24 Haziran 2024 04:17

Sudan halkı dünyanın ilgisini bekliyor

Sudan halkı yıllarca askeri cuntaya karşı mücadele ettikten sonra bir yılı aşkın süredir de ordu ile eski müttefiki paramiliter milislerin iktidar savaşının ortasında kalmış durumda.

Arşiv | Fotoğraf: AA

Paylaş

Yusuf ERTAŞ

Sudan halkı, otuz yıllık diktatörü Ömer Beşir’e karşı başlattığı devrimin ordu darbesiyle çalınmasının ardından yıllarca askeri cuntaya karşı mücadele ettikten sonra bir yılı aşkın süredir de ordu ile eski müttefiki paramiliter milislerin iktidar savaşının ortasında kalmış durumda. 

Beşir’i devirdikten sonra sivil ve demokratik bir yönetim kurulmasını engellemek için halka ve örgütlerine karşı birlikte çalışan Abdulfettah el Burhan yönetimindeki Sudan ordusu ve Muhammed Hamdan Dagalo (Hemediti) liderliğindeki Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) ya da halkın deyişiyle Cancavid güçleri, 15 Nisan 2023’te iktidar kavgasına tutuştular ve o zamandan bu yana iç savaşa dönüşen çatışmalarda binlerce sivil can verdi. Ülkede ciddi bir açlık ve göç krizi yaşanıyor. HDK’yi destekleyen Birleşik Arap Emirlikleri’nin müdahalesi de tartışma konusu.

‘EMPERYALİZM SUDAN’I YÖNETMEK İÇİN BÖLMEK İSTİYOR’

2019’da Beşir iktidarına karşı ayaklanmayı yöneten muhalefet partilerinin ve meslek odaları gibi çeşitli örgütlerin ittifakı da eski gücünü yitirmiş durumda. Bu örgütlerin bir kısmı Takaddum Koordinasyonu adı altında yeniden birleşti. Ancak ülkenin güçlü örgütlerinden Sudan Komünist Partisi, fikir ayrılıkları nedeniyle bu koordinasyona katılmadı.

Sudan merkezli Al Tagayir gazetesinin haberine göre Sudan Komünist Partisi Resmi Sözcüsü Fathi al-Fadl, “Sudan’ın jeopolitik konumunu kontrol etmek isteyen emperyalizmin Sudan’ı eyaletlere bölmek için eski bir planı olduğu” açıklaması yaptı. Fadl, bu emellerle yüzleşmenin Sudanlı siyasi güçlerin iç cephesinin gücüne ve uyumuna bağlı olduğunu vurgulayarak, ordu ve HDK arasındaki savaşın dış ittifaklar ve konferanslar yoluyla durmayacağını belirtti.

Tunus İşçileri Partisi yayın organı Halkın Sesi’den seçtiğimiz makalede ise Sudan’daki insani krize dikkat çekilerek, “Kardeş Sudan’daki durum zor ve karmaşık. Bölgedeki ve dünyadaki ilerici güçlerin, devrimci yollarının başarısı konusundaki ısrarları nedeniyle cezalandırılan bu ülkede ve bu halkta neler olup bittiğine dikkat etmeleri gerekir ki, hepsi de başarısızlıkla sonuçlanan Arap devrimci yollarıyla aynı kaderi paylaşmasınlar” çağrısı yapıldı.

HDK’NİN DARFUR SALDIRILARI

Bu arada çatışmaların Darfur bölgesinde yoğunlaşması da ayrıca endişe kaynağı. Birleşmiş Milletlerin en üst düzey İnsani Yardım Yetkilisi Jan Egeland, Sudan’daki cunta yönetimini Darfur’daki yardımları kasten engellemek, köylere saldırmak ve isyancılar ve haydutlarla mücadele için acımasız milisleri silahlandırmakla suçladı. Egeland, “Önümüzdeki haftalar, 3 milyondan fazla insana uzanan yaşam hattımız için bir dönüm noktası olabilir. Bu dönem, Konsey, Sudan hükümeti, Afrika Birliği, isyancılar ve hepimiz için Darfur’da şimdiye kadar tanık olduğumuzdan çok daha büyük boyutlarda bir insani felaketi önlemek için son fırsat olabilir” ifadelerini kullandı.

