Ölümünün 19. yılında Kazım Koyuncu | Türkiye’nin görünmez yüzlerinin yol arkadaşıydı
Bir röportajında Kazım Koyuncu şöyle diyordu: “Ben bir müzisyenim, ondan sonra biraz Karadenizliyim ama hepsinin ötesinde ben bir devrimciyim."
![Ölümünün 19. yılında Kazım Koyuncu | Türkiye’nin görünmez yüzlerinin yol arkadaşıydı](https://staimg.evrensel.net/upload/dosya/164362.jpg)
Fotoğraf: Cahitalikara11022011/Wikimedia Commons CC BY-SA 4.0
Şeyma AKCAN
İstanbul
Karadenizli Sanatçı Kazım Koyuncu’nun ölümünün üzerinden 19 yıl geçti. Karadeniz müziğini tüm Türkiye’ye tanıtan ve sevdiren Kazım Koyuncu, müziğinin yanı sıra kişiliği ve hayatta olan bitene karşı duruşuyla da sevilen biri oldu. Dilleri, kültürleri, halkları düşmanlaştıranlara karşı, doğayı katledenlere karşı barışı savunanlarla birlikte en önlerde durdu. “Ben bir müzisyenim, ondan sonra biraz Karadenizliyim ama hepsinin ötesinde ben bir devrimciyim” diyen Kazım Koyuncu, 25 Haziran 2005 yılında 33 yaşında yakalandığı kanser hastalığından yaşamını yitirdi.
Kazım İsyandır adıyla Kazım Koyuncu'yu çeşitli konser ve etkinliklerle anan dostlarından biri Kübra Yeter gazetemize konuştu. Yeter, “Kazım Koyuncu üzerine bir şeyler söylemek, onu anlatmaya çalışmak her zaman korktuğum ve çekindiğim bir şey aslında. Çünkü o bizim kişisel olarak kıymetlimiz olmasının yanı sıra herkesin bambaşka yerden tutup sahiplendiği ve yüreğinde büyüttüğü birisi” dedi.
"BARIŞI SAVUNAN İNSANLARLA BERABERDİ"
Türkiye için ne ifade ettiğine dair Yeter, “Kazım Koyuncu, Türkiye’nin görünmez yüzlerinin yol arkadaşıydı. Bu topraklarda barışı savunan insanlarla beraberdi, doğamıza göz koyup onu bizden almak isteyenlere karşı kafa tutanlarla da… Fabrikada paydos düdüğü çaldıktan sonra evine giden yorgun bir işçiye de eşlik ederdi, Beyoğlu’nun haylaz çocuklarına da… Bizdi, bizdendi. Karadeniz’in havasıyla suyuyla yoğurulmuş olabilirdi ama o her yerliydi. Sınırlara karşıydı. Denizin çocuklarıyla dağların çocukları arasındaki o güzel köprüydü” ifadelerini kullandı.
MÜZİSYEN, KARADENİZLİ VE DEVRİMCİ
Koyuncu’nun insanlara çok şey bıraktığını belirten Yeter, “İyi bir müzisyendi evet, yaptığı müzikle özellikle Karadeniz gençlerine başka bir yolun mümkün olduğunu gösterdi. Bir kere en önemlisi Türkçe dışında konuşulan her dilin yok sayıldığı bir ortamda sadece Türkçe değil, ana diliyle de şarkılar söyledi Kazım. Fakat müziğini yaparken sözünü söylemekten de sakınmadı. Bu yüzden omurgalı bir duruşu temsil ediyordu bizim için” dedi.
Koyuncu’nun politik duruşuna dair Yeter, “Çernobilden sonra halkın gözünün içine baka baka çay içenlere karşı ‘geri zekalısınız’ demekten çekinmiyordu, Karadeniz’e en büyük ihanet olan sahil yolu projesine direnenler arasında en öndeydi, HES’lerin doğamıza açacağı zararı yine sahnelerinde o dile getiriyordu. Ve evet, kimseden korkmuyordu. Doğru bildiğini her alanda herkesin yüzüne karşı söyleme özgürlüğünü taşıyordu. İşte bu yüzden bir röportajında şunu diyordu Kazım: ‘Ben bir müzisyenim, ondan sonra biraz Karadenizliyim ama hepsinin ötesinde ben bir devrimciyim. Ve gerçekten doğru bildiğim bir şeyi en azından çok zorlanırsam ortaya koymaktan çekinmem.’ Ve başka bir röportajında ekliyordu: ‘Şimdiye kadar verdiğim bütün mücadele ve rahatsızlık için kimseden özür dilemiyorum ve yaptığım her şeyden de gurur duyuyorum.”
"YAŞAMAYI, ÜRETMEYİ, DİRENMEYİ SEVİYORDU"
Koyuncu’nun yaşamayı, üretmeyi, direnmeyi sevdiğini vurgulayan Yeter, sözlerini şöyle sonlandırdı: “Bu kısa yaşamına rağmen hepimizin kalbinde büyük bir yer edindi. Sevginin o saf ve insana dair halini öğrendik ondan. Tıpkı söylediği gibi o bir şeyler üretti, üç beş kişilik değildi, sevgi denen şeydi herhalde ve biz o sevgiden nasibimizi aldıysak ne mutlu. İyi ki geçti aramızdan, iyi ki bu gökyüzünde beraber şarkılar söyledik; ve söylüyoruz hâlâ.”
Evrensel'i Takip Et