Nefretin ithali
Osmanlı’nın LGBTİ’lere yönelik politikalarını toplumunun büyük bir kısmı işçileşmiş ve yeniden üretimi “kutsal ailesine” işlemiş ülkelerden ithal etmesi oldukça dikkat çekici.
Nehir Y.
Boğaziçi Üniversitesi
Bu zamana kadar devletlerin LGBTİ bireylere yönelik nefret politikaları, bugün Rusya’da olduğu gibi yasalara kadar giren LGBTİ’leri “cezalandırma” çabaları çeşitli mitlerle, hikayelerle normalleştirilmeye hatta sanki her zaman durum böyleymişçesine anlatılarla desteklenmeye çalışılıyor. Tarih ise LGBTİ’lere yönelik politikalar sistemden, dönemden bağımsız ve ayrıksıymış gibi süregiden bu tartışmaları yalanlayan onlarca örnekle dolu. Şaşırtıcı, ancak bu örneklerden biri de Osmanlı. Yüzlerce sene şeri hukukun baskın olarak uygulandığı Osmanlı’nın LGBTİ’lere yönelik tutumunun tam da Osmanlı’nın sanayileşmesine denk düşen zamanlarda nasıl dönüştüğü oldukça dikkat çekici. Bu politikaları çoktan toplumunun büyük bir kısmı işçileşmiş ve yeniden üretimi de ‘kutsal ailesine’ işlemiş ülkelerden ithal etmesi ise Osmanlı'daki dönüşüme dair bize önemli şeyler söylüyor.
YENİ ÇAĞA YENİ YASA, YENİ BASKILAR
Osmanlı devletinde Kanuni dönemine kadar Sultanlar tarafından belirlenen (seküler) yasalarda eşcinselliğin suç olmasına dair bir madde bulunmamaktadır. Kanuni ile sodomy yasaları “suçu” işleyen bireyin ekonomik ve evlilik durumuna göre cinsiyetten bağımsız bir şekilde para cezası olarak belirlenmiştir (30-300 akçe.) Kanunlarda eşcinsellik suç olarak belirtilse de suça hüküm verme oranı binde altı ile sınırlı kalmıştır. Aynı yıllarda Avrupa’da (Henry VIII dönemi yasaları reform edilene kadar örnek gösterilecek olursa) en hafif ceza üç aylık hapis, diğer örnekler yakılma, asılma ve nehirde boğdurmaya kadar ilerlemekte. Peki Osmanlı devletinin batılılaşma süreciyle uyarladığı Fransız kanunları eşcinselliğin kanundaki yerine nasıl etki etti?
Osmanlının uyarladığı Fransız yasaları teknik olarak eşcinselliği suç olmaktan çıkartmaktadır ama bu suç olarak çıkartmak Avrupa’ya rölatif kalmaktadır. Osmanlı’da yarattığı etki tam tersine özel hayatın sıkı kanunlarla baskılanması olmuştur. Bu durum sadece eşcinsellikle sınırlı kalmayarak kürtajın da Osmanlı tarihinde ilk kez suç sayılmasına sebep olmuştur. Eşcinsellik hakkındaki hüküm de para cezasından hapis cezasına yükselmiştir (Kanuni yasalarına kıyasla.) Bu sebeplerden ötürü 1858 (Fransız yasaları uyarlaması) yasaları eşcinsellik adına özgürleştirici/ suç olmaktan çıkarıcılıktansa, kontrolcü ve otoriter bir hale büründürmüştür.
Sonuç olarak 1858 yasaları ve dolaysız olarak da batılılaşma, Osmanlıdaki eşcinsellere ve kadınlara özgürlük değil baskı getirmiştir. 1858 yasalarının Osmanlıda eşcinselliği suç saymaktan çıkardığı iddiası Osmanlı tarihinin batının gözünden okunması ve kurtarıcı/ özgürleştirici batı söylemini güçlendirmek dışında bir işlev teşkil etmez. 1858 yasalarıyla batının sözde ışığının gölgesinin düşüşüyle Osmanlı batının homofobik yasaları ithal etmiştir.