05 Temmuz 2024 17:09

Clara Zetkin: Tüm kadınlar için var olan bir kadın

Zetkin, kadın proleter hareketinin mihenk taşlarını var etmiş, hatta öyle söyleyebiliriz ki kendisi de kadın mücadelesinin bir mihenk taşı olmuştur.

Fotoğraf: Paola Severi Michelangeli/Wikimedia Commons (Public Domain)

Paylaş

Ilgın ALİKOÇ

Ankara Üniversitesi

 

“Tüm ülkelerin sosyalist kadınlarına!

Bizler… bu halklar kıyımı çılgınlığına dur demek için tüm ülkelerde kadınları çağırıp bir araya toplamalıyız!”

Sosyalist hareketin akla ilk gelen kadın figürlerinden biri olan Clara Zetkin, 1857 tarihinde Almanya’da doğmuş olup henüz gençlik yıllarında işçi ve kadın hareketinin içinde bulunmaya başlamıştır. Leipzig Kadın Öğretmen Koleji’nde eğitim gördüğü dönemde ülkelerinden sürülen bir grup Rus öğrenciyle tanışır. Zetkin’in; Marx ve Engels’i öğrenmesi, sosyalizm ve komünizm tartışmalarından haberdar olması bu şekilde gerçekleşir. Bu sırada Ukraynalı Rus devrimci Ossip Zetkin’le tanışan Clara, onun sayesinde demokratların toplantılarına katılmış ve işçi sınıfının mücadelesine daha da yakınlaşmıştır.

1878 yılında Bismarck tarafından çıkarılan Sosyal Demokrasi’nin Tahriklerine Karşı Genel Savunma Yasası’nın yürürlüğe girmesiyle birlikte sosyalist cemiyetler, sendikalar ve işçi eğitim dernekleri yasaklanmıştır ve Zetkin bunun ardından 1890 yılında Sozialdemokratische Partei Deutschlands (SPD) (Almanya Sosyal Demokrat Parti) olan Sozialistische Arbeiterpartei ‘ye (SAP) (Almanya Sosyalist İşçi Partisi) üye olmuştur. 1880 yılında Ossip Zetkin siyasi nedenlerle Leipzig’den sürülmüştür. Clara, sosyalistlerin ağır takibata uğradığı bu dönemde Almanya’yı terk ederek önce Paris’e, daha sonra 1882 yılında Zürich’e gitmiş ve sosyal demokratların illegal yayın organı Der Sozialdemokrat’ın basım ve dağıtımında görev almıştır. Paris’te sürgündeyken Alman ve Fransız işçi hareketleriyle ilgilenen Clara, bu dönemde dostluk kurduğu Marx’ın kızı olan Laura Lafargue’la Fransız işçi semtlerinde ajitasyon çalışması yürütmüşlerdir.

“HAYATIN OLDUĞU YERDE SAVAŞMAK İSTİYORUM”

Clara Zetkin, Marksist bir siyasetçi, gazeteci ve pedagog olarak yaşamını, işçi kadınların sınıf mücadelesine katılması ve kadınların kurtuluşu için çalışmaya adayarak; tarih sahnesindeki kazanımların eldesindeki belirleyici rolü ve bugüne uzanan mirasıyla uluslararası kadın proleter hareketinin kurucusu olduğunu söyleyebileceğimiz mihenk taşlarını var etmiş, hatta öyle söyleyebiliriz ki kendisi de kadın mücadelesinin mihenk taşı olmuştur. Tüm diğer kadınlar için var olan bir kadındır keza Zetkin. Louis Aragon’un Basel Çanları romanında Zetkin’e ithafen kurduğu şu cümlelerde olduğu gibi: “Konuşuyor. Tek başına bir kadın gibi değil, kendisi için büyük bir gerçeği bulmuş bir kadın gibi... Daha çok bir sınıfa ait tüm kadınların ne düşündüğünü ifade etmek için, tüm diğer kadınlar için var olan bir kadın gibi konuşuyor…”

Örneklendirmeye devam etmek gerekirse gazeteciliği, yayıncılığını bir başlık olarak ele alabiliriz. Zetkin, kadın işçilerin çıkarını savunduğu “Eşitlik” dergisinin kurmuş ve yirmi beş yıl boyunca yazarlığını yapmıştır.

Almanya’da proleter kadın hareketinin öncülüğünü yapmakta olan Zetkin, 1897’de SPD’nin denetim kuruluna seçilir. 1900 yılında ise SPD’nin ilk kadın konferansının yapılmasına öncülük eder. 1907’de Uluslararası Sosyalist Kadın Konferansında kadın sekretaryasının yönetimine seçildikten sonra 1910’da II. Enternasyonal döneminde toplanan Uluslararası Sosyalist Kadınlar Konferansında Clara Zetkin’in önerisiyle 8 Mart, emekçi kadınların mücadele günü olarak kabul edilir. Konferansta alınan karar şöyle:

“Ülkelerindeki, proletaryanın sınıf bilinçli, siyasal ve sendikal örgütlenmeleriyle fikir birliği içinde, bütün ülkelerin sosyalist kadınları her yıl bir Kadınlar Günü örgütleyecekler. Bugünün en önemli amacı kadınların oy hakkı kazanmasına yardımcı olmaktır. Bu talep, sosyalist anlayış gereğince bir bütün olarak kadın sorunu ile birlikte ele alınmalıdır. Kadınlar Günü uluslararası bir karaktere sahip olmalı ve dikkatli bir şekilde hazırlanmalıdır.”

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü, geçmişten günümüze gelen kadın hareketinin en önemli simgelerinden biridir şüphesiz. Konferans kararından da anlaşılacağı gibi işçi sınıfı kadınlarının sosyalizmi örgütlemek adına ve kadınların eşit haklar talebiyle çıkmıştır. Konferanstaki bazı haklar kadınlar tarafınca kazanılmış olup bugün istediğimiz haklar için de mücadele dayanağıdır ve bugün sosyalist kadınlar, tıpkı zamanında Zetkin’in yaptığı gibi bunu örgütlemeye devam etmelidir. Ayrıca Zetkin’in kadının kurtuluşunun işçi sınıfının kurtuluşundan geçtiği düşüncesine dair de açık bir kanıtını oluşturmaktadır. Çünkü Zetkin, savaşları engelleyecek olanın, yoksulluğa karşı savaşımın ve insanca bir yaşamın, hem ekonomik hem sosyal hem de kadının ezilmişlik sorunu çevresinde koşullanan taleplerin gerçek olmasının işçi ve emekçilerin enternasyonal mücadelesinde yattığını biliyordu. Bu uğurda mücadele taşlarının dizilmesinde, emperyalizme karşı ömrü boyunca sürdürdüğü militanlığıyla kadınların bayrağını kadınlar için taşımıştır.

Zetkin bu yüzden hayatı boyunca işçi sınıfından kadınların bilinçlenmesi adına yayınlar çıkarır, onlara çağrı yapar ve de örgütler. Görüldüğü üzere işçi sınıfının ve dolayısıyla kadınların mücadelesi üzerinde Zetkin çok etkin bir rol oynamaktadır.

SOSYALİZME ADANMIŞ BİR ÖMÜR: ALMANYA’DAN SOVYETLERE, SOVYETLERDEN İTALYA’YA

1915’te, Almanya’da “Savaşı bırakın!” diyerek illegal bir manifesto yayınlayınca vatana ihanete teşebbüsten tutuklanır ancak serbest kalınca savaş karşı mücadeleye devam etmiştir. Zetkin, militarizm ve emperyalizme karşı bu dönemde işçi ailelerini ziyaret ederek ve emekçi kadınlara yönelik makaleler yazarak barış yanlısı tutumunu göstermiştir. 1917’de Ekim Devrimi’ne destek vererek sosyalizmin inşaası, Leninist ilkelerin sağlanması adına da Sovyetler Birliği’ni çalışmalarında işaret ederek savunmuştur. “Ben kararlılıkla Bolşeviklerin yanındayım. Görüşüme göre tarih, iktidarın Rus işçileri ve köylüleri tarafından ele geçirilmesinin doğru olup olmadığına ilişkin teorik soru-cevap oyununu çözüme bağlamıştır. Ekim Devriminin dev cüssesi önünmüzde duruyor, ateşli soluğu uluslararası proletaryaya haykırıyor: Varım, var olacağım! Beni izleyin!”

1918’de kurulan Almanya Komünist Partisi (KPD)’nin inşa çalışmasına katılmıştır. Kadınlar üzerindeki çalışmasının bir parçası olarak 1919’da “Komünist Kadın” adlı dergiyi çıkararak sadece

çağrı çalışmalarıyla kalmamış aynı zamanda eyalet meclisi üyesi olarak legal parlamenter mücadelenin de içinde bulunmuştur.

1920’lerdeyse Zetkin’in sosyalist kadın bir önder olarak İtalya’ya açılan kapılarında, daha öncesinde uluslararası düzeyde sürdürdüğü mücadelenin Mussolini ayağına şahit oluyoruz. Avrupa’daki faşizmin karşısına bu sefer oyuncu kılığında girmişti Zetkin. 1921’de iktidara gelen Mussolini’den sonra Komünist Enternasyonel Yürütme Kurulu’nun temsilcisi olarak İtalyan Sosyalist Partisi’nin kongresine oyuncu kılığında gizlice gelmiştir.

1933’de hayata veda eden Zetkin, son zamanlarında dahi hasta olmasına rağmen asla mücadeleden vazgeçmemiş; çeşitli görevlerle birlikte yazmaya da devam etmiştir. 1925 yılında Moskova’da Komünist Enternasyonal Başkanlığı’nın ve Yürütme Kurulu’nun üyesi olarak Enternasyonal Kızıl Yardım’ın başkanlığını üstlenmiştir. Ayrıca Alman Kızıl Kadın ve Kızlar Birliği’nin başkanlığını yürüttü. Ölümünden bir yıl önce Reichstag’ın en yaşlı üyesi olarak yaptığı açılış konuşmasında faşizmi teşhir etmiştir. “Tüm tehdit edilenler, tüm acı çekenler, haydi faşizme ve onun hükümetteki vekillerine karşı birleşik cepheye! Krizlere, emperyalist savaşlara ve onların sebebi olan kapitalist üretim tarzına karşı birleşik cephenin ilk ön koşulu, emekçilerin faşizme karşı kendilerini başarıyla savunmasıdır."

Hayatı boyunca sosyalist mücadeleyi yaşatmakla beraber kadınların eşit hak ve özgürlükleri için de çabalamış, işçi kadınları bunun için örgütlemiştir.

Özetle Clara Zetkin bugün açısından bu yazıda detaylandırarak bahsi açılmayan her izi de dahil olmak üzere, mücadele bayrağının en ileriden taşınmasında tarihi bir figürün yaşamından bugüne kalanlar olarak görmekten çok daha öteye bakmak suretiyle, sosyalist önderliğin fikirde ve eylemlerde somutlaştığı en göz alıcı örneklerden birisidir. Yaşamının her anında, son zamanlarında bile gösterdiği mücadelenin kararlılığında ve gücünde bunu apaçık görebiliyoruz.

ÖNCEKİ HABER

31. ölüm yıl dönümünde bir direncin simgesi: Rıfat Ilgaz

SONRAKİ HABER

Efes Selçuk’ta afetlere karşı dayanıklı kent deklarasyonu imzalandı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa