Grev aşamasındaki petrokimya işçileri: Ücretler yoksulluk sınırının üstünde olmalı
Gebze’de grev aşamasında olan, Petrol-İş’in örgütlü olduğu Novares ve Tekno Kauçuk fabrikasında çalışan işçiler geçim sıkıntısının her geçen gün arttığını belirtti.
Fotoğraflar: (solda) Tekno Kauçuk tanıtım filminden ekran görüntüsü, (sağda) Evrensel
Hasret Gültekin KOZAN
Gebze
Toplu iş sözleşmesi (TİS) görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması durumunda Novares işçileri 25 Haziran’da, Tekno Kauçuk işçileri ise 26 Haziran’da greve gidecek. İki fabrikanın işçileri de grev öncesi fabrikaları eylem alanına çeviriyor.
Arkadaşından borç alarak bozulan televizyonunu tamir ettirdiğini söyleyen Novares işçisi, “3 bin 500 lira masraf çıktı. Yenisi 30 bin lira. O borcun altına giremedim, 3 bin 500 lirayı fabrikadaki arkadaşımdan borç aldım da televizyonu yaptırdım” dedi.
"ZAMANINDA ÜCRETİMİZ ASGARİ ÜCRETİN İKİ KATIYDI"
15 yıllık bir Novares işçisi de fabrikaya girdiğinde ücretinin asgari ücretin iki katı düzeyinde olduğunu belirtti. Patronun bunun sürdürülebilir olmadığını söylediğini aktaran işçi şöyle devam etti: “Rekabetin kızıştığını, işçilik maliyetinin çok yükseldiğini ifade ediyor. Ama bizim durumumuzu görmüyorlar. TİS’ten beklentilerimize ‘Çok istiyorsunuz’ diyorlar. Ben 15 yıldır burada çalışıyorum. Buradayken evlendim, buradayken çocuğum oldu. Dışarıdaki arkadaşlar, ‘Sen rahat 40 bin lira alıyorsundur’ diyorlar, gülüyorum. Önceki TİS’te iyileştirme yapılmasaydı ben şimdi asgari ücret alıyor olacaktım. Şimdi asgari ücretin bir tık üstü, 22 bin lira alıyorum. Novares işçisinin düştüğü durum bu. İyi bir sözleşme yapıyoruz, imzalıyoruz, seviniyoruz ama o sözleşme çok değil, iki ay sonra çöp oluyor.”
Hükümetin asgari ücrete zam yapmayacağı açıklamasını hatırlatan işçi, “Çünkü önümüzdeki seçim en erken 4 yıl sonra. Seçim öncesi temmuz ara zammını ortaya attılar ama şimdi iş bitti” diye konuştu.
"GEÇMİŞ MÜCADELELERİN ÜSTÜNE KOYAMIYORUZ"
“Eskiden memlekete giderdik bayramlarda, tatillerde. Bu sene memlekete de gidemedik” diyen bir başka Novares işçisi de şunları söyledi: “Birçok ihtiyacımızı memleketten karşılıyorduk, bu sene onu da yapamayacağız. İnşaatlarda ek iş arıyorum, evin ekonomisine az biraz daha katkım olsun diye. Çünkü geçinemiyoruz. Gittikçe daha geriye gidiyor gibiyiz. Okuyoruz, geçmişe bakıyoruz, o mücadeleleri dinliyoruz ama ne yazık ki üstüne koyamıyoruz sanki. Bir laf var ya, ‘Kötü günler geride kaldı, daha kötü günler bizi bekliyor’ diye. Aynı o durumdayız, daha da kötü günlerle karşı karşıyayız ama buna karşı mücadele etmekten, pes etmemekten başka şansımız yok.”
"MUTLAKA KAZANACAĞIZ"
Bir işçi de grev hazırlıklarını şu şekilde anlattı: “Grev komitesi kuracağız, eğitimlerimizi gerçekleştireceğiz. Biz taslakta 52 bin 500 lira net ücret istiyoruz. Giydirilmiş haliyle 90 bine geliyor. Biz bunu hak ediyoruz, çocuklarımız bunu hak ediyor. Onların geleceği için çalışıyoruz zaten. Eylemlerimize de devam ediyoruz fabrika içerisinde. Mücadelemiz kazanımla sonuçlanana kadar sürecek. Grevse grev ama işin sonunda mutlaka biz kazanacağız.”
"ENFLASYON ZAMMI YETERLİ DEĞİL"
Tekno Kauçuk işçilerinin ortalama ücreti net 21 bin lira düzeyinde. Çoğunluğun asgari ücret seviyesinde kaldığını anlatan Tekno Kauçuk işçisi, “Vergi iadesini de aldığımızda 19 bin liraya geliyor. Burada 15 yıllık işçi dahi 2024 yılı içerisinde asgari ücretin altında kalmış durumda. Ocak ayında sözleşmeye oturduk ve en çok konuşulan mesele ücretlerimizin enflasyon karşısında her yıl eriyip, asgari ücrete tekabül eden paralara çalışmamız oldu. Bunu güvence altına alabilmek için her altı ayda bir enflasyon oranında zam alıyoruz ama bu da yeterli olmuyor artık” diye konuştu.
Ücretlerinin enflasyon karşısında erimemesi için bu sözleşme sürecinde taslağa iki önemli madde koyduklarını dile getiren başka bir işçi, “Biri vergi yükünü azaltmak için koyduğumuz ilk vergi dilimde sabitleme. Yılın ikinci yarısında hiç yoktan ücretlerimizin biraz daha erimesinin önüne geçmiş olacağız. Diğer bir madde ise her altı ayda bir ücretlere enflasyon artı 10 puan. Bunlar hükümetin özellikle önümüzdeki süreçte işçi ve emekçilere ağır saldırıları karşısında bir tampon oluşturacak. Tam anlamıyla yeterli olmasa da bu TİS sürecinde geçirmemiz bile bize iyi ölçüde katkı sağlayacak” dedi.
"SAVUNMA SANAYİSİNE MİLYONLAR, BİZE ASGARİ ÜCRET"
Tekno Kauçuk’ta otomotiv ve savunma şirketlerine parça ürettiklerini söyleyen bir diğer işçi, “Volkswagen, Skoda, Audi, Toyota yan sanayisi ve bir de beyaz eşya ile savunma sanayiye (Tusaş, Baykar, Aselsan) parça üretiyoruz. Tekno Kauçuk’un Türkiye’de üç fabrikası var, Meksika’da bir fabrikası var. Hükümetin yerli ve milli diye atıfta bulunduğu savunma sanayisine mal üretiyoruz. Dolar kuru üzerinden yerli tekellere mal satıyoruz. Hükümet her yıl eğitime, sağlığa, kamuya bir bütçe ayırıyor ama en çok gözümüze çarpan o devasa savunma sanayisine her şeyden çok ayırdığı bütçe... Şimdi buraya devasa bütçe ayıran hükümet, oralara değer katan, var eden işçileri, örneğin Tekno Kauçuk işçilerini asgari ücretle çalışmaya zorluyor. Bir yandan savunma sanayisine milyonlar ayrılırken, oraya emek verene hep açlık sınırının altı ücretler düşüyor” diye konuştu.
"HERKES BİR ÇIKIŞ YOLU ARIYOR"
“Geçen yıl temmuz ayında aldığımız enflasyon oranındaki zam da bizi kurtarmadı” diyen başka bir işçi de şunları söyledi: “Asgari ücrete enflasyon oranından yüksek zam yapılmıştı, artık yeter dedik ve ek zam talebinde bulunduk. O dönem az ya da çok ilk defa bu fabrikada böyle bir şey için mücadele edildi ve kazanımla sonuçlandı. Şimdi de TİS sürecindeyiz, yüzde 140 istediğimiz taslakta en yüksek oran için mücadele ediyoruz. Çünkü şunu biliyoruz ki son yıllarda yapılan sözleşmeler artık 4-5 ay anca idare ediyor. Her geçen gün temel tüketim mallarına gelen zamlardan tutalım da yılda birçok defa doğal gaza, elektriğe, suya zam geliyor. İnsanca bir yaşam için gerekli minimum ücret yoksulluk sınırı olmalı. Yoksulluk sınırı altındaki ücretlerden de vergi alınmaması gerekiyor. Çocukları olan işçiler, kirada oturan işçiler hayattan soğuma derecesine gelmiş ve ne yapacağını bilemiyor, bir çıkış yolu arıyor.”
"ÜCRETLERİ YOKSULLUK SINIRINA ÇEKMELİYİZ"
Başka bir işçi de zam yapılmayacağı açıklanan asgari ücretten söz ediyor. Çoğu işçi arkadaşının zam gelmesini istemediğini anlatan işçi, “Sebebi ise her zam geldiğinde kira fiyatlarından ekmeğe, ulaşımdan giyime her şeye tekrar tekrar zam gelmesi. Bizler sendikalı bir iş yerinde çalışsak dahi asgari ücret düzeyinde kalıyoruz. Ama bir yandan da asgari ücretle nasıl geçinecek bu insanlar sorusunun yanıtını veremiyorlar. İşi Allah’a bırakan bir tutum içerisinde bir kısmı, çoğunluğu da karamsar bir tablo çiziyor. AKP gelmeden önce bir işçi işten tazminatını alıp çıktığında bir ev, bir araba alabiliyordu. Ücretler özellikle de sendikalı iş yerlerinde asgari ücret düzeyinde değildi. Mesela bizde pandemi öncesi ortalama ücret asgari ücretin iki katı idi. Bu dönemki toplu iş sözleşmesinin aynı iş kolunda bitmiş sözleşmelerden bir tık yukarıda olması şart. En kötü net ücretlerin 35-40 bin bandında olması gerekiyor. Bizim yılda dört tam ikramiye aldığımızı da hesapladığımızda ortalamayı mevcut açlık sınırından, yoksulluk sınırı seviyesine çekmiş olacağız” diye konuştu.