Yolbulan işçileri: Vazgeçmiyoruz
Hatay’da bulunan Yolbulan Metal'de çalışan 210 işçi 20 Haziran’dan düşük ücret zammına karşı grevde. İşçiler, taban ücretleri 30 bin liraya çıkarılana kadar grevden vazgeçmeyeceklerini söylüyor.
Volkan PEKAL
Hatay
Toplu iş sözleşmesi (TİS) görüşmelerinde patronun düşük zam dayatmasına karşı greve çıkan Hatay’daki Yolbulan Metal işçilerinin grevi sürüyor. Patron dün yüzde 15’lik teklifini yüzde 20’ye çıkarırken, her sıkıntılı dönemde fabrikayı yeniden ayağa kaldırdıklarını belirten işçiler, taban ücretleri 30 bin liraya çıkarılana kadar grevden vazgeçmeyeceklerini söylüyor.
Hatay’da faaliyet gösteren Yolbulan Metal Fabrikasında çalışan 210 işçi 20 Haziran’da düşük ücret zammına karşı greve başladı. Dün işçileri Payas Belediye Başkanı Bekir Altan ve Hizmet-İş İskenderun Şube Başkanı Mehmet Yetim ziyaret etti.
Özçelik-İş İskenderun Şube Başkanı Mehmet Güngör, fabrikada yaptığı görüşmenin ardından patronun teklifini yüzde 15’ten 20’ye çıkardığını ancak bunun kabul edilmeyerek grevin devam ettiğini ifade etti. Patronun içeri mal alma girişimleri olduğunu paylaşan Güngör, bu girişimlere müdahale ettiklerini söyledi.
"PATRONU İŞÇİLERİN EMEĞİ KURTARDI"
Meslek lisesini bitirdikten sonra işçiliğe başlayan Ahmet isimli işçi, 24 yıllık işçilik yaşamının 19 yılını Yolbulan Metal’de sürdürüyor. Daha iyi koşullarda çalışma umuduyla Yolbulan’a geldiğini anlatan Ahmet, her krizde ve fabrikanın yaşadığı her sıkıntıda işçilerin fabrikayı yeniden ayağa kaldırdığını anlatıyor.
Ahmet’in işe girdiği yıllarda milletvekili, belediye başkanı aracılığıyla işe alımların yapıldığı fabrika İSO 500 listesine girebilen Türkiye’nin en büyük demir çelik firmalarından biriydi. Sonrasında Osmaniye’de Baştuğlar Metalurji ile ortak bir çelikhane fabrikası kuran patron, 2016’da borçlarını ödemekte zorlanınca fabrikayı Baştuğlara devretti. Yolbulan iflas erteleme isteyince fabrikaya kayyum atandı. Fabrikanın bu sıkıntıdan işçilerin fedakarlıkları ile kurtularak bugünlere geldiğini anlatan Ahmet, “Bize iki üç yıl zam verilmedi. Bizim taban maaşlarımız düştü. Düştükten sonra sendika getirmek gereği duyduk. İyi zamlar da aldık ama ülkemizin ekonomik şartları, son 3 yıldaki yüksek enflasyon nedeni ile ücretlerimiz zamlara yenik düştü” dedi.
"DEPREMDE MESAJ BİLE ATMADILAR"
Fabrikada parmağını kaybeden, yaralanan işçilerin olduğunu ifade eden Ahmet, işçilerin maddi ve manevi olarak fedakarlık göstermesine rağmen depremde bir fabrika yöneticisinin dahi kendilerini aramadıklarını belirterek, “İşçiye ‘İyi misiniz?’ diye mesaj bile atmadılar. Yani işçi bu yüzden kırgın. Artçı depremler devam ediyordu, biz aklımız evde çalışıyorduk. Göçük altından çıkanlarımız bile vardı. Pandemide de aynı fedakarlığı gösterdik. Hasta hasta işe geldik” dedi.
"İŞÇİDEN KISMALARINI KABUL ETMİYORUZ"
İş yerinin ekonomik sıkıntılardan çıkmasında kendilerinin emeği olduğunu anlatan Ahmet, bunun karşılığını almak istediklerini belirterek şunları söyledi: “En yüksek maaş alan 23 bin lira alıyor. Bunun üzerine bize yüzde 15 teklif yapıyor. Şimdi bu komik bir teklif. Bu teklif karşısında biz greve çıktık. Biz enflasyona yenik düşüyoruz. Varken vermedi, şimdi ‘Üretim az’ diyor. Yani her yerde üretim var. Prensip şu; doğal gazdan kısamaz, elektrikten kısamaz, ham maddeden kısamaz. ‘İşçiden kısarım’ diyor. Bu prensip yanlış. Biz buraya yirmi yıl emek vermişiz. Kiminin parmakları koptu, kimi yaralandı. Sıcak demir adamın ayağına saplandı. Karşılığında şunu gördük; greve çıktığımız gün su sebiline elektrik vermek istemediler.”
24 yıllık işçilik hayatında sadece bir ev alabildiğini ifade eden Ahmet, “Fazla mesai yapıyorduk. Şu an mesai de yok. Sürekli gece vardiyasına geliyordum. Kendi isteğimle ama. Gece burada çalışıyordum. Gündüz kendi evimin inşaatında çalışıyorum. Bu şekilde ben evimi bitirdim. Bir buçuk sene bu şekilde çalıştım” dedi.
"İKİ YILDA BİR ASGARİ ÜCRETE DÜŞÜYORUM"
Bugün 23 bin lira maaşla üç çocuk okuttuğunu anlatan Ahmet, “Okul masrafları ayrı. Bir manava gidiyorum, rahat 3 bin lira bırakıyorum. Bir markete gidiyorum. 3-4 bin lira rahat bırakıyorum. Aylık değil bu. Yani on günlük on beş günlük. Şimdi içinde bulunduğumuz durumu düşünün. Sadece faturalarım 2 bin lira. Kış geldiği zaman daha da artıyor. İşçinin ne durumda olduğunu gerçekten biliyorlar. Ben iki yılda bir asgari ücrete düşüyorsam, burada patronun kendini sorgulaması lazım. Talebimiz net. Verilen zammın üstüne yüzde 50 daha zam, bir ikramiye daha ve aynı zamanda promosyon hakkımızı istiyoruz” dedi.
"10 SENE KREDİ ÇEKEREK EV ALABİLDİM"
15 yıldır fabrikada çalışan Selim Ersin, “Ben buraya ilk girdiğimde üç dört sene sonra burada bir ev alabildim. Yani fazla mesai yaparak. 12 saat çalışıyorduk o zaman. Şartlar biraz daha ağırdı. 10 sene kredi çekerek ev alabildim. Ama ne zaman burası sıkıntıya girdi, biz ne mesai ne şu... 8 saat gelip gelip gittik, çok sıkıntı yaşadık. Ben evin borcunu ödüyordum, ödeyemedim. Ondan sonra sendikaya üye olduk. Şu son üç seneden beri enflasyonun altında sürekli ezildik, açlık sınırının altında kaldık. Yani o bizi çok yıprattı. O yüzden de artık buralara kadar geldi” dedi.
Çevredeki başka metal fabrikalarında işçiler 40-45 bin lira alırken kendilerinin aldığı ücretin kabul edilebilir olmadığını dile getiren Ersin şöyle devam etti: “Bugün kiraların 15 bin lira olduğu yerde bu ücret olmaz. Sinemaya gidemiyoruz. Karnımızı doyuruyorsak ona şükrediyoruz. O derecede yani. Gezmeyi, tozmayı, sinemayı, tiyatroyu unuttuk. Sadece ayakta durmaya çalışıyoruz. Sahile gidemiyorsun. Biz piyasanın yüzde 40 altında bir rakam istiyoruz. Onu bile bize çok görüyorlar. Hepimizin bu fabrikada emeği var. Patronu bu işçiler ayağa kaldırdı.”