10 Temmuz 2024 12:24

Hazırlık öğrencileri: Mülteci sorununun sorumlusu iktidar bir yolunu bulmalı

Suriye’nin güncel durumuna ve Türkiye’nin oradaki güncel pozisyonuna dair tartışmak ve savaşı çıkaranları hedefleyen çözüm önerilerini tekrar tekrar anlatmak ihtiyacımız gibi görünüyor.

Fotoğraf: DHA

Paylaş

Zeynep YILMAZ

ODTÜ

 

ODTÜ’de hazırlık yaz okulunun başlamasının ardından hazırlık öğrencileriyle Kayseri’de yaşanan son olaylara dair tartıştık. Bu tartışmalar sonucunda edindiğimiz izlenimleri Genç Hayat sayfalarına taşıdık.

Öğrenci toplamına baktığımızda çoğunluğun bu konu üzerine konuşmaya istekli olduğunu gözlemledik. Bu da yaşanan son olaylarla beraber mülteci sorununun hazırlık öğrencilerinin gündeminde olduğuna işaret ediyor. Normal şartlarda politikaya dair her konuda tartışmaya açık olmayan öğrenciler, mülteci sorunu özelinde tartışmaya daha açıklar. Bu tartışmalarda gençler, dört bir yandan sosyal medyada, günlük yaşamda örgütlenen mülteci karşıtlığını, bu düşüncenin kitleselleşmesinden kaynaklı kolaylıkla ifade edebiliyorlar.

Öğrencilerin genel tutumu mültecilere yönelik hedef gösterme ve şiddeti doğru bulmamak yönünde fakat gelen tepkiler için geç kalındığı düşünülüyor. Durum bu iken genel tutum, mültecilerin Türkiye’den gönderilmesini ise destekleyecek şekilde. İstismar olayının söz konusu olmasının, mültecilerin ev ve işyerlerinin yakılması olaylarını haklı çıkardığını düşünenler de fazlalıkta. İstismara maruz kalınan çocuğun Suriyeli olduğu bilgisini verdiğimizde ise aldığımız tepki, esas tepkilerinin Türk bir çocuğun istismarına yönelik olduğunu gösterecek bir tepki oluyor. Bu durumu aktarırken, istismarın; mağdurun dini, dili, ırkı fark etmeksizin her türlü karşısında durmamız gereken bir suç olduğunun altını çiziyoruz.

TARTIŞMALARIN SEYRİ GERÇEKLERLE DEĞİŞİYOR

Günlük yaşamdaki taciz, ekonomik kriz, şiddet gibi toplumsal sorunların mültecilerin gelişiyle birlikte daha da arttığını öğrenciler tarafından söyleniyor. Oysa, şunu tartışmak gerekir ki: Türkiye’nin öteden beri sorunları olan kadına şiddet, çocuk istismarı, yoksulluk gibi başlıklarda mültecilerden kaynaklı artan bir oran olduğu bilimsel olarak hiçbir temele sahip değil. Mülteci sorununu popülist ve ırkçı önerilerle gündeme getiren Zafer Partisi vb. siyasetlerin dezenformasyonu sonucunda oluşan bu algıyı kırmak adına asıl hedefe yönelik somut ve gerçekçi çözüm önerilerini konuştuğumuz arkadaşlarımızla tartışıyoruz. Örneğin; çoğu genç geri kabul antlaşmasından ve uluslararası ilişkiler bağlamında yaşanan gelişmelerden haberdar değil. Dolayısıyla Türkiye’nin bu denli göç almasının asıl sebeplerinin irdelenmesi zorlaşıyor. Geri kabul antlaşmasını ve göçmenlerin Türkiye için ucuz iş gücü deposu olması bakımından Türkiye’nin göç aldığını anlattığımızda tartışmaların seyrinin değiştiğini gözlemliyoruz.

TAMPON BÖLGE OLARAK TÜRKİYE

Öte yandan çoğu öğrenci mülteci sorununun sorumlusu olarak iktidarı gösteriyor. İktidarın düzensiz bir biçimde göçü teşvik etmesi ve geri göndermeye dair bir adım atmaması yanlış bulunuyor. “Misafirliğin” uzun sürdüğünü söyleyenler ise yine karşımıza çıkıyor. İktidarın ne olursa olsun harekete geçmesi konusunda talepkârlar. Ancak çözümü de mültecilerin evlerine gönderilmesi şeklinde ele alıyorlar. Mültecilerin iltica hakkını tartıştığımızda ise daha önce tartışmaya bu açıdan yaklaşmadıklarını gözlemliyoruz. Burada tartışmaya Avrupa’nın mülteci politikası dahil oluyor. Mültecilerin Avrupa’dan kabul edilmeyeceğini düşünüyorlar. Türkiye’nin mülteci sorunundaki rolünün Avrupa’dan farklı olduğu konusunda hemfikir oluyorlar. Burada da Türkiye’nin aslen bir tampon bölge işlevi gördüğü tartışmamızın bir konusu oluyor.

Kimi öğrenciler ise mültecilerin gitmesinin gerçekçi olmadığını ifade ediyor, bunu açıklarken nüfus çoğunluğu bakımından göndermenin mümkün olmayacağını dile getiriyor. Ama yoğunlaşan düşünce iktidarın bir yolunu bulup bir şekilde mültecilerin burada bulunmasının önüne geçmesi noktasında bir adım atması gerektiği yönünde oluyor.

TÜRKİYE’NİN DIŞ POLİTİKASI SORUNLARIN BİR PARÇASI

Göçmen sorununu tartışırken gündemlerimizden biri sınır ötesi operasyonlar oluyor. Sınır ötesi harekatlara dair ise askeri operasyonları çeşitli yönlerden gerekli gören gençlerle de tartışıyoruz. Tartışma içerisinde Türkiye’nin Suriye’ye düzenlediği sınır ötesi operasyonlar ile emperyalist ülkelerin dünyayı paylaşım savaşı içerisinde bir yer kapmaya çalıştığını ve bu harekatların oranın halkını göçe zorladığını tartıştığımızda seyir değişiyor. Tartışmanın sonucunda tartıştığımız arkadaşlar sorunun sorun doğurduğu ve bu sorunu ilk yaratanın da bu paylaşım savaşları olduğu kanısına varıyor.

İç savaşın bittiği yönündeki algı özellikle geri gönderme tartışmalarını büyütüyor. Medyadaki bilgi kirliliği genel anlamda tartışmaları yürütmeyi zorlaştırıyor. Aslında tartışmaların yürüme biçimi ve içeriği politikanın anaakım medyadan takip edildiğini de bizlere gösteriyor. O nedenle Suriye’nin güncel durumuna ve Türkiye’nin oradaki güncel pozisyonuna dair tartışmak ve savaşı çıkaranları hedefleyen çözüm önerilerini tekrar tekrar anlatmak ihtiyacımız gibi görünüyor.

ÇÖZÜM ŞİDDET DEĞİL MÜCADELE

ODTÜ hazırlık öğrencileri ile yaptığımız tartışmalarda, ana akım medyanın, düşmanlığı ve kini örgütleyen partilerin izlerini net bir şekilde görebiliyoruz. Gerçeklik çoğu arkadaşımız açısından saptırılmış bir durumda. Ancak gerçekleri tartışmak, göçmen sorununa dair gerçekçi çözüm yöntemlerini, bu sorunların sebebini tartışmak tartışmalarımızda ön açıcı bir yer tutuyor.

ÖNCEKİ HABER

İktidarın müfredatla derdi ne?

SONRAKİ HABER

Suriye teklifi kabul etti: Özel ile Esad görüşecek

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa