AYM: Yetki tespiti davaları sendikasızlaştırma aracına dönüştü
DİSK’e bağlı Nakliyat-İş'in AYM'ye taşıdığı yetki tespiti davasında karar verildi. AYM, yapısal sorunlar bulunduğunu ve gözden geçirilmesi gerektiğini vurguladı.
Fotoğraf: Mehmet Kaman/AA
Anayasa Mahkemesi (AYM) sendikal hak ve özgürlükler kapsamında işçilerin lehine emsal bir karar verdi. Sendikalaşma mücadelesinde birçok iş kolu ve iş yeri için örnek teşkil eden kararda; yetki tespiti davalarının sendikasızlaştırma aracına dönüştüğü, bu konuda yapısal sorunların bulunduğu, bunların gözden geçirilmesi gerektiğini vurguladı.
DİSK’e bağlı Nakliyat-İş, 2016 yılında bir iş yerinde örgütlenerek yetki tespiti talebinde bulundu. Bakanlıktan yetki belgesi gelse de patronun açtığı itiraz davası ve 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’nda yer alan “İtiraz, karar kesinleşinceye kadar yetki işlemlerini durdurur” biçimindeki hükme bağlı olarak, aradan 8 yıl geçmesine rağmen dava sonuçlanmadı.
Davanın taşındığı Anayasa Mahkemesi bu nedenle işçilerin sendika hakkının ihlal edildiğini ve yetki tespiti davalarının sendikasızlaştırma aracına dönüştüğünü saptadı. AYM gerekçeli kararında “8 yıla yakın bir süredir başvuruya konu iş yerinde çalışan işçiler en önemli sendikal haklardan olan TİS haklarını kullanamamaktadır” dedi.
"SENDİKA HAKLARINI KULLANAMADI"
2016 yılından bu yana geçen yaklaşık 8 senelik uzun bir süre boyunca sendikanın iş yerindeki işçileri temsil etme, işçi ve işveren arasında bir köprü oluşturma, gerektiğinde işvereni işçilerle ilgili konularda ikna etme, işçi sayısını artırarak sosyal ve finansal kaynaklarını güçlendirme gibi haklarından yoksun bırakıldığını belirten AYM, “Başvurucunun devam eden yargılama süreci boyunca sendikal haklarını kullanamadığı, bu bağlamda hakkın korunması hususunda makul ivedilik ve özen yükümlülüğü çerçevesinde davranılmadığı görülmüştür. Dolayısıyla başvuruya konu yargılamayla ilgili olarak davanın makul sürede sonuçlandırılmadığı kabul edilmelidir” ifadelerini kullandı.
İŞÇİLER HAKLARINDAN MAHRUM BIRAKILDI
Önemli bir hususun da yetki tespiti sürecinde iş yerindeki işçilerin sendikal hakları olduğunu belirten AYM kararına şöyle dedi: “Zira işçilerin bir sendikaya üye olmalarındaki başlıca amaçlardan birisi de o iş yerinde yapılacak bir TİS vasıtasıyla sosyal ve ekonomik haklar ile çalışma şartlarını geliştirmek ve korumaktır. TİS beraberinde grev hakkını da getirir. Yani işçilerin TİS ile buluşamaması sendikal haklardan bir bütün olarak yararlanamamaları anlamına da gelmektedir. Somut olayda başvuruya konu iş yerinde işçiler 8 yıla yakın bir süredir TİS’in getireceği sendikal haklar ve koruma sisteminden faydalanamamıştır.”
"SENDİKA HAKKI İHLAL EDİLDİ"
Yaşananlar bir bütün olarak değerlendirildiğinde süratle sonuçlandırılması gereken bir davanın sürüncemede bırakıldığını tespit eden AYM, “Bu itibarla yargı mercilerinin tutumu başvurucunun ve başvurucu ile birlikte iş yerinde çalışan işçilerin TİS kapsamında sendikal faaliyette bulunma olanağını ve sözleşmenin getirdiği sendikal haklara erişimini yargılama süreci boyunca imkansız kılmıştır. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 51. maddesinde güvence altına alınan sendika hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir” dedi.
‘YAPISAL SORUNLAR VAR’
AYM kararında, işçilerin sendikal hak ve özgürlüklerini kullanmalarının önünde yapısal sorunların da engel olarak durduğuna vurgu yaptı: “Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının sendikalar için olumlu veya olumsuz yetki tespitine karşı itiraz edilmesi, yetki sürecini durdurmakta; bu süreç sonuçlanana kadar davaya konu işyerinde TİS akdedilememektedir. Anayasa Mahkemesi daha önce çeşitli kararlarında sendika yetki tespitine itiraz talebiyle açılan davanın makul sürede sonuçlanmaması nedeniyle sendika hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir. Eldeki başvuruda olduğu gibi yetkili sendikanın tespitinde esas alınan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı iş kolu istatistiklerine de itiraz edilebildiği, bu itirazlara ilişkin davaların münhasıran Ankara iş mahkemelerinde görüldüğü ve kanundaki düzenlemelerden dolayı diğer mahkemelerin bu davaların sonucunu bekletici mesele yapması gerektiği anlaşılmıştır. Anlatılanlar kapsamında tüm bu yargılama süreçlerinin yetkili sendikanın tespitini yıllar süren bir çözümsüzlüğe sürüklediği görülmüştür. Bu çözümsüzlük, hem davanın tarafı olan sendikaların hem de bu davaların yetki işlemlerini durdurması nedeniyle diğer sendikaların TİS akdedebilmesini engellemektedir.”
"DAVALAR YETKİSİZ MAHKEMEDE AÇILIYOR"
Çok sayıda davanın yetkisiz mahkemelerde açıldığına da dikkat çeken AYM, “Bunun sonucunda sendika üyesi hinlerce işçi TİS'in sağladığı sendikal haklardan yararlanamamaktadır. Yıllar süren yargılamalar yetkili olduğunu iddia eden sendikaların lehine sonuçlansa dahi bu süreçte sendikalar ciddi üye kayıpları yaşamakta, bu sefer gerekli üye çoğunluğunu kaybetmesi nedeniyle TİS imzalayamamaktadır. Dolayısıyla kanun koyucunun sendikalaşmanın süratle sağlanılması adına yetki tespiti itirazı davalarına illişkin öngördüğü kısa sürelere hiçbir şekilde uyulmadığı gibi bu davalar artık birer sendikasızlaştırma aracına dönüşmüştür. Yargılama sürecinin uzamasında yetkili makamlara atfedilecek gecikmeler, yargılamanın süratle sonuçlandırılması hususunda gerekli özenin gösterilmemesinden kaynaklanabileceği gibi yapısal sorunlardan ve organizasyon eksikliğinden de ileri gelebilir” dedi.
Devletin, yargılama sisteminde çözüm bekleyen uyuşmazlıkların ve davaların makul sürede sonuçlandırılması için gerekli tüm tedbirleri almakla yükümlü olduğunu belirten AYM, şu ifadeleri kullandı: “Yapısal sorunlar ve organizasyon eksikliklerinin yol açtığı gecikmeler nedeniyle yargılama sisteminde çözüm bekleyen bu uyuşmazlıkların uzun bir süre içinde artması ve birikmesi sonucu yargılamalarda makul sürenin aşılması Anayasa'nın 51. maddesinin ihlaline yol açmaktadır. Anayasa’nın 51. maddesi gereğince, yargılama sisteminin mahkemelerin davaları makul bir süre içinde karara bağlama yükümlülüğünü yerine getirebilecek biçimde düzenlenmesi zorunludur.”
"MEVCUT SİSTEM YENİDEN ELE ALINMALI"
Herhangi bir aksaklığın olmaması halinde yetki itiraz davalarının en erken dokuz aylık sürede kesinleştiğini hatırlatan AYM, “Yetki tespitine itiraz davalarının derece mahkemeleri ve Yargıtay önünde makul sürede sonuçlandırılamamasına ilişkin sistematik bir yapısal sorunun varlığına işaret eden benzeri yeni ihlallerin önlenmesi için ülkemizde hâlihazırda işleyen mevcut sistemin yeniden ele alınması ihtiyacı ortadadır. TİS yetki sürecinin ivedilikle tamamlanarak Anayasa’da yer alan sendikal hak ve güvencelerin etkili bir şekilde kullanılabilmesi yönüyle mevcut sistemde değişiklik yapılması ihtiyacı ortadadır. Bu nedenle Anayasa'da güvence altına alınan temel hak ve özgürlüklerin korunması çerçevesinde tespit edilen yapısal sorunun çözümü için keyfiyetin Türkiye Büyük Millet Meclisine bildirilmesi gerekir” dedi.
AYM’nin açıkladığı hüküm ise şu şekilde oldu:
- Sendika hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna,
- Anayasa'nın 51. maddesinde güvence altına alınan sendika hakkının ihlal edildiğine,
- İhlalin kanundan kaynaklanması nedeniyle kararın Türkiye Büyük Millet Meclisine bildirilmesine,
- Kararın bir örneğinin bilgi için Hâkimler ve Savcılar Kuruluna bildirilmesine,
- Kararın bir örneğinin İstanbul 9. İş Mahkemesine gönderilmesine,
- Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına gönderilmesine, oybirliğiyle karar verildi.
(İŞÇİ SENDİKA SERVİSİ)