21 Haziran 2024 04:37

İşçilerden ücret notları: Bu yaşam insanı bezdiriyor

"Yaptığımız villaya 7 milyon diyorlar. Ne para be! Bizimse günlüğümüz 1400 lira. Ortalığın ayağa kalkması lazım."

Fotoğraf: Pexels

Paylaş

Kadir KARASU
İzmir

AKP Lideri ve Devlet Başkanı Erdoğan'ın soyadını, adında taşıyan 32 yaşındaki Erdoğan, bir kimya fabrikasında çalışıyor. Burada çalışma koşulları esnek ve o da her işi yapıyor; makine bakım, meydan temizlik, idari binada idarecilerin elini sürmeye tenezzül etmediği işler... Çalışkan, becerikli, iyi niyetli bir adam. Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yalnız lider olarak değil dini yönden de bir saygı duyuyor. İşçi Erdoğan aynı zamanda namazlarını kaçırmamaya çalışıyor.

Yaklaşık üç yıldır ücreti 8 binden 27 bin 500 liraya çıkmış. Ancak o bunun hiçbir işe yaramayan bir miktar olduğu kanaatine sahip. “Allah var ücret birkaç senede arttı ama neye yaradı? Aldıktan 10 gün sonra ay başını bekliyoruz çaresiz. Başka gelir de yok ki? Ama gider sürekli...” Kirası 6 bin lira, evi küçük ve eski. Çocuk masrafı fazla. 3 yaşındaki küçük kızı ile molalarda görüntülü konuşup hasret gideriyor. Bir de eski model otomobilinin bitmek bilmeyen borcu var: “Abi alacaklılar beklemiyor. İnanır mısın, 30 bin lira borcu 4 aydır bitiremiyorum. Maaştan bir şey ayıramıyorum ki? Nasıl bitsin?​”

Erdoğan, bu ücreti her koşulda kazanabileceğini düşündüğünden işi bırakmak istiyor: “Peygamberimiz bile demiş ki rızkın onda dokuzu ticarettedir. Biz ne yapıyoruz? Onda birine tutunmaya çalışıyoruz. Onda biriyle ne olacak?​”

Şirket, Erdoğan’a “Çalışkan biri olduğu”nu “Temmuz ayını beklemesi gerektiği”ni, “Ücret düzenlemesi yapılacağı”nı söylese de o buna ikna olmuyor. “Neden hemen değil?​” diye soruyor. Şefi bu soruyu “Her şeyin bir zamanı var” diye geçiştirmiş. Erdoğan, “Abi, 35 yapacaklarmış, ama temmuzda. 35 bin olsa ne olacak, para mı?​” diye kızıyor.

İşçi Erdoğan temmuzda asgari ücrete genel bir zammın olmayacağını düşünerek “İhtimal vermiyorum. Ekonomide Şimşek ne derse o oluyor. Bağımsızlık savunuyorlardı, her şeyi Erdoğan belirliyor diyorlardı. Erdoğan ne yapsın, karışsa adı karıştı oluyor. Ona kalsa altı ayda bir zam devam ederdi, ücret de böyle yükseldi, patrona kalınca bir şey olmuyor” diye düşünüyor.

Arkadaşları da benzer fikirde: “Ekonomide tek söz sahibi Şimşek. O ne derse o oluyor. Ancak büyük Erdoğan’dan daha muktedir olduğu için değil mecburiyetten. Ekonomi dağılmış ve mecburi bir istikamete girmiş.”

HACİZ TELEFONLARI...

Şükrü usta çalışırken çalan telefona bakıyor. Telefonda numara var ama isim yazmıyor. “Ne demişler bilmediğin numarayı açma” deyip kapatıyor aramayı. Günde birkaç kez yaşanan bir durum bu. “Merak etmiyor mu kimsenin aradığını?​” Zaten biliyor ki; hacze geleceğini söyleyen alacaklı bir banka. O tebliği duymak istemiyor.

“Yani biz de rahat değiliz borç var. 100 bin lira borç ödemesi 300 bin olmuş ne yapalım? Faize mi verelim her şeyi, olsa veririz bitmiyor ki! Gelir sabit, ücret yetersiz. Mecburuz bir yandan, buradan nasıl çıkalım? Şirket zam yapmaz sanmam. Kendini onların yerine koy, neden yapasın? Onlar da kazanmak istiyor. Devlete gelince onun yapacak parası yok ki. Emekli olarak sefiliz, sanki maaş değil yardım alıyoruz o kadar komik.”

ÇAREYİ BORSADA ARAYANLAR

Ahmet, akıllı ve yetenekli her şeyi görmüş geçirmiş, bilmiş biri olarak geçiniyor. Ücretli yaşamanın tüm sıkıntılarını birkaç kelimede sayıp “Yaratıcı olun biraz” diyor ve  yeni gelir kaynakları bulmayı, yatırımcı olmayı pohpohluyor. “Altına yatır getirisi iyi” diyor. “Ama genelde düşüyor” dendiğinde “Zaten uzun süreli bakman lazım. Atacaksın kenara, dokunmayacaksın bir süre, o zaman kazanırsın. Aç gözlü olursan ya da acil durumların olup da altını bozdurursan hiçbir şekilde para kazanamazsın.” Ahmet 20 binden biraz fazla borsada parası olduğunu söylüyor. Ayda 2-3 bin getirisi oluyormuş. “Yoksa bu ücret ve bu çalışma koşulları çok düşük dayanılır gibi değil ki. Bence temmuzda zam gerekli ama istemek gerek. Burada Kurban Bayramı öncesi 1000 lira alışveriş çeki verdi şirket, aman aman herkes minnettar. Böyle olursa kim neden para versin? Devlete gelince o hiç vermez onlar acımasız kasayı da boşaltmışlar vermezler” diyor.

İŞÇİYİ DE EMEĞİNİ DE KÜÇÜMSÜYORLAR

Menemen’de işsiz bir işçi, emeğin nasıl küçümsendiğini anlatıyor, “Abi Menemen Plastik Organizeyi tek tek dolaş. Ücretlerde 20 binden daha fazlasını bulamazsın. Hele bir tanesi dedi ki ‘20 ile 23 bin lira arası olur ücret’ dedi. ‘Arası nasıl’ diye sordum ‘Kasım aralık ayında 20 bine düşer malum vergi dilimi. Ama ayda 45 saat fazla mesai zorunlu fazlası sana kalmış. Telafi edebilirsin’ diyor. Neye yarar ki bu para? Adam diyor ki, ‘Yapılan iş çok basit malzemeyi banttan alıp pakete vereceksin. Ayda 8-10 ton geçer sırtından, ama inan ki bazı insanlar sıkıldığı için ayrılıyor iş yerinden. Yuh bu kadar da küçümsenmez yapılan iş. İşi de değil insanı küçümsüyorlar” diyor.

Asgari ücretin mutlaka yükseltilmesi gerektiğini söyleyen işçi, “Bu kısıtlı yaşam insanı bezdiriyor. Memleketi bu hale getirenler ‘Allah kitap’ diyor ama hangi kitapta yazıyor bu sefillik?​” diye soruyor.

7 MİLYONLUK VİLLANIN İŞÇİSİNE 1400 LİRA YEVMİYE

Her sabah saat 7’de taşeronun Doblo’suna binip Çandarlı’da villa inşaatında çalışan 2 yaşlı işçi de ekonomiden ve geçim şartlarından şikayetçi. Altmış yaşını geçmiş iki işçi demir ustası. “Yaptığımız villaya 7 milyon diyorlar. Ne para be! Bizimse günlüğümüz 1400 lira. Aradaki farka bak. İnsanlar neden böyle diye düşünüyorum; kimse hiçbir şeye ses çıkarmıyor da ondan. Oysa ortalığın ayağa kalkması lazım. Bizde siyasal bilinç yok. Yoksa herkes her şeyi görüyor olmalı” diyor.  Arkadaşı otoyola yapılan zammı dile getiriyor “Taşeron, bizi otoyolda götürüp getiriyordu. 70 liradan 130 liraya çıkmış. Biz de Çanakkale yolunu kullanıyoruz. Akşama kadar yorulan vücut yolda harap oluyor. Bir de kaza riski de artıyor.  Bir seferinde ucuz bile atlattık” diyor.

ÖNCEKİ HABER

Etlik Şehir Hastanesi işçileri: Bu ücretlerle geçinmek imkansız

SONRAKİ HABER

Antalya Havalimanında iş yükü ikiye katlandı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa