05 Temmuz 2024 04:40

Başka Ahmetler ölmesin diye

"Atölyenin asıl sahibi Kaside-Dağ Tekstil patronları, kan parası vererek annenin ifadesini yönlendirmekle kalmamış, çalışanlarının sanki atölyenin sahibiymiş gibi sorumluluğu üstlenmesini sağlamıştı."

Ahmet Haskiro

Paylaş

Av. Tugay BEK

Bundan 11 yıl önce (14 Mart 2013’te) Adana’da 13 yaşındaki çocuk işçi Ahmet Yıldız, çalışmış olduğu plastik fabrikasında enjeksiyon makinası kalıplarının arasına kafası sıkışarak feci bir şekilde ölmüştü. Patron bu olayı örtbas etmek için, Ahmet’in trafik kazası geçirdiği yalanına başvurmuştu. Patron sonra da iş yerine geri dönerek Ahmet’in yaşamını kaybettiği yerdeki kan izlerini silmişti.

İşverenin, kan parası teklifini kabul eden Ahmet Yıldız’ın babası, mahkeme aşamasında şikayetinden vazgeçmişti. Bu iş cinayetinden sorumlusu olan patron Ali Koç’a, taksirle insan öldürme suçundan bir dizi indirimler neticesinde 30 bin TL para cezası verildi. Mahkeme Ahmet Yıldız’ın patronuna bir kıyak daha yaparak almış olduğu para cezasını 24 aylık taksitler halinde ödeme kolaylığı da sağladı. Öyle ya taraflar kendi aralarında anlaştığına göre, yargıya da işi usulüne uygun bir şekilde kapatmak düşerdi. Patron Ali Koç, bir miktar aileye, bir miktar da devlete para vererek, Ahmet Yıldız cinayetinden paçayı sıyırmıştı.

Kapitalizm çocuk kanına doymuyor.

Ahmet Yıldız’ın yaşamını yitirdiği 2013’den 2023 yılına kadar en az 671 çocuk iş cinayetinde yaşamını yitirdi.

Ahmet Yıldız’dan 11 yıl sonra, bu defa 11 yaşındaki Suriyeli adaşı Ahmet Haskiro, Adana’da çalışmış olduğu konfeksiyon atölyesinde asansöre sıkışarak yaşamını yitirdi. Ahmet Haskiro’nun patronları da bu cinayeti örtbas etmek için aileye kan parası verdi. Ahmet Haskiro ile aynı atölyede çalışan annesine, çocuğunun orada çalışmadığı, olay günü kendisini ziyarete geldiği esnada kazananın yaşandığı söyletildi.

Ahmet Haskiro’nun ölümü basına yansıdıktan sonra, ilk etapta tutuklanan üç kişi, yalnızca iki gün tutuklu kaldı. Atölyenin asıl sahibi Kaside-Dağ Tekstil patronları, kan parası vererek annenin ifadesini yönlendirmekle kalmamış, çalışanlarının sanki atölyenin sahibiymiş gibi sorumluluğu üstlenmesini de sağlamıştı. Ahmet Haskiro’nun ölümü davası da tıpkı adaşı Ahmet Yıldız gibi bir miktar para cezası ile kapatılmaya doğru gidiyor ne yazık ki.

Patronlar, çocuğun ücretli köle yapacak kadar biçare yoksul aileleri, böylesi bir kazadan sonra “kan parası” ile susturabileceğini biliyor. Çocuklarının ölümünün “kader” olduğuna inandırılan aileler, patronun bahşettiği bir miktar para ile geride kalanların ihtiyaçlarını karşılamayı tercih edebiliyor.

Ahmet Haskiro cinayetinde cevap bekleyen sorular:

  • Polis, en önemli delil durumundaki iş yeri güvelik kamerası kayıtlarına incelenmek üzere el koymak yerine, neden şüpheli durumundaki patronların, “Kameraların kayıt yapmadığı” şeklindeki beyanına itibar etmekle yetinmiştir?
  • Patronlardan para aldığını kabul eden ve şikayetçi olmadığını söyleyen annenin sorumluları kurtarmaya yönelik olduğu çok açık olan beyanları neden irdelenmemiştir?
  • İddia edildiği gibi Ahmet Haskiro bu atölyede çalışmıyor ise mesainin başlandığı sabaha 07.30’da annesi ile birlikte neden iş yerine gelmiştir?
  • Ahmet Haskiro’nun sıkışarak can verdiği asansörün, işverenin çalışanlara verdiği özel bir kartla hareket ettiği biliniyor. Şayet Ahmet Haskiro bu atölyede çalışmıyorduysa, kartı olmadan asansörü nasıl hareket ettirebilmiştir?
  • Dosya şüphelisi olan Ömer İnce, ifadesinde Dağ Tekstil İş Hanı’nın muhasebesine baktığını ve asansörden de kendisini sorumlu olduğunu söylüyor. İş hanı muhasebesini tutmak nasıl bir görevdir? Kim adına muhasebe kaydı tutulmaktadır?
  • Patronu adına sorumluluğu üstenen ve Ahmet Haskiro’nun çalışmış olduğu “isimsiz iş yerinin” kendisinin sorumluluğuna olduğu ileri süren Çetin Çelikhal’ın gerçekte burada sıradan bir işçi olduğu herkesçe biliniyor olmasına rağmen, polis neden buna dair delilleri dosyaya sunmamaktadır?
  • Ahmet Haskiro’nun yaşamını yitirmiş olduğu iş yerine ait ruhsat ve diğer resmi kayıtları, soruşturma dosyasına neden alınmamıştır?

KAZA DEĞİL CİNAYET

“Ahmetler”in ölümü bir kaza olarak görülemez. Çünkü bu çocuklar, tedbirsizlik, meslekte acemilik ya da dikkatsizlik sonucu yaşamını yitirmedi. Ucuz iş gücü olarak görülen çocuklar, daha fazla kar uğruna, yasadışı bir şekilde çalıştırılırken korkunç bir şekilde can verdiler.

Sistem, patronların yoksul ailelerinin çocuklarının hayatlarını para ile satın almasına göz yumuyor. Bedeli bir miktar kan parası ve adli para cezası olarak kaldığı sürece kapitalistler çocuk işçi çalıştırmaktan vaz geçmeyecektir. “Kan parası” ödemek patronları korkutmadığından çocuk işçi ölümleri devam ediyor.

Henüz oyun çağında patronların insafına terkedilen çocuklar, “kan parası” ile susturulan ailelere ait bir mal değildir. Kamu adına soruşturmayı üstlenen Cumhuriyet Savcıları, aileler ile patronların aralarında anlaşmış olmalarına bakmaksızın derinlemesine bir soruşturma yürüterek, sorumluların caydırıcı nitelikte cezalar almalarını sağlamalıdır. Çocuk işçiliği ile mücadele tüm toplumun sorumluluğudur. Çocukların iş cinayetlerine kurban gittiği olaydan sonra açılan davalarda mahkemeler, baroların ve çocuk hakları örgütlerinin katılma taleplerini kabul etmelidir.

İlgili kurumların etkin denetim ile birlikte caydırıcı nitelikte cezalar verilmediği sürece daha nice Ahmetler bu vahşi kapitalizmin çarkları arasında yok olup gidecektir.

ÖNCEKİ HABER

KLS işçileri öğreniyor, öğretiyor

SONRAKİ HABER

Evrensel'in manşeti | ‘Beklemekle zam gelmez’

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa