26 Haziran 2024 06:48

Seçimle alınamayana yine zorla kayyum

Normalleşme sürecinin Kürtleri kapsamadığı kayyum uygulamaları ve hemen ardından şehrin kolluk kuvvetleri tarafından abluka altına alınması ile açıkça anlaşılmakta.

Seçimle alınamayana yine zorla kayyum

Fotoğraf: Dilan Temiz/Evrensel

Ümran

Nazlıcan

Sincan/Ankara

İki dönemdir Kürt halkının seçtiği her belediyeye kayyum atayan AKP-MHP yönetimi üçüncü dönemin ilk girişimini Van ile gerçekleştirmiş ancak Van başta olmak üzere ülkenin her yerinde halkın tepkisi ile karşılaşınca geri adım atmak zorunda kalmıştı. 3 Haziran'a geldiğimizde ise iktidarın Van'da sonuç alamadığı bu girişim Hakkâri Belediyesine uygulandı. Bölge halkı ve ülkedeki birçok insan o tarihten beridir kayyuma karşı mücadelesini sürdürmekte. Üçüncü dönemine girdiğimiz irade gaspına dair Sincan'da okuduğumuz Anadolu lisesindeki gençlerin ilk tepkilerini ve görüşlerini yansıtmak adına bu yazıyı birlikte kaleme alıyoruz.

SEÇİMLE KAZANAMADIKLARINI KAYYUMLA ALMAYA ÇALIŞIYORLAR

Çevremizdeki arkadaşlarımız iktidarın halkın iradesini tekrardan çiğnemesinden rahatsızlık duyuyor. Arkadaşlarımızdan bazıları AKP-MHP yönetiminin bu uygulama ile seçimle elde edemediği belediyeleri elde etmeye çalıştığını düşünüyor. Kayyum atanması için gösterilen gerekçeler bu arkadaşlarımız arasında ikna edici olmamış olacak ki bir arkadaşımız öfkeyle “Başa deccal dahi geçse kayyum atanmasın. Halk onu seçmiş onla devam etsinler. Kayyum ataması lüzumsuz” diyor. Bunun başlıca nedeni olarak ise aday olmasına izin verilen adayın seçimden önce değil seçimi kazandıktan hemen sonra seçilme hakkına sahip olmadığının açıklanması gösteriliyor. Bir kesim ise Kürtlerin baştan seçme ve seçilme hakkı olmaması gerektiğini bu durumun bağımsız bir devlet kurmaya kadar gideceğini iddia ediyor.

Kürt illerine uygulanan bu kayyum konusunda bir şey yapılmazsa bu uygulamanın Kürt illeri ile sınırlı kalıp kalmayacağına dair görüşler ise farklılık göstermekte. Bir taraf Kürt illerinin bir milat olduğunu, ülkenin her yerine uygulamak için ortam yaratma çabası içinde olunduğunu, tepkisini göstermeyen herkese aynısının yapılacağını, sıranın ülkenin diğer bölgelerine de geleceğini düşünüyor. Diğer bir taraf ise bu duruma cesaret edemeyeceklerini, bu durumun kendi topuklarına sıkmak olduğunu, ülkenin batısına bulaşmak istemeyeceklerini bunun yerine başka yöntemler geliştireceklerini düşünüyor.

Muhalefetin tepkisinin yeterli olup olmadığı konusunda ise arkadaşlarımızın hemfikir olduğunu söylemek mümkün. Genel kanı ana muhalefetin halkın tepkisini üstüne çekmemek adına tepkisiz kaldığı, sadece bu konuda değil diğer konularda da yetersiz olduğu, verdiği cılız tepkilerde ise samimi olmadığı yönünde.  Milliyetçi olduğunu söyleyen arkadaşlarımız ise kendi içinde iktidarın aldığı her karara karşı olanlar ve Kürt halkına karşı ırkçı bir yaklaşım içinde olanlar şeklinde ayrışmakta. Azınlıkta da olsa bir grup genç ise bu baskıcı siyasi ortamda bu konulara dair fikir belirtmek istemiyor. Genel olarak Sincan'daki Anadolu liseli gençlerin konuya dair görüşlerine yönelik ilk izlenimimiz bu şekilde.

“KANUNLAR BENİM İSTEDİĞİM GİBİ İŞLER”

Saray yönetiminin dillendirdiği normalleşme sürecinin Kürtleri kapsamadığı kayyum uygulamaları ve hemen ardından şehrin kolluk kuvvetleri tarafından abluka altına alınması ile açıkça anlaşılmakta. AKP-MHP yönetimi OHAL sürecinde Anayasa’ya aykırı KHK düzenlemelerini hayata geçirip kayyum atamaları için dayanak oluşturmuştu. Bunlardan biri de 674 sayılı KHK. Bu KHK ile Belediyeler Kanunu’na hukuksuzluklarına kılıf uydurmak, halkın iradesini gasp edebilmek adına bir ek madde getirildi ve “Belediye başkanlığının herhangi bir nedenle boşalması ve yeni belediye başkanı veya başkan vekili seçiminin yapılamaması durumunda, seçim yapılıncaya kadar belediye başkanlığına büyükşehir ve il belediyelerinde İçişleri Bakanı, diğer belediyelerde vali tarafından görevlendirme yapılır” maddesi eklendi. Ek maddedeki “yeni belediye başkanı veya vekilinin seçilememesi durumunda ve seçim yapılıncaya kadar atama yapılır” söylemini göz önünde bulundurarak sorulması gereken bir soru var. Van ve Hakkâri belediyeleri seçimlerini yapamıyor muydu da direkt kayyum atandı? Birçok belediyede olduğu gibi Giresun’un Çamoluk Belediyesinde de belediye başkanı, FETÖ soruşturmasından dolayı uzaklaştırma aldığında belediye meclisi yeni başkanını seçti. Ancak konu Kürt illerine ve Kürt halkının seçtiği belediyelere gelince uygulamalar bu şekilde gelişmemekte. Sorun sadece Kürt halkını ilgilendiren bir konumda olmaktan çıkalı epey zaman oldu. AKP-MHP iktidarının “kanunlar benim istediğim gibi işler” yaklaşımı hepimizin ortak sorunu. Bu durumda yediden yetmişe demokrasiye inanan herkes ve bütün Türkiye halkları mücadeleyi büyütmek adına birlik olmalıdır.

Evrensel'i Takip Et