15-16 Haziran Direnişi’nden Purmo işçilerine
Temmuz’da ara zam talebinin; gençliğin kendi talepleriyle birleşecek bir biçimde sahiplenilmesi, yaygınlaştırması gereken bir gündem olarak karşımızda duruyor.
Fotoğraf: Evrensel
Alp Eren ELVEREN
İzmir
İzmir Kemalpaşa’da Toplu İş Sözleşmesinde anlaşma sağlayamayan Purmo işçileri sendikanın çağrısıyla tam 43 gündür ısrar ve kararlılıkla grevde haklarını aramaya devam ediyor. DİSK de 15 - 16 Haziran Direnişi’ni bu sene, grevin 36. gününde olan PURMO işçileriyle birlikte andı. Basın açıklamasında Kemal Türkler’in ve DİSK’in propagandası sürerken grevdeki işçilerle görüştüğümüzdeyse sendika tarafından işçi sınıfı hareketini güçlendirecek ve geliştirecek olan Haziran Direnişi’nin işçilere propaganda malzemesi olarak anlatıldığını bizlere gösteriyor. İşçilere Haziran Direnişi’ni ve buradaki işçiler için ne ifade ettiğini sorduğumuzda “Kemal Türkler ve yoldaşlarının başlattığı bu yolda biz de devam edeceğiz’’ gibi sözleri oldukça sık duyuyoruz.
15 - 16 Haziran Direnişi Türkiye işçi sınıfı ve onun sendikal hareketinin seyri açısından önemini koruyor. Haziran öncesi işçi sınıfı hareketi, içinde bulunulan dönemin koşullarından dolayı daha kısıtlı, tek tek atölye ve iş yerlerinde sınırlı kalırken 15 - 16 Haziran Direnişi’yle birlikte bu eylemlerin ülke genelinde kitleselliğe ulaştırılması günümüz işçi sınıfının gelişimi ve ilerleyişi için önemli dersler barındırıyor. Fakat genel sendikal hareketliliğe göz gezdirdiğimizde özellikle DİSK’e bağlı çoğu sendika 15 - 16 Haziran’ı öznesi olan işçi sınıfından ayırarak direnişin, kazanımının koşullarını sağlatanı DİSK’in kurucusu ve ilk genel başkanı olan Kemal Türkler olarak tanıtıyor. Direnişin tarihsel gelişim süreçlerini kendi sendikal propaganda aracı olarak kullanan DİSK, Türkiye işçi sınıfını bu tarihsel deneyimin ve kazanımın odağından çekiyor.
15-16 HAZİRAN DİRENİŞİNİN MİRASI
İş yerlerinde ve fabrikalarda artan grev ve eylemlerin artık atölye ve fabrikalar özelindeki sorunlardan sıyrılarak düşük seyrettiği bir durumu gözlemleyebiliyor olsak da olsa Temmuz ara zam talebinin giderek yoğunlaştırdığını söyleyebiliriz. Özellikle sanayi havzalarında yoğunlaşan bu grev dalgalarının, artan ekonomik kriz ve yoksulluğun karşısında politik bir hak arama mücadelesine evrilebilmesi için sınıfımızın ve bizlerin 15 - 16 Haziran Direnişi’nden çıkan deneyimlerden faydalanması gerekmektedir.
Direnişe önderlik edecek ve kazanımları koşullayacak tek özne olan işçi sınıfı, sınıfının mücadelesini ve dayanışmasını olabildiğine büyütmeye devam etmeli. Sınıf savaşımının büyümesi için de Türkiye işçi sınıfına eşik atlamasını sağlatacak şey; sendikal bürokrasinin çizdiği sınırların ötesine geçecek, ekonomik ve siyasal talepleri doğrultusunda verilecek olan mücadeledir. Bu mücadelenin kendisi sendikal bürokrasinin egemenliğini de sarsacak bir süreci getirebilir. Buradaysa Türkiye gençliğinin, bizlerin, işçi-emekçi sınıfının saflarında bulunarak irili ufaklı gerçekleşen işçi - emekçi mücadelelerinin destekçisi olması gerekiyor. Bu bağlamda Temmuz’da ara zam talebinin; gençliğin kendi talepleriyle birleşecek bir biçimde sahiplenilmesi, yaygınlaştırması gereken bir gündem olarak karşımızda duruyor.