08 Temmuz 2024 04:07

Yanlış yöne saptırılan ok mazlumların canına mal oluyor

“Türkiyeli vatandaşların yaşanan olayın sorumlusu olarak burjuvazi tarafından daha yoğun bir sömürüye maruz bırakılan mültecileri görmeleri ve onları hedef almaları bir rastlantı değil.”

Fotoğraf: DHA

Paylaş

Bir fabrika işçisi
Antep

Kayseri başta olmak üzere Antep, Hatay, İstanbul gibi şehirlerde Suriyeli mültecilere karşı gelişen ırkçı saldırıları kaygıyla izliyoruz. İnsanlıktan nasibini almamış birinin işlediği suçu bütün Suriyelilere mal etmek ne kadar mantıklı ya da bu ne kadar vicdani düşünmek gerek.

Ocak 2011’de Esad’a karşı küçük çaplı protestolar cereyan ettiğinde, Esad hükümetinde istifalar art arda gelmeye başladı. Nisan 2011’de ise Türkiye'ye ilk mülteci kafilesi gelmeye başladı. Dönemin Dışişleri Bakanı Davutoğlu'nun psikolojik eşik olarak gördüğü 100 bin mülteci sayısına çok kısa bir zaman diliminde ulaşıldı. Sınır şehirlerinde mülteci kampı kurulurken yeterli önlem alınmaması ve kampların hijyenik olmamasından dolayı mülteciler Türkiye'nin dört bir yanına dağılmaya başladı.

Yıllardır Türkiye'de yaşayan ve kendilerine bir düzen kurarak hayatlarını sürdürmeye çalışan Suriyeliler, faşizm ile beslenen Zafer Partisi, MHP ve İYİ Parti gibi ırkçı partilerin genel başkanları tarafından her fırsatta hedef gösteriliyorlar. Özellikle Ümit Özdağ gibi ırkçı liderlerin seçim zamanında yurttaşlara tek vaadi Suriyelileri Suriye'ye göndermek olmuştu. Siyasilerin sağduyudan uzak söylemleri, vatandaşlar üzerinde olumsuz etkiler bırakarak hedef gösterilen Suriyelilere karşı toplumda düşmanlık tohumları ekilmesine sebep oluyor.

Son birkaç gündür gerek Türkiye'de gerekse Türkiye'nin işgal ettiği ve Türkiye destekli ÖSO'nun denetiminde olan El-bab, Afrin ve diğer yerlerde de olumsuz olaylar yaşanıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Dostum Esad'tan Katil Esad'a, Katil Esad'tan Sayın Esad'a" olarak evrildiği bir dönemde, Esad ile görüşme talep ettiği süreçte olayların patlak vermesi biraz düşündürücü. Çünkü Esad ile ortak bir anlaşma zemini oluşması demek ÖSO gibi paralı askerlerin işsiz kalması ve Türkiye'den aldığı paraların kısılması demektir.

YAŞANANLAR RASTLANTI DEĞİL

Asgari ücrete ek zammın yapılmayacağını açıklayan hükümet kanadı, beklentilerin çok üzerinde çıkan enflasyon ile vatandaşın yıl sonunu getiremeyeceği aşikar olduğu bir dönemde gündem değiştirerek işçi sınıfı içerisinde herhangi bir tepki ile karşılaşmak istemediğinden olsa gerek ki; sığınmacı nüfusunun yoğun olduğu kentlerde saldırılar yapılmasına göz yumuyor. Vatansız kalarak Türkiye'ye sığınan bu insanların geçimlerini sağlamak için çalışmak zorunda oldukları ortada. Faşizmden beslenenler tarafından her fırsatta hedef gösterilen mülteciler de Türkiye işçi sınıfı gibi iliklerine kadar sömürülenler arasında yer alıyor. Birçok sektör tarafından canları hiçe sayılıyor ve sigortasız bir şekilde ucuz iş gücü olarak çalıştırılıyorlar.

Türkiyeli vatandaşların yaşanan olayın sorumlusu olarak burjuvazi tarafından daha yoğun bir sömürüye maruz bırakılan mültecileri görmeleri ve onları hedef almaları bir rastlantı değil. 31 Mart yerel seçimlerinde ağır yenilgi alan AKP’nin yıllardır sürdürdüğü dış politika, mültecileri Avrupa karşısında bir koz olarak kullanması ve ekonomik kriz, faşizan zihniyetle beslenen kesimlerin tepkisini Suriyelilere göstermesi sonucu bu olaylar yaşanıyor.

İşte tam da burada yanlış yöne saptırılan okun asıl düşmanımız yerine mazlum insanların canına mal olacağını hiçbir zaman unutmadan sağduyu ile hareket edilmesi gerekiyor.

ÖNCEKİ HABER

“Dağlar senin ne karanlık ardın var”

SONRAKİ HABER

İstanbul ve Bursa'da İsrail protestosu: Ticareti kes, ABD üslerini kapat!

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa