26 Haziran 2024 06:21

Yine Boğaziçi yine yurt krizi

Barınmaya nitelikli biçimde ulaşabilmek için, taleplerimizi kabul ettirebilmek için bildiğimiz bir çözüm var: En hızlı ve geniş biçimde yan yana gelmek.

Fotoğraf: Nisa Sude Demirel/Evrensel

Paylaş

Barış COŞKUN

Boğaziçi Üniversitesi

Geçen her gün halkın temel ihtiyaçlarını karşılayabilmesi daha da güçleşiyor. Hükümet kemer sıkma politikaları uygularken bir tas yemek pişirebilme mücadelesi veren halk, en temel ihtiyaçlarından fedakârlık yapmak zorunda kalıyor. Elbette bu durumdan üniversite öğrencileri de en ağır şekilde etkilenmekte. Özellikle büyük şehirlerde okuyan öğrenci popülasyonu büyük bir barınma krizi ile karşı karşıya. Günümüzde yükseköğretim kurumları da öğrencilere barınma hakkı tanımaktan çok uzakta konumlanmakta. Üniversite öğrencileri de doğal olarak deprem riski taşıyan evlere, fahiş kiralara ve barınamamaya itilmekte. Benzer şekilde Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri de aynı sorun ile mücadele ediyor. Kayyum Rektör Naci İnci, üniversitemizde rektör olarak atandığı dönemden itibaren yurtlar hakkında fazlasıyla söz vermiş fakat hiçbirini tutmamıştı. Şu an okulumuzda inşaatının tamamlanması vaat edilen yurtların hepsi hala inşaat halinde ve tahmini teslim edilme tarihleri geçen her gün ileri atılmakta. Öğrenciler olarak yönetim ile sorunlarımız adına görüşme taleplerimizin hepsi boşa çıkmakta. Bizler de kapı kapı belediyeler ve KYK müdürlükleri ile iletişime geçmeye çalışıyor, çözüm yolları arıyoruz.

Dilbilim öğrencisi Özgür, depremzede olmasına rağmen bu sene de yurt hakkından faydalanamamış. Kendisi yaklaşık bir senedir Kadıköy’de bir evde ikamet etmekte, fakat ağustos ayında yapılacak kira zammına göre yeni bir ev bakma olasılığını da ekliyor. Özgür, Boğaziçi Üniversitesine girdiği ilk sene okulun Kilyos yurdunda kalmış. Kilyos yurdunun okula uzaklığı ve Sarıtepe Kampüsünde hiçbir etkinlik ve sosyalleşme alanı olmaması, Kilyos'ta kalan herkes gibi kendisini de psikolojik olarak kötü etkilemiş. Üstelik depremden sonra yine depreme dayanıksız olduğunu ve yazın yıkılacağını bildiği 1. Kilyos Yurduna geri dönmek, Özgür için özellikle kaygılandırıcı bir durum olmuş. Ayrıca Özgür okulumuzdaki yurt krizini, “Boğaziçi'nde kesinlikle yeterli sayıda ve nitelikli yurtlar yok. Birçok arkadaşıma yurt çıkmadı. Var olan yurtlar da sıkış tıkış ve yetersiz. Kilyos'un okuldan bu kadar uzak olmasını, yurtlara giriş saatinin gece 12'ye çekilmesini, yurtların ve hatta kampüslerin haremlik selamlık hale getirilmesini öğrencilerin yaşam tarzına müdahale hamleleri olarak görüyorum.” şeklinde özetliyor.

BELİRSİZLİK, YERSİZLİK, YURTSUZLUK

Yine kendisi deprem bölgesinden gelmesine rağmen gelecek dönem için yurt hakkı elde edemeyen arkadaşlarımızdan Sosyoloji bölümü hazırlık öğrencisi Ayşenur, şu an ne yapacağını bilemediği, umutsuz bir süreç ile karşı karşıya. “KYK ve İBB yurtlarına başvuracağım ama İBB yurtları geçen sene de bana çıkmamıştı. Eğer çıkarsa da yurtların Boğaziçi Üniversitesi kampüslerine uzaklığı sebebiyle kampüs hayatını yaşayamayacağım için endişeliyim. Onun dışında, okula yine konumlarından dolayı İstanbul’da ulaşımımın daha da zorlaşması da beni endişelendiriyor. Elbette okula yakın bir yerde tek başıma eve çıkmak istiyorum fakat ekonomik şartlar beni ve ailemi zorluyor ve dediğim gibi, deprem riski olan binalar çok sayıda olduğu için bu da büyük bir sorun yaratıyor. Kısacası Boğaziçi bana yurt vermediği için ben gerçekten emek vererek kazanıp geldiğim bu okulda bir öğrenci olarak büyük bir barınma sıkıntısı yaşıyorum ve her şeyin şu anda belirsiz olması da beni aynı şekilde tedirgin ediyor”

Okulumuz Türk Dili ve Edebiyatı bölümü öğrencisi Ceren de yurt krizinden derin bir şekilde etkilenmiş. Geçen dönem Anadolu Hisarı Kız Yurdunda kalan Ceren, bir dönem boyunca hijyen sıkıntıları ile mücadele etmiş. “Bir sonraki temizlik gününe kadar koridordaki çöp kovaları taşmış, yerlerde taşan çöp ve tuvaletler pislik içinde iki, üç gün geçiyordu. Sabun ve peçeteler bazen birkaç gün boyunca olmuyordu.” şeklinde durumu aktaran Ceren, temel ihtiyaçlarını da karşılayabilen yurtlar talep ediyor. Ayrıca Türk Dil Kurumundan aldığı burs ile geçinen Ceren, ekonomik olarak daha da zorlanmamak için KYK yurduna başvurmayı planlıyor. Lakin KYK yurdu da çıkmazsa nasıl bir önlem alacağını bilmiyor.

“FİYATI ASTRONOMİK DERECELERE SIÇRADIĞI İÇİN EVE ÇIKMAK İMKÂNSIZ”

Son olarak Sosyoloji bölümünden Uzay, en başından beri okulun yurdunu tercih etmeyenlerden. Bir sene için zor da olsa yurt çıktıktan sonra gelecek yıllar için Boğaziçi Üniversitesinin herhangi bir teminat vermediğini bildiği için Beşiktaş’taki KYK yurdunda kalmakta bulmuş çözümü. “Gelecek sene için mecburen KYK yurdunda kalmaya devam edeceğim. Boğaziçi yurdu çıkmadığı için ve ev kiraları da zaten astronomik derecelere sıçradığı için eve çıkmak da imkânsız gibi maalesef.”

NİTELİKLİ BARINMA TALEBİMİZİN ETRAFINDA BİRLEŞELİM!

Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri olarak dört senedir arka arkaya yaşadığımız bu yurt krizinde taleplerimizi nasıl yükselteceğiz ve bu süreçten her sıra arkadaşımızın barınma hakkı sağlanacak şekilde nasıl çıkacağız? Dört senedir yaşadığımız benzer sorunlar karşısında ne talep edeceğiz, bu taleplerimizi nasıl kabul ettireceğiz? Tüm bu sorunların cevabını bulmak için önce en yakıcı sorunlarımıza bir kez daha hatırlayalım:

Güncel durumda kaç arkadaşımızın yurtsuz kaldığını bilmiyoruz çünkü üniversite yönetimi bu bilgileri biz öğrencilerle şeffafça paylaşmayı reddediyor. Hal böyle olunca durumun ciddiyetini, yurt başvurusu yapan öğrencilerden çoğunun barınacak bir yeri olmadığını ancak çevremizdeki örneklerden öğrenebiliyoruz.

Aynı şekilde Superdorm ve Kuzey Kampüs’teki yurt inşaat ve tadilatlarına ne kadar bütçe ayrıldığına dair bir bilgi edinemiyor, dahası üniversite bütçesinin ne kadarının barınmaya ne kadarının başka kalemlere ayrıldığına dair de şeffaf bilgilere ulaşamıyoruz.

Kilyos’taki kampüsümüz başta olmak üzere üniversitemizin dört bir yanında teknopark projeleri duyuruluyor. Teknik üniversiteler başta olmak üzere girdiği üniversitelerde kulüp etkinliklerinden akademik yaşama kadar her alana müdahale eden, üniversitedeki yaşamı teknopark (ve doğrudan veya dolaylı olarak hizmet ettiği sermaye gruplarının) lehine düzenleyen teknoparkların üniversitemizde bu şekilde yaygınlaştırılmasından endişe duyuyoruz. Bu barınma krizi esnasında yıkılan yurtlarımızın yerine teknoparklar inşa edilmesini kabul etmiyoruz.

Üniversite yönetimi direkt olarak okulun verdiği bursların miktarında enflasyon oranında artışlar yapmadığı gibi, derece bursu gibi kalemlerin kapsadığı burs olanaklarında da kesintiler yapıyor. Makam odasının mobilyaları, makam araçları, sendikal yarışlar için durmadan yapılan sözleşmeli personel alımları ortadayken bu “tasarruf” öğrenciler için kabul edilebilir bir durum değil.

Peki bu sorunlara karşı ne yapacağız? En temel ihtiyaçlarımızdan biri olan barınmaya nitelikli biçimde ulaşabilmek için, taleplerimizi kabul ettirebilmek için bildiğimiz bir çözüm var: En hızlı ve geniş biçimde yan yana gelmek. Bunun en kolay yollarından biri ise taleplerimizi, okul yönetiminden ne isteyeceğimizi somut haliyle ortaya koyabilmek. O nedenle yukarıda saydığımız problemlerimiz, taleplerimiz için bize bir yol haritası çizebiliyor. Bir an önce yönetimin bütçeye ve planlamalara dair bilgileri şeffafça paylaşması, öğrencileri muhatap alması, teknokentler yerine yurt inşa etmesi, öğrencilere barınma bursu sağlaması ve okula/bağlı vakıflara ait arsalarda prefabrik yurtlar gibi hızlı çözümlere başvurması gibi taleplerimiz etrafında kampanyalar, etkinlikler, çeşitli biçimlerdeki eylemlerle buluşmak da barınma hakkımızı almanın en gerçekçi yolu.

ÖNCEKİ HABER

Nefretin ithali

SONRAKİ HABER

Filistin öğrenci hareketi: 2000 sonrası

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa