07 Temmuz 2024 04:00

Cam atölyesinde çalışan kadın işçiler: Yevmiyemiz ürettiğimiz bir bardak kadar

Dudullu OSB'de Paşabahçe'ye fason üretim yapan kadın işçiler, yevmiyelerinin ürettikleri bardak kadar olmadığını, geçim derdinin günden güne büyüdüğünü anlatıyor.

Fotoğraf: Ekmek ve Gül/Arşiv

Paylaş

Haşim DEMİR
İstanbul

Dudullu Organize Sanayi Bölgesinde (OSB), DES, İMES, MODOKO, KEYAP ve Tavukçu yolunda yüzlerce irili ufaklı işyeri ve fabrikada binlerce kadın işçi üç vardiya sistemi, iki vardiya sistemi şeklinde 10-12 saat çalışıyor. Kadın işçilerin çoğu küçük çocuklarını bırakıp işe geliyorlar. Ücretsiz kreş hakları yok. OSB'nin kreşinden ancak binlerce lira vererek yararlanabiliyorlar. Bu, kadın işçilerin en temel sorunlarından biri. OSB'de bulunan bir iş merkezinde, Paşabahçe Fabrikasına, Paşabahçe AŞ şirketine fason üretim yapan cam atölyesinde çalışan kadın işçilerle çalışma koşulları üzerine görüştük.

Cam atölyesinde çalışan kadın işçilerin çoğu, Sancaktepe, Sarıgazi ve Ümraniye Dudullu’dan geliyor. İş merkezi bir pasaj içinde ve karanlık bir koridordan geçerek atölyeye giriş yapıyorlar. Servisleri yok. Kendi olanakları ile toplu taşıma kullanarak işe geliyorlar. Cam bardakları etiketleyerek, ambalajlarına yerleştirerek, paketleme işleri yapıyorlar. Bunaltıcı ve zor çalışma ortamında kadın işçiler, hayata ve politikaya ilişkin de konuşup tartışıyorlar. Ücretlerin arttırılması, asgari ücrete zam yapılması üzerine konuşup tartışıyorlar. Güvenlikleri için isimlerini kendimize saklıyoruz.

"ÖMRÜMÜZ BURADA GEÇİYOR"

Sözü alan kadın işçilerden biri, “Emeğimizin karşılığını alamıyoruz, ücretlerimiz yeterli değil. Bu kapalı ortamda, bu atölyede ömrümüz geçiyor. Yemek, çay ve tuvalet molası dışında sürekli çalışıyoruz. Aynı iş merkezinde 50-100 işçinin çalıştığı metal ve kimyasalların kullanıldığı atölye ve iş yerlerinde daha kötü çalışma koşulları var. Ev geçindirmek, kiramızı ödemek ve çocuklarımızın okuması için bu ızdırabı çekiyoruz” diyerek temel ihtiyaçları yüzünden haftanın 7 günü çalışma imkanı olursa çalışacağını ifade ediyor. Ücretlere zam yapılması gerektiğini de vurguluyor: “Bu koşullarda asgari ücrete zam yapmıyorlar. Bu insanlık dışı bir uygulama. Yevmiyemiz ürettiğimiz bir viski bardağı kadar… Asgari ücretin artması da ücretlere zam da şart.”

"BORÇLA YATIP KALKIYORUZ"

Bir başka kadın işçi ise, “Tüm hayatımız çalışmakla geçiyor. Evde çalış, işte çalış. Hiç kendimize zaman ayıramıyoruz” diyerek siparişlerin zamanında teslim edilmesi için sürekli yüksek tempoda çalışmak zorunda olduklarını ifade ediyor. Uzun saatler çalışmasına rağmen geçinemediğini anlatan işçi, “Bizi bu duruma getiren bu hükümet. Borçla yatıyoruz, borçla kalkıyoruz. Çocuklarımızın okuması için para bulamıyoruz, beslenme çantası hazırlayamıyoruz. Kiram 15 bin liraydı. Şimdi kirada yüzde 25 sınırını kaldırıyor ve kiraları ev sahiplerinin insafına bırakıyorlar. O yüzden asgari ücret bence 30 bin lira olmalı, ücretlerimiz de yoksulluk sınırı üzerinde olmalı” diyor.

"YOĞUNLUKLA KADIN İŞÇİLER İŞTEN ATILIYOR"

Atölyede çalışan bir başka kadın işçi, “İki çocuğum var, küçük yaştalar, onları bırakıp geliyorum. Ben geçinebilmemiz için cumartesi ve pazar günleri de iş olduğunda çalışmak zordayım. Açlıkla terbiye edilmek istemiyoruz. Hep ‘sabredin’ diyorlar. Mehmet Şimşek ‘dişinizi sıkın, fedakârlık yapın’ diyor. Kendileri dişini sıkıp bizim gibi mi yaşıyor? Tabii ki hayır. ‘Nasıl olsa işçinin işe ihtiyacı var, ben ne yaparsam kabul eder’ diyen OSB patronları milyarlar kazanıyor. Biz açlıkla boğuşuyoruz. Kapalı, karanlık bir iş merkezinde ömrümüz gidiyor. Her zaman endişe içinde işe geliyoruz” diye konuşuyor. İş merkezinde yoğunlukla kadın işçilerin işten çıkarıldığını anlatan kadın işçi, “Kıdem tazminatı hakkı doğmadan işçileri atmak OSB'de neredeyse kural olmuş. Çalışma Bakanlığı da bunu denetlemiyor, bir şey yapmıyor. O zaman bizim bir şey yapmamız lazım. Sendikalar da harekete geçmeli. Ücretlerimiz arttırılmalı” diyor.

"ÇOCUKLAR BESLENEMEDİĞİ İÇİN HASTA OLUYOR"

Bir başka atölyede çalışan kadın işçi, “Ürettiğimiz bardak çeşitlerini Paşabahçe, Avrupa'ya ihraç ediyor. Patron sınırsız kazanıyor, peki biz ne kadar kazanıyoruz? Kırmızı et yüzü görmüyoruz. Ayda bir kez ancak tavuk eti alabiliyorum. Bir semt pazarına gittiğimizde en az bin lira gidiyor, onda da en ucuz ürünleri alıyoruz. Ayda 4 kere pazara bile çıkamıyoruz. Çocuklarımız protein alamadığı için, iyi beslenmediği için hep hasta oluyorlar. Bu koşullarda yaşam sürdürmemiz imkansız. Ücretlerimize zam yapılması şart. Borç ve icralarla uğraşıyoruz. Ay sonlarında ev sahipleriyle sorun yaşıyoruz. Ne dayanacak dermanımız kaldı ne de gücümüz” diyor.

ÖNCEKİ HABER

CHP’li Ömer Fethi Gürer: Çiftçimize sahip çıkın

SONRAKİ HABER

Sağlık emekçileri hastanelerde ücretsiz kreş istiyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa