EMEP Ankara'da "Temmuzda zam" talebiyle miting düzenledi

EMEP'in çağrısıyla Sincan’da yapılan “Temmuz’da ek zam” mitingine yüzlerce kişi katıldı. Mitingde temmuz zammı, vergide adalet ve MESEM’lerin kaldırılması talep edildi.

07 Temmuz 2024 19:25
Son Güncellenme Tarihi: 07 Temmuz 2024 20:21
Paylaş

Emek Partisi'nin "Ücretlere Temmuz Zammı Şart" sloganıyla pek çok kentte düzenlediği miting Ankara Sincan Kent Meydanı'nda gerçekleşti. Mitinge metal, gıda, tekstil ve belediye iş kolundan işçiler, OSTİM işçileri, OSTİM çırakları, Sincan İşçi Birliği KESK Genel Sekreteri Sevgi Yılmaz, TÜM-BEL SEN MYK üyesi Bülent Türkmen, Eğitim-Sen MYK üyesi İzzet İldeş, Emek Partisi Genel Başkanı Seyit Aslan, DEM Parti Ankara İl Yöneticileri, Sol Parti Sincan İlçe Yöneticileri, Emek Partisi Ankara İl Yöneticileri, Emek Gençliği, Pir Sultan örgütü temsilcileri, yurttaşlar katıldı. 

"SERMAYEYE DEĞİL, EMEKÇİYE BÜTÇE"

Mitingin gerçekleştiği alan "İnsanca yaşanacak ücret, vergide adalet, 35 saat çalışma istiyoruz", "Halk için bütçe", "Emperyalistlere, işbirlikçilere, işgalcilere geçit yok!" , "Denizlerin yolunda, Filistin'in yanındayız", "Yoksulluk sınırının üstünde ücret", "Emperyalizme, işgalcilere geçit yok! Halklar kazanacak" yazılı çok sayıda pankart asıldı.

Ostim çırakları "Ne MESEM'de sömürüye, ne iş yerinde köleliğe, geleceğimiz için mücadeleye", Ostim işçileri de "Kalmadı kemerde sıkacak yerimiz, Temmuz'da ek zam isteriz" yazılı kendi pankartları ile mitinge katıldı.

Mitingde sık sık "İş, ekmek, özgürlük", "Sermayeye değil, emekçiye bütçe", "Krizin yükü patronlara" sloganları atıldı.

Mitingin açılış konuşmasını Emek Partisi Ankara İl Başkanı Rüstem Kahraman yaptı. İçinden geçilen bu zorlu süreçte Erdoğan- Şimşek programının sonuçlarını emekçi halk kitlelerinin yaşadığına vurgu yapan Kahraman, "Çok sayıda fabrikadan işçi kardeşlerimiz burada. Enflasyon oranında ancak zam alabilen, aldığı zammı da vergi dilimine kaptıran işçi kardeşlerimiz buradalar. 'Ücretler o kadar az ki, mesaiye kalmak zorunda kalıyoruz' diyerek çoluğuna çocuğuna gerekli vakti ayıramadığından dert yanan sevgili Ankaralılar burada. MESEM'lerde şiddete, sömürüye son diyerek mücadele eden gençler, MESEM'liler, kadın işçiler burada, hepiniz hoşgeldiniz. Tasarruf, kemer sıkma laflarıyla ücretlerimiz baskılanıyor, enflasyon almış başını gidiyor ve yoksulluk derinleşiyor. Enflasyonu ücret artışlarının sonucu olarak lanse edip halkı aldatmaya çalışanlar, bakanların maaşlarına zam yapıyor, patronların vergi borcunu siliyor ve yeni teşvikler açıklıyorlar. Bunun karşısında binlerce işçi emekçi yoksullukla boğuşurken çıkış yolları arıyor, mücadelenin olanaklarına bakıyor. Önümüzdeki aylar işçilerin ücret ve çalışma koşulları temelinde sınıf mücadelesinin güçlendiği yoğunlaştığı bir dönem olacak. Bu mitingi işte böyle bir dönemde gerçekleştiriyoruz" diye konuştu. 

"BİRLİKTE MÜCADELEYE İHTİYACIMIZ VAR" 

Dünyada savaşlar yayılırken, tek adam yönetiminin en temel hak arayışına dahi saldırmaya devam ettiğini, emekçilerin ise ekmeğinin küçüldüğünü ifade eden Kahraman, "İşçilerin emekçilerin bu düzenin kurduğu çarklardan kurtulması için daha fazla birleşerek mücadele etmek zorundayız. Böyle mitingler yeterli değil, bunların sayısını artırmalıyız. Ankara'da sendikalar, siyasi partiler bu sorumluluk ile hareket etmeli daha geniş kesimleri kapsayacak işleri hep beraber organize etmeliyiz" dedi.

"BU MİTİNG EMEKÇİLER İÇİN YENİ BİR BAŞLANGIÇ OLSUN DİYEDİR" 

Kahraman konuşmanın devamında şunları söyledi: "Buradan mitingimize katılan, katılmayan tüm işçilere ve emekçilere sesleniyorum. Ancak birlikte mücadele edersek kazanabiliriz. Bu miting Ankara'da işçiler emekçiler için bir son değil aksine bir başlangıç olmalıdır. Şimdi buradan aldığımız güçle; fabrikalarımızda işyerlerimizde, arkadaşlarlarımızla tartışacağız daha geniş kümeler, bölükler halinde taleplerimiz daha güçlü dile getireceğiz. İşçiler partiye, parti iktidara."

"17 YILDIR HAFTANIN 6 GÜNÜ ÇALIŞIYORUM"

Kahraman'ın ardından işçiler söz aldı.

İşçi Nazife Ortakçı: "17 yıldır haftanın 6 günü çalışan bir işçiyim. Bugüne kadar kendimi hiç dinlenmiş hissetmedim. Biliyorum ki binlerce kadın benim gibi çalışıyor; bu yüzden bu mitingden talebimiz olanı istiyoruz. Ağır çalışma koşullarına rağmen bir de krizin yükünü çekmemizi istiyorlar. Sendikadan uzak, ucuza çalışmamızı istiyorlar. Masalarında ıstakoz olanlara rağmen bizler çocuğumuza peynir veremiyoruz. Akşam saatlerinde pazara gitmekten bıktık. Az kazanandan az çok kazanandan çok alınsın. Yeter artık! Eşit özgür koşullar için birleşelim."

"PATRONLAR LÜKS ARAÇLARINDA BİZ KURU SOĞANA MUHTACIZ"

Metal işçisi Ferdi (Sendikalaştığı için Patiswiss'ten atılmıştı): "OSTİM'de 200 bin işçiden biriyim. Ostim patronları lüks araçlarına binerken bizler kuru soğana muhtacız. Anamızın ak sütü olan haklarımız için alanlardayız. Biz hakkımızı istiyoruz. Alınterimizi isteyince işimizden oluyoruz. İnsanca koşulları, eşit yarınları alana kadar mücadelemiz sürecek."

"EMEĞİMİZİN HAKKINI İSTİYORUZ"

Metal işçisi Onur: "Direnen KLS işçilerine selam olsun. Mehmet Şimşek asgari ücretin düşük olmadığını söyledi. Bugün en büyük fedakarlığı biz işçi ve emekçiler veriyor. Bugün açlık ve yoksulluk sınırının altında bir maaş alıyoruz. Sadece emeğimizin hakkını istiyoruz. Burada aramızda MESEM'li arkadaşlarımız var. Bugün MESEM denen yerler Ortaçağ köle pazarlarıdır. 9 MESEM'li kardeşimiz öldü bizim. Şimdi bize diyorlarki biraz daha dişinizi sıkın. Biz Temmuz'da zam istiyoruz ve bunu alacağız." 

İşçilerin ardından Emek Gençliği adına Gözde Topuz konuşma yaptı. Gençliğe dayatılan geleceksizliğe karşı Temmuz'da ara zam için mitingde buluştuklarını söyleyen Topuz, "Gençler olarak yoksullukla, geleceksizlikle, karşımızda duran ölüm düzeni ile boğuşurken tek adam iktidarı tasarruf paketleri, kemer sıkma politikalarıyla ekonomik krizin yükünü bizlere ve emekçilere yüklemeye devam ediyor" dedi.

"MESLEKİ EĞİTİM" ADI ALTINDA UCUZ EMEK SÖMÜRÜSÜ

Topuz şöyle devam etti: "Açıklanan ekonomi paketleri ve programları bizlerin cebinden çalıp sermayedarları zenginleştirme programlarıdır. Şirketlere vergi muafiyetleri, teşvikler sağlanıyorken biz gençlerin yaşam koşullarını kötüleştirme programlarıdır. Bu ekonomik programlarda MESEM başta olmak üzere çocuk işçiliği yasallaştıran mesleki eğitim programları patronların karı artsın diye artırılıyor, eğitim sistemi de sermayedarların zenginleşmesini sağlayabilecek ucuz iş gücü yetiştirmeye programlanıyor. MESEM projesi kardeşlerimizi katletmeye devam ediyor. 1.5 milyonu aşkın 18 yaşın altında genç işçi, yoğun emek gerektiren işlerde, uzun saatler çalışıyor. 1 senede 9 çocuk işçi MESEM projesi yüzünden katledildi. 336 arkadaşımız iş kazası geçirdi. Mesleki eğitim adı altında ucuz emek sömürüsü gerçekleştiriliyor. Çocuk işçiliğin önü yeni programlar ile açılıyor, çocukların çalıştırılmasının hatta 12 yaşındaki Ahmet gibi katledilmelerinin önü açılıyor. Bu sayede sermayedarların çıkarına yarayan yeni nesiller yetiştiriliyor. Milyonlarca gencin yaşayabilmek için, okuyabilmek için çalışması; sermayedarlar karına kar katmaya devam edebilsin diyedir" diye konuştu. 

"GENÇLERİ KATLEDEN BU DÜZENE KARŞI BİRLEŞELİM" 

8 ay önce Türkiye'nin her yerinden binlerce gencin, KYK yurdunda bozuk asansörün tamir edilmemesi nedeniyle yaşamını yitiren Zeren Ertaş için sokaklara döküldüğünü hatırlatan Topuz, "Ölmeye değil, okumaya geldik diyen binlerce gencin mücadelesi, eğitim hakkı için, barınma hakkı içindi. Okullarımızda niteliksiz barınma koşulları ile, yetersiz beslenme ve ulaşım imkanları ile karşı karşıyayız. Ülkenin ekonomik durumu bahane gösteriliyor. Ancak şu bir gerçektir ki iktidar, gençlerin nitelikli barınma, beslenme ve ulaşım koşullarını, spora sanata erişebileceğimiz imkanları - temel ihtiyaçlarımızı- karşılamakla yükümlüdür. Talebimiz insanca yaşam ve gelecektir! Yetersiz burslar, dur durak bilmez otomatik zamlar sebebiyle birçok genç okurken yarı zamanlı veya tam zamanlı çalışmaya mahkum ediliyor. Bu koşullar geleceğimizi çalmaya yeltendiği gibi bugünümüzü de bizlerden çalıyor. Mayıs ayında gerçekleşen Ata Emre Akman cinayetinin de tekrardan gösterdiği üzere çalışma koşulları bizleri katlediyor, sömürü düzeni canlarımızı alıyor. Aynı zamanda bu koşullar yüzünden birçok arkadaşımızı intiharlar sebebiyle kaybetmeye devam ediyoruz. Bugün burada biz gençler yaşam mücadelemizle, gelecek mücadelemizle haykırıyoruz, bizleri katleden bu düzene karşı birleşelim diyoruz." diye seslendi.

"SÖMÜRÜ PROJESİ MESEM İPTAL EDİLSİN"

Eğitime bütçeden ayrılan payın düşüklüğüne dikkat çeken Topuz, "Bu durumda bile öğrenciye ayrılan bütçe üniversitelerde bu bütçelerin yaklaşık 3'te 1'i , MEB'te yaklaşık 5'te 1'i olarak kalıyor. Bakan yaptığı açıklamada bütçeden en büyük payın eğitime ayrıldığını söylese de biz gerçeği görüyoruz. Eğitime, gençliğe bu kadar bütçe harcanırken sermayedarlardan 2024'te yapılması planlanan vergi affının miktarını 2,2 trilyon lira oluyor. Kısaca bütçe eğitime değil sermayeye ayrılmaya devam ediyor. Aynı zamanda 2024 bütçe planlarına göre savunma sanayiye yani savaşa ayrılan bütçe neredeyse eğitime ayrılan kadar: 1,1 trilyon lira. Bütçe bu şekilde harcanırken tek adam iktidarının Ortadoğu'ya yönelik politikaları, emperyalistlerin savaş çığırtkanlıkları ile Ortadoğu kaynayan kazana çevriliyor. Aylarca Siyonist İsrail ile ilişkileri kesmeyen iktidar, yaptığı demir çelik anlaşmaları ile Ortadoğu'nun ve Filistin'in bu durumuna ön ayak oluyor. Savaşa harcanan bu trilyonlar Ortadoğu halkına, Filistin halkına bomba olarak yağıyor. Biz gençler bugün Türkiye'de yaşam mücadelesi verirken bize söylenen bütçe yok oluyor ama bütçe bize değil savaşa, ölüme harcanıyor. Biz gençler buradan tekrar söylüyoruz: Savaş değil barış istiyoruz" diye konuştu.

Gençlik olarak taleplerinin net olduğunu söyleyen Topuz, "Eğitime ayrılan bütçe öncelikli olmak üzere gençliğin ihtiyaçları için bütçe ayrılsın, nitelikli barınma, beslenme ve ulaşım imkanları sağlansın, yeterli burs imkanları her öğrenci için sağlansın, parasız, demokratik, bilimsel eğitim hakkımız sağlansın, sömürü projesi MESEM iptal edilsin" dedi.

SEYİT ASLAN: EMEKÇİLERDEN ÇALAN PROGRAM SERMAYEYE KIYAK GEÇİYOR

Mitingin son konuşmasını Emek Partisi Genel Başkanı Seyit Aslan yaptı. Aslan şöyle konuştu:

"12. Kalkınma Planı ile 3 yıllık Orta Vadeli Planın arkasında duracaklarını söylediler. Bu bizim kırmızı çizgimiz dediler. Bu ülkeye Kemal Derviş diye uluslarası tekellerin çıkarlarını korumak için gelen bir bakan vardı. Sermayedarların talepleri ile bir kez daha yeni bir bakan, namı değer İngiliz Mehmet göreve getirildi. Erdoğan'ın sermayeye karşı ne denli hassas olduğunu biliyoruz. Yatıyor kalkıyor 12. Kalkınma Planı, 3 yıllık Orta Vadeli Programı mutlaka uygulayacağız' diyor. Peki bu programda ne var? Ucuz emek, sınırsız sömürü, iş cinayetleri, sendikasızlaştırma var. Üretici köylüyü yok sayma var. Kamu hizmetlerinde tasarruf var, eğitim hakkından, sağlık hakkından tasarruf var. Kamu emekçilerinin servislerini kaldırmak var, özlük haklarını geriye götürme var. Açlık sınırının altına asgari ücret, milyonlarca emekliye açlık sınırının yarısı ücret, vergiler, zamlar, ucuz iş gücü, düşük ücret, ağır çalışma koşulları, işçilerin, emekçilerin alın terini emeğini çalmak var. İşçi ve emekçilere topyekün saldırı, sermayeye kıyak var. İşçiye kemer sıkın diyorlar, tasarruf edin diyorlar; önce tasarrufa saraydan başlasınlar; ejder meyvesi yemeyi bıraksınlar, medine hurması yemeyi bıraksınlar... Ey insafsızlar, ey adaletsizler... Bu ülkede insanlar çocuklarını manavların önünden geçirmeye korkuyorlar. Siz ise yendiğinizi sergiliyorsunuz"

İşçilerin saldırılara karşı mücadelesini sürdüğünü belirten Aslan, "Dün İzmir'deydik, diyorlar ki 'belediyelerde ödenek yok, biz sizin kazanımlarınızı silmek istiyoruz'... Klas metal işçileri, Çiğli Belediyesi işçileri direnişteler. Sumitoma'da lastik işçileri grevde. Türkiye'nin dört bir yanında hak mücadelesinde olan işçilere selamlarımızı gönderiyoruz" dedi.

"İŞÇİ SINIFININ TEK DÜŞMANI SERMAYE VE TEKELLERDİR"

İktidarın Türkiye'yi şirket gibi yöneteceğini dile getirdiğini hatırlatan Aslan şöyle devam etti:

"Şirketler neye bakar, karlarına bakarlar. İşte Saraydaki tek adamın bütün düşüncesi ve İngiliz Memet işçilerin daha fazla baskı altında olması için uğraşıyorlar. 22 yılda faize ödenen para 563 milyar dolar! Bu faize ödemesi ana para değil! Bu yıl hazineden 1 trilyon 200 milyar faiz ödemesi var. 2025 yılında 1 trilyon 810 milyar, 2026 yılında ise 2 trilyon 295 milyar faiz ödemesi var. Diyorlar ki emekli bütçede bir kambur! Ama sermayeye faiz ödemekten geri durmuyorlar. Bunun hesabını mutlaka soracağız! Yetmiyor; yap, işlet, devret modeli dedikleri; havalimanı, tünel, yol, şehir hastaneleri yapan şirketlerden vergi alınmayacak. Almadıkları gibi bunlar döviz kuru üzerinden müşteri ve geçiş garantisi verilen hizmet alanları... Köprüden geçsek de, geçmesek de, hastaneye gitsek de, gitmesek de bizim ödediğimiz vergilerden bu sermaye gruplarına paralar aktarılıyor. Ama söz konusu asgari ücretli, kamu emekçisi olunca kaynak yok deyip işin içinden çıkıyorlar. Bu ülkede ücrette vergide adaletsizlik var. Az kazanandan az çok kazanandan çok vergi sistemine ihtiyaç var. Bırakın tekellerin çıkarlarını, sermayenin çıkarlarını, milyonlarca yurttaşın taleplerine kulak verin. Bu ülkede fabrika ve atölyelerde işçiler iş cinayetlerinde hayatlarını kaybediyorlar. Mülteciler de iş cinayetlerinde hayatlarını kaybediyorlar. Bu ülkede işçi sınıfının tek düşmanı sermaye ve tekellerdir. Birliğimizi ve beraberliğimizi bozmayacağız. Taleplerimiz açık ve net. Tüm ücretlere Temmuzda zam istiyoruz. Tüm ücretler yoksulluk sınırı üzerine çıkarılsın. Haftada 35 saat çalışma istiyoruz. Sermayeden servet vergisi alınsın, yoksulluk sınırının altında ücret alanlardan vergi alınmasın."(Ankara/EVRENSEL)

ÖNCEKİ HABER

İstanbul ve Bursa'da İsrail protestosu: Ticareti kes, ABD üslerini kapat!

SONRAKİ HABER

Malazgirt'te sele kapılan genç kadın yaşamını yitirdi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa