06 Temmuz 2024 04:36

“Asgari ücret düşük değil” demesi kolay

İçmeler Köprüsü'nde servis bekleyen, iş bekleyen işçilerle beraberiz. Bakan Şimşek'in asgari ücrete övgüler yağdıran açıklamalarını duymamışlar bile: Onlar için "asgari ücret düşük değil" demesi kolay

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

Eren YÜCEBOY
İstanbul

Günün ilk öğün ihtiyacını köprü üzerindeki seyyar simitçiden aldığı simit ve çay ile karşılayanlar...

Daha midesine bir şey girmeden günün ilk sigarasını yakanlar...

Servisini bekleyenler ve servis beklemeden çalıştığı tersaneye yürüyenler...

Gelip geçenleri ile bir kez daha sabahın ilk saatlerinin yoğunluğunu yaşıyor Tuzla İçmeler Köprüsü.

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in Türkiye’de asgari ücretin düşük olmadığına ve gelişmekte olan ülkeler arasında en yüksek ikinci asgari ücretin Türkiye’de uygulandığına dair açıklaması hakkında fikirlerini sormak üzere İçmeler Köprüsü’nde, tersane işçileri ile birlikteyiz.

Nazif 29 yaşında. 5 yıllık tersane işçisi. Bakanın açıklamasını duymamış daha önce. Bizden duyduğunda şaşırıyor: “Vallahi ne diyeyim ağabey? Bunlardan her türlü açıklama beklenir. Kendi insanından o kadar uzaklaşmışlar ki kimin nasıl bir hayatı var iyice bilmez olmuşlar. Onlara göre hava hoş tabii. Konuşması, ‘Düşük değil’ demesi kolay.”

Kendisi dışında on dört tersane işçisi ile birlikte aynı evi paylaştığını belirten Nazif devam ediyor: “Kim istemez kendi evi olsun, temiz temiz yaşasın? Ben ister miyim o beş baş insan bir evde sıkışıp da yaşayalım? Ücretler Bakanın dediği gibi yüksek olsa, geçinmemize yetse neden çekelim bu eziyeti?​”

Mehmet Şerif de Nazif ile birlikte, aynı evi paylaşıyor. O da fahiş ev kiralarından bahsederek dahil oluyor söze: “On beş kişi birlikte yaşıyoruz. Kirası 15 bin lira. Kişi başı bin lira düşüyor. Demek ki bizde yaşadığımız eve bin liradan fazlasını verecek bir para yok ki buralarda yaşamak zorunda kalıyoruz. Bizim evin kirası da buradaki mahallelerin en ucuz kirasıdır. Bakan, ‘Asgari ücret düşük değil’ diyorsa buyursun gelsin. Tersaneye yakın bir mahallede 15 bin liradan daha düşük kirası olan bir ev bulsun, ‘tamam’ diyeceğim. Hak vereceğim.”

28 yaşındaki Ethem de 4 yıllık tersane işçisi. Kendi almış olduğu ücret ile kıyaslayarak cevap veriyor Bakan Şimşek’e: “Benim kazandığım ayda 30 bin liraya yakın para ediyor. O bile benim geçinmeme zor yetiyor. Masraflar bir değil, bin tane. Ben bu parayla hangi birine yetişeceğime şaşırıyorum. 30 bin lira bile yetmiyorken, 17 bin lira nasıl düşük olmaz? Ben şaşırıyorum asgari ücretlinin haline. Neredeyse iki katı parayla ben geçinemiyorum, bu insanlar nasıl geçinebiliyor diye soruyorum.”

Köprünün üstündeki otobüs durağına sırtlarını yaslamış bekliyorlar Mustafa ve Bekir. Üç gün önce gelmişler memleketleri Diyarbakır’dan İstanbul’a. Bugün ilk iş günleri olacak. 18 yaşındaki Mustafa daha heyecanlı, sabırsız görünüyor. Ağabeyi, 20 yaşındaki Bekir ise daha temkinli. Yanaşan her servisin plakasını kontrol ediyor, kendilerinin binecekleri servis mi değil mi diye.

HELE BİR İLK AYI ÇIKARALIM…

Mustafa, “Aldığımız bize yetecek mi yetmeyecek mi göreceğiz” diyor: “Hele bir ilk ayı çıkalım, maaşımız bir yatsın, İstanbul’a bir alışalım. O zaman göreceğiz yetip yetmeyeceğini. Daha bize ne kadar maaş alacağımızı bile söylemediler. Maaşı bilmeden çalışacağız ilk ay. Hiç değilse 30-35 bin lira kazanmamız gerekiyor ki memleketi bırakıp buraya geldiğimize değsin.”

Beşir de kiraladıkları evin yüksek kirasından söz ederek belirtiyor fikrini: “Bir ev tuttuk. 18 bin lira kirası var. Tek göz oda. 35 bin bile kazansak, birimizin maaşının yarısı kiraya gidiyor direkt. Zaten insan tek başına burada geçinemez diye ikimiz birden kalkıp geldik.”

ÖNCEKİ HABER

İsrail'in Gazze'nin farklı noktalarına düzenlediği saldırılarda 11 kişi öldü

SONRAKİ HABER

Irkçılığa karşı kesin tavır almalıyız

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa