10 Temmuz 2024 12:42

Bir yemin ettim ki dönemem

Hipokrat Yemini’nin belki de en önemli anlamlarından biri de mevcut koşullarda bize ne için mücadele edeceğimizi hatırlatması.

Hipokrat büstü | Fotoğraf: ESM/Wikimedia Commons CC BY-SA 4.0

Paylaş

Nisa ÇİÇEK

İÜ Cerrahpaşa Tıp Fakültesi

 

“Görevimle hastam arasına; yaş, hastalık ya da engellilik, inanç, etnik köken, cinsiyet, cinsel yönelim, milliyet, politik düşünce, ırk, toplumsal konum ya da başka herhangi bir özelliğin girmesine izin vermeyeceğime…” cümlesi son yıllarda üniversite yönetimlerince çeşitli biçimlerde sansüre uğrayan Hipokrat Yemini’nden bir cümle. Bu sene de Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesinin ardından Bolu Üniversitesi ve İstanbul Üniversitesinin mezuniyet töreninde de hekimlik andından cinsel yönelim ifadesi çıkartılmak istendi. Hipokrat Yemini’ne yapılan sansürün önemli bir kısmını “cinsel yönelim” oluşturuyor ancak müdahaleler bununla sınırlı değil. “Onur” yerine “namus” kelimesinin getirilmesi, “etnik köken” kısmının sansürlenmesi de Hipokrat Yemini’nde değiştirilmeye çalışılan diğer kısımlardan. Öğrenciler her ne kadar metni orijinaline uygun şekilde okumakta ısrar etseler de mezuniyet törenlerinde hep bir ağızdan sansüre karşı dursalar da verilen tepki üniversite yönetimlerinin gerici müdahalelerini engellemekte çok bir işe yaramamış olacak ki yıldan yıla hem müdahalelerin boyutu ve hem de müdahale edilen mezuniyet sayısı artıyor. Elbette tıbbi etik ilkelerini gözeten ve meslek onuruna sahip çıkan, evrensel metni olması gerektiği gibi okuyan genç hekimlerin tepkisi oldukça değerli ama tepkili oldukları sistematik ve örgütlü gericiliğin karşısında durabilmek için başka türlü bir şeye ihtiyaç olduğu da su götürmez bir gerçek.

HİPOKRAT YEMİNİ MÜCADELENİN İLKELERİ

Sadece Hipokrat Yemini’ne sansür meselesine odaklanıldığında, böyle meseleler söz konusu olduğunda bir araya gelen tepkisini gösteren sonrasında dağılan bir hareket ortaya çıkıyor. Oysaki üniversite yönetimlerinin öğrencilerin kararlarına müdahalesi sadece mezuniyet günüyle sınırlı değil. Öğrencilerin en ufak yan yana gelişini önlemek için izin vermedikleri kulüp etkinlikleri, evrim yok tekâmül var konferansları, yasakladıkları cinsel sağlık etkinlikleri…  Bunların meslek etiğiyle de bilimle de bağdaşan hiçbir yanı yok. Ayrıca sadece AKP iktidarının üniversitelerdeki temsilcisi olan üniversite yönetimlerince yapılmıyor bu mesleki etik ihlaller. Sistem, mesleğin gerekliliklerini yerine getirmenin önüne engelleri kendisi koyuyor. Her ne kadar yaşamımızı insanlığın hizmetine adayacağımıza dair yemin etsek de uygulanan politikalar ne herkese eşit sağlık hizmeti vermemize olanak sağlıyor ne de herkese sağlığa erişim hakkı veriyor. Bu koşullarda mesleğimizi ilkelerine uygun biçimde icra etmemizin yolu ise tüm bu sorunlar karşısında yan yana gelmekten ve mücadele etmekten geçiyor. Hipokrat Yemini’nin belki de en önemli anlamlarından biri de mevcut koşullarda bize ne için mücadele edeceğimizi hatırlatması. Sıra bu mücadeleye nereden başlayacağımız ve nasıl yükselteceğimizi bulma sırası.

REÇETE İSTİKRARLI MÜCADELE

Klasik Tıp anlayışında hekim sorunu tespit eder çözümüne yönelik tedaviyi reçete eder. Biz de çok tercih etmesek de klasik anlayışa uyarak yukarıda belirttiğimiz sorunların çözümüne mücadele reçete etmekte bir beis görmüyoruz. Öğrencilik hayatımız başladığı günden itibaren tüm bu gericiliğe, üniversite yönetimlerinin aldığımız ortak kararlara müdahale etmesine karşı tepki vermekten geri durmamalıyız. Ancak bu tepkinin tekil olaylar etrafında şekillenmemesi, parlayıp sönen bir nitelik kazanmaması için düzenli ve sistematik bir mücadeleyi örmeye de bir an önce başlamalıyız. Çünkü karşısında konumlandığımız bu gericilikten, baskı ve saldırılardan kurtulmanın yolu hekimlik mesleğini onuruna uygun yapmanın yolu, hayatın her alanında kampüslerimizde, polikliniklerimizde, sınıflarımızda, kulüplerde mücadeleyi en kitlesel biçimde örgütlemekten, ortak talepler etrafında bir araya gelmenin yollarını yaratmaya devam etmekten geçiyor. Bu yolda izleyici olmaktan çıkarak mücadele hattımıza yön vermenin, temsil mekanizmalarımız güçlendirmenin ve kalıcı haline getirmenin sorumluluğunu almaktan çekinmemiz gerektiği konusunda anlaştıysak mücadeleyi büyütme noktasında bir an önce ilk adımımızı atalım ve söz verelim, Hipokrat Yemini’nin sonunda da dediği gibi “Kararlılıkla, özgürce ve onurum üzerine.”

ÖNCEKİ HABER

Ders yok, olsa da yurt yok

SONRAKİ HABER

Örgütlenelim, her gün özgürce yürüyelim

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa