20 Haziran 2024 04:00

İnsan, ömrüne yüklenen heybeyi çiğnemeli bir şekilde

Hem temanın hem de oyunun dramaturjisinin altını çok güzel çiziyordu Heybesini Çiğneyen Katır ismi. İnsan ömrüne yüklenen heybeyi çiğnemeli bir şekilde.

Heybesini Çiğneyen Katır oyunundan bir sahne

Paylaş

Yağmur YÜKSEL

Kadro Pa benim 2015 yılında ilk defa oyununu izlediğim bir ekip. Circus Dark’a o zaman yeni tiyatro yapmaya başlamış ve aşık olmuştum. Şu an izlesem yine aynı zevkle izlerim diye düşünüyorum. O günden bugüne ekibin sahneye koyduğu işlere olan yaklaşımı beni her zaman etkiliyor. Geçtiğimiz günlerde Ankara’da Heybesini Çiğneyen Katır isimli eseri izleme fırsatı buldum.

“Bir insan ömrünü neye vermeli?​” Bu türküyü söylüyorlar oyun boyunca. “Heybesini Çiğneyen Katır” ismiyle çok paralel geliyor bana. Yadırgadığım oyunun ismini sahipleniyorum birden, çok kişisel bir yerden.

Oyunun ismiyle beraber kostümden başlayıp oyun boyunca yayılan kurgusuna ve hepsinin ürettiği anlamların uyum içinde var oluşuna bayıldım. Hem temanın hem de oyunun dramaturjisinin altını çok güzel çiziyordu Heybesini Çiğneyen Katır ismi. İnsan ömrüne yüklenen heybeyi çiğnemeli bir şekilde. Özellikle de kimliğinden dolayı sırtına yüklenen dezavantaj heybesini. 

KADININ EMEĞİNE KARŞILIK ÇEYİZ: HALI

Halıyı sahnede hem metafor hem de partner olarak kullanmak biçim ve içerik uyumunu çok güzel yakalıyordu. Bu anlamda halı dokuma ve dokunan motiflerin hareket dizaynına yansımasından Simge’nin halıyı sırtlanışına kadar uzanan hem kadının bu coğrafyadaki varlığı hem de kişisel bir hikaye anlatımını iç içe vermeleri de benim hoşuma gitti. Çünkü kişisel olan politiktir. Kadın+ olmak zaten başlı başına politik bir mevzudur. Kesişimin her yerinden. Geniş çerçevedeki bu meseleye yaratıcı ekibin kendi dünyasından da bakmak bana güçlü bir duruş gibi geliyor her zaman. Çünkü öznel olanı reddeden; ama öznel olanın da kimliklerin pozisyonundan dolayı politik bir konumdan azade olamayacağını ayrıcalık lensinden göremeyen iktidar söylemlerinin karşısında çok güzel konumlanıyor bu duruş. 

“Bir insan ömrünü neye vermeli?​” diye bağırıyoruz ömrümüzü bizim için baştan aşağı inşa eden bu örüntü karşısında. Hep beraber. Bugün hâlâ memenin bir mesele olması karşısında afallıyorum ben de hâlâ. “Motifine işli, ipliğinin her sicminde sıkışmış lekeleriyle bir başına”. Kadın+ bedeni halı dokurken de onun emeğine karşılık çeyiz olarak halı verilirken de üzerine her türlü iktidar tarafından söylemler üretilirken de sokakta, çarkta, evde, her yerde sırtlanmış heybesini “katırlaşmış dertlerinin gölgesiyle” içinde tuttuğu ne varsa sonunda avaz avaz ve beraber haykırana kadar. 

PERFORMANS VE GÖREV BİLİNCİ

Yazımın bu kısmında naçizane performans meselesine değinmek istiyorum. Çoğunlukla izlediğim oyunlarda turnenin bir gazabı oluyor. Yorgunluk, sahneyi yadırgama, aksayan işler derken performansları yutuyor tüm bu dertler. Bu eser yapısı gereği icranın anlatı için çok kritik olduğu bir iş. Sahnede hiçbir şey yoksa dramatik bir metin takip edebiliyoruz diğer oyunlarda. Ama bunda metin yerine beden ve ilişki var daha çok. Partnerlik var. Oyun boyunca müzisyenin sahneye girişinden sonuna dek oyun için gereken kipi göremedim. Buna enerji düşüklüğü de diyebiliriz. Birçok farklı kuram için birçok farklı isimlendirmesi var. Bizim gördüğümüz biraz teknik akış gibiydi maalesef. Yani hepsini toplayacak olursak hangi aksiyondan sonra hangi repliğin geldiğini bir görev bilinciyle takip eden performansçılar vardı sahnede, performanstan ziyade. Tam da bu yüzden sekans aralarında seyirci andan boşaldı sürekli. Bu da organik olması gereken bağlantıları ve grafiği taşımadı. Sekansların bağlantıları organik olmadığında yerinin değişmesinin bir anlamı olmuyor. O zaman da tasarım çalışmamış oluyor. Tasarım olarak çok beğendiğim bu işin tasarlanmamış olduğunu düşünmüyorum. Ancak belki de turnenin gazabından oyuncuların bu tasarıyı taşımadığını düşündüm. Grafik defalarca kez bölününce üretilen anlam da azalıyor. Halının partnerliği performansçıların ikili partnerliğinden daha izlek oluyor bazen. Müzisyenin sahneye girişi dahil. 

Ama performansın düşüklüğüne rağmen beni heyecanlandıran bir işti Heybesini Çiğneyen Katır. Feminist bir iş olmasının da ötesinde gerçekten ince ince tasarlandığını gördüğüm için. Ellerine sağlık. 

ÖNCEKİ HABER

21. Filmmor Kadın Filmleri Festivali başlıyor

SONRAKİ HABER

Demirtaş'tan Corbyn'e destek mesajı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa