29 Haziran 2024 00:53

Filistin’in kaderi ve tayini

İki devletli çözüm uygulanacaksa da emperyalistlerin kararıyla değil, ancak Filistin halkının talepleriyle ele alındığında olumlu sonuçlar, kalıcı barışlar ve özgürlük getirebilir.

Fotoğraf: Arif Bektaş/Evrensel

Paylaş

Mert DÖŞEMECİ

Bilkent Üniversitesi

 

Siyonist İsrail devletinin soykırım ve ilhak politikası sürerken dünyanın dört bir yanından halklar, kendi hükümetlerinin iş birliğine karşı tepki gösteriyor. İktidarların çözüm önerileri ise ateşkesten 1967 tarihli uluslararası kararın uygulanmasına ve İsrail rejiminin tamamen sona ermesine kadar çeşitlilik gösteriyor.

Pek çok ülkede halkın talepleri ile hükümet programı arasında yoğun bir çelişki var. Bu durum, tüm ülkelerde halkın çizeceği siyasi rotanın, burjuvazinin ve onun devlet aktörlerinin taleplerini yinelemek yerine, Filistin’deki ve kendi ülkelerindeki ezilenlerin çıkarlarını yansıtan talepleri daha güçlü haykırmaları ve bu talepleri formülize etme gerekliliğini açığa çıkarıyor. Halkların, ateşkes ve barış müzakerelerinin ötesine geçebilen uzun vadeli taleplere sahip olabilmesi de gereklidir ki bu tür taleplerin gerekliliği İsrail vahşeti nedeniyle pek çok kişi için.

ÇÖZÜM TARTIŞMALARI

Filistin’de yaşanan soruna ilişkin tek devletli ve iki devletli çözüm önerisi en sık konuşulanlar arasında yer almaktadır. Bu öneriler; emperyalistlerin amaçları, tarihsel bağlamı Filistin halkının gerçek kurtuluşu için mücadele etmek isteyen kesimler açısından nasıl ele alındığı şeklinde üç farklı kulvarda değerlendirilmelidir.

Tek devletli çözüm önerisi artık uluslararası örgütler arasında popüler olmasa da hem mevcut İsrail hükümetinin arzuladığı hem de Direniş Ekseni’nin (İran, Hizbullah, Suriye ve Husiler) uzun vadeli politikalarında ima ettiği şey açıkça budur. İsrail'in hedefiyse, Yahudi-İsrail egemen sınıfının sermayesini ve kârını genişletebileceği bir sistem kurmak amacıyla Gazze'deki Filistinlileri sürmeyi ve Batı Şeria'daki nüfusu mülksüzleştirmeyi amaçlayan ve halihazırda devam etmekte olan yerleşimci projesine dayanmaktadır. İsrail egemen sınıfının ve ordusunun menfur çıkarlarına ve eylemlerine rağmen, bu topraklarda halihazırda yerleşik iki ulus olduğu yadsınamaz ve çözüm tartışmalarında iki ulusun bağımsız halk kesimleri dikkate alınmadan demokratiklikten söz edilemez.

Çözüm tartışmalarından bir diğeri de iki devletli çözüm önerisi; BM'de ve diplomatik misyonlar arasında bugün de popüler bir şekilde tartışılmaktadır.

Emperyalistlerin ortaya koyduğu iki devlet tartışması, Filistin’e sadece sembolik bir devlet tanınmasıdır. Üzerindeki maskeyi çıkardığımızda tek devletin Siyonist ilhakına zemin açan bir sözde çözüm ortaya çıkmaktadır.

Filistinlilerin toprağın yarısından fazlasında yaşamalarına ve yaklaşık yüzde 80'ine sahip olmalarına rağmen, 1947 Milletler Cemiyeti (şimdiki BM) kararında aynı toprağın sadece yüzde 48'ine sahip oldular. Söz konusu ulusların demografik ve ekonomik dağılımlarına dayanmayan ve dış aktörler tarafından kararlaştırılan sınırlar er ya da geç söz konusu ulusların çıkarlarını yansıtmayacaktır. Tarihte de bunun örneği çoktur. Örneğin birinci paylaşım savaşı sonrasında Wilson İlkeleri barış ve özgürlük adı altında itilaf devletlerinin ekonomik büyüme engellerinin kolaylıkla kaldıracak ve “geri ulusları destekleme” adı altında mandacılığı meşrulaştıracak bir zemin yaratabilmek üzerinedir.

Gerçek bir çözüm, toprakların yerel halkları tarafından formüle edilmeli, tartışılmalı ve gerçekleştirilmelidir. Bu nedenlerle, emperyalistlerin ve egemen sınıfların çıkarlarının ötesinde, halkların başta ilerici demokrat örgütleri olmak üzere ortak mücadele ve müzakeresine dayanan çözümler tartışmak gerekir. İki devletli çözüm uygulanacaksa da emperyalistlerin kararıyla değil bu şekilde ele alındığında ancak Filistin halkı için olumlu sonuçlar, kalıcı barışlar ve özgürlük getirebilir.

Marksist-Leninist mücadele bunu Ulusların Kendi Kaderini Tayin Hakkı (UKKTH) şeklinde formüle eder. Emperyalizm çağında ezilen ulusa yönelik baskılar ile sömürünün büyütüldüğü bu düzenin karşısında ulusların özgürleşmesi gerektiğini ortaya koyar. Wilson ilkelerinin tersine; emperyalistlerin ve iş birlikçilerinin zenginliklerini büyütebilmek adına yeniden ve yeniden ürettiği bu yağma, savaş ve sömürü düzenin karşısında bir mücadelenin önünü açmak hedefi ile ulusların özgürlüğünü ilişkili ele alır. Bu sebeple UKKTH’ı savunma ve Filistin’in özgürlük mücadelesi ile sömürü-yağma düzenine karşı işçi sınıfının mücadelesi birbirini besler.

Ulusların kendi kaderini tayin hakkı; ortak bir çözümü, aynı zamanda iki ulus arasında güven ve her iki ulusun demokratik güçleri arasında birlik tesis eder. Ezen ve ezilen ulusların ileri talepleri neticesinde gözetilecek müzakere, emperyalist güçlerin empoze ettiği kararlardan kurtulmanın ve halkların özgürlük taleplerine ulaşmanın tek yoludur. Filistin halkının kendi kaderine yol verebilmesinin, bağımsız Filistin devleti kurma isteklerinin önündeki engelleri kaldırmış olacaktır.

ÖZGÜR VE BAĞIMSIZ FİLİSTİN İÇİN ENTERNASYONAL MÜCADELE

Bugün uluslararası mahkeme kararları tanınmaması, ortaya konulan her kararın emperyalistlerin güç dengesi ve çıkar denklemine göre eğilip bükülmesi de gösteriyor ki salt uluslararası antlaşmalar da yeterli olmayacak, çözümün esas dayanağı bu kararların uygulanması için dünyanın dört bir tarafından kendi iktidarlarını ihlal etmemeye zorlayacak halk mücadeleleri olacaktır. Ulusların çözüm tartışmalarını “sözde” olmaktan çıkarıp kalıcı bir güç halinde hayata geçirebilecek olan güç, Filistin’in tepesine çöken emperyalistleri durduracak bir enternasyonal mücadele zeminini büyütecektir. Yalnızca halkların iradesi ile tesis edilmiş, ateşkeslerden öteye geçebilen barış koşulları oluşabilecektir. Bu noktada İsrail’in ilerici-demokrat muhalefetine de oldukça iş düşmektedir. Halklar yararına ortaya koyulan her çözümün uygulayıcısı, takipçisi ve koruyucusu ancak ve ancak halklar olabilir.

ÖNCEKİ HABER

DEM Parti Eş Genel Başkanları: Erdoğan PYD ile de görüşsün

SONRAKİ HABER

LGS yeteneği değil dikkati ölçüyor!

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa