23 Haziran 2024 05:36
Son Güncellenme Tarihi: 23 Haziran 2024 07:57

Sermayenin iradesine karşı irade göstermek

Türkiye’nin en büyük şirketleri ucuz krediyle, teşviklerle büyüdü. Bu değeri yaratan işçilerin ise ekmeği küçüldü, açlığı büyüdü. İşçilerin mütevazı talebi büyüyor: “Temmuzda ücretlere ek zam!”

Fotoğraflar: AA&Evrensel

Paylaş

Hilal TOK

“Eğer ücret miktarının verili sınırı yalnızca kapitalistin iradesine ya da aç gözlülüğünün sınırlarına bağlı ise o halde bu keyfi bir sınırdır. Her türlü zorunluluktan yoksundur. Bu sınır kapitalistin iradesi ile değiştirilebilir ve bundan dolayı, onun iradesine karşı da değiştirilebilir.”1

Bugün patronların ve iktidarın keyfi ve iradesiyle belirlenen asgari ücret, elde edilen binlerce kat kâra karşılık açlık sınırının altında kaldı. Üstelik henüz belirlenmesinden daha iki üç ay geçmişken açlığı gördü asgari ücretli. Bundan dolayı “temmuzda ara zam”, “Asgari ücrete ve ücretlere ek zam” talebi can yakıcı bir aciliyet taşıyor. İnce hesaplarla bile tek bir market poşetini dolduramaz hale gelen asgari ücretliler uzunca zamandır “insanca yaşamak” istiyor. İnsanca yaşamak şöyle dursun, açlık ve yoksulluk sınırı altında ancak fazla mesai ve ek iş yapıp üç-beş saatlik uyku dışında tüm gününü çalışarak geçiren yine de eldekini yetiremeyen, ay sonunu yine açıkla kapatan, borçları günden güne büyüyen kitle arttı. Bunun karşılığında ülkenin en zengin yüzde 1’i ise ülkedeki toplam servetin yüzde 40’ını aldı.

Tekelci sermayenin “makbul” adamı Mehmet Şimşek ile devreye sokulan ekonomi programıyla sunulan OVP, kamu tasarruf paketi, 12. kalkınma planının yükü büyük çoğunluğu işçi emekçi olan yüzde 99’un sırtına yüklenirken, kalan bir avuç zenginin ihracatı, yatırımları, kârı büyümeye devam etti.

Bu gerçeği ortaya seren Evrensel’in birkaç verisini hatırlatalım; ülkenin en büyük 500 sanayi kuruluşu arasında yer alan tekstil firması Menderes’in 2023 yılı son çeyreğinde bildirdiği kâr 254 milyon lira olurken 2024 yılında 2 bin işçiye 1 ayda verilen ücret 40 milyon lira oldu. Deniz Tekstil’deki asgari ücretli işçilerin karşısında şirket olimpiyatlara ürün ihraç ederek büyümesini kutladı. Fabrikaya yeni makinelerin alındığı Altınbaşak’ta açlık sınırındaki işçiye önceki günden kalan yemekler öğün diye verildi. Dardanel’de işçiler asgari ücret alırken firmanın sadece 2023 yılında teşvik ve vergi indirimi adı altında aldığı devlet kaynağı 53 bin işçiye verilen asgari ücret kadardı. Türkiye’nin en büyük 8. şirketi olan Koç’un Arçelik’inde çalışan 20 yıllık işçi asgari ücretin ancak üç katını alırken şirket yılı 8.4 milyar TL net kâr (yüzde 20 artış) ile tamamladı. Üstüne brüt kârdan 13.8 milyar lira yatırıma ayrıldı, yeni fabrikalar açıldı. Türkiye’nin en büyük 9. şirketi Renault ise 2023’te ihracatını yüzde 50.8 büyüttü. Prysmian Kablo’da ayda bir işçiden patronun kasasına kalan net kâr 145 bin 500 lira oldu. Sabancıların Temsa’sında 15 milyar konsolide net kâr elde edilirken tüm işçilerin ücreti yıllık 360 milyon lira etti.

Özetle Türkiye’nin en büyük şirketleri ucuz krediyle, teşviklerle ve değer yaratan işçilerin emeğiyle büyüdükçe büyüdü. Alım gücü gittikçe eriyen, ekmeği küçüldükçe açlığı büyüyen ise bu değeri yaratan işçiler oldu; 2024 ocak ayında 559 dolar eden asgari ücret, haziran 2024’te 522 dolara düştü. BİSAM raporlarına göre ocak ayında 15 bin 033 lira olan açlık sınırı, haziran ayında 18 bin 389 lira oldu. Tüm bu tablo karşısında işçilerin isteği ise oldukça mütevazı ve büyüyen bir talep: “Temmuzda asgari ücrete zam!”

Ancak sermayenin, iktidarın ve sendikal bürokrasinin iradesi işçilerin ücret taleplerinin aksine, zorunlulukları görmezden gelerek ve arzu ettiği her şeyi almak üzerine kuruluyken sadece istemek yetmeyecek.

İşçi açlığa mahkumken, arzu ettiği her şeyi alan sermayenin karnı beklemekle doymuyor. Hep daha fazlasını isteyen sermayedarlar, bunun için de Mehmet Şimşek ve programıyla işçi sınıfının karşısına çıkıyor. Emekçilere, emeklilere acı reçeteleri sıralayan iktidar, her yeni reformuyla emekçinin boğazını sıktıkça sıkıyor. Tepeden tırnağa işçinin karşısındaki güç bunlarla sınırlı kalmıyor. İşçinin itirazı karşısında sermayeye can siper olan sendikal bürokrasi, işçi sınıfının emeğine sökün eden saldırılara karşı kayıtsız bir tutum takınan sendikacılar el ele, kol kola hep birlikte bu örgütlülüğü büyütüyor. Öyle ki sendikal bürokrasinin son hamlelerinden biri de “temmuzda ücret zammı” talebinin karşısında işçilerin iradesini hiçe sayarak altına imza attıkları “TİS metinleri”nin boşa düşeceği endişesiyle sessizliği örgütlemeye çalışmak.

İşçi sınıfının, hayatını cehenneme çeviren hakimiyetin karşısında panzehir ise; yine işçi sınıfının kendi örgütlülüğünden geçiyor: Umutsuzluğu örgütleyenler karşısında, yarına yürüyerek, zorluklar ve engellerle karşısına çıkana ısrar ve inatla mücadele vererek, hareketin bizatihi içinde büyüyerek gelişen bir örgütlülük…

Bugün “temmuzda ücret zammı” talebi, bu örgütlülüğü sağlamanın tuğla taşlarından biri. İşçilerin tuğlaları kalıcı birlikler sağlamak için bir araca dönüştüğü müddetçe, güçlü bir duvar örülebilir. Ancak sermayenin yıkıp geçemeyeceği bu duvarı örmek; önce bu cüreti göstermekten geçiyor.

Cüretin hamleleri ise; mücadele merkezleri olan sendikalar, bürokrasi tarafından gasbedilmiş olsa da sendikaları harekete geçmek üzere sonuna kadar zorlamak. Sağlam birliklerle hareketi, önce iş yeri sonra yerel ve giderek ülke düzeyinde birleştirerek ilerlemek. Bu birleşik bir hareket haline geldiğinde, politik bir bilinçle yıkamayacakları sağlam bir duvar örülebilir. Hakim iradeyi değiştirmek için, birleşerek irade göstermek gerekiyor. Bu başarıldığı ölçüde işçiler inisiyatifi baştan sona ellerinde tutabilecek bir mevzi elde edebilecek. Bu cüretle inşa edilecek olan; umutsuzlukla değil, insanca yaşama arzusunu talep edenlerin çokluğuyla, birleşip direnç ortaya koyduğunda gelişecek.

Aksi sürdüğü müddetçe işçinin cebindeki ile patronun kasasındaki uçurum büyür, iktidar eliyle memleket patronlar için dikensiz gül bahçesi olmaya devam eder, sendikal bürokrasi mühürlediği koltukları bırakmaz, işçi iradesini yok saymaya devam eder ve günün sonunda işçinin büyüyen tek şeyi açlığı olur.

______

(1) Marx K. Ücret, Fiyat, Kâr. s.14, Kor Yayınları

ÖNCEKİ HABER

Sivas’ta balık ölümleri: 15 gün balık tutmak yasaklandı

SONRAKİ HABER

Sermayenin Jagannath tekerlekleri

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa