Amed Newrozu’nda pusula barışı gösterdi
Amed, günler öncesinden tarihi Newroz’a hazırdı. Yüz binler, geçen yıl devletin yasaklama ve kuşatması nedeniyle adeta küçük meydan muharebeleri yaparak girdikleri Newroz alanına bu yıl sabahın erken saatlerinden itibaren insan seli halinde güle oynaya aktılar. Çünkü bugün ulusal mücadelenin önderi
Ve beklenen mesaj, Güneş meydanda toplananların tepesinde göründüğünde BDP’li vekiller Pervin Buldan ve Sırrı Süreyya Önder tarafından Kürtçe ve Türkçe olarak okundu.
Öcalan mesajında herkesin beklediği gibi, silahların susması ve silahlı güçlerin sınır dışına çekilmesi çağrısını yaptı. Ama bu çağrının Kürt halkı için çatışmasızlığın ötesinde bir anlamı vardı. Çünkü daha önce de PKK tarafından defalarca tek taraflı ateşkes kararı alınmış ve 1999-2004 yılları arasında silahlı güçler sınır dışına çekilmişti. Ancak bu sefer Öcalan Kürt sorununun çözümü konusunda devletle müzakere yaptığı bir süreçte ve “yeni bir dönemin başlangıcı” olarak “silahların susması ve siyasetin konuşması” çağrısını yapıyordu. Öcalan, bu çağrı ile bütün dünyaya sorunun barışçıl çözümünden yana olduklarını ve bunun için gerekli adımları atacaklarını ilan etti. Alanı dolduran mahşeri kalabalık bu çağrıyı büyük bir coşku ile selamlayarak Öcalan’ın yol haritasının takipçisi olduklarını bir kez daha gösterdi.
Ancak burada Öcalan’ın daha önceki açıklamalarında silahlı güçlerin güvenli bir şekilde sınır dışına çekilmesi konusunda Meclisin karar alması gerektiğini söylediğini (1999-2004 sürecindeki geri çekilme sürecinde operasyonların devam etmesi nedeniyle 500’den fazla gerilla yaşamını yitirmişti) hatırlatmak da gerekiyor. Yani artık adım atma sırası devletteydi…
Öcalan’ın çağrısında dikkat çeken noktalardan biri de Çanakkale’de savaşan iki halkın 1920’de TBMM’yi birlikte kurduğunu söylemesiydi. Öcalan, sanki Diyarbakır’da bir haftadır bilbordlarda yan yana duran Newroz ve Diyarbakır Valiliğinin “18 Mart Çanakkale Şehitleri” afişlerini görmüş de bu çağrıyı yapmıştı. Ancak yan yana duran bu iki afişin iki farklı çözüm anlayışını yansıttığını da vurgulamak gerekiyor. Newroz afişlerinde “demokratik kurtuluş” sloganı ile halkların ortak vatanda eşitlik temelinde yaşamının kurulmasına vurgu yapılırken, valiliğin iki dilli afişlerde Türk, Kürt, Laz, Çerkes, Arap bütün Müslüman halkların “iman birliği”ne vurgu yapılıyordu. Önümüzdeki günlerde AKP’nin Çanakkale üzerinden çokça propagandasını yaptığı “anasır-ı İslam”ın (İslami unsurların) tek millet olarak birleşmesi söyleminin ötesine geçip geçemeyeceğini, Öcalan’ın ifade ettiği iki halkın kurucu unsur olarak kabul edildiği ve Misak-ı Milli’nin “Kardeş halkların milli sınırı” olarak tanımlandığı 1921 Anayasasının çizgisine gelip gelmeyeceğini hep birlikte göreceğiz.
Newroz mesajında “Halkların ortak yaşamı için sorumluluk herkesindir” diyen Öcalan’ın son sözleri, “Yaşasın halkların kardeşliği”ydi. Dolayısıyla Öcalan’ın mesajı, sadece Kürt halkına değil; aynı zamanda Türk halkına da demokratik birlik temelinde kardeşçe yaşama çağrısı olarak da anlam taşıyordu.
Uzun lafın kısası, tarihi Amed Newrozu’nda her şey beklendiği gibiydi. Amed Newrozu’nda pusula barışın yolunu gösterdi. Ve bir insan seli gibi Newroz alanını doldurup taşan yüz binler, bu yolun takipçisi olacaklarını gösterdiler. Ve 2013 Newrozu, adına layık bir şekilde barış mücadelesinde yeni bir günün başlangıcı olarak şimdiden tarihe geçti...