Mezotelyoma davasında ilk defa tazminat ödenecek
Emekli olduktan 19 yıl sonra vefat eden Mustafa Zafer Genç’in vefatından 10 yıl sonra mezotelyoma, meslek hastalığı olarak kabul edildi. Türkiye Denizcilik İşletmeleri AŞ tazminata mahkum edildi.
Fotoğraf: Tersane işçileri
Ramis SAĞLAM
İzmir
İstanbul Kasımpaşa'daki Camialtı Tersanesinde 1. sınıf elektrik kaynakçısı olarak 16 yıl çalışan Mustafa Zafer Genç, 1990 yılında SSK'den emekli oldu. Emekli olmasının üzerinden 19 yıl sonra 20 Ağustos 2009 tarihinde 'sol yan ağrısı ve nefes darlığı' şikayeti ile İstanbul Süreyyapaşa Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesine giden Genç'e, yapılan testlerin ardından akciğer zarı kanseri 'malign plevra mezotelyoma' teşhisi kondu.
Yargıtay 10. Dairesinin mezotelyomayı meslek hastalığı kabul etmesinin ardından, Genç Ailesinin açtığı "tazminat davası" geçtiğimiz günlerde sonuçlandı ve gerekçeli karar açıklandı.
İstanbul 35. İş Mahkemesi, Türkiye Denizcilik İşletmeleri AŞ'yi, aileye tazminat ödemeye mahkum etti.
BİLİRKİŞİ RAPORU: YÜZDE 90 KUSURLU
Açıklanan kararı Davanın Avukatı Sinem Ezgi Büyükyıldız ve Kimyager/ Hazmat Expert İş Güvenliği Uzmanı Kenan Yıldız ile konuştuk.
Bilirkişi heyetinin 2023 tarihli raporuna değinen Avukat Büyükyıldız, “Genç'in meydana gelen rahatsızlığının 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve genel Sağlık Sigortası'nın 14. maddesine göre meslek hastalığı olduğu ve davalı T. Denizcilik İşletmeleri AŞ'nin yüzde 90 kusurlu olduğu görüşüne yer verildi. Bilirkişi 29 Şubat 2024 tarihli raporunda eş Aysel Genç'in destekten yoksun kalma tazminatının 533 bin 739 lira hesaplandığına dair görüş ve kanaatine vardı" ifadesini kullandı.
MAĞDURLAR AÇISINDAN BİR İLK
Mahkeme heyeti ayrıca Aysel Genç'e manevi tazminat olarak 100 bin lira, yine oğul Ali Ceyhun Genç'e 100 bin lira manevi tazminatı yasal faiziyle ödenmesine karar verdi. Kararı değerlendiren Büyükyıldız, “Bu karar birçok benzer durumda olan ailenin mağduriyetini kısmi de olsa giderecek niteliktedir. Maruziyete önlem almayan işverenin mahkum edilmesi benzer durumda olan kişileri dava açma konusunda cesaretlendirecektir" dedi.
"ÖNLEMEK ÖDEMEKTEN DAHA UCUZ"
Asbeste bağlı meslek hastalıklarında emsal teşkil edecek davanın yargı süreçlerinin uzun ve meşakkatli olması hastaları ve yakınlarının dava açma süreçlerini olumsuz etkilediğini belirten İş Güvenliği Uzmanı Kenan Yıldız, bu davanın emsal teşkil etmesi bakımından sevindirici olduğunu söyledi ve ekledi: “Sadece tüzel kişilikler değil gerçek kişilerin de yargı önüne çıkacağı günleri görmek sorunun çözümünde caydırıcı olacaktır."
İKİ YILA KADAR HAPİS CEZASI UYGULANABİLİR
Yıldız, belirlenen teknik usullere aykırı olarak ve çevreye zarar verecek şekilde, atık veya artıkları toprağa, suya veya havaya kasten veren kişilerin; altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacağı yasaya dikkat çekerken, “Asbestli binaları yıkan kişilere ilçe belediyelerinin yazdıkları cezalar çok az olduğu için ve yetkileri olmadığı için hepimiz asbest dahil birçok zararlı maddeye tozlarla maruz kalıyoruz. Önümüzdeki yıllarda asbeste bağlı hastalıklardan hunharca yıkıma izin veren belediyeler, yıkım yapan müteahhitler, sorumlu mühendisler, asbesti görmezden gelen tersaneler ve endüstri kuruluşlarının 1. dereceden sorumlu olarak yargı karşısına çıkacağını öngörmek yanlış olmaz. Sadece tüzel kişiliklerin değil aynı zamanda gerçek kişilerin de yargı önünde hesap vereceğini öngörebiliriz. Maalesef para kaybetme korkusunun insanları hasta etmekten daha önemli olduğunu üzülerek görmekteyiz. Sadece tazminat değil, hapis kararlarının çıkmasının da önemli olduğu unutulmamalıdır” diye konuştu.