haziran nedir?

"15-16 Haziran Direnişi, işçi sınıfının, burjuvaziyi ve onun iktidarını karşısına alarak verdiği mücadelenin ete kemiğe bürünmüş örneklerinden biridir."

Fotoğraf: DİSK Arşivi

Paylaş

Sinan CEVİZ

Kısaca ifade etmek gerekirse 15-16 Haziran Direnişi, işçi sınıfının, burjuvaziyi ve onun iktidarını karşısına alarak verdiği mücadelenin ete kemiğe bürünmüş örneklerinden biridir. “Gücümüz birliğimizdir” sloganının somut örneği, on binlerce işçinin geleceklerini olumsuz etkileyecek yasalara dur demesi, dünya işçi sınıfı tarihine; Türkiye işçi sınıfının kazanımla sonuçlanan bir mücadele notudur. Günümüz kuşakları için “İşçiler haklarını nasıl korur” sorusuna verilen yanıttır.

DİRENİŞ NASIL GELİŞTİ?

1970 yılı başlarında çalışma yaşamını ve mevzuatını kapsayan 274 sayılı Toplu İş Sözleşmesi, Grev ve Lokavt Yasası ile 275 sayılı Sendikalar Yasası’nda işçiler aleyhine değişiklikler yapılmak isteniyordu. Türkiye’de işçi hareketi ve sendikal hareket ilerleyerek gelişirken, burjuvazi buna set çekmek istiyordu.

Dönemin iki ‘rakip’ partisi CHP’li ve AP’li vekiller, söz konusu işçilerin hakları olunca rekabeti bir kenara bırakarak, yukarıda sözü edilen yasalarla ilgili hazırladıkları taslakları birleştirip tek tasarı olarak Meclise sundu. “Güçlü sendikalar yaratma” iddiasıyla hedeflenen işçilerin mücadelesini baltalamaktı.

İşçiler Türk-İş’ten DİSK’e geçiyordu. Asıl olarak ise “partiler üstü sendikacılık”, “siyaset dışı sendikacılık” olarak adlandırılan bürokratik ve iş birlikçi sendikacılık anlayışına karşı, mücadeleci bir sendikacılık çizgisinin mücadeleye katılan işçiler arasında egemen hale gelmesiydi.

YASANIN İÇERİĞİNDE NELER VARDI?

“Bir işçi sendikasının Türkiye çapında faaliyet gösterebilmesi için o iş kolundaki toplam işçi sayısının üçte birini üye kaydetmiş olması gerekir. İşçi konfederasyonlarının faaliyet gösterebilmesi için o iş kolundaki toplam işçi sayısının üçte birini üye kaydetmiş olması gerekir. İşçi konfederasyonu kurulabilmesi için daha önce sözü edilen sendika ve federasyonların üçte birini, sendikalı işçilerin üçte birini üye yapması gerekir. Sendika üyeliğinden ayrılabilmek için tek tek noter karşısına çıkmak gerekir. Sendika kurmak için en az üç yıl iş yerinde çalışmak gerekir. Uluslararası işçi kuruluşlarına ancak en fazla işçiyi barındıran konfederasyon üye olabilir.” Bunların yanı sıra grev hakkı da işçilerin ellerinden alınmak isteniyordu...

DİRENİŞ SÜRECİNDE NELER YAŞANDI?

Mecliste yapılan görüşmelerle tasarı kabul edildi. Sermayenin temsilcileri parmaklarını kaldırıp karar vermişlerdi ancak işçi sınıfı daha son sözünü söylememişti.

İşçilerin tüm itirazlarına rağmen yasa 12 Haziran 1970’te oylandı ve 4 ret 230 kabul oyu ile Meclisten geçmiş oldu. İşçiler de bu süre içerisinde harekete geçmiş ve kitlesel eylemler başlamıştı. Dönemin Çalışma Bakanı Seyfi Öztürk “Çok yakında DİSK’in çanına ot tıkayacağız” diyerek işçilerin mücadele eğilimlerini hedef aldıklarını ilan etmişti.  Sermayenin elini ovuşturarak beklediği yasa ile ilgili 15 Haziran günü 75 bin işçinin katıldığı birçok fabrikada grev gerçekleştirildi ve akşam saatlerinde ise yürüyüşlerle kent meydanlarına gidildi. İstanbul’un her merkezi neredeyse işçilerin yürüyüşlerine sahne olmuştu. Tuzla, Gebze, İzmit merkez de işçi yürüyüşlerine tanıklık etti. İşçiler önlerine çıkan barikatları aşıyorlardı ve yürüyüşlerin yanı sıra fabrika işgalleri de yaşanıyordu.

Devlet tüm imkanları ile seferber olmuş işçi eylemlerini engellemeye çalışıyordu. Zırhlı birlikler işçilerin grev yaptığı fabrikaları kuşatıyor her yere barikatlar kuruluyordu.

Buna rağmen 16 Haziran’da eylemler daha kitlesel bir hal alarak devam etti. İstanbul’un yanı sıra İzmit, İzmir, Ankara gibi birçok ilde kitlesel işçi yürüyüşleri gerçekleşti.

Direnişte 5 işçi, 1 polis, 1 de esnaf hayatını kaybetti. Sonrasında ise neredeyse bir cadı avı başlatılarak eylemlere katılan 5 binin üzerinde işçi işinden edildi. 16 Haziran’dan sonra da eylemler aynı kitlesellikte olmasa da devam etti. Bu süre içerisinde Bakanlar Kurulu 60 günlük sıkıyönetim kararı almış ve sıkıyönetim uygulamaları mücadeleye katılan işçilerin sindirilmesi için kullanılmıştı. Dönemin DİSK Genel Başkanı Kemal Türkler de dahil yüzlerce işçi önderi ve sendikacı tutuklandı.

İşçilerin yasaya tepkileri devam ederken Anayasa Mahkemesi yasayı iptal etme kararını verdi böylelikle yasa iptal edilmiş oldu.

İŞÇİ SINIFI İÇİN 15-16 HAZİRAN DİRENİŞİ NE İFADE EDER?

Bugün birçok iş yerinde işçiler sendikalaşmak istediklerinde karşılarına ilk olarak iş kolu barajı çıkıyor, sonra bütün örgütlenme sürecini neredeyse bertaraf eden yetki itirazı... Hani tüm zorluklar aşıldı ve bir iş yerinde toplu sözleşme masasına oturulduğunu düşünelim. Bu kez de görüşmeler anlaşmazlıkla sonuçlanırsa greve çıkan işçiler için grevin yasaklanması riski vardır. İşçilerin, bırakalım sendika seçme özgürlüğünü, üye olmaları dahi işten atılma gerekçesi haline getirildi.

İşte 15-16 Haziran; Türkiye işçi sınıfının, bir saldırı karşısında nasıl rol oynaması gerektiğini ifade eder. 15-16 Haziran aynı zamanda bu dönemki işçilere “Öykünmeyin, mücadele edin” diye çağrı yapar. Bu büyük direniş, işçi sınıfının geleceği inşa etmenin adımlarından biri olarak önemlidir.

ÖNCEKİ HABER

İran'da 6 ismin cumhurbaşkanı seçimine adaylığına onay verildi

SONRAKİ HABER

Dostlar kahvesinde kayyum sohbeti: Güneş yaksa da rüzgar esiyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa