23 Haziran 2024 15:50

Yangında yakınlarını kaybeden köylüler: Köyde yaşama şansımız kalmadı, sorumlular bulunsun

Yangın sonrası Evrensel’e konuşan yurttaşlar köyde yaşama şansları kalmadığını söyleyerek “Köylerinin zararı karşılansın, olayın sorumluları açığa çıkarılsın” dedi.  

Fotoğraf: Dilan Temiz/Evrensel

Paylaş

Dilan TEMİZ
Diyarbakır

Diyarbakır’ın Çınar ilçesi ve Mardin’in Mazıdağı ilçeleri arasındaki köylerde çıkan yangının etkileri devam ediyor. Çınar'a bağlı Köksalan (Tobini) köyü ölümlerin daha az olduğu yangının ilk çıkış noktası olan köy. Köyde elektrik direğinden çıktığını söylenen yangında DEDAŞ’ın ihmali olduğunu söyleyen köylüler, yıllardır DEDAŞ’ın çeşitli uygulamalarıyla mağdur olduklarını söyledi ve bunun son bulması çağrısı yaptı.  

Köye doğru gittiğimizde yangının büyüklüğünü yol boyu yanan alanlarla görmek mümkün. Ağaçlar, ekinler ve simsiyah olmuş otlar. Yol boyu sıcaklık ve kül kokularıyla siyah-sarı otlar bize eşlik ederken ufak da olsa yer yer yanmaktan kurtulmuş yeşil alanlar dikkat çekiyor.

Yaklaşık on beş haneden oluşan köye girdiğimizde köylülerin ağıtları ve feryatları karşılıyor bizi. Köyün tam ortasında bulunan camide taziye ziyaretleri kabul ediliyor.

Taziyeevinin önünde oturan Hasan Çelebioğlu ile konuşuyoruz. Çelebioğlu kuzenini kaybettiğini, köyde herkesin bir kaybı olduğunu belirtiyor. Çelebioğlu yangının çıkış sebebine dair şöyle konuşuyor: "Yetkililere ve DEDAŞ'a yıllardır köyde elektrik direklerinin bakımı yapılsın diyoruz. 1986'dan beri kurulan direkler bunlar, ‘Onarım istiyoruz’ dedik, kimsenin umurunda olmadı. En son bu faciaya sebep oldu. Direklere bir metre ek yapmak sorunu çözer mi?"

"İNSAN GİBİ YAŞAMAK İSTİYORUZ"

Çelebioğlu, "Bu kadar insan bu kadar mal gitti. Mal gene gelir ama bu giden canları kim getirecek? Son iki aydır zaten içme suyu da kullanamıyorduk, çevre köylerden, arkadaşlardan eşten dosttan rica ediyorduk suyu. Bizim amacımız kimseyi lekelemek değil. Kimseye iftira da atmıyoruz. Biz de insan gibi yaşamak istiyoruz. Bizim de elektriğimiz, suyumuz olsun. Acımız çok büyük tarif edilemez, hepimiz perişan durumdayız. Köy yandı, küle döndü. Çiftçilik yapamayız, hayvancılık desen nerede otlatacaksın? Ekinlerin hepsi yandı. Yetkililere ‘Sahip çıkın’ diyoruz. Bizi DEDAŞ’a maruz bırakmasınlar" diye sesleniyor.

"BİZ NİYE EKİNLERİMİZİ VE HAYVANLARIMIZI YAKALIM?"

Kadınların bulunduğu taziye evine doğru ilerliyoruz. Kuzeni ve amcası Abdurrahman ile Üveydullah Buğdaycı’yı kaybettiğini söyleyen Güle, acısının çok büyük olduğunu ve çok öfkeli olduğunu belirtiyor. Öncelikle yaşananlara ve yardımın yeterli olmamasına öfkeli olduğunu söylüyor bir de çıkan haberlere tepki gösteriyor: "Bizim yaktığımızı söylüyorlar, DEDAŞ açıklama yapıyor. Biz niye ekinlerimizi, hayvanlarımızı yakalım. Biz kuzenimizi mi amcamızı mı sevmiyorduk da yaktık bir yerleri? Kimin aklı alır bunu?​”

"17 YAŞINDA ÇOBANDI, HAYALLERİ VARDI"

Yangında ölen kuzeninin henüz 17 yaşında olduğunu ve çobanlık yaptığını söylüyor Güle. Hayalleri olduğunu belirterek, "Yabancı dil bölümünde okuyordu. Öğretmen olmak istiyordu. O gece de hayvanlara bakıyordu arazide. Amcam da kuzenim de çobandı. Aradılar bizi ‘Herkese haber verilsin, uzaklaşsınlar’ diye ama kendileri kurtulamadı, kaçamadılar” dedi.

"KENDİ İMKANLARIMIZLA SÖNDÜRMEYE ÇALIŞTIK"

Olayın ilk görgü tanıklarından olan İbrahim Eren, yaptığı açıklamalar gerekçesiyle DEDAŞ’ın kendisine dava açtığını söyledi. Ne olursa olsun olayın açığa çıkması için konuşacağını ve geri durmayacağını söyleyen Eren yangının çıktığı anı şöyle anlattı: "Gece 22 sıralarında elektrik tellerinden çıkan kıvılcımların düşmesiyle yangın başladı. Yangını görür görmez bütün köylülerle kendi imkanlarımızla yangını söndürmeye çalıştık. Rüzgar esince yangın daha geniş bir alana yayıldı, ondan sonra tamamen kontrolden çıktı.”

2-3 aydır bölgeye çok düşük voltajlı elektrik verildiğini söyleyen Eren, “Sebebi de altyapının çok eski olması. Sadece bizim köyde değil, 2-3 hafta içerisinde Çınar'ın değişik köylerinde elektrik tellerinden kaynaklı bir sürü yangın çıktı” dedi.

"DEDAŞ SÖYLEDİKLERİMİZDEN RAHATSIZ OLDU, DAVA AÇTI"

Yangının başlangıcı ile ilgili sosyal medyada bir video paylaştığını söyleyen Eren, "DEDAŞ yetkilileri bundan çok rahatsız olmuş, beni susturmak, sindirmek için dava açtılar, iddiamın arkasındayım. Bu benim şahsi bir iddiam değil sadece, bir sürü görgü tanığı var. Gerekli hukuki süreci başlatacağız." diye belirtti.

"BÜTÜN GELİR OLANAKLARIMIZ, YANGINLA BERABER GİTTİ"

Köyde yaşamak için imkanlarının kalmadığını söyleyen Eren şöyle konuştu: "Biz çiftçilikle, hayvancılıkla geçiniyorduk, şu an köyde çok az hayvan kaldı. Onların çoğu da zarar görmüş durumda, bütün sulama ekipmanlarımızın tamamına yakını yandı, ekili alanlarımız yandı, iki tane can kaybımız var, köylü psikolojik olarak ağır bir travma altında. Muhtemelen köy boşalacaktır. Herkes kendi başının çaresine bakmak için batıya çalışmaya gidecek, artık bu köyde yaşama şansımız kalmadı. Bütün gelir olanaklarımız, yangınla birlikte gitti, bundan sonra köyün eski haline dönebilmesi mümkün değil.”

En büyük taleplerinin zararlarının adil bir şekilde tespit edilmesi, zararın bir nebze olsa karşılanması olduğunu söyleyen Eren olayın sorumlularının da bulunmasını istedi.

DEDAŞ KUSURLU BULUNMUŞTU

Edinilen bilgilere göre 8 Haziran 2023 tarihinde de Karabudak kırsal mahallesinde yangın çıktı. Yangında 167 dönüm arazi yandı. Tarla sahipleri DEDAŞ hakkında şikayette bulunurken hazırlanan bilirkişi raporunda, DEDAŞ "asli kusurlu" bulundu. DEDAŞ’ın çıkan yangında sorumluluğu yüzde 70 olarak rapora yansıdı.

Geçtiğimiz yıl yaşanan yangına dair hazırlanan bilirkişi raporunda, "İletkenlerin izolatöre bağlantı noktalarının soğuk ve sıcaktan etkilenerek zamanla deforme olması veya gevşemesi durumunda ısınmalara, aşırı ısınmada kıvılcım çıkarmaktadır" denildi.

ÖNCEKİ HABER

İtalya'da iş cinayetinde ölen Hindistanlı işçi için grev kararı

SONRAKİ HABER

EMEP’ten Sumitomo grevine ziyaret: Greve herkes destek vermeli

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa