18 Haziran 2024 05:00
Son Güncellenme Tarihi: 18 Haziran 2024 08:19

Paran kadar kaynaş!

Yüz binlerce otizmli çocuk, devletin yeterli eğitim olanakları sunmaması nedeniyle toplumdan dışlanıyor. Aileler özel kurumlarına binlerce lira para akıtmak zorunda kalıyor.

Görsel: Midjourney/Fırat Turgut/Evrensel

Paylaş

Andaç Aydın ARIDURU
İstanbul

Otizmli anaokulu öğrencisinin mezuniyet kutlamalarına dahil edilmemesiyle gündeme gelen kaynaştırma öğrencilerinin hem sayıları hem sorunları artıyor.

Geçtiğimiz hafta başında Özel Mustafa Pars Anaokulunun mezuniyet törenindeki kutlamalara dahil edilmeyen otizmli öğrencinin annesi ile dans ederken çekilen görüntüleri ve anne Ezgi Desovalı’nın “Bıktım artık başkalaştırılmaktan” çıkışı ile gündemde önemli bir yer tutmuştu.

Kaynaştırma ve bütünleştirme öğrencilerinin aldığı eğitimin niteliği, veliler ve öğrencilerin yaşadığı sorunlar ve okullardaki eksiklikler eğitim sisteminin bu kanadında da önemli sorunlar olduğuna işaret ediyor.

PİYASALAŞMA ÖĞRENCİLERİ SİSTEM DIŞINA İTİYOR’

Otizm Dernekleri Federasyonu ve Otizm Konfederasyonu Yöneticisi Nail Yurdusev, Özel Mustafa Pars Anaokulu mezuniyet törenindekine benzer yüzlerce vaka olduğunu ancak gündemleşmediğini ifade ediyor. Kaynaştırma öğrencilerinin sınıftaki diğer öğrenciler, veliler ve öğretmenler tarafından dışlandığına sıkça şahit olduklarını söyleyen Yurdusev özel eğitimin ya kaynaştırma öğrenciliği gibi ara çözümlerle ya da devlet ödenekli özel kurumlarla yapılmaya çalışıldığını anlatıyor.

Eğitim sisteminin piyasalaşmasının kaynaştırma öğrencilerini eğitimin dışına dttiğini vurgulayan Yurdusev, “Bazen ahşap işleme öğretmenlerinin bazen beden eğitimi öğretmenlerinin kısa eğitimlerden geçirilerek özel eğitim formasyonu sahibi yapıldığını duyuyoruz. Kaynaştırma öğrencilerinin otizm spektrumunun neresinde olduğu ve sosyal açıdan nasıl bir gelişime ihtiyaç duyduğu genellikle göz ardı ediliyor. Öğretenlere verilen eğitim basmakalıp yaklaşımın en büyük sebebi. Kaynaştırma öğrencilerine özel bir yaklaşım konuyla alakalı donanımlı öğretmenlerce geliştirilmeli” diyor.

‘AKADEMİK EĞİTİM VE ATAMALAR YETERSİZ’

İstanbul Kültür Üniversitesi Özel Eğitim Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Fidan Güneş Gürgör Kılıç ise özel eğitim öğretmenlerine verilen akademik eğitimin, düşük atama sayılarının ve okullardaki alan ve materyallerin özel eğitime ihtiyaç duyan öğrencilerin eğitiminde önemli eksiklikler yarattığını belirtiyor. Gürgör, “Mustafa Pars Anaokulunda yaşanan örnekte elbette öğretmenlerin hatalı olduğu görünüyor. Ancak öğretmenlerin kaynaştırma konusunda ihtiyaç duydukları eğitimi alamadıklarını söylemeliyiz. Çoğu zaman özel öğrenciler ile ilgilenmek için sınıflarda destek öğretmenleri olması gerekiyor” diyerek atamaların yetersizliğine dikkat çekti.

OTİZMLİ ÖĞRENCİLERİN VELİLERİ ÇÖZÜM TALEP EDİYOR

Otizmli çocukların velileri de eğitim sisteminin kendilerini sıkıştırdığı dar alanda çocuklarının eğitim alabilmesi için sürekli bir mücadele vermek zorunda kaldıklarını söylüyor. Gazetemize konuşan bir veli çocuğunun 4. sınıf öğrencisi olduğunu ve gittiği özel eğitim okulunda halen okuma yazma öğrenemediğini ifade ediyor.

Özel eğitim okullarında çocuğun durumuna bağlı olarak haftada 8 ila 12 saat arası ders verildiğini belirten veli, “Bekar bir anneyim. Okuldan çıkınca çocuğumla ben ilgilenmek zorundayım. Tam gün çalışamıyorum, çocuğum düzenli olarak okula gidip gelse en azından aklım onda kalmadan çalışabilirim” diyor.

Başka bir veli ise kaynaştırma öğrencisi olan kızının defalarca başka sınıflara ve okullara gönderildiğini söylüyor. Okullarda diğer velilerin de öğretmenler tarafından bu konuda eğitilmediğini söyleyen veli, “Öğretmenler sadece özel öğrenciler için değil diğer çocuklarla ve velilerle de ilişki kurup kaynaştırma öğrencilerini anlatmakta zayıf kalıyor” yorumunu yaptı.

Bir diğer veli ise çocuğunun eğitim programının senelerdir aynı olduğunu ve bu sebeple gelişiminin yavaşlamasından korktuğunu ifade ederek “Öğretmenler benim çocuğuma ne öğreteceklerini bilmiyorlar mı? Ben çocuğum için nitelikli eğitim istiyorum” diye konuştu.

OTİZM NEDİR?

Otizm doğuştan gelişen, genetik altyapıya dayanan, karmaşık nöro-biyolojik tabanlı bir gelişim bozukluğu olarak biliniyor. Başkalarıyla etkileşimde bulunmayı engelleyerek bireyin kendi iç dünyasıyla baş başa kalmasına yol açan otizm genellikle 3 yaştan önce ortaya çıkarak çocukların sosyal iletişim, etkileşim ve davranışlarını olumsuz olarak etkiliyor.

EN AZ 6 BİN ÖZEL ÖĞRETMENE İHTİYAÇ VAR

Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in 21 Haziran 2022’de eğitimde bütünleştirme zirvesinin açılışında yaptığı konuşmaya göre özel eğitim ihtiyacı olan toplam 453 bin 29 çocuğa eğitim veriliyor. 12 Mart 2024’te yanıtlanan bir soru önergesine göre ise ilköğretimde 318 bin 526; ortaöğretimde 56 bin 574 olmak üzere toplam 375 bin 653 kaynaştırma/bütünleştirme öğrencisi bulunuyor. Güncel kaynaştırma öğrencisi sayısı ise bilinmiyor.

Hastalıkları Kontrol ve Önleme Merkezi verilerine göre bugün dünya genelinde okul çağındaki her 54 çocuktan biri otizm teşhisi alıyor. Otizm erkek çocuklarda, kız çocuklara oranla 3-4 kat daha fazla görülüyor. Dünyada son yıllarda şeker, kanser ve AIDS dahil olmak üzere birçok hastalıktan daha fazla sayıda otizm teşhisi alınıyor.

Ülkemizde sağlıklı istatistikler olmaması nedeniyle, Otizm Platformunun önceki yıllarda öngördüğü verilere göre tahmini olarak 0-14 yaş grubunda 150 bin civarında otizmli çocuk bulunuyor; toplam otizmli birey sayısı ise 550 bin olarak tahmin ediliyor. Bu verinin tahmine dayanmasının nedeni ise resmi kurumların düzenli veri açıklamaması. Otizmli bireylerin ebeveynleri, kardeşleri, yakın akraba ve çevreleri de hesaba katıldığı zaman, Türkiye’de her ile yayılmış durumda otizmden etkilenen 2 milyondan fazla kişiden bahsediliyor.

Bu veriler ışığında otizmli bireyler için en az 6 bin özel eğitim öğretmenine acilen ihtiyaç var. Türkiye’nin gelişimsel yetersizlik alanında uzmanlaşmış en az 1500 dil ve konuşma terapistine, en az 1500 uğraşı terapistine ve en az 3 bin sosyal hizmet uzmanına gereksinim duyuluyor.

DÜNYA’DA HAFTALIK 40 SAAT; TÜRKİYE’DE AYLIK 6-12 SAAT

Bilimsel olarak erken yaştaki çocuk için eğitim süresi haftada 40 saat belirleniyor. Ülkemizde ise sosyal güvenlik kapsamında “otizm özel eğitim raporlu” çocuklar için aylık 6-12 saat olan özel eğitim süreci dünya genelinin oldukça gerisinde. Milli Eğitim Bakanlığına bağlı özel eğitim ve rehabilitasyon merkezi sayısı ise 3 bin 277.

Devletin nitelikleriyle aynı olacak şekilde çocuklar paralı özel eğitim kurumlarda eğitim aldıklarında aylık 8-12 saat aralığında eğitim hizmetinin ücreti devlet tarafından karşılanıyor. 2024’te devlet özel eğitim okullarına 8 saat bireysel eğitim için 4 bin 692 lira, 4 saat grup eğitimi için ise 1314 lira ödeme yapıyor.

Aileler belirlenen saatin üzerinde eğitim talep ettiklerinde ise bu özel kurumlara binlerce lira para ödemek zorunda kalıyor. 8 saat bireysel eğitimin fiyatı 4 bin 700 liraya ulaşıyor. Ki bu süre bile otizmli öğrencilerin sosyal hayata kazanılabilmesi için yetersiz.

YETERLİ EĞİTİM TEDAVİ ANLAMINA GELİYOR

Otizmli çocukların mutlaka eğitim sistemi içinde yer almaları gerekiyor. Çünkü eğitim, otizmli birey için her şeyden önce ‘tedavi’ anlamına geliyor. Otizmi diğer engel gruplarından ayıran en önemli fark; erken tanı ve erken bireysel/kaynaştırma eğitimiyle otizmli çocukların sorunlarının büyük bir kısmını aşmaları.

Otizmli bireylerin eğitimlerinin yetersiz kalması hayat standartlarını önemli ölçüde etkiliyor. “Eğitimde eşitlik” ilkesi gereğince otizmli bireylerin de diğer akranlarıyla eğitimde eşit oranda ve şartlarda hak sahibi olabilmesi için atılması gereken adımlar ise şöyle sıralanıyor:

  • Özel eğitim öğretmeni yetiştirmekte olan üniversitelerdeki öğretim üyesi açığı acilen kapatılmalı; üniversitelerde yeni özel eğitim öğretmenliği lisans programları açılmalı
  • Eğitimcilerin nicelik ve nitelikleri geliştirilmeli, sayıları yeterli düzeye getirilmeli
  • Kısa dönem kurslarla eğitimci yetiştirilmesi uygulamasına son verilmeli
  • Yaş gruplarına uygun müfredat ve program eksiklikleri giderilmeli
  • Eğitim kurumu sayısı artırılmalı

SORUNLAR ÇÖZÜLMÜYOR; SONUÇ ALINAMIYOR

Kaynaştırma eğitimi otizmli bireylerin topluma entegre olabilmesi için en temel koşullardan biri olarak kabul ediliyor. Ayrıca engelli bireylerin normal eğitim yapan okullara alınması ile diğer çocukların da farkındalık yaratımı sağlanabiliyor. Buna karşın ülkemizdeki kaynaştırma uygulamasının pek çok sorunları bulunuyor. Bu sorunların çözülmemesi programdan amacına uygun sonuçlar elde edilmesini de engelliyor. Otizm Dernekleri Federasyonu bu sorunları şöyle sıralıyor:

  • Okul idareleri kaynaştırma öğrencisinin kaydını almakta direnç gösteriyor
  • Okul yönetimleri, eğitimciler, diğer veliler ve diğer öğrencilerin otizm ile ilgili bilgi sahibi olmamaları, kaynaştırma eğitiminin önünde engele dönüşüyor
  • Mevcut değerlendirme sistemi otizmli kaynaştırma öğrencilerinin başarısını ölçme konusunda yetersiz kalıyor. Özellikle seviye belirleme sınavlarında okul başarısının doğru değerlendirilmemesi, sınav ortamlarının ve cevaplanması zorunlu alanlar ile ilgili gerekli düzenlemelerin otizmli öğrencilere göre yapılmaması, sınavların süresi gibi etkenler, otizmli öğrencilerin başarılarını olumsuz etkiliyor
  • Müzik, spor veya matematik gibi alanlarda üstün yeteneğe sahip otizmli öğrencilerin öğrenimlerine devam etmeleri ve kendilerini bu alanlarda geliştirebilmeleri için yeterli olanak sağlanmıyor.

MESLEKİ EĞİTİMDEN YOKSUNLUK AİLELERİ ZORLUYOR

Engellilere verilen mesleki eğitime ilişkin MEB istatistikleri, nüfus verileriyle karşılaştırıldığında ise oldukça olumsuz bir tablo ortaya çıkıyor. Birçok engelli grubu basit, rutin, vasıfsız üretim alanlarında normal insanlardan daha disiplinli çalışabilirken engellilerin topluma kazandırılabilmesi için gerekli olan mesleki eğitime gerekli ağırlık verilmiyor. Otizmli çocukların aileleri 13-15 yaş ve üstündeki otizmli bireyler için ortaöğrenimin “zorunlu” hale getirilmesini; gerekli düzenlemeler ile mesleki eğitime geçmelerinin olanaklı kılınmasını istiyor.

Orta öğrenimden mahrum kalan ve mesleki eğitim de alamayan otizmli gençler evlerine kapanmak zorunda kaldığında kendilerini geliştiremiyor; üretim sürecinden uzakta kalıyor ve sonucunda aile içerisinde yaşanan sorunlar büyüyor.

Bu nedenle otizmli gençlerin yetenek ve becerileri tespit edilerek onları uygun mesleki alanlara yönlendirecek bir mekanizma geliştirilmeli. Mesleki eğitim verecek okullar açılmalı ve mevcut iş okullarındaki meslek seçenekleri artırılmalı. Çeşitli sanat ve spor dallarında yetenekli olan ve yüksek öğrenim görebilecek otizmli bireylerin, bu yönlerde ilerlemelerine olanak yaratılmalı.


TERAPİLER SEKTÖR OLDU

Gözde TÜZER

Otizmli çocukların hem kişisel hem sosyal becerilerini geliştirmesi için Türkiye’de az da olsa “terapi”ler bulunuyor. Ancak tüm bu “terapiler” dönüp dolaşıp ekonomiye bağlanıyor. Aileler çocuklarının farkındalıklarının artması, problemlerinin çözülmesi, motor becerilerinin biraz daha gelişmesi için binlerce lirayı “sektör” haline gelen “etkinlik” ya da “terapi” merkezlerine veriyor. Peki otizmli çocuklar için ne gibi etkinlikler yapılıyor ve ücretler ne kadar?

En bilinen terapi tipi duyu bütünleme terapisi. Duyu bütünleme, çocukların özellikle sınıfa katılım ve okulun diğer bağlamları da dahil olmak üzere günlük rutinler ve etkinlikler sırasında çocukların performansını etkileyen, altta yatan duyusal motor sorunlarını ele almak için tasarlanmış ve bireyselleştirilmiş bir terapi şekli olarak adlandırılıyor. 50 dakikalık eğitimler 800-1500 lira arasında değişiyor.

Bir diğer terapi çeşidi ise “ergoterapi.” Yakın zamanda otizmli çocuklar üzerinde de kullanılmaya başlanan ergoterapi yönteminin fiyatları ise 1500 liradan başlıyor.

BİR UMUT: ATLAR VE YUNUSLAR

Hippoterapi yani “ata binme terapisi”. Başta Almanya olmak üzere pek çok ülkede, çocuklar için yaygın olarak kullanılıyor. “Ata binme terapisinin” temel hedefi ise binicilik becerileri kazandırmak değil, ata binmenin sağlayacağı duyusal farkındalığı sağlamak. Yöneldiği en yaygın engel grubu serebral palsili çocuklar ancak otizmli çocukların terapisi için de bir pazara dönüştü. Araştırmalarda otizmli çocuklar yer almamış olsa da aileler bir umut bu etkinliği tercih edebiliyor. 50 dakikalık tek dersin fiyatı ise en ucuz 1300 TL.

Bir de yunuslar var. Herhangi bir bilimsel kanıtı olmayan “yunus terapisi” adı altında yapılan etkinlikler için 500 avro ön ödeme yapılıyor. 5 günlük terapinin kişi başı fiyatı ise 2 bin 300 avro.

ÖNCEKİ HABER

Menemen Villakent’e imara aykırı inşaata dava açıldı

SONRAKİ HABER

Borç uçuruma sürüklüyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa