01 Temmuz 2024 16:20

DİSK-AR: Ücret asgari, vergi azami

Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Araştırma Merkezi asgari ücret ve vergi raporunu paylaştı. Rapora göre 2024 sonunda asgari ücretle açlık sınırı arasındaki fark 4-5 bin TL’yi bulacak.

Fotoğraf: Hilal Tok/Evrensel

Paylaş

Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Araştırma Merkezi (DİSK-AR), 3 Temmuz’da 6 aylık enflasyon rakamlarının açıklanması öncesi “Asgari Ücret ve Vergi” raporunu açıkladı. Taksim Hill Otel’de yaptıkları bir basın açıklamasıyla rapor verilerini paylaşan DİSK üyeleri açıklama öncesi, “Vergide adalet istiyoruz,” Hırsızlara değil, halka bütçe”, “Vergide, gelirde adalet istiyoruz” sloganları attı.

Rapordaki tespitlerin aktarımı öncesi basın açıklaması yapan DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, Türkiye’deki gelir adaletsizliği, düşen alım gücüne dikkat çekerek, “Gelirde ve vergide adaletsizlik büyüyor, insanca yaşamak istiyoruz” diye seslendi.

Yüksek enflasyon karşısında ücretlerin yılda dört kez artırılmasını savunan Çerkezoğlu, “İşçileri, emekçileri, emeklileri yoksullaştıran tercihlerin; ücretleri baskılamaya dönük politikaların terk edilmesi istiyoruz. Özetle gelirde adalet istiyoruz” diye konuştu.

İşçilerin gelirini korumayan, asgari ücreti artırmayan hükümetin, işçilerin üzerindeki ağır vergi yükünü düşürecek düzenlemeleri de hayata geçirmediğini vurgulayan Çerkezoğlu, “Gelir vergisi oranlarının yüksekliği, vergi tarife dilimlerindeki adaletsizlikler ve asgari ücret vergi istisnasının çalışanlar aleyhine uygulanması sebebiyle işçilerin vergi yükü artıyor” dedi.

Vergide adaletsizliği büyütecek adımlar atıldığını vurgulayan Çerkezoğlu, “Kamuoyunun gündemine oturan vergi paketinde ücretlilerin vergi yükünü hafifletecek herhangi bir düzenleme bulunmadığı gibi KDV ve harçlarda artış yapılması planlanıyor. Vergilerin önemli bir işlevi olan gelirin yeniden bölüşümü ve gelir adaleti sağlama işlevi görmezden geliniyor. Hükümet vergiyi ‘tabana’, dar gelirlilere yaymaya devam ediyor. Bizler bu şartlar altında ‘Gelirde adalet vergide adalet’ mücadelemizi büyütmeye kararlıyız” dedi.

ENFLASYONUN FATURASI ÜCRETLERE ÇIKTI

Açıklamanın ardından Çerkezoğlu, rapordan verileri maddeler halinde sıraladı:

  • AKP hükümeti enflasyonda mücadelenin yolu olarak ücret ve diğer emek gelirlerini bastırmayı görüyor. Sıkı para politikası ve sıkı maliye politikası olarak bilinen bu politikanın anlamı, enflasyonun faturasını ücretlere çıkarmaktır. Ücret artışlarının enflasyonu artıracağı iddiası gerçek dışıdır. Raporda da ortaya koyduğumuz gibi; enflasyon ücretler arttığı için artmıyor, tersine ücretler enflasyon arttığı için artıyor. Üstelik ücretler gerçek enflasyonun çok altında artıyor ve böylece reel olarak geriletiliyor.
  • Nisan 2024 itibarıyla asgari ücret, bir ailenin sadece gıda harcamasını kapsayan açlık sınırının altında kalmıştır. Asgari ücret 17 bin TL ilen açlık sınırı Mayıs 2024 itibarıyla 18 bin 484 TL olmuştur. 2024 yılında asgari ücret artışı yapılmazsa 2024 sonunda açlık sınırının 4- 5 bin TL altına gerilemesi beklenmektedir.
  • Asgari ücret yıllardır gelir adaletsizliğini büyütecek şekilde belirlenmektedir. 1970'lerde kişi başına GSYH'nin yüzde 80,6'sı düzeyinde olan asgari ücret, 2023'te kişi başına GSYH'nin yüzde 50,7'sine gerilemiştir.
  • Türkiye Avrupa'nın en düşük asgari ücretli ülkeleri arasındadır: 2014'te Avrupa'da Türkiye'den düşük asgari ücretli 12 ülke varken, 2024 yılı başında sadece 5 ülke (Makedonya, Arnavutluk, Bulgaristan, Karadağ ve Sırbistan) vardır.
  • Asgari ücretin reel kaybını göstermek için altın fiyatlarına baktığımızda, asgari ücretli 2016'ya göre 7, 2003'e göre 13 ve 2005'e göre 19 Cumhuriyet altınını kaybetmiştir. 2005'te yıllık asgari ücret ile 31,5 Cumhuriyet altını alınabilirken günümüzde ortalama 12,6 Cumhuriyet altını alınabilmektedir
  • Asgari ücret sembolik bir ücret değildir. DİSK-AR'a göre işçilerin yaklaşık yüzde 50'si asgari ücretin altında ve civarında (+/- yüzde 20) ücret almaktadır. Merkez Bankası raporlarına göre sanayide çalışanların yüzde 50'si asgari ücret civarında bir ücretle çalışmaktadır. Kadın çalışanlar açısından tablo daha ağırdır. Tahmini 7 milyon kadın çalışanın yüzde 61,4'ü asgari ücret ve civarında ücretler ile çalışmakta, yüzde 41'i asgari ücret dahi alamamaktadır.
  • Türkiye işçi sınıfının asgari ücrete mahkûm edilmesi de bir tercihtir. Türkiye'de toplu iş sözleşmesi kapsamı yüzde 10,6 ve asgari ücret kapsamı yüzde 50 civarındayken AB'de ortalama TIS kapsamı yüzde 60, asgari ücret kapsamı yüzde 4’tür.”

“ASGARİ ÜCRET GÜNCELLENMELİ”

DİSK rapordaki tespitlerin ardından taleplerini ise şöyle sıraladı: “Asgari ücret kapsamının düşürülmesi için toplu pazarlık kapsamı genişletilmeli, sendikal hakların kullanımının önündeki engeller kaldırılmalıdır. Asgari ücret artışında resmi enflasyon oranları değil, kişi başına GSYH artışı esas alınmalıdır. Asgari ücret belirlenirken geçim şartlan (yoksulluk sınırı) göz önüne alınmalıdır. En düşük emekli aylığı asgari ücret düzeyine yükseltilmelidir. 2024 asgari ücreti derhal güncellenmelidir.”

VERGİDE DE ADALET YOK

Raporda vergi adaletsizliğine de dikkat çekildi. Yılın başında işçi ücretinin yüzde 20,8'i vergi ve kesintiye giderken eylül itibarıyla bu oranın yüzde 28,6'ya yükseleceğine dikkat çekilirken, “2000 yılındaki ilk vergi tarife dilimi yeniden değerleme oranına göre artırılsaydı 2024'te ilk vergi tarife dilimi 110 bin TL değil yaklaşık 290 bin TL olacaktı. 2000 yılındaki vergi tarife dilimi asgari ücret artışı kadar artış artırılsaydı 2024 ilk vergi tarife dilimi 438 bin TL'yi aşacaktı. Yani işçiler yıllık gelirleri 110 bini değil 438 bini geçtiğinde üst vergi dilimine geçecekti. Asgari ücret istisnasının vergiden değil matrahtan indirim şeklinde uygulansaydı 2024'te işçinin eline geçen net ücret en az 14 bin TL artacaktı. 2014-2023 arasında toplam vergi gelirlerinin yüzde 16'sı işçilerin ücretlerinden kesilmişken şirket vergilerinin (kurumlar) payı yüzde 15,6 düzeyinde. Gelir düzeyi ne olursa olsun bütün yurttaşlar tarafından aynı oranda verilen ve bu nedenle de adaletsiz olan ÖTV, KDV gibi dolaylı vergilerin tüm vergiler içindeki oranı 1990'da yüzde 48 iken 2000'de yüzde 59'a ve 2024'te yüzde 69'a ulaşmıştır. Türkiye'de en zengin yüzde 10 toplam servetin yüzde 70'ine, en zengin yüzde 1 ise yüzde 39,5'ine sahiptir. 2010 yılından bu yana işverenlere yapılan SGK prim desteği toplam 58,7 milyar dolara ulaştı. Bu miktar Türkiye'nin AKP döneminde yapılan özelleştirme gelirleriyle neredeyse aynı” denildi.

VERGİ İŞÇİLERE DEĞİL PATRONLARA

DİSK, vergi adaletsizliğine ilişkin aktardıkları tespitlerin ardından da az, çok kazanandan çok vergi alınan adaletli bir vergi sistemi için atılması gereken adımlar şöyle sıraladı: “Gelir vergisi ilk tarife oranı yüzde 10'a düşürülmelidir. Gelir vergisi tarife dilimleri yeniden değerleme oranı kadar (asgari ücret artışından az olmamak kaydıyla) artırılmalıdır. Asgari ücret istisnası vergiden değil, matrahtan indirim yoluyla uygulanmalıdır. İşverenlere uygulanan 5 puanlık SGK prim indirimi işçilere de sağlanmalıdır. Üst gelir gruplarına ve büyük servet sahiplerine yönelik olarak servet vergisi uygulanmalıdır. Çağ dışı damga vergisi kaldırılmalıdır. Dolaylı vergilerin oranları düşürülmeli, bu adaletsiz vergilerin vergi gelirleri içinde payı azaltılmalıdır.”

MÜCADELEYİ ALANLARA TAŞIYACAK BİRLİKTELİK TALEBİ…

Rapor verileri ve açıklamanın ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan Çerkezoğlu, diğer konfederasyonlarla birlikte ortak eylem kararı olup olmadığı sorusu üzerine, ortak mücadele için görüşmeler yaptıklarını vurguları: “Özellikle Türk-İş ve Hak-İş’in geçtiğimiz günlerde bu konuda çeşitli kararlar aldığını; açıklamalar yaptığını, binalarına pankartlar astığını, sosyal medya çalışmaları yaptığını gördük. Şubeler düzeyinde yapılan, her düzeyde yapılan mücadele her bakımdan önemli. Konfederasyonlar düzeyindeyse ortak mücadeleyi son derece önemsiyoruz. Nisan ayında yaptığımız görüşmelerde konfederasyonlarla ortak bir mücadele çıkarma önerimizi ifade ettik. Bu konuda olumlu yaklaşımları sözlü olarak aldık. Önümüzdeki dönemde diliyoruz ki yan yana geliriz. Daha önce yaptığımız ortak açıklamalar gibi, bunun bir açıklama olmasının ötesine taşıyacak mücadele alanlarına taşıyacak bir süreci hep birlikte hayata geçiririz” dedi. (İstanbul/EVRENSEL)

ÖNCEKİ HABER

İBB’nin açtığı dava sonuçlandı: Kanal İstanbul’un imar planı iptal edildi

SONRAKİ HABER

Fransa’da aşırı sağ kazanırken Avrupa yol ayrımında

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa