03 Temmuz 2024 10:06
Son Güncellenme Tarihi: 03 Temmuz 2024 12:31

Sinan Ateş davası üçüncü günü: Sanıklar "öldürmeye gelmedik" senaryosunu sürdürüyor

Eski Ülkü Ocakları Başkanı Sinan Ateş cinayeti davasının ilk duruşmasının üçüncü celsesinde de sanıklar Ateş'i Selman Bozkurt'un silahından çıkan kurşunla öldüğünü savundu.

Fotoğraf: Mustafa Hatipoğlu/AA

Paylaş

Eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı Sinan Ateş’in öldürülmesine ilişkin açılan davanın ilk duruşması üçüncü gününde devam etti.

Sincan Cezaevi’nde Ankara 32. Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam eden duruşmanın ilk iki gününde tetikçi Eray Özyağcı, azmettirici olduğunu söyleyen ve olayları organize eden Doğukan Çep ile eski Ülkü Ocakları yöneticisi Tolgahan Demirbaş, tetikçiyi Demirbaş'la birlikte Bolu'ya götüren Ülkü Ocakları yöneticisi Emre Yüksel, MHP İstanbul İl Yönetim Kurulu üyesi Ufuk Köktürk ve MHP'li avukat Serdar Öktem'in de bulunduğu 22 tutuklu sanık savunmalarını yaptı.

İlk günkü duruşmada Özyağcı ve sanık Vedat Balkaya ifadelerini değiştirdi. Sanıklar "alacak verecek" meselesi nedenini öne sürdü. Tetikçi Erdal Özyağcı, Sinan Ateş'i ayaklarından vurduğunu, öldürmediğini iddia etti. Özyağcı, soruşturma savcısının kendisine "talimatı Bahçeli'den aldığını söyle" dediğini öne sürdü. Azmettirenin kendisi olduğu yönünde ifade veren Doğukan Çep ise Hasan Ferit Gedik cinayeti davası için Ateş'ten yardım istediğini ve para verdiğini, Ateş’in telefonlarına çıkmaması üzerine kendisine saldırı düzenlemeye karar verdiği iddiasında bulundu. Mahkeme Başkanı, eski Ülkü Ocakları Yöneticisi sanık Tolgahan Demirbaş'a, eski MHP Milletvekili Olcay Kılavuz ile ilgili soru sorulmasına izin vermedi. Duruşmada sanıkların dava ile ilgili "alacak verecek meselesi", "adi bir vaka" ve "MHP'ye karşı kumpas" algısı yaratmaya çalıştığı görüldü. Öte yandan MHP'nin, Sinan Ateş suikastı davasına katılma talebi "suçtan zarar görmediği" gerekçesiyle reddedildi.

Dün ise Doğukan Çep duruşma başlangıcında gazetecileri "Görüşeceğiz seninle" diye tehdit ederken, Çep’in Hasan Ferit Gedik cinayetini işlediğinde avukatlığını yapan MHP'li Serdar Öktem de kendisi hakkında haber yapan gazetecileri "FETÖ'cü", "PKK'lı", "DHKP-C'li' diye suçladı. Öktem’in savunmasına devam edilirken salonda çıkan gerginliğin ardından mahkeme başkanı, Ateş ailesinin bir avukatını ve Milli Yol Partisi Genel Başkanı Remzi Çayır'ı salondan çıkarttı. Mahkeme başkanı avukatın dışarı çıkarılmasında yavaş davranan polisler hakkında da tutanak tutulmasını istedi.

Üzerlerine atılı suçlamaları reddeden sanıkların birçoğu Sinan Ateş'i tanımadıklarını söyledi. Tetikçi'yi Demirbaş'la birlikte Bolu'ya götüren Ülkü Ocakları yöneticisi Emre Yüksel, MHP'ye kayıtlı olduğunu söylediği araçta iki kişi olduklarını iddia etti.


DURUŞMANIN ÜÇÜNCÜ GÜNÜ

Ankara 32. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen üçüncü celseye, sanıklar, taraf avukatları, müşteki Ayşe Ateş ve yakınları katıldı. DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, DEVA Partisi Hukuk ve Adalet Politikaları Başkanı Mustafa Yeneroğlu ve CHP İzmir Milletvekili Murat Bakan da duruşmayı takip etti. Duruşmaya öğlen saatlerinde eski CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da katıldı.

Tüm sanıkların dinlenilmesinin ardından sanık avukatlarının savunmalarına geçildi. Avukatlar ilk gün değiştirilen ifadelere paralel şekilde, "öldürme değil yaralama" tezi üzerinden savunma yapıyor. Tetikçi Eray Özyağcı’nın avukatı Zeynettin Aktürk'ün "1 metre mesafeden ateş eden bir insan öldürme saikiyle ateş ediyorsa başına ateş eder, ayaklarına etmez" ifadesi dikkat çekerken diğer sanıkların avukatları da müvekkillerinin olayla ilgilerinin olmadığını savundu, hazırlanan iddianamenin yetersiz olduğunu belirtti.

Duruşmanın 3. gününde yaşananlar şu şekilde:

KILIÇDAROĞLU'NU TAKLİT ETTİ

T24'ün aktardığı bilgilere göre duruşma salonunda yoklama alınırken, azmettirici tutuklu sanık Doğukan Çep, CHP'nin eski genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanlığı seçiminin ardından paylaştığı “bur-da-yım” mesajını taklit etti.

"ÖLDÜRMEK İSTESE KAFASINA ETEŞ EDERDİ"

Tetikçi Eray Özyağcı’nın avukatı Zeynettin Aktürk, Özyağcı'nın öldürmek maksadıyla Sinan Ateş'e saldırmadığını öne sürdü. Aktürk, duruşmada yaptığı açıklamada, olay yerindeki kamera kayıtlarının ve otopsi raporunun Özyağcı'nın niyetini doğruladığını öne sürdü:

“Eray Özyağcı’nın vuruş açısı çok açıktır. 1 metre mesafeden ateş eden bir insan öldürme saikiyle ateş ediyorsa başına ateş eder, ayaklarına etmez. Kamera görüntülerinde de ilk üç atışın ayaklarına yapıldığı görülmektedir. O esnada yanında bulunan Selman Bozkurt ateş edince de kaçarken onu omzundan yaralamaktadır. Otopsi raporundan anlaşılacağı üzerine mermi maktulün sağ üst tarafından girerek sağ alt taraftan çıkmaktadır. Otopsi raporu bize bir nebze delil sunmaktadır. Bu da kafasına isabet eden mermidir. Kamera görüntüleri olayı çok iyi açıklamaktadır. Bundan yola çıkarak ve otopsi ve olay yeri inceleme raporu ile birlikte değerlendirildiğinde Selman Bozkurt maktule doğru ateş etmektedir” iddiasında bulundu.

Avukat Aktürk, müvekkilinin olay yerinin 50-60 metre uzağında kendisine yönelik bir tehdit algıladığı için karşı tarafa ateş ettiğini iddia etti. "Müvekkilim, Selman Bozkurt'a ateş ettiğini, maktüle ateş etmediğini söylemiştir" diyen Aktürk, olay yerindeki delillerin ve kamera kayıtlarının bu savunmayı desteklediğini savundu.

Aktürk savunmaya şöyle devam etti: "Yine maktulün yanında bulunanlardan birinin ses kaydı olmasa da ‘Reisi vurduk’ ifadeleri vardır ve bir irkilme ifadesi vardır ve bu çok nettir. Anlattığımız deliller nazara alındığında maktulü öldüren merminin başkası tarafından ateşlendiği açıkça görülecektir. Müvekkilimin ‘silahla kasten yaralanma suçu’ndan sorumlu tutulmasını talep ediyoruz.

Ayrıca yanında yakını yaralanan birisi olay bittikten sonra yanından ayrılmaz. Oysa apar topar oradan silahlar alınıyor ve her ne hikmetse silahlar kaçırılıyor. Peki bu silahlar neden kaçırılıyor? Hangi düşünce ve hangi mantıkla bu silahlar kaçırılıyor? Bu hiç incelenmemiş. Bu şahısların ifadeleri alındı mı? Alınırken ne diye alındı? Olay olurken 3 kişi var müvekkilim de dahil Ahmet Keçik ve Selman Bozkurt’un ifadesi doğru şekilde alınmamıştır. Yazılı olarak da beyanlarımızı vereceğiz.”

"POLİSLER ŞİDDET UYGULADI"

Daha sonra Sanık Sinan Ateş'e yönelik "toplu halde, iştirak halinde tasarlayarak kasten öldürme" suçuna yardım etmekten yargılanan tutuklu sanık Umut Ersoy’un dinlenmesine geçildi.

Üzerine atılı suçları kabul etmediğini söyleyen Ersoy, “Polisler beni gözaltına aldıklarında neyle suçlandığımı söylemediler. Pendik Karakolu’na geldiğimde ise polisler bana şiddet uyguladılar. Ardından hastaneye gidip rapor aldık. Ankara’ya doğru yola çıktığımda da hala neden alındığımı bilmiyordum. İddianame çıkana kadar da neyle suçlandığımı bilmiyordum. Suat Kurt’u telefonla aradığım iddia ediliyor ama hiçbir şekilde kendisini tanımıyorum” dedi.

"MÜVEKKİLİMİZ OLAYIN PLANINDAN HABERSİZDİ"

Son sanık Umut Ersoy'un ifadesinin ardından sanık avukatları savunmalarına başladı. Sanık Vedat Balkaya'nın avukatı Cem Ali Kılıç, müvekkilinin olay yerine uzak mesafede bekletildiğini ve olay planına dair hiçbir bilgi verilmediğini savundu.

Avukat Kılıç, "Müvekkilimize ilk olarak 'Alacak verecek için yardımcı olabilir misin' diye soruluyor. Müvekkilim olay yerine 250-300 metre uzakta bekliyor ve sanık Eray Özyağcı tarafından olay yerinden uzakta tutulmaya çalışılıyor. Eylem planına dahil müvekkilime hiçbir bilgi verilmiyor. Eray Özyağcı motordan inerken müvekkilime ‘silah sesi duyarsan sakın kaçma’ diyor. Bu plana dahil olan birine bu söylenebilir mi?" dedi. Kılıç, müvekkilinin tutuksuz yargılanmasını talep etti.

"İDDİANAME YETERSİZ"

Sanık Suat Kurt'un avukatı Demet Saatçioğlu ise iddianamenin şeklen yetersiz olduğunu ifade etti. "Sinan Ateş ile ilgili kısım 4 sayfa, Selman Bozkurt ile ilgili kısımlar da yarım sayfa anlatılmıştır. Türkiye'nin gündemine oturan dosyada eylem ile ilgili bölüm 5 sayfa bile değildir" dedi. Saatçioğlu, müvekkiline Selman Bozkurt ile ilgili tek bir soru yöneltilmediğini belirtti ve Ahmet Keçik ile Selman Bozkurt’un ifadelerinin detaylı olarak alınmasını talep etti.

"ARKADAŞ KURBANI"

Suat Kurt’un diğer avukatı Fuat Saatçioğlu, müvekkilinin olayın planlama aşamasında yer almadığını ve sadece arkadaşına yardım etmek için eylemlerde bulunduğunu savundu. Saatçioğlu, "Müvekkilim bir cinayet için gelmiş olsa yüzüne bir atkı, kafasına bir bere taksa kimse şüphelenmezdi. Müvekkilim suç işleme kastı yoktur, kimliğini saklama gereği duymamıştır. Eray Özyağcı da sanığın olay yerinde olduğunu bilmediğini kaydetmişti" dedi. Müvekkilinin Selman Bozkurt ile ilgili suçlamalardan beraat etmesini ve tahliye edilmesini talep etti.

Avukatlar, müvekkillerinin suçsuz olduğunu ve olayın planından habersiz olduklarını savunarak, mahkemeden beraat ve tahliye talebinde bulundular.

"SİNAN ATEŞ, ÇATIŞMANIN ORTASINDA KALDI"

Azmettirici Doğukan Çep’in avukatı Emine Tosun, duruşmada yaptığı savunmada müvekkiline yönelik ağır insan hakları ihlallerine dikkat çekti. Tosun, müvekkiline dair darp ve cebir izine rastlanmadığına dair rapor düzenlenmesine rağmen, medyada yaralı fotoğraflarının yer aldığını belirtti. Tosun, "Bu raporun altında imzası bulunan doktorlar hakkında suç duyurusunda bulunuyoruz. Bu dosyada ağır insan hakları ihlali vardır" dedi.

Avukat Emine Tosun, Sinan Ateş’in vücudundan çıkan mermi parçalarının Eray Özyağcı’dan çıkıp çıkmadığının tespit edilemediğini belirterek, "Kamera kayıtlarına baktığımızda Ahmet Keçik olay yerinden dakikalar içerisinde silahları alıp kaçıyor. Sinan Ateş ile Ahmet Keçik'in hocadan öte bir manevi bağı var. Bu yüzden Sinan Ateş yere yığılırken nasıl kaçabilir?" ifadelerini kullandı.

"AÇILARA GÖRE ÖZYAĞCIDAN ÇIKMASI İMKANSIZ"

Tosun, Sinan Ateş’in kafasından girip çenesinden çıkan merminin atış açılarına göre Eray Özyağcı’dan çıkmasının imkansız olduğunu savundu. "Bu atış ancak Sinan Ateş’e yüzü dönük bir kişi tarafından gerçekleşebilir. Olay yerine baktığımızda yüzü Sinan Ateş’e dönük Eray Özyağcı dışında bir kişi daha bulunmaktadır. Bu da Selman Bozkurt’tur" dedi.

"KEÇİK'İN KAMERA GÖRÜNTÜLERİ İNCELENSİN"

Avukat Tosun, Sinan Ateş'in birçok tehdit aldığına dair dosyaların sunulduğunu belirterek, "Sinan Ateş bir değil iki silahla dolaşıyor. Olay yerinde 12 kovan bulunuyor. Ahmet Keçik olay yerine ikinci defa dönmüş bir kişi. Bu yüzden Ahmet Keçik'in girdiği binanın kamera görüntülerinin incelenmesini talep ediyoruz" ifadelerini kullandı. Tosun, ayrıca Selman Bozkurt, Ahmet Keçik ve Sinan Ateş hakkında daha önce bir dosya olup olmadığının araştırılmasını talep etti.

"OTOPSİ VİDEOLARI GÖNDERİLMİYOR"

Tosun, Ahmet Keçik'in şüpheli olarak dosyadan çıkarıldığını, ancak bu çıkarılma zamanının net olmadığını belirtti. Delillerin tarafsız ve hatasız olmadığını ifade eden Tosun, "Bu yüzden verilecek hükümler de doğru olmayacaktır" dedi.

Dosyadaki otopsi videolarının istenmesine rağmen sadece fotoğrafların gönderildiğini belirten Tosun, "Bu fotoğraflara bakarak otopsinin uygun tespit edildiği söylenemez. Mermilerin hangi silahtan çıktığı da karıştırılmış. Umarım sadece maddi hatadır" dedi.

"KARİZMANI ÇİZERİM SAİKİYLE İŞLENMİŞ"

Avukat Tosun, müvekkilinin eyleminin sadece yaralamaya yönelik olduğunu ve çıkan çatışma sonucunda ölüm gerçekleştiğini savundu. "Bu eylem, ‘Paramı getir, yoksa seni ayağından yaralayarak karizmanı çizerim’ saikiyle gerçekleştirilmiş bir eylemdir. Müvekkilimin ölüm sonucunu istemediği ortadadır" dedi.

"ATEŞ'İN HUKUKSUZ İŞLER YAPTIĞINI GÖRÜYORUZ"

Tosun, müvekkilinin Sinan Ateş ile tanışıklığı olduğunu belirterek, Sinan Ateş'in hukuksuz işler yaptığını iddia etti. "Sinan Ateş'in, ‘Daha yeni bir kişinin kafasını gözünü kırdırdım yetmez mi?​’ şeklinde mesajı var. Biz bu belgeye baktığımızda, Sinan Ateş’in hukuksuz işler yaptığını görüyoruz. Müvekkilimin ağırlaştırılmış yaralama suçundan yargılanmasını talep ediyoruz" dedi.

Avukat Emine Tosun'un savunmasının ardından duruşmaya 13.45'e kadar ara verildi.

"KONUM ATMASININ OLAYLA BİR İLGİSİ YOK"

Ülkü Ocakları Genel Merkez Yöneticisi Tolgahan Demirbaş’ın avukatı Murat Ofli, duruşmada yaptığı savunmada müvekkilinin sosyal medyada yargılandığını ve suçsuz olduğunu savundu. Ofli, "Müvekkilim olayın hiçbir yerinde ne azmettirici ne de yardım edendir. Dosyada gizlilik olmasına rağmen müvekkilimin sosyal medyada yargılanması yapılmıştır. Bugün burada masumiyet karinesinin ihlal edildiği müvekkilimin de hakkının arandığı bir yerdeyiz" dedi.

Avukat Ofli, iddianamenin hatalı olduğunu ileri sürerek, "Dosyada azmettirici olduğuna dair somut bir delil yok. Buna rağmen müvekkilim 18 aydır tutukludur. Tolgahan Demirbaş’ın konum atmasının olayla bir ilgisi yoktur. Eray’ın ve Vedat’ın konumları müvekkilimin attığı konumla aynı değildir. Müvekkilim Gökçehöyük’te bulunan bahçedeydi ve bu, çalışan Afganlar tarafından doğrulanmaktadır. Bunların da dosyaya eklenmesini istiyoruz" ifadelerini kullandı.

"SOSYAL STATÜSÜ NEDENİYLE ALDATILMAYA MÜSAİT"

Tutuklu sanık Zekeriya Asarkaya’nın avukatı Doğan Delice, müvekkilinin suçsuz olduğunu ve beyanlarının dosyadaki tüm delillerle doğrulandığını savundu. "Müvekkilim 70 yaşında ve sosyal statüsü nedeniyle aldatılmaya müsaittir. Yalnızca Hakan Saraç ile cezaevinde arkadaş olduğu için misafir etmiştir. Suç işleme niyeti yoktur ve tahliyesini talep ediyorum" dedi.

"AVUKAT GÖRÜŞME KABİNLERİ DİNLENİYOR"

Tutuklu sanık Hakan Saraç’ın avukatı Kemal Memiş, müvekkilinin bilmeden olaya karıştığını ve dosyanın siyasileştirildiğini iddia etti. "Avukat görüşme kabinlerinin dahi dinlenmesi endişe yaratıyor. Maktulün kimliği normal bir vatandaş olsaydı bu kadar baskı olmazdı. Hukuk yerini bulsun, adalet yerini bulsun, gerekirse kıyamet kopsun" dedi.

"ÖZEL HAREKAT OLDUĞU İÇİN İŞKENCEYE UĞRADI"

Tutuklu sanık özel harekat polisi Aşkın Mert Gelenbey'in avukatı Alp Kemal Gözel, müvekkilinin hukuka aykırı olarak evine girildiğini ve işkenceye uğradığını iddia etti. "Müvekkilim özel harekat polisi olduğu için diğer sanıklardan farklı olarak çırılçıplak soyulmuş ve işkenceye uğramıştır" dedi. Gözel, müvekkilinin makul sürede yargılanmadığını ve tutukluluk süresinin cezaya dönüştüğünü belirterek tahliye talebinde bulundu.

"BİR SİYASİ PARTİYE ÜYE OLDUĞU İÇİN TUTUKLU"

MHP’li sanık Ufuk Köktürk’ün avukatı İlker Kocaoğlu, şunları söyledi:

''Eylemin gerçekleşmesine yönelik bir savunmamız yok çünkü bir dahli yok müvekkilimin. Bir siyasi partinin il yönetici olduğu ve bir takım kişilerle çekindiği fotoğraflar gösterilerek suçlu ilan edilmiştir. Sadece 4 bin liralık bir para gönderimi vardır davayla ilgili. Bir an için müvekkilimin bu olaya bilerek para gönderdiğini kabul etsek eşinden göndermezdi ve onun yerine bankamatikten, başkasının hesabından gönderirdi. Müvekkilime avukat Serdar Öktem ile görüşmeleri de sorulmuştur. Açık söylüyorum o gün Köktürk beni de aradı ve miras konusu hakkında şeyler sordu. Avukat Serdar Öktem’i de bu yüzden aradığını biliyorum. Sadece cezaevinden arkadaşı Doğukan Çep’e bir miktar para gönderdiği ve sosyal medyadan bir siyasi partiye üye olduğu haberleri nedeniyle 19 aydır tutukludur. Tahliyesini talep ediyorum.''

Sanık Mustafa Uzunlar’ın avukatı Yağız Bekircan Çebi de müvekkilinin sadece arabasını kiraladığı için yargılandığını iddia etti ve "Müvekkilim doğrudan ve kasten bu olaya dahil olduğuna dair soyut ve somut bir bağ yoktur. Ne olayın öncesinde ne de sonrasında olayla ilgili kişilerle bir bağı bulunmamaktadır. Müvekkilimin hücrede kalması hukuka aykırıdır. Müvekkilimin beraatini düşünceniz aksi yöndeyse adli kontrol hükümleri uygulanarak serbest bırakılmasını talep ediyorum” dedi.

"ARACIN KİRALANMASINDAN BİHABER"

Tutuklu sanık Mustafa Uzunlar’ın avukatı da şu savunmayı yaptı:

''Tüm deliller müvekkilimin atılı suçun işlenişinde herhangi bir yardımı dahi yoktur. Huzurdaki 16 sanık müvekkilimi tanımadıklarını belirtmiştir. Müvekkilim hakkında hiçbir somut delili dosyada görmemekteyiz. Kendisi tetikçiyi Ankara’ya götüren aracı kiraladığı için yargılanmaktadır. Müvekkilim aracın kiralanmasından dahi bihaberdir. Bu dosyada müşteki tarafından bile müvekkilimin kendisine tek bir soru yöneltilmemiştir çünkü en masumlar arasında bizim müvekkilimiz Mustafa Uzunlar başta gelmektedir. Müvekkilimin siyasi ideolojik bir kimliği de yoktur. Bir buçuk senedir hiçbir suçu olmamasına rağmen tutukludur. Biz yapılacak adil yargılama neticesinde müvekkilimizin beraat edeceğine inanıyoruz ve bu yüzden tutuksuz yargılanmasını ve tahliyesini talep ediyoruz.''

Mehmet Yüce’nin avukatı Duran Göçer, “Dosyadaki pek çok sanık gibi benim müvekkilimin de neden tutuklandığı dahi bilinmemektedir. Müvekkilim motor ve motor araçları satan dükkan sahibi bir kişidir. Ducati marka motoru pek çok platformdan satışa çıkarmıştır. Bu şekilde Vedat Balkaya kendisine ulaşmıştır. Müvekkilimin yapmış olduğu bir motor satışının hayatından 18 ayını alacağını bilmediği bir dosya ile karşı karşıyayız. Müvekkilimin dosyasına bakıldığında sanık olacak hiçbir husus yoktur ve buna rağmen tek kişilik bir hücrede kalmaktadır. Tahliyesini ve beraatini talep ediyoruz" dedi.

ZORLU'NUN AVUKATI: ADRESLER SANKİ MÜVEKKİLİM TARAFINDAN BULUNMUŞ GİBİ YANSITILDI

Tutuklu sanık eski MİT personeli Çağlar Zorlu’nun avukatı Sümeyra İlpeşin ise şu iddiaları dile getirdi:

“Müvekkilim Tolgahan ile arkadaş ortamında tesadüfen tanışıyor ve uydurma iki adres veriyor. Tüm bu adresler medyada sanki müvekkilim tarafından bulunmuş gibi yansıtılmıştır. Benim müvekkilim yeri geldi güncel yeri geldi eski MİT personeli olarak medyada yer aldı. Soruşturmanın tüm aşamalarında bu adreslerin doğru olmadığını defalarca söyledik. Sanki olayı gerçekleştiren faile maktulün adresi benim müvekkilim tarafından verilmiş gibi yansıtılmıştır. Hem dosya içinde hem de dosyayla hiçbir ilgisi olmayan medya mensupları tarafından böyle lanse edilmiştir.

Benim müvekkilimin tutuklu olma nedeni MİT ise lütfen devlet kurumu olan MİT’e yazalım ve bu sorgular yapılsın mı öğrenelim. Hem benim müvekkilim hem de bir devlet kurumu olan MİT bu şüpheden kurtulsun. Müvekkilimin huzurda bulunan tek bir sanık ile iletişimi var o da olaydan 9 ay önce. Ancak ne hikmettir ki benim müvekkilim sanık Tolgahan Demirbaş’tan dahi önce tutuklanma kararı çıkartılarak tutuklanmıştır. Benim müvekkilimin baştan savma adreslerle nasıl bir yardım kastı olabilir? Bir buçuk yıldır bu insanlar dertlerini dahi anlatamadan çok uzun süre beklediler. Benim müvekkilim dosyanın aydınlanması için kendi rızasıyla telefonunu ve şifresini de verdi. Benim müvekkilimin 1 dakikalık özgürlüğü ne medya baskısından ne de siyasi baskıdan önemlidir. Tahliyesini ve beraatini talep ediyorum."

"İTİRAFÇI OLUR DİYE 6 AY HÜCREDE TUTTULAR"

Marco Paşa isimli kafenin ve Gölbaşı’ndaki çiftliğin sahibi Aytaç Ataç’ın avukatı Hüseyin Beyhan, cinayete yardım fiilinin bulunmadığını, iddianamede çiftliğin geçmediğini, olay günü çiftliğin kontrol edildiğini söyledi. Müvekkilinin 18 aylık tutukluluğunun 6 ayının hücrede geçtiğini söyleyen Beyhan, “Müvekkilim itirafçı olur diye 6 ay hücrede tuttular” dedi.

Tutuklu sanık Serdar Öktem’in avukatı Oğuzhan Bilgin, basında da çıkan ‘06 DB 7018’ ve ‘34 NR 6118’ plakalı araçlara ilişkin, “‘06 DB 7018’ plakalı araç Öktem’in kullanımında değildir. Diğer plakalı araç ise Öktem’in hakkında basında çıkan haberlere ilişkin Ankara’ya geldiği ve yolcu koltuğunda oturduğu araçtır. Bu iki araç üzerinden sahte deliller oluşturulmuştur” savunmasında bulundu.

Sinan Ateş’in konum bilgilerini edinmekle suçlanan tutuklu sanık Ülkü Ocakları Genel Başkan Yardımcısı Emre Yüksel’in avukatı İsmail Küçük, “Şu an bir savunma yapamıyorum çünkü yok olan bir şeye savunma yapamam. Elbette tüm gazeteciler basın özgürlüğü anlamında özgür. Ama 18 aydır 500 bölümlük bir dizi yayınlandı ve aynı bölüm tekrar ediliyor. Yok olan bir şey varmış gibi yayın yapıldı. Bizden herhangi bir yere gönderilen bir konum söz konusu değil. İddia edilen konuma gitmiyoruz o saatlerde. Olay saatlerinde emniyette, MKE’deyiz. Gazeteciler neden lehe delilleri televizyonda yayınlamıyorlar" dedi.

Davaya yarın saat 09:00’da devam edilecek. (HABER MERKEZİ)

ÖNCEKİ HABER

TÜİK'e göre yıllık enflasyon yüzde 71,60, haziranda 1,64

SONRAKİ HABER

10 Ekim Katliamı Davası Avukat Komisyonu: IŞİD’i aklayanlar suç ortaklığına devam ediyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa