AP seçimleri Fransa’yı sarstı: İktidarın istikrarsızlığı
2022’den bu yana iktidarda olan Macron ve ekibinin halk karşıtı politikası zaten bir kaos ortamı yaratmıştı ve halkın gözünde itibarını kaybeden bir ekiple ülke yönetiliyordu.
Fotoğraf: Luc Auffret/AA
Yıldız EREN
Paris
Avrupa Parlamentosu (AP) seçimleri için 27 Avrupa ülkesinde 373 milyon Avrupalı 9 Haziran’da sandık başına gitti. Başta Almanya ve Fransa olmak üzere birçok Avrupa Birliği ülkesinde aşırı sağcılar, milliyetçi ve gerici partiler seçimlerden galip çıktılar. Fransa’da meclis feshedildi ve yeniden seçim sürecine girildi. İktidar partisinin aldığı yenilginin altında kalan Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve ekibi, 30 Haziran’da halkı yeniden sandık başına çağırdı.
Kasım-Aralık 1995’de sosyal güvenlik sisteminin parçalanmasına karşı yapılan genel grevlerle sarsılan Fransa’da 1997’de meclis feshedilip yeniden seçime başvurulmuştu. O dönemin Cumhurbaşkanı Jaques Chirac siyasal çıkmazdan kurtulmak için yeniden seçimlere başvurmuş, ama sonuçta iktidar partisi seçimlerde yenilgiye uğramış, sol partiler galip çıkarak uzun yıllar Lionel Jospin hükümeti iktidarda kalmıştı.
Avrupa Parlamentosu tarihinde ise ilk defa sonuçlar bir ülkenin iç politikasında sarsılmalara yol açarken Fransa’nın bu durumu AP çalışmasını yavaşlatacağı gibi ve birçok kurumun çalışmasını da aksatacak.
AŞIRI SAĞIN ZAFERİ ŞAŞIRTICI DEĞİL
Öte yandan Fransa’da aşırı sağ partinin yüzde 32 gibi bir oy alması şaşırtıcı olmadı. 2022’den bu yana iktidarda olan Macron ve ekibinin halk karşıtı politikası zaten bir kaos ortamı yaratmıştı ve halkın gözünde itibarını kaybeden bir ekiple ülke yönetiliyordu.
2023 yılında aylarca emeklilik yasasına karşı sokaklarda genel grev ve eylemlerle yasanın geri çekilmesi talep edilirken, parlamentoda çoğunluğu sağlamayacağını anlayan hükümet kararname yoluyla yasayı geçirmişti. Daha sonraları da bunun benzeri yabancılar yasası ve son olarak da işsizlik fonu reformu gibi bir dizi paketi kararnamelerle geçirerek ülke zaten aşırı sağ partilerin gölgesiyle yönetiyordu. En son parlamenterlerin oyuna bile sunulmayan Göçmenler Yasası yürürlüğe girdiğinde aşırı sağcı RN Partisinin Lideri Marine Le Pen "Biz zaten ideolojik olarak iktidardayız" demişti.
Kendilerine "Yeniden Doğuş Hareketi" adını takan Macroncular aşırı sağın ve milliyetçilerin politikasını uygulayarak aşırı sağdan kurtulacaklarını zannettiler. Yeni Kaledonya’da Fransız emperyalizmine karşı ayaklanan halk hareketini kan ve terörle bastırmaya çalışan iktidar, eski deniz aşırı sömürgelerinde de geniş tepkiler alıyor.
Geleneksel olarak militarizme karşı güçler ise, bugün ülkenin savaş yanlısı ve askeri harcamalara ayrılan bütçelerin on katına yükseltilmesine tepki duyuyorlar.
Fransa’da AP seçim kampanyası boyunda ülkenin iç huzursuzluklarının kaynağı ve Avrupa Birliğinin kendi içinde aşılamayan sorunlarının sorumlusu olarak göçmenler gösterildi. AB’nin kendi içinde sınırların kapatılması propagandası yapıldı. Ulusal Birlik (RN) hareketi sosyal güvenlik sisteminin çökertilmesinin nedeni olarak göstererek yabancı düşmanlığını kışkırttı. Macron’un Renaissance hareketi de bunların ekmeğine yağ süren bir seçim kampanyası yürüttü.
2022’de Fransa Boyun Eğmeyenler (LFI) hareketinin inisiyatifle başlatılan ortak platform sonucunda parlamentoya ortak NUPES listesinden giren sol ve ekolojik platform bunu AP seçimlerinde yapmadı. AP seçimlerine herkes kendi listesiyle girdi, ortak platform dağıldı. Ve toparlanması için yapılan girişimler sonuçsuz kaldı. Sosyalist Parti ve LFI hareketi seçimlerden belli bir başarı ile çıkarken, 2019’da önemli bir başarı elde eden Yeşiller bu kez yenilgiyle çıktılar. Şimdi sol güçler 2022’deki platformun yeniden toparlanması için görüşüyorlar. Fransa işçi ve halk hareketi ya 2022’de oluşturulan sol güçlerin ortak platformunu yeniden diriltmeye çalışacak ya da 9 Haziran’daki soğuk ve kara dalga ulusal parlamentoyu da vuracak görünüyor.