Sömürgecinin kırıntısı
MMO Eski Başkanı Mehmet Torun altın madenlerinde devletin kendi hesaplamalarını değil şirketin beyanını esas aldığını belirterek "Bu ülkede sömürge madenciliği yapılıyor, denetim altında değil" dedi.
Fotoğraf: ANKA
Özlem Songül ABAYOĞLU
İstanbul
İliç’te havaya, suya, toprağa zehir karıştıran Çöpler Altın Madenindeki altın miktarı Enerji Bakanlığının resmi verilerine göre 8 ton olmasına rağmen Anagold maden şirketinin belgelerine göre 1.35 ton. CHP Zonguldak Milletvekilli ve TBMM İliç Araştırma Komisyonu Üyesi Deniz Yavuzyılmaz, X hesabından yaptığı paylaşımda güncel piyasa değerinin yaklaşık 500 milyon dolar olduğuna değinerek, “AK Partiye soruyorum. Bu altınlar nerede?” diye sordu. Altın miktarındaki tutarsızlığı değerlendiren Maden Mühendisleri Odası Eski Başkanı Mehmet Torun, “Bu sayılar şirketin devlete vereceği katkı payını da vergileri de etkiliyor. Ancak devlet kendi araştırmalarını değil şirketin beyanını esas alıyor” dedi.
"ŞİRKET NE DERSE DEVLET ONU ESAS ALIYOR"
Maden Kanunu’na göre devletin madenlerde beyanı dikkate aldığını söyleyen Torun, “Şirket ne kadar altın ürettiğini söylerse devlet onu esas alır. Bu ülkede sömürge madenciliği yapılıyor ve denetim altında değil. Devletin 8 ton demesinin nedeni tonda bir buçuk gram altın olması. Kayan liç miktarını bir buçuk ile çarptığında 8 ton altın olması gerektiğini hesaplıyor. Firma ise 1.35 ton diyor. Ancak devlet gidip ‘Neye göre 1.35 ton’ diye sormuyor. Üzerine devlet 1.35 ton üzerinden işlem yapıyor ve hesabını sormuyor. 6 tonun nereye gittiğini sormak lazım” ifadelerini kullandı. Bu durumun İliç’te tek olmadığını söyleyen Torun, “Ülkedeki tüm madenlerde bu durum aynı işler. Şirket ne ürettim derse devlet ona göre işlem yapar. Katkı payını ve vergisini onun üzerinden hesap eder. Çünkü değer usulüne göre hesaplanır bunlar” şeklinde konuştu.
Sömürge madenciliği dediğimiz yöntem değişmediği sürece bu yöntem rezerv bitene kadar devam edecektir. Bu ülkenin madenleri nasıl ve kimin yararına üretilmeli bunun tartışılması gerekiyor. Elbette halkın yararına olmalı ancak şimdi sadece şirketler yararlanabiliyor” dedi.
Maden Kanunu’na göre; madencilik yapan şirketler belli oranlarda devlet hakkı ödemek zorunda olduğunu söyleyen Torun, “Bu oran, altın madeninde üretilen madenin yüzde 5’tir. Ancak gerçekte bu oran hiçbir şekilde uygulanmamaktadır. Üstelik bu madde kanunda değişti. Londra borsasındaki günlük fiyata göre hesaplanıyor. Ancak ödenen devlet hakkı aynı” ifadelerini kullandı.
"ALTIN MADENCİLİĞİNİN KATKISI EN FAZLA YÜZDE 1"
Altın madenciliğinin ülke ekonomisine katkısını değerlendiren Torun, “Türkiye’de 2001 yılından itibaren 500 ton altın üretildi. Bu 500 ton altının devlet hakkı karşılığı benim hesabıma göre yüzde 1’i geçmiyor. Resmi açıklamalarda yüzde 16-17 diyorlar ama bir sürü istisna var. İstisnaları düştükten sonra yüz ton altın üretiliyorsa en fazla bir tonu devlete kalıyor. Devlet payını verdikten sonra Merkez Bankası almak istediğinde şirket ilk olarak Merkez Bankasına satmak zorunda. Ancak Merkez Bankası Türkiye’de çıkarılan altını piyasa değeri üzerinden alıyor. Yani altını Londra’dan da alsa, Türkiye’den çıkaran şirketten de alsa aynı fiyata alıyor. O nedenle ülkeye bir katma değeri olmuyor. Bir de istihdam yarattıklarını söylüyorlar ama altın madenciliği açısından ciddi bir istihdamdan söz edemeyiz. Kömür madenciliği gibi emek odaklı bir çalışması yok altın madenciliğinin. Dolayısıyla uzun vadede yararından çok zararı oluyor. Telafi edilemeyecek yıkımları oluyor. İliç’te de mesela havası, suyu, toprağı şirket tarafından zehirlendi. Eski haline getirilemez zaten orası ancak iyileştirmek için de milyarlarca lira harcamak gerekiyor. Altın madeninden devletin elde ettiği kazançtan kat kat fazladır. Bunlara rağmen şirketler ticari açığı kapattıklarını iddia edebiliyorlar” şeklinde konuştu.