12 Haziran 2024 17:39

ATO: Malpraktis, sağlıkta şiddet ve mobbing hekimleri riskli branşlardan uzaklaştırıyor

TUS sonuçlarını değerlendiren Ankara Tabip Odası “daha az riskli” branş ve dalların seçildiğini belirterek; Malpraktis, sağlıkta şiddet ve mobbing hekimleri riskli branşlardan uzaklaştırıyor" dedi.

Fotoğraf: Nurettin Fidancan/DHA

Paylaş

Ankara Tabip Odası YK, açıklanan Mart 2024 TUS sonuçlarına dair açıklama yaptı. “Sınava giren 23 bin adaydan, açılan 10 binlik kontenjana adayların yarısı bir uzmanlık alanına yerleşmeye kazandı. Bu sonuçlar dikkatle incelenmeli ve yorumlanmalıdır” denilen açıklamada, “Toplum sağlığını yakından ilgilendiren temel yaşamsal klinik branşlar ve cerrahi dallar, kontenjanları abartılı olarak artırılsa bile, son yıllarda giderek daha az tercih edilmekte ve puanları giderek düşmektedir. Bunların yerine ‘daha az riskli’ görülen cerrahi branşlar ve klinik tıp alanlarında yığılmalar görülmektedir. Bu eğilimlere yol açan sorunlar çok iyi tartışılmalı ve bu sorunlara halk sağlığını önceleyen bir anlayışla çözümler aranmalıdır” ifadelerini kullanıldı.

Mart 2024’te yaklaşık 23 bin adayın girdiği Tıpta Uzmanlık Sınavı sonuçları açıklandı. Sınava giren adayların 21 bini barajı geçti. 10 binlik uzmanlık kontenjanının açıldığı sınavda adayların yarısı bir uzmanlık alanına yerleşmeye hak kazandı. Yerleştirme göre açılan kontenjanlar Çocuk Cerrahisinde yaklaşık yüzde 60; Pediatride yarıdan fazla; Genel Cerrahide ve Göğüs Cerrahisinde yaklaşık yüzde 40; Kalp ve Damar Cerrahisi, Beyin ve Sinir Cerrahisi, Kadın Hastalıkları ve Doğum, Acil Tıpta yaklaşık yüzde 25; İç Hastalıklarında yaklaşık yüzde 20 boş kaldı. Buna karşılık kontenjanlar Dermatoloji, Plastik Cerrahi, Çocuk Psikiyatrisi, Nükleer Tıp, Sualtı Hekimliği branşlarında tamamen; Radyoloji, Göz Hastalıkları, Kulak Burun Boğaz ve Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon branşlarında ise tama yakın doldu.

“TUS’UN SEÇİCİLİĞİ GİDEREK AZALIYOR”

“Bu sonuçlar dikkatle incelenmeli ve yorumlanmalıdır” diyen ATO açıklamasında şunlara dikkat çekti. “Sınava giren hekim sayısı her yıl giderek artıyor. 2018’in bahar döneminde yaklaşık 13 bin hekim TUS’a girmişti. Bu sayı bugün yüzde 80 artmış durumda, bu ivmeyle devam ederse önümüzdeki birkaç yıl içinde tam iki katına çıkacak. Bu durum, son yıllarda tıp fakültelerinin sayı ve kontenjanlarının artırılmasının sonucunda ortaya çıkmıştır. Öğrenci sayısındaki artışlar, aynı zamanda üniversiteye giriş sınavlarında tıp fakültelerinin taban puanlarında ve sıralamalarında dramatik düşüşe yol açmıştır. Bu artışlarla büyük ve köklü üniversitelerdeki eğitimin kalitesi giderek bozulmaktadır. Anadolu’da yeni açılan birçok üniversitede ise eğitim olanakları nitelikli doktorlar yetiştirmek için zaten yetersizdir. Aynı durum, tıpta uzmanlık kontenjanları için de geçerlidir. Birçok merkeze nitelikli eğitim verebilme kapasitesinin üzerinde kontenjan açılmıştır.İncelenmesi gereken bir diğer nokta, TUS’ta barajı geçen öğrenci yüzdesindeki artıştır. Örneğin, Mart 2021’de adayların yaklaşık yüzde 64’ü baraj olarak belirlenen 45 puanı geçmişti. Mart 2024’e kadar bu yüzde giderek yükselerek %91’e ulaştı. Özetle hem sınava giren aday sayısı hem de barajı geçen aday yüzdesi artıyor. Bu durum, TUS’un seçiciliğinin de giderek azaldığı anlamına geliyor. Tıpta uzmanlık kontenjanlarındaki artışla birlikte düşünüldüğünde, üniversitelerdeki temel tıp eğitimine benzer biçimde, uzmanlık eğitiminin niteliği de giderek azalmaktadır.”

“BU SONUÇLAR TOPLUM İÇİN YIKICI OLACAKTIR”

Ülkede doktora gereksinim olduğunun açıklandığı açıklamada, “ancak kaliteli ve bilimsel eğitim alan, iyi hekimlik değerleriyle yetişen nitelikli doktorlara gereksinimi vardır. Bu anlayışla devam edilirse, birçok yaygın ve önemli tanının atlanması ve hastalarımızın önlenebilir basit nedenlerle yaşamını yitirmesi kaçınılmazdır. Son olarak da, tercih edilen branşların dağılımına değinmek gerekir. Toplum sağlığını yakından ilgilendiren temel yaşamsal klinik branşlar ve cerrahi dallar, kontenjanları abartılı olarak artırılsa bile, son yıllarda giderek daha az tercih edilmekte ve puanları giderek düşmektedir. Bu durumun sonuçları da toplum için yıkıcı olacaktır. Örneğin pediatri, içeriği en geniş klinik tıp branşıdır. Bir çocuk hekimi hastasını neonatoloji, nöroloji, kardiyoloji, göğüs hastalıkları, enfeksiyon da içinde olmak üzere acil, yoğun bakım alanlarından genetik ve metabolik hastalıklara kadar değerlendirmektedir. Bu nedenle bir çocuk hekiminin, çok ayrıntılı teorik bilgilere sahip olması gerektiği gibi bu bilgileri klinik uygulamaya taşıyabilecek donanımı ve becerisi de olmalıdır. Üstelik kendini sözel olarak ifade edemeyen engelli çocuklarımız, küçük çocuklar ve bebekler düşünüldüğünde bu donanım ve beceri çok daha fazla önem kazanmaktadır. Dolayısıyla, her şeyin en iyisini hak eden çocuklarımız için Pediatri aslında en donanımlı hekimlerin seçmesi gereken bir branştır. Ne yazık ki, son yıllarda tercih edilmemekte ve taban puanları baraj sınırına kadar yaklaşmaktadır” denildi.

HEKİMLER “DAHA AZ RİSKLİ” BRANŞLARI TERCİH EDİYORLAR

Pediatri’nin yanı sıra Çocuk Cerrahisi, Genel Cerrahi, Göğüs Cerrahisi, Kalp ve Damar Cerrahisi, Beyin ve Sinir Cerrahisi, Kadın Hastalıkları ve Doğum gibi önemli cerrahi branşlar ve İç Hastalıkları da giderek daha az tercih edilmekte olduğunun dikkat çekildiği açıklamada, “Bunların yerine ‘daha az riskli’ görülen cerrahi branşlar ve klinik tıp alanlarında yığılmalar görülmektedir. Bu bölümler de değerlidir ancak kanser hastalarından uzun ve zorlu ameliyatlarla kitle çıkaran, beyin kanamasına acil girişim yapan, kalp damarları tıkanan ve kalp krizi geçiren hastalara by-pass yapan, riskli gebe izlemi yapan, acil doğum yaptırarak bir çocuğun yaşamı boyunca engelli kalmasını önleyen cerrahlar ile diyabet, hipertansiyon, hormonal hastalıklar, kanser gibi çok sık görülen ve sonuçları yıkıcı olabilen hastalıkların tanı ve tedavisini yapan klinisyenler halk sağlığı için olmazsa olmazdır. Bu eğilimlere yol açan sorunlar çok iyi tartışılmalı ve bu sorunlara halk sağlığını önceleyen bir anlayışla çözümler aranmalıdır. İnsancıl olmayan iş yükü, sık ve yorucu nöbetler, ağır poliklinik yükü, performans sistemi, sağlıkta şiddet, mobbing, ağır malpraktis cezaları, ekonomik koşulların ve özlük haklarının yetersizliği, akademide liyakat, akademik ilerleyişe ve yaşam düzeni kurmaya engel olan zorunlu hizmet yükümlülüğü gibi sorunlarımız hala çözüm beklemektedir” diye açıklandı. (Ankara/EVRENSEL)

ÖNCEKİ HABER

AYM, yeni TİS sürecinde sendikaya alınmayan işçilerin, sendika hakkının ihlal edilmediğine karar verdi

SONRAKİ HABER

AYM’nin, FETÖ yargılamalarındaki hak ihlali kararları Resmî Gazete’de yayımlandı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa