08 Temmuz 2024 04:35

İngiltere'de sağa kayan İşçi Partisi nasıl seçim kazandı?

İngiltere’de halkın kamuoyu araştırmalarına ve sokağa yansıyan eğilimleri, giderek sağa kayan İşçi Partisi’nin politikalarıyla kesişmiyor. Buna rağmen halk Muhafazakar iktidara son vermek istedi.

Fotoğraf: ANKA

Paylaş

Arif BEKTAŞ

İngiltere’de 4 Temmuz’da yapılan genel seçimlerin galibi İşçi Partisi oldu. Adına rağmen İşçi Partisi işçi sınıfının düşmanı, sermayenin göz bebeği bir parti haline dönüşmüş durumda.

2016-2019 yılları arasında partiye liderlik yapan Jeremy Corbyn’in halkçı, devletçi ve sosyal adaletçi politikaları, 2019 genel seçimlerinden başarısız çıkan partinin, “Kaybeden istifa eder” geleneği gereği liderin istifası ile sona erdi. Corbyn’in istifasından sonra parti içinde “Parti çok sola kaydı” yorumları yapılarak “Merkez sol- hatta sağcı” bir hatta ilerlenmesi için kollar sıvandı. Öyle de oldu. Keir Starmer’in lider seçilir seçilmez ilk icraatı, başta Corbyn ve ünlü yönetmen Ken Loach olmak üzere parti içindeki solcuları temizlemek oldu.

İŞÇİ PARTİSİ İLE ÇELİŞEN 4 TEMEL EĞİLİM

Peki kazanması halkın sağ politikalara desteği sonucu mu? Bu soruya net bir şekilde “Hayır” demek mümkün. Dört temel eğilim neden “Hayır” olduğunu göstermesi için yeterli.

Birincisi, halkın yaşam standardının düşmüş olması ve zenginlerin daha zengin, yoksulların da daha yoksul olması gerçeği. Kamuoyu araştırmalarına göre, İşçi Partisi’nin halkın refah düzeyini iyileştirmesi beklenmiyor. You-Gov’un yaptığı araştırmada Keir Starmer’e ve İşçi Partisi’ne güven yüzde 47 olduğunu gösteriyor. Sosyal hizmetlerin, sağlık, eğitim ve barınma sorunlarını halkın ihtiyacı yönünde çözmesinin beklentisi de aynı düzeyde.

İkincisi, işçilerin talepleri karşısındaki tutumu. 2021 yılında başlayan ve hâlâ devam eden grev dalgasına karşı İşçi Partisi’nin tutumu çok eleştirildi. Starmer, bir ültimatom vererek, hiçbir milletvekilinin grevlere destek vermemesini istedi. Destek veren vekilleri partiden atacağını açıklamış olmasına rağmen birçok vekil grevci işçileri ziyaret etti. Halkın grevlere desteği her zaman yüzde 50’nin üzerinde oldu. Sağlık emekçilerinin grevine halkın yüzde 73’ü destek verirken, demir yolu grevine de yüzde 60 dolayında destek vardı. Starmer ve İşçi Partisi’ne rağmen grevci işçilere destek her zaman yüksek oldu. Grevci işçileri yer yer “bozgunculuk” yapmakla suçlayan Starmer’ın işçilerin destek vermesi beklenemezdi. İşçiler, iki yıl öncesine kadar her grev alanı ve eylemde erken seçim çağrıları yapıyordu. Fakat son iki yıldır, Starmer’in işçi düşmanı politikaları açığa çıktı ve işçiler hiçbir eylemde erken seçim çağrısı yapmadı.

Üçüncüsü, seçime katılım oranı. Son seçim, 1985 yılından bu yana en düşük katılımlı ikinci seçim oldu. 2001 yılında yapılan seçime katılım yüzde 59’da kalırken, bu seçimde ancak yüzde 60’a kadar çıkabildi. Bir kesim Muhafazakar Parti seçmeninin sandığa gitmediği tahmin edilirken, asıl olarak bir beklentisi olmayan işçi ve emekçiler sandığa gitmemiş görünüyor. Yoksul emekçilerin yoğun yaşadığı kuzey bölgelerinde seçime katılım yüzde 40’larda kaldı.

Dördüncüsü, halkın içindeki savaş ve ırkçılık karşıtlığı eğilimi. 7 Ekim’de Hamas’ın İsrail’e saldırısının ardından başlayan katliamlara Starmer tam destek verdi. “İsrail’in kendisini savunmak için su, gıda, elektrik ve petrolü Gazzelilere vermemesi doğaldır” diyen Starmer’e büyük tepki yağdı. Haftalarca yüz binler İngiltere sokaklarında savaşı durdurmak için yürüdü, yürümeye devam ediyor. Yine You Gov tarafından yapılan araştırmaya göre, İngiliz halkının yüzde 29’u Filistin’i destekliyor. Onca propaganda ve asılsız iddialara rağmen İsrail’e destek hiçbir zaman yüzde 16’yı geçmedi. Halkın yaklaşık yüzde 80’i de savaşın derhal durmasını istiyor.

Durum böyle iken, İngiliz halkının bu sağcı ve savaşçı politikalarına destek için İşçi Partisi’ne oy vermediği, daha sağcı ve ırkçı politikaları olan Muhafazakarlardan kurtulmak için oyunu kullandığı açık görünüyor. Yaklaşık yüzde 40’ı ise “Al birini vur ötekine” diyerek sandığa bile gitmedi.

SENDİKALARIN TUTUMU

Grevler ve işçi haklarına yönelik saldırılar konusunda Starmer açıktan işçi düşmanı tavrını belli etmesine rağmen, sendika bürokrasisi hâlâ bir “umut” besleyerek net bir tutum sergileyemedi.

Tabandaki İşçi Partisi yanlısı işçilerin desteğini kaybetme korkusuyla doğrudan tavır alamayan sendikalar, “İşçi Partisi şunu yapmalı, İşçi Partisi bunu yapmalı” çizgisinin ötesine geçemedi. Birkaç sendikayı dışında tutarsak, yaklaşık 6 milyon işçiyi temsil eden sendikalar, sınıf tutumu almayarak aslında karşı sınıfın yedeği haline geliyor.

AVRUPA’DA SAĞCILAR, İNGİLTERE’DE SOLCULAR MI?

Öte yandan “Avrupa’da sağcılar kazanırken İngiltere’de solcular kazandı” söylemi de dikkat çekiyor. Aslında çeşitli renk ve tonlarıyla sermaye politikaları tüm Avrupa’da iktidar durumda. Buna İngiltere de dahil. Dönem dönem göçmenler üzerinden yapılan ırkçı-şoven propaganda birçok ülkede aşırı sağın iktidara gelmesini sağlarken, sol görünümlü ve aynı politikanın yan kulvarında koşan İşçi Partisi İngiltere’de başarı elde edebiliyor.

“Demir Lady” olarak bilinen ve ülkenin neredeyse tüm kurumlarını özelleştiren Eski Başbakan Margaret Thatcher, ölmeden önce yaptığı son röportajında, “En büyük başarınız nedir?​” sorusuna “Kendimize benzer bir İşçi Partisi yarattım” demişti. Thatcher’ın söylediği ender doğrulardan biri budur denebilir.

Sonuç olarak İngiltere’de, sağa kayarak, medya ve sermayeyi de arkasına alarak ve başka alternatiflerin görünmesine bile izin vermeyerek, halkın “çok kötü” ve “kötü” iki seçenekten birini tercih etmesi sağlandı.

Bazı sendikalar, kitle örgütleri, küçük sosyalist parti ve gruplar ve kampanya gruplarının çalışmaları 2024 İngiltere seçimlerinde çok etkili olamadı. Ancak halkın eğilimleri, sendikal harekette bir değişim ve alternatif çıkarma konusunda daha iyi bir çalışmanın, daha iyi seçeneklerin gündeme gelmesinin  mümkün olduğuna işaret ediyor.

ÖNCEKİ HABER

Akdeniz'de sanayi tesislerinin yaydığı kirliliğe tepki

SONRAKİ HABER

Vedat Aydın Diyarbakır'da anıldı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa