10 Ekim Davası'nda karar duruşması: "Bu dava biz bitti demeden bitmeyecek"
10 Ekim Ankara Katliamı davasında avukatlar, “Biz sözlerimize devam etmeyeceğiz. Davanın asıl sahipleri burada, onlar konuşacak“ diyerek cüppelerini çıkararak duruşma salonunun seyirci kısmına geçti.
Damla KIRMIZITAŞ
Ankara
10 Ekim 2015'te Ankara Gar Meydanı'nda meydana gelen, 103 kişinin hayatını kaybettiği Gar Katliamı Davası'nın karar duruşması 1 Temmuz saat 09.30'a ertelendi.
10 Ekim Ankara Katliamı Davası Komisyonu adına söz alan Av. İlke Işık mahkemenin yıllarca kamu sorumluluğuna ilişkin beyanlarının görmezden gelindiğini belirterek, “Biz sözlerimize devam etmeyeceğiz. Davanın asıl sahipleri burada, onlar konuşacak“ dedi,. Avukatlar cüppelerini çıkartarak müvekkillerinin yanına geçti. Davada söz alan aileler, siyasi parti temsilcileri ve emek meslek örgütleri gerçek adaleti talep ederek, "Bu dava biz bitti demeden bitmeyecek. Hesap sormaya devam edeceğiz" dedi.
Aileler, duruşma öncesi adliye binası önünde açıklama yaptı. 10 Ekim Derneği üyeleri, katliamda hayatını kaybedenlerin aileleri, siyasetçiler, kitle örgütü temsilcileri ile çok sayıda kişi açıklamaya katıldı.
Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen karar duruşmasına katliamda hayatını kaybedenlerin aileleri, Suruç’ta hayatını kaybedenlerin aileleri, Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB), Türk Tabipler Birliği (TTB), 10 Ekim Derneği, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti), Emek Partisi (EMEP), Sol Parti, Halkevleri ve demokratik kitle örgütleri katıldı.
TBB’NİN DAVAYA KATILMA TALEBİ KABUL EDİLDİ
Davaya ana davadaki tutuklu sanıklar SEGBİS ile bağlandı. Katılma talebine ilişkin TBB Başkanı Erinç Sağkan söz aldı. Sağkan, “Türkiye'de yaşanmış en büyük katliamı. Yurttaşlarımızı kaybettik. Yüzlerce meslektaşımızın yaşam hakkının korumak zorunlu bir unsurdur ve TBB duruşma katılması zorunludur. Katliamda meslektaşımız Uygar Coşgun da hayatını kaybetti” dedi. Mahkeme başkanı TBB’nin katılan sıfatıyla katılmasına karar verildi.
Mahkeme başkanı mütalaaya ilişkin müşteki avukatların dilekçesini okudu.
AVUKATLAR CÜBBE ÇIKARDI
Ardından avukat İlke Işık söz aldı, Işık, “ Dilekçemizi özetlediniz. Bunlar taleplerimizin bir kısmıydı. 256 talep sunduk. Delil toplanması,tanık dinlenmesi talebiydi. Bu dilekçeler sizde var. Her duruşma bu dilekçeleri özetledik, tane tane anlattık neden bu talepleri istiyoruz diye. 37 talebin 6’sını kabul ettiniz yalnız. Katılanların taleplerinin reddine ilişkin kararlar kurdunuz. En büyük katliamı, Ankara'nın orta yerinde 103 binlerce insan hayatını kaybetti. Neyi reddediyorsunuz? Neden insanlığa karşı suçtan yargılamak bu kadar zor. Mahkemeniz neden direniyor? Türkiye yargısı buna neden bu kadar direniyor? IŞİD sadece Türkiye’de katliamlar yapmadı, Ezidilere, Kürtlere karşı soykırım uyguladı. Tek bir kamu görevlisine bile soruşturma açılmadı, Ankara’nın orta yerinde yapılan bir katliamla ilgili hiçbir kamu görevlisinin suçu yok diyorsunuz. Biz sözlerimize devam etmeyeceğiz. Davanın asıl sahipleri burada, onlar konuşacak“ dedi.
Işık’ın konuşmasının ardından avukatlar cübbelerini çıkararak salonun seyirci kısmına geçti. Duruşma salonundakiler alkışlarla “Adalet istiyoruz” sloganları attı.
Hayatını kaybedenlerin aileleri söz istedi. Mahkeme salonunda mikrofon olmamasına duruşma salonundakiler tepki gösterdi. Bunun üzerine mahkeme başkanı, “Mikrofon yok” yanıtı verdi. Bunun üzerine Avukat Mehtap Sakinci, “Biz söz hakkımızı kullanmadan, karar veremezsiniz. Bu hukuka aykırıdır. Mikrofon getirilene kadar bekleyeceğiz” dedi.
Avukat Murat Yılmaz ise “Bu meseleyi çözemiyorsanız o cübbeye çıkaracaksınız” diyerek mahkeme başkanına tepki gösterdi.
Mikrofon temini için mahkeme baskani̇ duruşmaya 15 dakika ara verdi.
"ADALETTEN BAŞKA BİR ŞEY ISTEMIYORUZ"
Mahkemenin verdiği aranın ardından katliamda hayatını kaybedenlerin aileleri söz aldı.
10 Ekim Derneği Eş Başkanı İhsan Kocabıyık, "9 senedir hiçbir talebimizi kabul etmedi. Geldiler, bir canlı bomba organizasyonuyla katliam yaptılar. İnsan olduğumuz için katledildik. Hiç mi merak etmediniz siyasilerin ne dediklerini. Bildiklerini sakladıklarını nasıl bilmezsiniz. Herkes bildiğini söylemek zorunda. Biz adalet ediyoruz. İnsanlığa karşı bir suç işlenmiştir" dedi.
Avukat Uygar Coşgun annesi Nuray Coşgun, "Benim torunum ömür boyunca babasını göremeyecek. Baba acısını içinde yaşıyoruz. Bir kere evladıma sarılmak isterim. Siz şimdi benim ‘adalet’ dememin anlamını anlayabilirsiniz. 9 yıldır biz yaşamıyoruz. Adaletten başka bir şey istemiyoruz" dedi.
Güney Doğan'ın annesi Derman Doğan, "Barış istediler sadece. İnsanların bir arada yaşamalarını istediler. Ben çocuğumu evlendiremedim, torun göremedim. 9 yıldır aynı acıyı yaşıyorum" dedi.
“TÜRKİYE KAMUOYU HESAP SORACAK”
Korkmaz Tedik'in annesi Zöhre Tedik, "Ne gençler ölsün katliamlardan, ne polisler ne de askerler diye buraya barış talebi için geldik. Hiç suçu olmayan çocuklar katlediler. 19 firari sanık var. Yerlerini bilmenize rağmen tutuklamıyorsunuz. Canli bombadan sonra gaz bombasi yağdırdılar. Benim oğlum nefesi kesildiği için öldü. Hiç mi görmediniz? Hiç mi vicdanınız yok? Bizim ciğerimiz yanıyor. Adalet istiyoruz 9 yıldır. Son 5 celsede insanlığa karşı suç işlemiş katile işlemedi diyorsunuz. Bir gün sıra gelecek o zaman biz yargılayacağız katilleri ve yol verenleri. Türkiye kamuoyu hesap soracak" dedi.
Başak Sidar Çelik'in annesi Hatice Çelik, "Göz göre göre yapılan bir katliam var. Adalet için elinizden geleni yapmanızı istiyoruz. Hala rahat uyuyamıyoruz. Daha dün gibi yaşananlar. Türkiye'ye girip çıkan sanıklarını biliyoruz. Bu sandalyeler dolu olabilirdi. Talebimiz kamu görevlilerinin yargılanması, katillerin bulunması" dedi.
“HESAP SORMAYA DEVAM EDECEĞİZ”
EMEP Genel Başkanı Seyit Aslan, "En büyük adalet sarayları yapılıyor ama içinde adalet yok. Bu ülkeyi yönetenler Türkiye dünyanın en büyük devletlerinden bir tanesi diyorlar ama 9 yıldır adalet arayan ailelerin adalet talebini söylemesi için bir mikrofonu çok görüyorlar. Çünkü işledikleri suçu gizlemek istiyorlar. Buradaki hukuksuzluğun kamunun gözünün önünde olmasını istemiyorlar. Ankara'nın göbeğinde göz göre göre 103 canımızı katlettiler. Bugün bir mahkeme var. Mahkeme olduğunu söylemek mümkün değil. Burada ailelerin adalet talebi bastırılmıştır. 7 Haziran-1 Kasım 2015'i hatırlıyoruz. Bu ülke katliamlarla anılan bir ülke haline geldi. Ben yoldaşlarımı yitirdim. Bu sistem onları aramızdan aldı. Bu katliamı gerçekleştirenler ellerini kollarını sallayarak Suriye'ye geçtiler. Bunlara silah, lojistik destek sağlandı. Gerçeklerini bir bölüm açığa çıktı ama açığa çıkmayanlar var. Başbakanı, Cumhurbaşkanı, bakanları, emniyeti; hepsi sorumludur. Onlar yargılanmadan, şu sanık sandalyelerine oturmadan adalet talebinin yerine gelmesi mümkün değil. Barış içerisinde yaşamak istiyorsak geçmişte yaşananların karanlıkta kalan her yönüyle açığa çıkartılması, suçluların yargılanması gerekiyor. Halkın nezdinde bu suçu işleyenlerin hepsi mahkum olmuşlardır. Bu dava biz bitti demeden bitmeyecek. Hesap sormaya devam edeceğiz" dedi.
“İNSANLIĞA KARŞI SUÇ TANIMI MEVZUATLA SINIRLANDIRILAMAZ”
HDP Eş Genel Başkanı Cahit Kırkazak ise şunları şöyledi: "Bu davanın barışa yönelik bir saldırının yargılanması olduğunu bilincinde olmanız gerekiyor. Bu katliamı yapanlar IŞİD'liler ama IŞİD tek başına mıydı ona bakmak lazım. IŞİD bu katliamı tek başına yapmadı. 2 duruşma öncesinde o katillerden Yakup Şahin, mahkemenin olaydan 3 gün önce teknik takibe almış. Bütün bunlara bakıldığı zaman IŞİD bu katliamı tek başına yapmadı. İşbirlikçisi var, o da AKP'dir. İnsanlığa suç tanımı çok açık net ceza sistemine girdi. Bu kavram mevzuatla sınırlandırılamaz. Vicdan şudur; ortak kanı, ortak akıl, empati kurmaktır, vicdan en yumuşak yastıktır. Barış mücadelesine bir katkı sunabilirsiniz."
“OLUMLU KARAR ÇIKMAZSA ÜLKE KARANLIĞA ÇEKİLİR”
KESK Eş Genel Başkanı Ayfer Koçak, "IŞİD çetelerinin devletlerle savaş yapmaktan başka halkalara açmış olduğu bir savaştan bahsediyoruz. Savaşa karşı barış talebi için bir araya geldiğimizde katliama uğradık. O gün biz alandayken bombacılar içimize sızarken güvenlik yoktu. Sonrasında yaralı arkadaşlarımız yardım ederken gaz bombasi attılar. Olumlu bir karar çıkmadığı takdirde bu ülke büyük bir karanlığa çekilir. Adalete olan umudun yeşermesini istiyoruz. Sonuna kadar barış mücadelesinin yanında olacağız" dedi.
“KARARDA İNSANLIĞA KARŞI İŞLENMİŞ SUÇ YAZILMALI”
Ankara Baro Başkanı Mustafa Köroğlu, "Acaba burada bu yargılamada etik müzakere yapıldı mı? Hakimlerin insan olmaları dolayısıyla etiğin gerekliliklerine uyması gerekiyor. Başkalarını kaderini etkileyen her karar etik bir karardır hakim bey. Savcının mütalaasına baktığımızda etik bir müzakere yapılmadığını görüyoruz. Bu dosyada insanlığa karşı kavramının tartışılacak bir yanı yok. Ben vicdanınıza seslenmiyorum, ben sizden de bir insan ve değerler sistemi sonucu etik kararlarla ilgili bir karar vermenizi hatırlatmanızı istiyorum. Bugün vereceğin kararın bir yerinde bunun insanlığa karşı işlenmiş suç yazılması gerektiğini düşünüyorum" dedi
“BİR ÇETE DÜZENİ VE ORGANİZE KÖTÜLÜKLE KARŞI KARŞIYAYIZ”
CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal ise şöyle konuştu: "Bütün mahkeme kararlarına baktığımızda, bütün katliamlara baktığımızda mahkemelerin ağır suçluları beraat ödüllendirme yöntemiyle devam ettiğini ve yeni katliamlara yol açtığını görüyoruz. 'Barış getireceğiz kardeşlik getireceğiz' dediler. Cehenneme giden yolun taşlarını döşediklerini gördük. Uzunca süredir bir çete düzeni ve organize kötülükle karşı karşıyayız. Ama ısrarla birlikte yaşama kültürüne, iyiliği örgütlemek için verdiğimiz mücadeleye karşın organize kötülük kanla, gözyaşıyla terbiye etme çabası içinde. Bugün böyle bir davada insanlığa karşı suç işlenmediğini ısrarla gündeme getirme çabası bu sürecin bir parçası. 10 Ekim iktidarın kendi iktidarını sürdürmesi için önemli bir karardı. Siz bu vesayetten kurtulabilirseniz bu ülkede bir şey olacak."
“BU DAVA İNSANLIĞA KARŞI İŞLENMİŞ SUÇ OLARAK TARİHE GEÇTİ”
TMMOB Genel Sekreteri Dersim Gül, mitingin tertip komitesinde yer aldığını ifade ederek "Tertip komitesi olarak yaşadığımız her şeyi anlattık. Geri dönüp baktığımızda miting için Ankara Valiliğine başvuran biri olarak patlamadan hemen önce yaşananları öğrendik ve taşlar yerine oturdu. Bizim kanaatimizde insanlığa karşı işlenmiş suç olarak tarihe geçmiş bu davanın, hukuksal anlamda da aynı şekilde değerlendirilmesi. Mücadelemizi sürdürmeye devam edeceğiz" dedi.
Duruşmaya 14.30'a kadar ara verildi.
Verilen ara sonrası Mesut Mak'ın eşi Evrim Mak söz aldı. Mak, "Sizden dilenmiyorum, talep ediyorum. Bu dava sizin boynunuzun borcu. Bugün avukatlara teşekkür ederim. Yıllardır bu dosyaya emek veren avukatlarımıza cübbelerini çıkarttıran adalet sistemi utansın " dedi.
"BİR GÜN KANTAR SİZİ DE TARTACAK"
Osman Turan Bozacı'nın oğlu Çağlayan Bozacı, "Düşman hukuku işletilen bir ortamda sizlerin vicdana hitap etmeyi doğru bulmuyorum. Hukuka göre karar vereceksiniz ama bu adil olmayacak. Hukuka göre karar vermiyorsunuz. Biz bu ipin ucunu çektiğimiz zaman ne olacağını biliyoruz. Bugün adalet isteyenler günün birinde adalet dağıtacak konuma eriştiklerinde inanın hepinize adaleti en doğru şekilde tartarak verecektir. Bir gün kantar sizi de tartacak. Bizi hayata bağlayan şey de o büyük günün geleceğine olan inancımızdır" dedi.
10 Ekim yaralılarından Mustafa Özdağ, "9 senedir iyileşmeye yaralarımız var. 'Ankara'da yargıçlar var demek istiyorum' ama mahkemenin geldiğimiz süreçte bunu diyemiyorum. Umarım öyle olur. Bu yargılama hukuki bir yargılama değil siyasidir. Bu katliamın gerçek failleri yargılanan kadar peşinde olacağız" dedi.
"SORUMLULARIN YARGILANMASINI İSTİYORUM"
SES Eş Genel Başkanı Sıddık Akın, "Biz barış yazan beyaz bayraklarımızla arkadaşlarımızın yaralarına müdahale ettik. Üzerimize gaz attılar. En az 15-20 dakika o gazın dağılmasını bekledik. Müdahale edemediğimiz, kaybettiğimiz arkadaşlarımız adına soruyorum: O gazi atanlar kimlerdi? Sorumluların yargılanmasını istiyorum" dedi.
“BİZ GERÇEK BİR YARGILAMA İSTİYORUZ”
Korkmaz Tedik'in babası Erdoğan Tedik, "Bu eylemde alana kadar geldim. Tandoğan'da bir tek trafik polisi gördüm. Onun dışında güvenlikle ilgili bir kişi görmedim. Gaziantep'den çıktıklarında bu adamlar, rahatlıkla geldiler. Firari sanıklar yakalanmıyor. Siz hiçbir talebi dikkate almıyorsunuz. Biz gerçek bir yargılama istiyoruz. Savaş kolay çıkıyor ama barış kolay gelmiyor"
KATİLLERİ GERÇEK HUKUKLA YARGILAMAK BOYNUMUZUN BORCUDUR”
KESK Genel Sekreteri Sevgi Yılmaz, "Arkadaşlarım öldüğü için ben yaşıyorum. Bu nasıl bir şey nedir biliyor musunuz? Bu ülke zaten yargılandı. Karar verildi aslında. Biz kıyameti yaşadık. Kıyameti anlatıyoruz size. Devlet bize bunu yapamaz. Kamu vicdanında verilen kararı kabul etmeniz ya da reddetmeniz mesele. Onları yargılayın diyoruz. Ben kendime keşke şunu yapsaydım bunu yapsaydım diyorum. Bu devletin keşkesi yok mudur? Bu katilleri yargılamak, gerçek hukukla yargılamak boynumuzun borcudur. Biz ülke olarak çöktük. Onun için insanlığa karşı işlenmiş bir suçtur. Biz bitti demeden bu dava bitmez" dedi.
“BEN O FOTOĞRAFLARI YALANLAYAN SİYASETÇİLERDEN ŞİKAYETÇİYİM”
Gazeteci Özcan Yaman ise şöyle konuştu: "Defalarca kez o gün yaşadıklarımızı detaylıca anlattık. O gün bizlerin acıları vardı ve kolluk güçleri sabırlı olmalıydı. Ne zamana kadar, 3 gün. Her şey olmuş bitmiş, 9 yıldır bitmeyen adalet mücadelesi devam ediyor. Biz bu adaletsizlikleri yaşadık, gördük. Ben bir tanık olarak çok şeye tanık oldum. Mesela gaz bombası atıldı doğrudur belgeledim verdim. Ben o gün iki tane TOMA'nın peş peşe ambulansla alana girmeye çalıştığını gördüm. Ben o gün insanların kamyonlarla hastaneye taşındığını gördüm, hepimiz gördük. Ben o fotoğrafları yalanlayan siyasetçilerden şikayetçiyim. Biz beş dakika içinde bombanın patladığından haber aldık ‘Ambulanslar gitti’ dediler. İlk verdiğim ifademi yeniden okumanızı rica ediyorum. Biz gazeteci olarak tanıklık ettik, hak hukuk ve adaletten vazgeçmeyeceğiz."
“ŞİMDİ BİZ ŞEBNEMİN YOLUNDA YÜRÜYORUZ”
Şebnem Yurtman'ın annesi Şafak Yurtman, "Çektiğimiz acıyı biz biliyoruz. ‘Allah sıralı ölüm versin’ derlerdi ama hükümet bize sırasız ölüm yaşattı. 9 senedir Şebnem'in sevdiği yemekleri yapmıyorum. Dilerim buna sebep olanlara sırasız gelsin ölüm, o zaman anlasınlar empati kursunlar. Ama siz empati kurmayın adaleti sağlayın. Kız çocuğu okusun kendini kurtarsın dedim. Şebnem evimin en küçüğüydü. Hükümet benim en küçüğümü aldı. Eskiden Şebnem bizim yanımızda yürüyordu. Şimdi biz onun yolunda yürüyoruz"
“İNSANLIĞA KARŞI SUÇ MESELESİNDEN VAZGEÇMİYORUZ”
Uygar Coşkun'un eşi Avukat Mehtap Coşkun Sakinci,"Bu kadar klasörü okuyup özümseyebilmek insan üstü bir durum. Derdimiz bizim kendimizi size anlatma noktamız olmamalı. Biz müştekiyken günlerce konuşabiliriz. Bu zamana kadar gerçek anlamda bir yargılama ile karşı karşıya kalmadık. Bu gerçek bir yargılama değil. Sayın Başkan bu dosyada hakim olmak, mesleki olarak görev almak sizin için talih midir talihsizlik midir? Müşteki ve katılanlar olarak empati kurmanızı istiyorsak, bu insanları bu noktaya ne getirdi. İnsanlığa karşı suç meselesinden vazgeçmiyoruz. Bu ülkede herkes mi zalim, yıllardır avukatım. Bizim için işletilmeyen adalet, başka dosyalar için işletiliyor. Meslek şerefimizi koruyarak yaşayalım, vereceğiniz karar en azından ölürken sizi rahatlatacak bir karar olsun. Biz vicdanen çok rahatız" dedi.
Mahkeme heyeti 30 dakika ara verdi. Aranın ardından bir sanık avukatının raporlu olması ve diğerlerinin salondan ayrılması nedeniyle duruşma 1 Temmuz 2024 saat 09.30"a ertelendi.
DURUŞMA SONRASI AÇIKLAMA
Duruşma sonrası yapılan açıklamada konuşan 10 Ekim Derneği Eş Sözcüsü Mehtap Sakinci, “Bugün tekrar aileler yıllar sonra dile getirdiği öfkesini dile getirdiği saatler geçirdik. 10 Ekim yargılamasında hiç bu kadar bilgisi olmadı mahkemenin. Dosyayı incelediğini, katliamdan sonra mücadelenin büyüklüğünü henüz anlatabildik. Pazartesi günü, duruşma günü bırakması artık karar aşamasına geldiği anlamına geliyor. Saatlerdir anlatmaya çalıştığımız meramın karşılık bulamadığını üzülerek söylüyorum. Katılanlar olarak maalesef 9 yıldır meselenin özünü anlatmaya çalışıyoruz. Bu bir siyasi cinayet. Talebimiz gerçek adalet. Aynı motivasyonla 1 Temmuz’da yine burada olacağız. Karar ne ise o kararı teşhir edeceğiz. Biz bitti demeden bu dava bitmeyecek” dedi.
Avukat İlke Işık, “Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesinde biz cübbelerimizi bırakıp katılanların yanına geçtik. Artık diyeceğimiz şeyler tamamlandı. Her talebimiz reddedildi. Neden IŞİD’i insanlığa karşı suçtan yargilamaktan bu kadar zorlanıyor Türkiye yargısı? Neden kamu görevlilerine dokunmuyorsunuz. Duvarları örmeye neden devam ediyorsunuz? Pazartesi bunu da göreceğiz. Denilmesi gereken her şeyi söyledik. 10 Ekim için adalet istiyoruz. Ne yaparlarsa yapsınlar gerçek adalete ulaşacağız” dedi