Darfur, Sudan’ın, Arap olmayan nüfusunun yaşadığı ve ayrımcılığa karşı 2003’te silahlı ayaklanma ve ardından devletin şiddetle bu ayaklanmayı ezmesi ve sivil katliamlarıyla gündeme gelmiş bir bölgesi. Darfur’un bazı bölgeleri ise HDK kontrolüne geçti. Bu nedenle ordunun da Darfur’un merkezi el-Faşir bölgesine diğer bölgelerden asker kaydırdığı bildiriliyor. HDK son olarak geçtiğimiz nisanda başkent el Faşir’e 60 kilometre uzaklıktaki Mellit kentini ele geçirince çatışmalar şiddetlendi. HDK, el-Faşir’i ele geçirmek için de saldırılar düzenledi. Darfur köyleri ve halkı bu çatışmaların ortasında kalıyor.

ABD’nin Sudan Özel Temsilcisi Tom Perriello geçtiğimiz hafta yaptığı bir açıklamada el-Faşir’in, yakın bir zamanda HDK’nin eline geçebileceği uyarısında bulundu. Perriello, BBC’ye yaptığı açıklamada, HDK’nin Faşir’i ele geçirirse Darfur’da ayrılıkçı bir devlet kurmalarına yardımcı olacağına dair düşünceleri olduğunu söyleyerek, ABD’nin bağımsız bir Darfur’u hiçbir koşulda tanımayacağını ileri sürdü.

BM GÜVENLİK KONSEYİNDE SUDAN TARTIŞMASI

Geçtiğimiz hafta Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi (BMGK) de, Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) BM Daimi Temsilcisi Mohammed Abushahab ve Sudan’ın BM Daimi Temsilcisi Al-Harith Idriss al-Harith Mohamed tartışmasına sahne oldu.

BMGK’de Sudan’daki gelişmeler hakkında 16 Haziran’da bir oturum düzenlendi. AA’nın haberine göre Al-Harith Mohamed, oturumda BAE’yi Sudan ordusuyla çatışan Hızlı Destek Kuvvetlerine (HDK) cephane ve silah vermekle suçlayarak, “BAE’den silah desteği alan HDK, sistematik bir şekilde köyleri ve şehirleri hedef alıyor” ifadelerini kullandı. BAE Daimi Temsilcisi Abushahab, Sudan Daimi Temsilcisinin iddialarını “saçmalık” olarak nitelendirdi. Abushahab, “Tribünlere oynamayı bırakın da başlattığınız çatışmayı sonlandırın” dedi. Al-Harith Mohamed ise buna cevaben, “Sudan’da barış isteyenlerin iyi niyetle gelmesi lazım. BAE terörü destekleyen devlettir” ifadelerini kullanarak, savaş cephesinde BAE pasaportları ele geçirdiklerini söyledi.

Sudan, 29 Mart 2024’te BAE’nin HDK’yi desteklediği iddiası ile BMGK’ye şikayette bulunmuştu. Sudan’ın BM Daimi Temsilcisi Al-Harith Mohamed 27 Nisan’da BM Güvenlik Konseyine gönderdiği mektupta, BAE’nin HDK’yi destekleyerek ülkesinde “Savaşı alevlendirdiğini” savunmuş, konseyden bir oturum düzenlemesini talep etmişti.

Öte yandan Afrika Birliği de, Sudan ordusu ile HDK liderleri arasında “mümkün olan en kısa sürede” doğrudan görüşmeler için girişimde bulunduğunu açıkladı. Şarkul Avsat’ın haberine göre, Uganda Cumhurbaşkanı Yoweri Museveni başkanlığında ve bir dizi liderin katılımıyla cuma ve cumartesi günleri konuyla ilgili toplantılar yapıldı. Toplantı sonrası yapılan açıklamada taraflara diyalog çağrısında bulunuldu.


KARDEŞ SUDAN İNLİYOR VE KİMSE BUNA ALDIRIŞ ETMİYOR!

Savt Al ŞAİB
Halkın Sesi*

Kardeş Sudan, onlarca yıldır zulüm ve baskıya maruz kalan toplumun bütünlüğünü neredeyse yok eden bir iç savaş yaşıyor. İhvan rejiminin kalıntılarından oluşan Burhan’ın ordusu ile kabileler, kaçakçılık çevreleri ve suç ekonomisini de içeren yerel gerici çevrelerden oluşan ve Birleşik Arap Emirlikleri ve Mısır gibi en güçlü bölgesel gericiler tarafından desteklenen “Cancavid” olarak bilinen Hızlı Destek Güçleri çeteleri tarafından temsil edilen karşı devrimin iki kutbu arasında halihazırda devam etmekte olan iç savaş ülkeyi harap ediyor.

Son zamanlarda her iki tarafın da silahsız sivilleri, özellikle de kadın ve çocukları hedef alan suçları artış göstermiş, milyonlarca kişi ülke içinde ve dışında yerinden edilmeye zorlanmıştır. Nisan 2023’ten bu yana, yarısından fazlası kadın ve dörtte biri beş yaşın altındaki çocuklar olmak üzere yaklaşık 10 milyon kişi yerinden edildi. Bu durum, Uluslararası Göç Örgütünün başını çektiği uluslararası kuruluşlar tarafından şu anda dünyada yaşanan en kötü yerinden edilme krizi olarak değerlendiriliyor.

Bugün aynı dönemde, yani nisan 2023’ten bu yana yaklaşık iki milyon kişi mülteci, sığınmacı ve geri dönen olarak acı çekiyor. Yetersiz beslenmeden yoksun 3.6 milyon çocuk da dahil olmak üzere, hem erkek hem de kadın 18 milyon Sudanlı gıda güvenliğinden yoksun. Uluslararası Göç Örgütü, Gıda ve Tarım Örgütü ve Dünya Gıda Programına göre yerinden edilen 10 milyon kişiden 7 milyonu açlık tehlikesiyle karşı karşıya. UNICEF, 14 milyon çocuğun acil insani desteğe ihtiyaç duyduğunu, 19 milyon çocuğun okula gidemediğini ve 4 milyondan fazla çocuğun yerinden edildiğini bildirmektedir.

Aynı dönemde 16 bin kişi öldürüldü, ancak toplam ölü sayısı belirsizliğini koruyor ve bazı tahminler 150 bine kadar çıkıyor.

Bu suçlar, mümkün olduğunca çok toprak, bölge ve nüfuz ele geçirme saplantısı içinde olan çatışmanın her iki tarafı tarafından da işlenmektedir. Çatışma devam ettikçe, her bir taraf, savaşlarla ilgili olanlar da dahil olmak üzere, herhangi bir ilke ve değere bakılmaksızın, her şekilde ve her yöntemle hakimiyet sağlama eğilimindedir. Felaket yaratan insani durum, siyonist düşmanın Filistin halkına karşı düzenlediği ve ekim ayının başından bu yana devam eden acımasız imha savaşıyla dünyanın meşgul olmasıyla daha da kötüleşti. Çatışmanın her iki tarafı da, özellikle Arap Birliği ve Afrika Birliği gibi bölgesel güçler etkisiz kalırken ve ilerici popüler aktörler, etrafında önemli bir uluslararası seferberlik yarattıkları Filistin’in durumuna odaklanırken, en iğrenç suçları işlemek için bu meşguliyetten yararlanıyor.

Kardeş Sudan’daki durum zor ve karmaşık. Bölgedeki ve dünyadaki ilerici güçlerin, devrimci yollarının başarısı konusundaki ısrarları nedeniyle cezalandırılan bu ülkede ve bu halkta neler olup bittiğine dikkat etmeleri gerekir ki, hepsi de başarısızlıkla sonuçlanan Arap devrimci yollarıyla aynı kaderi paylaşmasınlar. Sudan modeli, sırf Sudan halkı zaferi arzulayan özgür ve barışçıl bir halk olduğu için daha kötü bir kaderle sonuçlanıyor.

*Tunus İşçileri Partisi yayın organı


SUDAN KOMÜNİST PARTİ SÖZCÜSÜ: DARFUR’UN AYRILMASINI VE ÜLKENİN EYALETLERE BÖLÜNMESİNİ GÖZ ARDI ETMİYORUZ

Al Tagayir

Sudan Komünist Partisi Resmi Sözcüsü Fathi al-Fadl, “Darfur bölgesinin ayrılma ihtimali”nin göz ardı edilmediğini söyledi ve Sudan’ın jeopolitik konumunu kontrol etmek isteyen emperyalizmin Sudan’ı eyaletlere bölmek için eski bir planı olduğunu belirtti.

Fadl, Radyo Tamazuj’a verdiği demeçte, bu emellerle yüzleşmenin Sudanlı siyasi güçlerin iç cephesinin gücüne ve uyumuna bağlı olduğunu vurguladı. Uluslararası toplumu siyasi güçleri zayıflatmaya ve bölünmeye itmeye çalışmakla eleştiren Fadl, Berlin ve Paris konferanslarına atıfta bulunarak, El Beşir rejimini devirmek isteyen kitle hareketinin gücüne rağmen bazı siyasi güçleri 2020 seçimlerine katılmaya ittiğini kaydetti.

Fadl, artan kitle faaliyetlerini zayıflatmak için dış taraflarla koordinasyon içinde komplo kuran siyasi güçler olduğuna dikkat çekti. Ordu ve Hızlı Destek Güçleri arasındaki savaşın dış ittifaklar ve konferanslar yoluyla durmayacağını vurgulayan Fadl, Sudan iç diyaloğunu en iyi çözüm olarak değerlendirerek Ulusal Kongre ve Güvenlik Komitesi liderlerinin bu diyalogdan dışlanmasını ve ordunun kışlasına dönmesinin sağlanmasını vurguladı.

Fadl, Komünist Partinin Takaddum Koordinasyonuna karşı bir düşmanlığı olmadığını açıklayarak aradaki farkın çalışma ve ulusal meseleleri ele alma biçiminde yattığına işaret etti. Takaddum içinde birçok siyasi yola eleştirel yaklaşan ve koordinasyonun geniş bir cepheye dönüşmesi için önerilerde bulunan sesler olduğunu, ancak somut sonuçlar üretmeyen tepeden inmeci yaklaşım ışığında bu hedefe ulaşılamayacağını söyleyen Al-Fadl, Takaddum içinde bölgedeki bazı ülkelerle yakın bağları olan grupların bulunduğuna dikkat çekti.

Al-Fadl, Komünist Parti ile Takaddum arasındaki anlaşmazlığın nedenlerinden birinin ülke içinde çalışmak olduğunu vurgulayarak, uluslararası toplumun müdahalesiyle anlaşmazlıkların arttığına işaret etti.

Kitleler arasında çalışmanın, safları birleştirmenin, morallerini yükseltmenin, öz güvenlerini geri kazanmanın ve onlara hizmet sunmanın savaşı daha hızlı durdurmaya katkıda bulunacağını belirtti.

ÖNCEKİ HABER

TBMM, bayram tatilinin ardından mesaiye başlıyor

SONRAKİ HABER

ABD savaş gemisi Kızıldeniz’den ayrıldı 

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa