Ücretlere zam şart
İktidarın güç kaybetse de oyunu belirli düzeyde koruyup yerel seçimleri kazandığı Sincan'da kemer sıkma politikası yüzünden işçi ve emekçiler arasında hoşnutsuzluk büyüyor.
Fotoğraf: Evrensel
Demir KAYA
Ankara
Türkiye’de yerel seçimlerin ardından uygulanan kemer sıkma programı, işçi ve emekçilerin hoşnutsuzluğunu artırdı. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin bitmesinin ve Ekonomi Bakanı Mehmet Şimşek'in göreve gelmesinin üstünden 1 sene geçti. Kemer sıkma programı kapsamında "kamuda tasarruf paketi" olmak üzere bir dizi ekonomi politikası açıklandı. Bu sene asgari ücrete ara zam yapılmayacağı duyuruldu. İktidarın güç kaybetse de oyunu belirli düzeyde koruyup yerel seçimleri kazandığı Sincan'da ise bu ekonomi politikaları yüzünden işçi ve emekçiler arasında hoşnutsuzluk büyüyor. Sene ortası zammın mecburiyet olduğunu dile getiren işçi, emekçiler gerekçe olarak önce kiraları sonra hayat pahalılığını öne sürüyor.
TASARRUF PAKETİ EMEKÇİYE YENİ YÜK
Emekli olmasına rağmen geçim sıkıntısı sebebiyle çalışmak zorunda kalan, 35 senedir Sincan OSB’de tornacılık yapan bir işçi, “Tasarruf paketini duydum. Yine yoksula bindirecekler. Tasarrufu açıklıyorlar da para nereye gidiyor açıklamıyorlar” dedi.
Sincan Belediye işçileri, tasarruf paketinde yer alan kamu emekçilerinin servislerinin kaldırılmasına tepkili: “Bu servislerin kaldırılması ile eşimin yolu 1 saat uzayacak. Zulüm değil mi bu insanlara?”
Pakete ilişkin ciddi tereddütler söz konusu. Özel bir kargo şirketinin deposunda çalıştığını söyleyen bir işçi, “Servisleri kaldırıyorlar, yeni çalışan alınmayacak. Ben özelde çalıştığım için etkilenmiyorum ama manzara o. Gösteriş olsun diye yapıyorlar. Bütçe açığı 500-600 milyar TL diye biliyorum, servisten tasarruf ile ne kapanacak” diyor. “Biz de tasarruf ediyoruz’’ diyebilmek adına pakete eklenen maddeler ise ikna edici olmamış. “Bir oyun yaparlar yine kendi makam araçlarından vazgeçmezler’’ diyerek şüphe ile yaklaşılıyor.
Temmuz zammını yaşamsal ihtiyaçları için bir zorunluluk olarak gören işçiler, “Mecbur zam yapacaklar ne yapacaklar başka bu durumda” diyerek ortaya konan beklenti, her geçen gün gelen açıklamalardan sonra zayıflıyor. Bir işçi “Artık eskisi gibi hükümleri kalmadı, mecbur yapacaklar’’ dese de çalışma arkadaşları o iş olmaz diyerek kafa sallıyor. “Zam olmazsa geçinebilecek misiniz” sorumuza, “Bir şekilde geçineceğiz, iyi ya da kötü. Ne yapacağız başka?” diyerek umutsuzluklarını dile getiriyorlar.
Genç bir gıda mühendisi, “Çalıştığım yerde işe başlayana kadar gittiğim görüşmeler olumsuz geçti, bana kardeşine söz geçirebiliyor musun diye soran bile oldu. Meğer üretimdeki işçilere iş yaptırıp yaptıramayacağımı anlamaya çalışıyormuş. İşe gireli yaklaşık 4 ay oldu ancak düzenli maaş alamıyorum, ücretimiz de düşük ama elimize hiç toplu maaş geçmiyor. Temmuzda zam olursa en azından sigortamı daha yüksek yatırırlar diye umutlanıyorum” diyerek durumunu açıklıyor.
Zam talebini destekleyen koşullardan biri olarak da artan vergiler karşımıza giderek daha sık çıkıyor. Sincan OSB’de çalıştığını söyleyen, vergi adaletsizliğinden yakınan bir işçi, “Vergiyi çalışan veriyor zaten. Patron öyle sistem oturtmuş ki sene içinde makine alıyor, sene sonunda muaf oluyor. İş yerindeki çalışan kadar vergi ödemiyor. Devletten aldığı teşviki saymıyor. Biz zam istemeyelim diye de halimiz kötü diyerek oyalıyor’’ diyerek tepkisini gösteriyor.
"SEÇİMDEN SONRA CEZALANDIRIYORLAR"
Bugünün sorunlarına çözüm aramaktansa bir sonraki seçimleri bekleme eğilimi ise hâlâ baskın. İşçi, emekçilerin kendi mücadeleleri ile yaratacağı bir çözümü konuşmaya çalıştığımızda gerek sorunun ülke çapında olmasından kaynaklı “Bize mi kaldı’’ görüşü gerek kendi çalışma arkadaşlarına olan güvensizlik ağır basıyor. Yerel seçimlerden sonra birçok işçi, emekçi seçim sonuçlarını bir tepki oyu olarak yorumlamış, bir şeylerin değişmesi gerektiğini vurgulamıştı. Bunu hatırlatıp seçimler ile neyin değiştiğini sorduğumuzda ise bir işçi hayal kırıklığını dile getiriyor: “Seçimlerden sonra insanların gönlünü alalım diye bakmıyorlar hiç. Aksine cezalandırıyorlar oy vermedi diye düşünüyorum. O yüzden ben zam yapmayacaklarını düşünüyorum.”
Mayıs seçimlerinde Erdoğan’a oy verdiğini ancak yerel seçimlerde sandığa gitmediğini söyleyen bir emekçi eşi ise başörtülü olduğunu da özellikle vurgulayarak, “Tayyip giderse bu ülke batar diyorlar, bunu diyen CHP'li arkadaşlarım bile var. Niye batsın? Muhalefetin daha cesur olması lazım. İnsanların tepki göstermesi lazım, insanlar çok korkuyor değişimden” dedi.
İş yerlerinde yerel mücadele olanaklarını konuştuğumuz bir işçi, “20 yıldır aynı iş yerindeyim. Sadece son 2 senedir sene ortasında ek zam aldık. Şimdi asgari ücret konuşulmadığı için biz de beklemiyoruz. Şimdi patron bir yüzde 20-30 zam yapsa bir şey kaybetmez. İş yerindeki herkes bu durumdan şikayetçi ama kimse harekete geçmiyor. 2 kişi yan yana gelip de patronun karşısına çıkamıyoruz, cesaret edemiyoruz. 20 yıllık tazminatımı çöpe atar kovar, kimse de arkamda durmaz. Ekmeğin burada değilse başka yerdedir diyemiyoruz da işsizlik çok yüksek’’ ifadelerini kullandı.