13 Haziran 2024 15:19

Sanatçı Alper, Laçin ve Sürer’den kayyum tepkisi: Darbe, işgal ve iradeye ipotek

Yönetmen Emin Alper, sanatçı Berna Laçin ve Nur Sürer, Hakkari Belediyesi’ne kayyum atanmasını darbe, işgal ve iradeye ipotektir olarak değerlendirdi.

Nur Sürer fotoğrafı: Evrensel, Emin Alper fotoğrafı: Muhsin Akgün, Berna Laçin fotoğrafı: İnstagram | Kolaj: Evrensel

Paylaş

İçişleri Bakanlığı kararıyla görevden uzaklaştırılan Hakkari Belediyesi Eşbaşkanı Mehmet Sıddık Akış, gözaltına alındıktan sonra 10 yıldır süren davanın jet hızıyla karara bağlanması üzerine tutuklandı. Akış'ın yerine ise kayyum atandı. Böylece Hakkari Belediyesi'ne 3'üncü kez kayyum atanmış oldu.

İktidarın kayyum politikasına çeşitli çevrelerden tepkiler devam ediyor. Mezopotamya Ajansı'na (MA) konuşan yönetmen Emin Alper, belediyeye kayyum atanmasını "siyasi darbe" olarak nitelendirdi. Sanatçı Berna Laçin "işgal politikası" derken, sanatçı Nur Sürer ise kayyumla "Kürtlerin iradesine ipotek konulduğunu" söyledi. 

ALPER: BU YEREL VE SİYASİ DARBEDİR 

Senarist-yönetmen Emin Alper, "Hiç lafı evirip çevirmeden söylemek gerekirse bu yerel ve siyasi darbedir. On yıllık bir davanın tekrar ısıtılıp seçimden 2 ay sonra gündeme getirilmesi de belediye meclisinin yeni bir başkan seçmesine fırsat verilmemesi de iktidarın niyetinin ne olduğunu açıkça gösteriyor. Bu yapılanlar Hakkâri halkını ikinci sınıf vatandaş yerine koymaktır. Onlara 'Sizin oyunuzun kıymeti yok' demektir. Zaten İçişleri Bakanı'na kayyum atama yetkisini veren kararnamenin Anayasa'ya açıkça aykırı olduğu hepimizin malumu. Bu yetkinin halen uygulanıyor olması, fiilen Olağanüstü Hal'den çıkmadığımızın da acı bir göstergesidir" ifadelerini kullandı. 

LAÇİN: KAYYUM İŞGAL POLİTİKASI HALİNE GELDİ

Kayyum atamalarının hiçbir hukuki dayanağının olmadığının belirten oyuncu Berna Laçin, "Ben kesinlikle kayyum atanmasına karşıyım ve üstelik hiçbir hukuki mantığa da oturtamıyorum. İktidar kayyumu bir alışkanlık ve işgal politikası haline getirdi. İktidar müdahale edilebileceği yerleri, işgal politikasıyla yönetmek istiyor. Özellikle seçimle alamadığı yeri kayyum atayarak almaya çalışıyor. Bu ülkemiz açısından çok tehlikeli bir şey. Benim için her zaman halkın seçtiği kişi önemlidir. Seçilen kişilerle ilgili söz konusu iddialar varsa neden daha önce izin verildi. Seçimden çok önce bu insanlar Yüksek Seçim Kurulu'na (YSK) başvurdu. YSK o zaman gerekçesini ve nedenleri belirtebilir, adayın doğru olmadığını söyleyebilirdi. Eğer YSK’da 'Nasıl olsa kayyum atarım' diye başvuruları kabul ettiyse, burada yine bir art niyet vardır. Her iki durumda kabul edilemez bir şeydir" diye konuştu.  

“HALKIN İRADESİ YOK SAYILAMAZ”

Türkiye'de daha çok "Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın" mantığının hakim olduğunu ifade eden Laçin, bunun aşılması gerektiğini vurgulayarak, şunları söyledi: Bugün oraya yapılan bir haksızlık herkese yapılıyor. Şimdi Hakkari'ye atanan kayyum, yarın İzmir'e atanır. Yani fikir ve düşünce olarak kayyum politikasına karşı olmak gerekir. Bunun farklı parti ya da onun, bunun tarafıyla da ilgisi yok. Tarafın demokrasi, adalet ve eşitlik olacak. Tüm mesele ilkeli olmaktır, bu yüzden bir fikre karşı çıkılmalı. Bugün DEM Parti'ye yapıyorsa yarın Saadet'e öbür gün başka bir partiye yapılır. Hangi partiye yapsalar ben karşı çıkarım, benim için fark etmiyor. Benim için halk iradesi önemlidir ve halkın iradesi yok sayılamaz.”  

SÜRER: 12 EYLÜL FAŞİZMİNDE BİLE YOK

Kayyum uygulamalarına karşı olduğunu ifade eden oyuncu Nur Sürer, Türkiye tarihinde hiçbir zaman bu kadar hukuksuz ve antidemokratik uygulamalarla karşı karşıya kalınmadığını kaydetti. Sürer, sözlerini şöyle sürdürdü: "12 Eylül faşizm döneminde böyle bir uygulama yoktu. Seçilmiş belediye başkanını tutuklayıp, yerine kayyum atamak Türkiye tarihinde görülmemiş bir şeydir. Hakkari üçüncü kez kayyum atanan bir yerdir. Bu kayyum politikası AKP ile Türkiye gündemine girdi. Halkın seçtiklerinin yerine bürokratları atamak kabul edilebilir bir şey değil.” 

Kayyum politikalarıyla Kürt halkının iradesinin gasbedildiğini söyleyen Sürer, "Daha önce Halkların Demokratik Partisi (HDP) belediyelerine de kayyum atandı. Şimdi DEM Parti'nin belediyesine kayyum atanıyor. Üstelik halkın seçtiği partilerin yerine atanan kayyum belediyelerde acayip bir bütçe, borç bırakıp gitmiş. Yani bunlar belediye açısından şehri idare etmemişler, insanlarla ilişki kurmamış. Bu yüzden ben kayyuma şiddetle karşıyım, halkın iradesi çok önemli" dedi.

“BU KÜRT HALKININ İRADESİNE İPOTEK KOYMAKTIR”

Kayyum politikasının sadece belediyeye atanan bir kayyum olarak görülmemesi gerektiğini dile getiren Sürer, sözlerini şöyle tamamladı: "Bu Kürt halkının iradesine ipotek koymaktır. AKP Kürt halkına 'Seçmeyeceksiniz. Biz sizden belediye başkanı istemiyoruz' diyor. Batı'da kayyum ataması olmuyor, sadece Kürt şehirlerine kayyum atıyorlar. Bu tamamen Kürtlere yönelik yapılan bir şey, başka bir açıklaması yok. Daha önce İstanbul’da Beşiktaş Belediye Başkanı yolsuzluk gerekçesiyle görevden alındı, ama kayyum atanmadı, yerine ikinci dereceden kişi başkan oldu. Yine Ataşehir'de belediye başkanı görevden alındı. Ora da belediyenin kendi meclisi bir başkan seçti ve o kişi belediye başkanı oldu. Hakkari'de aynı şey uygulanabilirdi. Ama yapılmadı, demek ki Kürt halkına yapılan bir şeydir. Herkesin bu dayatmalara karşı çıkması lazım." (HABER MERKEZİ)

ÖNCEKİ HABER

Hakkari'de kayyum atamasına karşı miting: Kayyuma geçit yok

SONRAKİ HABER

Kazanılmış hakları geriye götüren sözleşmeye karşı Seyhan Belediyesi emekçileri ayakta

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa